YAMANLAR KÖYÜ – ÇAMUR ÇEŞME YÜRÜYÜŞÜ
24 Kasım 2016
İbrahim Fidanoğlu
İzmir’in yakınlarında, Karşıyaka’nın sırtını verdiği Yamanlar
Dağı’ndayız bugün. Yamanlar Köyü’nün tarihi köy mezarlığından başlayarak
sanatoryum enkazının Emirâlem’e doğru uzanan arka dünyasında yer alan Çamur
Çeşme’ye dek uzanan bir rotada yürümeyi planlıyoruz. Elbette her zaman olduğu
gibi günü zenginleştirecek sürprizlerle ivmelenecektir yürüyüşümüz. Hava
güneşli ve yine yüksek basıncın etkisi altında… Bu da yine fotoğraf açısından
sıkıntıları içinde barındıran bir atmosferle karşı karşıya olduğumuz anlamına
geliyor. Sağlık olsun; yürümek için her zaman nedenimiz vardır.
Yamanlar Dağı'nda; sanatoryum düzleminden aşağılara doğru bakış
Sivrikaya'dan YamanlarDağı'nın kızılçamlarla kaplı sırtlarının görünümü
Volkanik bir yükselti olan Yamanlar Dağı’nın krater ağzı, deniz
tarafından bakanlar için zirveye göre merkezden oldukça kaçıktır. Sıra dışı bir
şekilde zirvede olması beklenen volkanın konisi, Yamanlar Dağı’nda doğu-batı
doğrultulu ve Karşıyaka’ya doğru alçalan, hilal formundaki bir sırtta yer alır.
Bundan dolayı da aslında bir heyelan gölü olan Karagöl, çoğunlukla yanlış
olarak; Yamanlar Dağı’nın krater ağzı olarak bilinir.
Karagöl'den havalanan ördeklerin telaşı
(Fotoğraf:İF; Ocak-2010)
“Zirvenin Karşıyaka’ya bakan yamaçlarında, çukur sahanın ortasında
aşınmadan kısmen kurtulmuş volkanik tüflerden tepeler görülür. Zirve ve dağın
yüksek kısımları ile güney ve batı yamaçlarında renkleri kırmızımsı, sarımsı
kahverengi, kahverengimsi-gri andezit ve trahit lavlardan oluşan yuvarlak
sırtlı tepeler körfeze doğru inerler. Karşıyaka’nın hemen kuzeyindeki Küçük
Yamanlar Tepesi ile doğusundaki Bayraklı Tepeleri arasındaki kayalık sırtlar
doğrudan denize inerek (Naldöken sırtları yada Rumların adlandırışıyla Petrota)
Bornova Ovası’na karadan geçişi zorlaştırırlar. Karşıyaka Düzlüğü, zaman içinde
kısmen Gediz Irmağı’nın ve daha çok Yamanlar Dağı’nın güney yamaçlarındaki
volkan konisini aşındıran derelerin (Laka, Naldöken ve Bostanlı dereleri gibi)
taşıdıkları ile oluşmuştur.”(1)
Sancaklı Kalesi
(Fotoğraf:İF; Şubat-2012)
İlkçağ’da Smyrna’nın ileri
karakolları durumundaki kale ve gözetleme noktalarını barındıran Yamanlar Dağı, bu anlamda kuzeyden
gelebilecek tehlikelere karşı da bir set niteliğindedir. Doğançay üstündeki Aşağı
Mormonda ve Yukarı Mormonda(2), Bayraklı sırtlarında Akropolis Kalesi ya da Büyük Kale(3), Örnekköy Mezarlığı yakınlarındaki Mezarlıkkale, daha arkada ve
yukarılarda; şimdiki Sancaklı Yörüklerinin Sancaklı
köyü yakınlarındaki Adatepe ya da Sancaklı Kalesi(4) ile Yamanlar
Dağı’nın kuzeye bakan yüzünde bir kartal yuvasını andıran Gökkaya’daki Melanpagos(5)
yerleşimleri bunların en önemlileridir.
Yamanlar Dağı'nın kuzey yüzünde yer alan ileri karakollardan biri; Gökkaya ya da Melanpagos
(Fotoğraf: A.Aydemir; Nisan-2014)
Türkmenlerin bölgeye gelişiyle aşağıda Alurca ya da bugünkü adıyla Doğançay,
dağın yukarılarında ise Yamanlar ve Sancaklı köyleri dağdaki yaşamın bugüne
uzanan temsilcileri gibidirler. 70’li yıllara kadar Karşıyaka’da Alaybey’deki
İtfaiye’nin önünde atlarının sırtına vurdukları tahtadan sandıklar içinde sattıkları
domatesin tadını bugün kim hatırlayabilir acaba? Ya da Doğançay Türkmenlerinin
Karşıyaka İstasyonu önünde sepetler içinde sattıkları ballı incirlerin tadını…
Birçok şey gibi ne o domates sandıklarından, ne de o incir sepetlerinden bir
haber almak mümkün değil artık. Onlar da yerel tarihimizin tozlu raflarında
yerlerini aldılar çoktandır. Ama biz yine de o günlerin hatırasını belleğinde
yaşatan bir gezgin arkadaşımızın anlattıklarına kulak verelim:
Sancaklı köyü ve puslu körfez
(Fotoğraf:İF; Şubat-2012)
Karagöl yolunda...
(Fotoğraf:İF; Ocak-2010)
“Bu eski hatıralar da şimdilerde yıkılan, yerine
çok katlı otopark yapılacak olan eski Alaybey Pazarı ile ilgili. Bu pazar
yerinin içinde, eskiler bilir; Karşıyaka İtfaiye Amirliği bulunurdu. İşte bu
binanın hemen yanındaydı; Yamanlar
köylülerinin bellediği, herkesin bildiği, onların o güzelim ürünlerini sattığı
o kuytu köşe. Bahsi geçen yıllarsa 60’lı yılların sonu… Babam, elimden tutar,
pazar yoluna koyulurduk erkenden. Zira Yamanlar köylülerinin; onlara özel,
beygirlerin semerlerine takarak getirdikleri, o sağlam tahta sandıklardaki
ürünleri ancak çabuk yetişenler alabilme şansını yakalıyorlardı. Avuç içini
dolduracak büyüklükteki yerli domatesler, çıtır çıtır çalı fasulyesi, körpe
badem salatalıkları, kalem gibi ayşe kadın fasulyesi, kütür kütür bostan
patlıcanları; hepsi çok taze. Sadece organik gübre; bir de en önemlisi, ne
yazık ki şimdi kaybettiğimiz yerli tohumlardan üretilmiş olmasıydı. Öğlene
kadar mallarını satar, daha pazar bitmeden onlar mallarını bitirmenin gururuyla
köylerine dönerlerdi. Şimdi dün gibi hatırlıyorum; 50 sene önceki, başında poşusu,
yuvarlak yüzü ve kaytan bıyığıyla bu çakır gözlü Yamanlar köylüsünü…”(6)
Yamanlar köyü mezarlığı
Yamanlar köyünün bir üst düzleminde ve heyelan gölü Karagöl’e giden asfaltın kıyısında yer alan eski köy mezarlığı bakımlı ve nispeten korunmuş haliyle dikkat çekiyor bugün. Balbal taşları ve Osmanlı mezar başlıkları ile dağ başında da olsa özgünlüğünü koruyan mezarlık, bu toprakların bir mührü gibi dünden geleceğe doğru uzanıyor. Ama farkında mıyız? Kim bilir?
Karagöl asfaltı
İlk çeşmenin başındayız; bir paylaşım anı...
İkinci çeşme ve yol boyunca sonbaharın renkleri
(Google Earth'de çizilmiştir; by MYC)
Mezarlığın kıyısından başladığımız yürüyüşü, Karşıyaka Belediyesi’nin
yakın zamanlarda onardığı, ancak sevgili halkımızın temizliği konusunda bir
türlü yeterli özeni gösteremeyip mezbeleliğe çevirdiği; suyu akan ilk çeşmeye
kadar asfaltın kıyısından sürdürdük. Sabahın erken saatlerinde çeşme başında
bizi gören yaramaz bir kedicik hemen bitiverdi yanımızda. Belli ki açtı;
heybemizdeki yiyeceklerden bir kısmını oracıkta paylaşıverdik. Biraz sonra
açlığını az da olsa bastırmış olmanın keyfiyle; güneşe karşı hemen tüylerini
yalayarak başladı temizliğine. Biz ise sularımızı çeşmeden doldurup yolumuza devam
ettik. Sonbaharın renk cümbüşüne çevirdiği doğanın eşliğinde; kısa süre sonra
suyu akmayan ikinci çeşmeye ve biraz ilerde ise bir viranelik haline dönüşmüş
50’li yıllarda devreye alınmış sanatoryumun yıkık dökük binalarının bulunduğu
yere ulaştık. Her türlü tecavüze maruz kalmış sanatoryumda en dramatik
köşelerden birisi; sekinin kuzey batı ucunda yer alan ve üzerinde Atatürk
büstünün bulunduğunu tahmin ettiğimiz kaide ve onun yalnızlığı idi. Ana binanın
tüm işe yarar malzemeleri yerlerinden sökülmüş, duvarları ise “seviyo sevmiyo” yazılarıyla döşenmişti.
Karagöl asfaltının altında ve üstünde yer alan bungalov evlerde de durum farklı
değildi.
Yamanlar Kampı; zamanında Atatürk büstünün olduğu yer; şimdiki hali...
Üçüncü çeşme; suyu akmıyor.
Dördüncü çeşme; ormancıların mekanı...
Sanatoryuma doğru renkler
Kızılçamlar arasında...
Eski Karşıyakalıların Yamanlar
Kampı olarak tanıyıp bildiği alan Bilge Umar’ın deyişiyle “Çeşme yazlıkları
öncesi çağın yazlığı” imiş. Karşıyaka
Belediyesi yayını olan Karşıyaka
Tarihi isimli kitapta söz konusu alanla ilgili olarak şu bilgiler yer
alıyor:
“Karşıyaka’nın kuzeyinde bulunan Yamanlar köyü civarındaki Yamanlar Kamp
Alanı, İzmir’in 1930’lu yıllarda kazandığı ve giderek büyük rağbet bulan dinlenme
alanıdır. Deniz seviyesinden 900 metre yükseklikte, yoğun çam ağaçlarının
bulunduğu alanda, İzmir Verem Mücadele Cemiyeti tarafından kurulan kamp, 10
Haziran 1932’de açılmıştır. Her yıl Haziran ayında açılan ve Eylül ayı sonunda
kapanan kampın başlangıçta en önemli sorunu ulaşımdı. Belediyenin çabasıyla
kampa, Dedebaşı’ndan başlayan bir yol yaptırılmış ve otomobillerin işlemesi
sağlanmıştı.
Yamanlar Kampı; 1940'lar öncesi
(Kaynak: Verem Savaş Derneği Faaliyet Kitabı; Mimarlık Dergisi-386.sayı)
Kamp, İzmir Verem Mücadele Cemiyeti tarafından her ne kadar öncelikle
verem hastaları düşünülerek açılmışsa da, boğucu ve sıcak havalarda İzmir’den
uzaklaşmak isteyenlerin de sığınağı haline gelmişti. Burada cemiyetin inşa
ettirdiği barakaların yanında, zenginlerin de 200-300 liraya bir oda ve bir mutfak
yerlere sahip olabilme şansları vardı. 1938’de kampın kapasitesi 400 kişiye
çıkarıldı. Yamanlar Kampı, 1930’larda İzmir’in sağlık kampı olarak anılıyordu.
Yamanlar Kampı; gazino-1950'li yıllar...
(Kaynak: Verem Savaş Derneği Faaliyet Kitabı; Mimarlık Dergisi-386.sayı)
Yamanlar Kampı; hastalar ve çalışanlar, bir 10 Kasım günü Atatürk'ü anma töreni sırasında, 1950'li yıllar...
(Kaynak: Verem Savaş Derneği Faaliyet Kitabı; Mimarlık Dergisi-386.sayı)
1941’de kampta yemek ve karyola ücretleri dâhil olduğu halde bir gün
çadır 175 kuruş, beş yaşından on yaşına kadar olan çocuklar için yüz kuruş,
baraka insan başına 225 kuruştu. 1941’de Verem Mücadele Cemiyeti, kampa gitmek
isteyenler için düzenli ulaşım aracı tahsis edilmesini sağlamıştı.
Karşıyaka’dan Yamanlar Dağı’na otobüs insan başına 75 kuruş, 4 yaşından on
yaşına kadar çocuklar için ise 40 kuruştu. Eşya naklinde ayrıca ücret
alınmaktaydı.
Yamanlar Kampı; tenis kortu-1950'li yıllar...
(Kaynak: Verem Savaş Derneği Faaliyet Kitabı; Mimarlık Dergisi-386.sayı)
Yamanlar Kampı; yüzme havuzu-1950'li yıllar...
(Kaynak: Verem Savaş Derneği Faaliyet Kitabı; Mimarlık Dergisi-386.sayı)
Yamanlar Sanatoryumu; 1950'li yıllar...
(Kaynak: Verem Savaş Derneği Faaliyet Kitabı; Mimarlık Dergisi-386.sayı)
Ancak, 1980’li yıllardan itibaren kıyı turizminin yükselişine paralel
olarak Yamanlar Kampı’na rağbetin gittikçe azalması, işletmenin kapanmasına yol
açmıştır.
Uzun bir süre kaderine terk edilmiş bir halde kaldıktan sonra otel
binası ve müştemilatı Karşıyaka Belediyesi tarafından Orman Bölge
Müdürlüğü’nden kiralanarak tadilata alınmıştır. Tadilattan sonra hizmete
açılacaktır. Ayrıca bu bölgenin yukarısında eski NATO tesisleri, gençlik kampı
yapılmak üzere yine aynı müdürlükten kiralanmış ve yapım çalışmaları devam
etmektedir.”(7)
Sanatoryum binasının şimdiki hali
Sanatoryum binasının mimari değeriyle ilgili Mimarlık Dergisi’nin 386 nolu Kasım-Aralık 2015 sayısında yayınlanan bir makalede şu bilgiler ve daha fazlası yer alıyor:
“Kamp alanı içinde konumlanan
40x14 metre ebatlarında ve dikdörtgenler prizması biçimindeki sanatoryum
yapısı, mimar Akif Kınay tarafından 1950’li yıllarda tasarlanmıştır. Bu dönem
Cumhuriyet dönemi Türk mimarlığında dünyadaki gelişmelerin ülkemize
aktarıldığı, farklı biçimlerin arandığı, yeni malzeme ve teknik olanakların
denendiği tam bir dönüm noktası olmuştur. II. ulusal mimarlık döneminde
geleneksel mimarinin etkisi altında kalan örneklerin aksine, 1950’li yıllarda
mimarlık pratiğinde birçok anlayış, üslup ve düşüncenin aynı anda ve bir arada
var olduğu görülmektedir. Kendi içlerinde bir gelişim çizgisi gösteren bu
üsluplardan rasyonalist-pürist yaklaşımın ilk örneklerinden biri SOM ortaklığı
tarafından Sedat Hakkı Eldem danışmanlığında gerçekleştirilen İstanbul Hilton
Oteli’dir (1953). Türkiye’de uluslararası üslubun en başarılı ve etkili örneği
olan bu yapı, İzmir Efes Oteli, İstanbul Çınar Oteli gibi birçok yapı için
örnek oluşturmuştur. Yamanlar Dağı’nda inşa edilen sanatoryum da benzer kütle
organizasyonunu daha küçük ölçekte sergileyen bir yapıdır. Betonarme sistemde
inşa edilen yapı bodrum, zemin, iki normal ve bir çatı katından oluşmakta,
eğimli arazi sebebiyle bodrum kat yapının sadece güney doğu kısmında
bulunmaktadır.”(8)
Yamanlar Kampı'nın kulübeleri
Sanatoryum düzlüğü ve çınarlar; eskiden çok güzelmiş.
Çınarlar ve Yamanlar Kampı
Bütün şu yukarıdaki mimari yaklaşımları aklımızın bir köşesinde tutarak sanatoryum binasının bugünkü halini gördükten sonra, insanın ağlayası mı yoksa çıldırası mı gelsin; bilemedik doğrusu. Ama ne gam; imam bildiğini okur.(!)
Basında 2011 yılında Karşıyaka Belediyesi’nin bu alanı Çevre ve Orman
Bakanlığı’ndan 5 yıllığına 76.000 TL karşılığı kiraladığı, alana yatırım
yapması karşılığında 24 yıllık bir kullanım hakkına sahip olacağına dair
bilgiler yer alıyor.(9)
Ancak aradan geçen 5 yıla karşılık alanda herhangi bir değişiklik yok gibi
görünüyor. Ayrıca; Karşıyaka Belediyesi’nin eski NATO tesislerinin bulunduğu zirveye
birkaç yıl önce yapılan Gençlik Kampı ve Spor Tesisleri’ne ise, şimdilerde
bireysel giriş yasak. Aşağıdaki Yamanlar Kampı’na benzetilerek; otel, bungalov
evleri, tenis sahaları, yüzme havuzu, lokanta, yürüyüş yolları ve Kuvayı
Milliye heykellerine kadar çok kapsamlı bir yatırımın yapılmış olmasına karşın,
tesislere bireysel girişlere şu anda izin verilmiyor. Nedeni ise, daha önceki
yıllarda tesise gelen ziyaretçilerin neden olduğu bir takım adli vakalar… Kapıdaki
güvenlik görevlisinin verdiği bilgiye göre, şimdilerde tesislerden ancak spor
ekipleri ve toplu rezervasyonlarla tesise gelen gruplar yararlanabiliyor. Bu
durum, Karşıyaka’da oturup hafta sonunda ya da bahar aylarında tesisten
ailesiyle birlikte yararlanmak isteyen sıradan Karşıyakalılar için can sıkıcı
olsa da yapacak bir şey yok gibi… Ayrıca dikkatimizi çeken bir başka durum da;
tesisin gözden ırak ve pek de uğranılmayan bir yere dönüşmesi nedeniyle kısa
sürede yıpranmış ve yorgun düşmüş hali… Karşıyaka Belediyesi yetkililerinin
dikkatine sunulur.
Yamanlar Kampı'nın bulunduğu düzlemden Karşıyaka yönüne bakış
Sivrikaya'ya yürürken rastladığımız kır çeşmesi
Bu fotoğraf için patikanın en temiz yerini seçtik.
Sivrikaya'ya doğru...
Sonbaharın çiğdemleri
bu da bir diğeri...
Yürüyüşümüz sanatoryumdan sonra aşağılardaki Aiol kalesi Sancaklı Kalesi’ne doğru kuzey-güney
ekseninde bir vadinin kıyısında yükselen Sivrikaya’ya
doğru yöneldi. Sanatoryum düzleminden aşağıya doğru indiğimizde Sivrikaya’ya
doğru gittiğini düşündüğümüz hoş bir patika ile karşılaştık. Yol, bizi önce muhteşem
bir kır çeşmesine, daha sonra ise bir bahçenin sınırını takiben Sivrikaya yakınlarındaki; zaman zaman
arıcıların da uğradığı bir düzlüğe ulaştırdı. Yürüyüşümüz sırasında yukarıda kızılçamlar
altındaki sanatoryum düzleminde; bir şeyler yiyip içip, yediklerinden ellerinde
ne kaldıysa; bütün artıklarını bizim yürüdüğümüz dere yatağına doğru fırlatıp atmış,
bütün değerli(!) insan kardeşlerimizi(?) bir şekilde andık ve ne yazık ki; üyesi
olduğumuz bu büyük insanlığın(!) gitmekte olduğu o çaresiz kaderine
hayıflanarak Sivrikaya’ya doğru
yöneldik. Orada bizi saklı bir geçmiş bekliyordu.
Sivrikaya'ya yürürken arkamızda bıraktığımız sırt
Önde Sivrikaya, aşağılarda ise aynı eksendeki Sancaklı Kalesi
Sivrikaya'nın doğusundaki vadi ve Doğançay'a inen patikalar
Sivrikaya'ya tırmanırken...
Sivrikaya'nın dibindeki kayalar; sanki bir izci selamıyla karşılandık gibi...
Sivrikaya kütlesi
Sivrikaya'nın batısında yer alan ve gözetleme noktasına benzettiğimiz seki
Sivrikaya, sanatoryum düzleminin aşağı yukarı tam altına denk düşen iki dev kaya
kütlesinden ve onlardan daha yukarıda olanının hemen yanında yer alan; etrafı
doğal kayalarla çevrili bir küçük sekiden oluşuyor. Sivrikaya’nın sahip olduğu konumu nedeniyle, neredeyse aynı hizada
yer aldığı aşağılardaki Sancaklı Kalesi
(Adatepe) ile haberleşir pozisyonda olması, buranın İlkçağ’da bir gözetleme
noktası olarak kullanılmış olacağını akla getiriyor. Sivrikaya’nın hemen doğusunda yer alan güneye doğru eğimli nispeten
kayalık vadide gördüğümüz küçük kaya parçalarıyla yapılmış teraslar ve
gözetleme noktası diye yorumladığımız sekinin çevresinde rastladığımız çok
sayıdaki keramik parçası bizim bu düşüncemizi destekler nitelikte. Kırık bir
toprak kabın dudağa denk gelen kısmı, çatı kiremitleri, büyük küplerin kırık
parçaları ve kulplar bunlara örnek olarak verilebilir. 19.yy.da bölgede çizilen
haritalarda Manastır ya da Manastırköy diye işaretlenmiş yer adları
burayla ilgili olabilir mi?
Gezginler, Sivrikaya'nın doğusundaki kayalık vadide ilerlerken...
Sivrikaya
Bir başka açıdan Sivrikaya
Aiol bölgesinde yıllarca yürüttüğü araştırmalarla tanınan ve bölgeyi en
iyi yorumlayan bilim adamlarından Prof. Dr. Ersin Döğer, Yamanlar Dağı’ndaki
dolaşmaları sırasında elde ettiği bilgiler ve 19.yy.daki gezginlerin tespit
ettiği üç sınır taşından hareket ederek aşağıdaki sonuçlara ulaşıyor:
“Söz konusu sınır taşlarından isimlerini öğrendiğimiz üç iskânın(10) dışında Yamanlar
Dağı’nın üzerinde tarafımızdan yapılan yüzey araştırmalarında hemen hemen
benzer buluntular (çatı kiremitleri, basit ve kaba çanak çömlek parçaları,
silindirik öğütme taşları) veren, 10 dönüm ile 100 dönüm arasında değişen tarım
arazisine bitişik, çevresi ormanlık veya meralık yamaçlarla çevrili, yaklaşık
elliye yakın iskan harabesi bulunmaktadır. Yamanlar Dağı üzerinde su
kaynaklarının daha yoğun bulunduğu kuzey yamaçlar üzerinde ve Karagöl
çevresinde yoğunlaşan bu iskânların, temelden çatıya tümüyle çamur harçlı taş
duvarlı oldukları, çöktüklerinde üzerlerini örtecek kerpiç duvarlara sahip
olmamaları nedeniyle harabelerin taş yığınlarından oluştuğu, genellikle bir
pınarın yakınlarına açtıkları göletlerde biriktirdikleri yağmur sularıyla
muhtemelen hayvanlarını suladıkları anlaşılmaktadır. Yeraltı suları bakımından
fakir olan neojen kireç taşı oluşumlarına sahip Kurudere, Sarnıç, Karaçam
köylerinin çevrelerinde saptanan Geç Antikçağ iskanları ise su sorunlarını
toprağın altına inşa ettikleri sarnıçlarla çözmüş görünmektedirler. Tüm bu iskânların
iç mekan organizasyonlarının daha ayrıntılı anlaşılması için en az bir örnek
seçilerek sistematik kazılarının yapılması gerekmektedir. Ancak bu kazılardan
sonra bu harabelerin tarım ve hayvancılık yapan özgür köylülerin oturduğu
bağımsız konutlardan oluşan köylere mi, 5. ve 6. yüzyıllarda Roma dünyasının
her tarafına yayılmış küçük ve yoksul manastırlara mı veya çiftlik yapılarına
mı ait oldukları ortaya çıkacaktır.”(11)
Sanatoryum yakınlarında bir karadut mucizesi; bir gövdeden iki karadut ağacının gelişimi
Gezginler, karadutun dibinde...
Sanatoryum çınarlarına doğru...
Sivrikaya çevresindeki yürüyüşümüzü tamamladıktan sonra, geri dönüp
yeniden sanatoryum düzlemine doğru tırmandık. Yukarıda dev çınarlarla kaplı bir
düzlük karşıladı bizi. Sonbahar renkleriyle boyanmış bu güzelim ağaçların
içinden birisi dikkat çekiciydi. Bir şekilde gövdesi yere yatmış olan bu ağacın
her iki yanından filizlenen yeni dallar, iki ayrı karadut ağacı yaratmıştı.
Artık dal budak sarıp serpilmiş olan bu iki yeni gövde, kocaman birer karadut
ağacına dönüşmüşlerdi. Yere uzanıp kök görevi gören karadutun gövdesine usulca
oturup, bu doğa harikasını hayranlıkla seyrettik. Saygı duymak ve onu sevmek
kaçınılmazdı.
Öğle yemeğinde; keçilerle muhabbetimiz gittikçe koyulaştı.
Gezginler, Çamur Çeşme yolundalar.
Çamur Çeşme'ye doğru aştığımız tepelerden ilki
Öğle yemeği vakti gelmişti. Yemek için Karagöl asfaltının üst yamacında
yer alan bungalovların arkasındaki bir sekiyi kendimize uygun yer olarak
seçtik. Tam yemeğimizi bitirmiştik ki, çevremizi büyük bir keçi sürüsü sardı.
Sürünün iki sevimli köpeği hemen yanımıza yanaştı. Heybemizde kalan son
yiyecekleri de onlarla paylaştık. Bu arada keçiler de her ne kadar meyve ve
sebze kabuğu varsa onları tükettiler. Böylece her şey aslına dönmüştü. Sürüsünü
kendine has ıslıkları ve ünlemeleriyle yönlendirmeye çalışan çoban ve eşi
birazdan aşağıdan göründü. Sürünün çobanı, bir dönem önceki Yamanlar köyü
muhtarıydı. Ayaküstü sohbet ettik. Eskilerde kalmış Karşıyaka pazaryerine
beygir sırtında ve tahta sandıklarda indirdikleri Yamanlar domateslerinden söz
ettik. Ne o sandıklardan, ne de tadı damağımızda o güzelim lezzetteki
domateslerden artık haber yoktu. Çamur
Çeşme’nin yolunu sorduktan sonra çoban sürüsüyle birlikte yanımızdan
ayrılarak, Emirâlem yönünde sık kızılçamların içinde kaybolup gitti.
Yamanlar Dağı'nın kuzeyi; önde Gökkaya ve arkada Emiralem Boğazı
Gökkaya; daha yakından...
Gezginler ve Çamur Çeşme
Çamur Çeşme, bulunduğumuz yere göre kuzey-batımızda kalıyordu. Eski NATO
tesislerinin yerine Karşıyaka Belediyesi’nin yaptırdığı Gençlik Kampı’na giden
kilit taşı döşeli yoldan bir süre yürüdükten sonra bir tepeye tırmanan orman
yoluna saptık. Bu şekilde iki tepeyi aştıktan sonra dik bir yamaçtan dağcı
gruplarının Doğançay-Emirâlem
rotasında yürürken mola yeri olarak kullandıkları Çamur Çeşme düzlüğüne ulaştık.
Çamur Çeşme düzlüğüne indiğimiz bayır
Emiralem yönünde; Ovacık yakınlarındaki bir çiftlik ve havuzu
Dağcıların durağı; Çamur Çeşme
Yamanlar Dağı'ndan sonbahara dair son renkler
Bir süre önce yanımızdan ayrılan sürü, karşı yamaçta otlamaya devam
ediyordu. Çamur Çeşme’nin yanında azıcık soluklandık. Arka arkaya tırmandığımız
iki tepe bizi yormuştu. Hayvanlar için uzun bir yalağı olan çeşmeden biz de
tazeledik sularımızı. Dinlenme sonrası Çamur
Çeşme’nin yanından ayrıldık. Toprak bir yol, bizi Karagöl asfaltına kadar ulaştırdı. Sabah ilk mola verdiğimiz
çeşmeye yakın bir noktada asfalt yola kavuşmuştuk. Bir süre asfaltı takip
ederek Yamanlar köyü mezarlığına
ulaştık. Gün boyu güzel bir havada yaklaşık 12 km kadar yürümüştük. Yamanlar Dağı’nın bazen Karşıyaka’ya
bakan yüzünde, bazen Emirâlem tarafında
yürümüş, Yamanlar’ın saklı
köşelerindeki yakın ve uzak tarihimize dair öyküleri kurcalamıştık. Şimdi eve
dönme vaktiydi. Yamanlar köyünün kıyısından, Karşıyaka’ya doğru sallanıverdik;
indik aşağıya…
Dipnotlar
(1) Ersin Döğer, İzmir’in Smyrna’sı, İletişim Yayınları, 1.Baskı-2006; sayfa:16
(2) Doğançay ve Mormonda ile ilgili bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2015/05/mormondadan-dogancaya.html
(3) Büyük Kale için bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2013/12/normal-0-21-false-false-false-tr-x-none.html
(4) Sancaklı Kalesi için bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2012/02/aiol-bolgesinde-kalelerin-izinde.html
(5) Melanpagos ve Gökkaya için bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2014/04/eski-emiralem-koyu-yamanlar-gokkaya.html
(6) Yamanlar köylüleri ile ilgili bu aktarım gezgin arkadaşımız Aybey Çini’den alınmıştır.
(7) Karşıyaka Tarihi, Engin Berber-Erkan Serçe,
Karşıyaka Belediyesi Kültür Yayını; Şubat-2012
(8) Cumhuriyet Dönemi Mimarlığı, İzmir’de Modern bir Mimarlık
Mirası: Yamanlar Sanatoryumu; N.
Ebru Karabağ Aydeniz, Yrd. Doç. Dr. Yaşar Üniversitesi, İç Mimarlık ve Çevre
Tasarımı Bölümü, Begüm Erdoğmuş Manav, Dr. Mimar; Mimarlık Dergisi, 386.sayı; Kasım-Aralık 2015
(9) İlgili gazete haberi için bkz. http://www.milliyet.com.tr/sanatoryum-belediyenin-oldu/ege/haberdetayarsiv/04.05.2011/1385
(10) 19.yy.da A.E.Kontoleon ve A.Fontrier
tarafından Karatepe’nin güney ve batı eteklerinde keşfedilen üç sınır taşından
ilki, Doğançay’ın 3 km. kadar kuzeyinde yer alan Kocabahçe Mevkii’ndeki
Mormonda ile Küçük Mormonda adlı iki köy sınırını, Karatepe’nin güneyinde
bulunan ikincisi Mormonda ile Helos (Çayırlı) adlı iki köy sınırını,
Karatepe’nin kuzey yamacında bulunan ve Geç Bizans Dönemine tarihlenen üçüncü
taş ise Sykameinon (İncirli) köyünün sınırını tanımladığı düşünülmektedir. (Prof.Ersin Döğer;a.g.e; sayfa:125-126)
(11) Prof. Dr. Ersin Döğer, a.g.e.;sayfa:126-127
(12) Fotoğraflar yazıda
belirtilenler dışında MYC tarafından çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC
Fotoğraflar harika. Umarım bir gün gezme fırsatım olur :) Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilSayın takipçimiz; bu çok taze bir yazıydı. İyi yakalamışsınız. İlginize ve dikkatinize teşekkür ederiz.İF
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı...
YanıtlaSilBloğumuza göstermiş olduğunuz ilginiz ve takdirleriniz için teşekkür eder, ilginizin sürekliliğini dileriz. İF
SilÇok faydalı bilgiler mevcut , izin verirseniz kaynak belirterek coğrafya sunumumda kullanmak istiyorum.
YanıtlaSilKaynak belirterek tabii ki kullanabilirsiniz. Bilgi paylaştıkça değerlenir. İF
SilÇok gūzel olmuş emeğinize elinize sağlık biz ara sıra çıkarız hem su alırız karagöle varmadan sağdaki çınarın dibindeki çeşmeden
YanıtlaSilSiz sağolun. Yamanlar, bilmeyenler için saklı bir cennet gibidir. Her ne kadar son yıllarda usulsüz yapılaşmalara açılsa da... Karşıyaka'nın dibinde; şehrin kargaşası içinde boğulanlar için bir nefes alma alanıdır. Değerini bilene tabii ki... İlginizin devamlılığı dileğiyle. İF
Silçok güzel bilgiler teşekkürler..
YanıtlaSilTeşekkürler çok güzel bir gezi ve harika anlatımınız için.
YanıtlaSilLisans Tezim için Çok Faydalı Oldu Teşekkür Ederim.
YanıtlaSilBen de yarın nasipse çekim yapacağım. Çiftçi TV de yayınlanacak.
YanıtlaSilYürüyüş notlarımız yol gösterici olduysa ne mutlu bize...İlginizin devamlılığı dileğiyle...İF
SilIzmir'e defalarca gelmeme rağmen ilk kez gezdim buraları neden yapıldığını , hangi amaçla kullanıldığı hakkında net bilgilenemedigim için uzun uzun araştırdım ve bloğunuza rastladım. Bilgiler muazzam. Teşekkürler. .
YanıtlaSilBloğumuza göstermiş olduğunuz ilginiz nedeniyle ben sizlere teşekkür ederim. Amacımız gezdiğimiz coğrafyalarda gördüklerimizi ve öğrendiklerimizi paylaşmak... Eleştirilerinizin ve ilginizin devamlılığı dileğiyle...İF
Silçok faydalı ve resimler harika
YanıtlaSilİlginize teşekkürler... Devamlılığı dileğiyle...İF
Silbu site/blog hala aktif kullanılıyor mu
YanıtlaSilElbette aktif... Yeni yazılardan anlaşılmıyor mu?İF
SilTeşekkürler, gözlem ve değerlendirmeleriniz gerçekten bilgilendirici oldu benim için.
YanıtlaSilİlginize ve geri bildiriminize teşekkürler... Devamlılığı dileğiyle...İF
Silellerinize, emeğinize sağlık...
YanıtlaSilİlginize teşekkürler... İlginizin devamlılığı dileğiyle...İF
YanıtlaSilteşekkürler
YanıtlaSilİlginize teşekkürler...İF
SilEmeğinize sağlık,geçtiğimiz gün bizde karagöle bir yürüyüş yaptık, yazdıklarınız bizi aydınlattı, teşekkürler
SilGeri bildiriminize teşekkürler...İF
Siliyi gezintiler :)
YanıtlaSil