uluğbey etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
uluğbey etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Eylül 2013 Pazartesi

ORTA ASYA'NIN KALBİNE DOĞRU-ÖZBEKİSTAN'A YOLCULUK-GİRİZGAH NİYETİNE


“KADR KIYMATIM, TAYANCIM; İFTİHARIMSIN MUSTAKİL ÖZBEKİSTAN”(*)

İbrahim Fidanoğlu
29 Ağustos-7 Eylül 2013

Toplumların hayatını, yaşadıkları coğrafya belirler. Bu gerçek, doğal olarak; Özbekistan için de geçerli. Okul sıralarındaki ilk tarih derslerinden kafamıza kazınan Maveraünnehir Coğrafyası, Şaman Türklerin Müslüman Araplarla ilk karşılaştığı ve o günlerden beri düşümüzde mitolojik ırmaklar olarak iz bırakmış Amu Derya ve Siri Derya ile sınırlanan o kadim toprakları tanımlıyor.

Altaylar’dan Ergenekon Miti ile Batı Anadolu’da Ege Denizi’nin kıyılarına ve Karadeniz’in kuzeyinden Orta Avrupa’nın içlerine dek ulaşan büyük göçün şifrelerini merak edenler için, aynı zamanda birbiri üstüne tabakalanmış bilgiyle dolu bir ülkeden söz ediyoruz. Oğlu tarafından katledilen Timur’un torunu büyük gökbilimci Uluğ Bey’e biçilen hazin son, belki de Türk-İslam coğrafyalarında bugün hala neden patinaj yapmaya devam ettiğimizin yanıtını içinde taşıyor olabilir.

Belki yaşadığımız günü ve ona ait sorunları daha iyi kavramanın bir yolu da “suyun ötesi” anlamına gelen Maveraünnehir havzasında biraz daha dolaşmak olmalı.

Modern Özbekistan, bağımsızlığını kazandığı 1991 Eylül’ünden beri “küresel düşmana” karşı yenik düşmüş reel sosyalizm pratiği sırasında; unutulmuş tarihin derinliklerindeki “kahramanları”nı yeniden keşfetmek ve kendisine biçilen bölgesel rol içinde yeniden bir “ulusal kimlik” yaratma derdinde.

Rusya’nın Orta Asya’ya en az üç yüz yıllık bir geçmişe sahip nüfuziyet sızmasının giderek bir egemenliğe dönüştüğü yakın tarihindeki “eski” düzenin kalıntıları, yukarıda tanımlanan bir ulusun kimliğini biçimlendirme sürecini ne kadar demokrasi ile “renklendirebilir”? Bunu, günümüzde giderek önem kazanan Orta Asya jeopolitiği ve dünyanın politik-askeri aktörleri birlikte şekillendirecek.

Ama bize düşen bu coğrafyanın dününü, bugününü ve yarınını anlamak ve bizim kadim tarihimizle de ilişkili meseleleri yeniden düşünmek adına, elimize geçen bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmek olmalı.

 Taşkent'in akciğerleri, yemyeşil parklar ve içinden geçen yapay su kanalları

 Özbekistan'ın Müstakillik sürecinde yeniden keşfettikleri milli kahramanları Amir Temur;bizim bildiğimiz adıyla Aksak Timur'un Taşkent'teki kendi adıyla anılan dev meydandaki heykeli

Taşkent'te Ali Şir Nevai Milli Parkı girişi

 Taşkent pazarından Özbekistan'a merhaba...

Taşkent El Sanatları Müzesi-usta işi Doğu'nun porselen çay takımları

Hiva Hanlığı'nın başkenti olan Hiva'da iç kalenin ardındaki mücevher eski şehir; kentin güney kapısı Ata Kapı; akşam güneşinin kızılllığı altında

Cebirin babalarından Asya'nın aydınlık ismi Hivalı ünlü matematikçi El Harezmi'nin Ata Kapı'nın dışındaki meydana bakan heykeli