23-28 Temmuz 2022
İbrahim Fidanoğlu
Giriş
Yaz ortasında pandeminin
ardı sıra Hemşin yaylalarında dolaştık bu kez. Bu coğrafya bizim için yabancı
sayılmaz. Defalarca dokunmuşluğumuz vardır nazikçe bağrına. Yaylalarında
dolaşmışlığımız, dağlarına tırmanmışlığımız, soğuk sularından içmişliğimiz
vardır.
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
Doğu Karadeniz’in başı
sisli dağları, yaylaları; ne insan hikâyeleri, ne imkânsızlıklar, ne
yaşanmışlıklar, kulaklarımızda silinmedi hala sesleri… Çağıldayan köpüre köpüre
akan çılgın dereler; adı dere ama Batı’da; haritada ismi nehir diye geçen
akarsuların ismi okunmaz yanlarında. Paraya tutsak olmuş topraklar, başı
dumanlı dağlar, önlerine ket vurulmuş, düğüm atılmış çılgın suyolları, sel
yatakları, gözü yaşlı çağlayanlar; öldünüz mü be? Yeşilim, yemyeşilim; bağrına
yeşil yol diye kara hançerler gibi sapladıkları ejderhalar, tumturaklı
makinalar, yer kazıcıları, toprağın altını üstüne getirenler; hoyrat başları,
yar başları, can emiciler; kimbilir kimler; iklim değiştiriciler; hepiniz mi
geldiniz be? Kara kapkara insan kalabalıklarına bulanmış, betonun ve kirliliğin
acı yüküyle ezilmiş çimenlerin üzerindeki sabaha karşı hayat bulan çiğ
tanelerinin isyanıyla dile gelen yaylalar, köyler, mezralar; ağlıyor Karadeniz;
duyanınız var mı?
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
Hemşin ve Hemşinliler hakkında…
Hemşin özel bir
coğrafya; hem topografyasıyla, hem de sosyolojisiyle… Kuzey Anadolu dağ
silsilesinin içinde yer alan bir cümle var Hemşin’de;
derin vadileri, vadi tabanlarından deli deli akan akarsuları, zirvelerinde
yazın bile erimek bilmeyen buzulları, başı dumanlı dağları, bir anda sisin
bastığı vadilerde insanı çıldırtan güzellikteki denizi andıran hayalleri;
yemyeşil bir bitki örtüsü; ormanlar, her sabah sanki geceden kalma bir şiddetli
yağmurun eseri gibi insanı sırsıklam bırakan çisesi, bütün bunların ortasında
sanki tek başına kaybolmuşluk hissi, yalnızlığın ta dibi, uzaktan duyulan bir
tulumun sesi; o kadar özel bir coğrafya ki, burası anlatmakla bitmez.
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
Engebeli arazi yapısı
nedeniyle tarımsal imkânlar açısından son derece kısıtlı bir alana sahip olsa
da, dik yamaçlara dek bu alanları değerlendirme kaygısıyla toprağı ekip biçen
yöre insanı, mısırı, kara lahanası, löbyesi, kara yemişi ve Cumhuriyet
döneminde geliştirilen çay plantasyonlarıyla, yaylalarda yüzlerce yıldır
sürdürdüğü hayvancılık faaliyetleriyle bu zor coğrafyada hayata tutunmaya
çalışmışlar.
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
Bu yaz, Çamlıhemşin’de tanışma fırsatı da
bulduğumuz yöre insanı, araştırmacı yazar Uğur
Biryol, Gurbet Pastası isimli
kitabında Hemşin’i ve Hemşinlileri şu
şekilde tanımlıyor:
“Hemşinli,
bugün Rize’nin Çayeli ilçesinden başlayarak, Hemşin,
Çamlıhemşin ve Artvin’de Hopa ile Kemalpaşa’ya uzanan eksende yüksek
dağları mesken tutmuş insanlara ve bu yerleşimlere verilen isimdir. Ama Hemşinliler bugün sadece Doğu Karadeniz’de
yaşamaz. Gurbetçilik nedeniyle, Türkiye’nin birçok yöresine yayılmışlardır.
Daha eskiye uzanan göçlerle, özellikle Batı Karadeniz ve Erzurum taraflarında
da Hemşinli kolonileri oluşmuştur. Hemşin/Hemşinlilik, bunun ötesinde, bir
ortak kültürü temsil eder.
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
Hemşin ve aslında genel olarak Doğu Karadeniz
denilince akla gelen ilk yerlerden biri Çamlıhemşin’dir.
Doğu Karadeniz’in en yüksek noktası olan Kaçkar
Dağları eteklerinde, tarihi Tebriz-Trabzon
İpek Yolu’nun önemli bir geçit noktasında bulunan Çamlıhemşin, son yıllarda
adını dağ ve yayla turizmi ile duyurmuştur. Burada yaşayan insanların çoğu yaz
aylarını yaylacılık faaliyetiyle geçirir. Hemşin
ilçesinin köylerinde yaşayanların birçoğu da yazları Çamlıhemşin sınırlarındaki yaylalara geldiğinden, iki Hemşin arasında bir kaynaşma
yaşanmıştır. Ancak coğrafi olarak uzakta olmakla beraber, Hemşinlilerin doğu grubu olarak bilinenleri bu yakınlaşmanın hayli
uzağında kalmıştır. Onlar da Hemşinli
olarak bilindikleri halde, batı grubunu oluşturan Çamlıhemşin ve Hemşin’le
pek alakaları yoktur.
Makrevis'de, Rusya'da; "gurbet pastası"nın peşinde kazanılan paralarla yapılan konaklardan biri; Hacaloğlu Konağı
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
Batı grubu Hemşinlileri doğu grubundan
ayıran en önemli özellikleri, neredeyse onların “kimliği” haline gelen
pastacılık ve fırıncılık mesleğidir. 19.yüzyılın başlarında Rusya ve Avrupa’nın
bazı kentlerine giderek fırıncılık ve pastacılık öğrenen Hemşinliler, daha sonra Türkiye’ye dönerek icra ettikleri bu
mesleğin yayılmasını sağlamışlardır.”(1)
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
Bu zorlu coğrafyada
yaşayan insanlar arasında çok eskilerden beri bir hikâye anlatılır; hem de
yaşanmış aynıyla vaki… Çok uzaklardan; Asya steplerinden kalkıp gelen Türk
boylarının Anadolu yarımadasının bu hırçın dağlarında, yaylalarında daha
önceden gelip yerleşmiş başka insan topluluklarıyla karşılaşmasını anlatır bir
anlamda bu hikâye; sevgi de vardır; paylaşmak da hiç tanımadıkları bilmedikleri
insanlarla.
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
“Mevsim ilkbahar aylardan Mayıs olmalı;
karların eridiği suların kabardığı zamanda. Çamlıhemşin Hala (4 muhtarlıktan
oluşan) bölgesinde Çuklanut isimli yerde, kahvede oturan iki arkadaş; biri
Azaklıoğlu Yemen, diğeri Bozacıoğlu; Osmanlı Kale köprüsünün ayağına doğru
gezintiye çıkarlar. Köprü ayağının altında otururlarken, derenin yukarısından
gelen yeni yontulmuş ağaç yongalarını görürler. O zamana kadar Çuklanut’tan
yukarı herhangi bir yerleşim olduğu bilinmemektedir. Oralar cin, peri yatağı
olarak adlandırılmaktadır. İki arkadaş meraklarını gidermek için gerekli
hazırlıkları yapıp, erzak ve silahlarını alarak yola koyulurlar. Önce Ayder
yaylasına ulaşırlar; burada birtakım izlere (mal yani sığır yatakları)
rastlarlar, ama kimseyi göremezler. Göç edilmiştir, izler yukarıya doğru
gitmektedir. Bu izleri takip ederler. Yüksekçe bir yere çıkıp havanın
kararmasını; böylelikle etrafta her hangi bir yaşam belirtisi varsa ışıklarını
göreceklerini düşünerek beklerler. O zaman büyük ihtimalle Huser yaylasına
çıkmışlardır. Bu yayladan bütün diğer yaylalar görünebilmektedir. Aşağı Kavrun
ile Yukarı Kavrun arasında ışıkları görürler. Sabah yola koyulurlar. Gün
ortasında Kavrun yaylasına varırlar. Burada büyük bir oba kurulmuş; şenlikler
(Vartavor şenlikleri) yapılmaktadır. Ermeni beyinin çadırında misafir
edilirler. Azaklıoğlu Yemen, Ermeni beyinin kızına sevdalanır. Ermeni beyinin
kızı da (Mayma) ona sevdalanır. Komşuluk ilişkileri gelişir. Emeni beyi,
Yemen’i çok sever ve kızını onunla evlendirir. Ermeni beyi drahoma olarak 7
yaylayı (Aşağı Kavrun, Yukarı Kavrun, Ayder, Ceymakçur, Paakçur, Avisor, Huser)
Azaklıoğlu Yemen Dede’ye verdiğini söyler. Artık kendisinin yaylacılık
yapmayacağını ifade eder. Azaklıoğlu, yaylalardan birkaçını yakın arkadaşlarına
pay eder. Hikâyenin bundan sonrasında, babaannemin anlattığına göre; Yemen
Dede’nin Mayma’dan çocuğu olmaz. Bu tabii pek inandırıcı gelmiyor. Olasılıkla
bir Türk ve Ermeni’den devam eden bir aile silsilesi baskın ideolojide arzu
edilir bir durum değildir; içinde insan sevgisi olsa bile. Oysaki bu bölgedeki
bütün yöre isimlerinin bugün bile birçoğu Ermenicedir. Aşağı Kavrun ile Yukarı
Kavrun arasında Ermeni obasının kurulduğu düzlüğe günümüzde de Maymakaab
(Mayma’nın Düzü) denmektedir.”(2)
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
Uğur Biryol’un Gurbet
Pastası kitabının önsözünde Erhan
Ersoy ise, Hemşin ve Hemşinliler hakkında şu
değerlendirmeleri aktarıyor:
“Hemşin
kelimesi, yakın zamanlara kadar çoğumuz için Rize’nin bir ilçesi olmanın
ötesinde bir anlam ifade etmiyordu. Dahası kendini bu isimle (Hemşinli) tanımlayan insanlar dışında
bir de yaşadıkları coğrafyada kıyı komşuları Lazlar için tanıdık ve bilindik bir isimdi. Büyük kentlerde onlara
ait pastanelerden alış-veriş edenler dâhil büyük bir çoğunluk, Hemşinli diye bir grubun varlığından
uzun süre haberdar olmadılar. Bugün hala Hemşin
ismini Çamlıhemşin gibi yaşadıkları
coğrafya referanslı (tıpkı Maçkalı, Oflu, Reşadiyeli vs gibi) bir isimlendirme
yani “memleket” söylemi gibi algılama hatası bulunuyor. Oysa memleketlerine ya
da yaşadıkları coğrafyaya Hemşin
adının verilmesi bu halkın varlığından ötürüdür. Mamafih, Çamlıhemşin ilçesinde yaşayan Lazlar
kendilerine Hemşinli demezler. Hemşinlilerin farklı bir etnik grup
olduklarının büyük bir çoğunluk tarafından bilinmemesinin nedenlerinden biri
belki de batıda kozmopolit kentlerde yaşayanların bütün Karadeniz halklarını
yaygın ve baskın bir Laz streotipi
içine sokmalarıdır. Oysa gerek Lazlar,
gerekse Hemşinliler, birbirlerinden
kesin bir şekilde ayrı tutarak, kendilerini ayrı bir grup olarak
tanımlamaktadırlar. Ama bence gizli kalmayı tercih etmelerinin arka planında
kısmen Hemşinli kimliğinin etnik
kökeninde yatan Ermeni soyundan olma
iddiaları ve bunun yarattığı toplumsal şüpheciliğin de rolü bulunuyor gibidir.
Hemşinli, bu köken fikrini resmi ideoloji açısından sakıncalı bir öteki ile
özdeşleştirilmek olarak algıladığından, şiddetli bir biçimde reddediyor.
Kimliklerinin etnik kökeni üzerindeki “gizlilik perdesi” kaldırılmaya
çalışıldığında da kuvvetli bir tepkisellikle öz be öz Türk olduklarını ileri
sürüyorlar. Bugün geçimlerinin ve geleceklerinin yegâne güvencesi olarak
kentlerde kurdukları işletmelerle ulusal ekonomiye başarılı bir biçimde
eklemlenmiş Hemşinlinin bu tepkisi
aslında şaşırtıcı değildir ve eklemlenmelerinin teminatı olan ulus-devlet
ideolojisiyle mülhem başat toplumsal kimliğiyle ters düşmek bir yana, tarihsel
bu eklenmeye halel getirebilecek sakıncalı bir öteki sıfatı giydirilmiş olan
“etnik köken” savını tereddütsüz reddedecektir.”(3)
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
Doğu Karadeniz’de
Hemşin, hırçın coğrafyası ve tarıma uygun toprakların son derece yetersiz
olması nedeniyle, her zaman iç ve dış göç vermiş bir bölge olarak dikkat
çekiyor. Osmanlı’nın son dönemlerinde Hemşinlilerin büyük dedelerinin Çarlık
Rusyası topraklarında, Polonya’da ve diğer komşu ülkelerde nafakalarını arayışları
bu göçlerin belki de en eskisi. Daha sonraları ülkede pastacılık ve fırıncılık
mesleğinin ana damarını oluşturan Hemşinlilerin bu ata kuşağı, mesleğin
inceliklerini bu yaban ellerinde öğrenip 1917 Bolşevik Ekim Devrimi sonrası
dönüp geldikleri kendi ülkelerinde uygulama olanağı bulmuşlar. Hemşinlilerin
yurtdışında sadece pastacılığı öğrenmekle kalmayıp, Ruslarla ve Polonyalılarla
evlendiklerini de yine Uğur Biryol’un
yukarıda adı geçen kitabında yer alan ve bu geleneği sürdürmekte olan
torunların anlatımlarından öğreniyoruz; öyle ki bu ataların o topraklarda
bıraktıkları birçok akrabaları, o ülkelerde farklı bir çizgide yaşamlarını
halen sürdürmekteler.
(Temmuz 2022)
Çiçekli yaylasında; bulutların ardındaki tepeler...
(Temmuz 2022)
“Aslında toprağa dayalı geçimin zor
olduğu Doğu Karadeniz köylerinde iş göçü, sadece Hemşin halkı değil, tüm Rize
ve Artvin yöresel insanları için söz konusuydu. Ne ki bu gruplar içinde
fırıncılık belki ama pastacılıklarıyla nam salanlar Hemşinliler olmuştu.
…
Hemşin halkının bugünkü konumunda yani
yayla turizmi bir umut olmadan önceki başlıca gelir ve güvence kaynakları
pastacılıktı denilebilir. Ancak onları pastacı yapan şey, kuşaklar öncesine
uzanan gurbetçilikleri oldu. Öyle ki, Hemşinliler bugün sahip oldukları
konaklarla, pastane ve diğer işletmeleri bir zamanlar gurbette edindikleri
servetlerle sağladıklarını bugün dahi gururla dile getirirler. Gerçekten
Hemşinli olmanın gururu, erkek çocuklarını (uşaklarını) kente pastacılığı
öğrenmeye, meslek edinmeye göndermiş anaların, ezik olmayan ama gönençle
karışık buruk bir vurguyla dillendirdikleri “gurbet uşağı” betimlemesi içinde
saklıdır. Gurbetçilik, hem önüne geçilemeyen bir yazgı hem de umuttur. Bu
nedenle Hemşin köylerinde buluğ çağına gelen erkekler kentlerdeki pastacı
akraba ve ahbapların yanına bu sanatı öğrenmeye gönderilirler. Bu hem geride
kalanların güvencesi, hem de ileride kuracağı kendi ailesinin geleceği
açısından zorunlu bir göçtür de; Pazar Hemşinlisi bir kadının dile getirdiği
gibi:
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
“Köyde oturan erkeğe kız vermeyiz.
Gurbete gidip para kazanacak, ev bark sahibi olacak ki evlenebilsin.”
Gurbetçilikten duyulan yakınmaya karşın
Hemşinlinin gurur kaynağı oluşu, büyük kentlerde iş kurmuş yani pastane sahibi
olmuş erkeklerde daha bariz olarak görülen bir durumdur. Bunlar yaz aylarında
dinlenmek ve özlem gidermenin yanı sıra Hemşin’de kalan hanelerinin kimi
ihtiyaçlarını karşılamak üzere memleketlerini ziyaret de ederler. Özellikle
yayla ortası şenliği olan Vartavor, esasen gurbetten gelen hane üyelerinin ve
akrabalarının katılımıyla şenlenen önem kazanan bir etkinliktir. Genç kızlar
şenlik boyu vurulan horonlarda, gurbetten gelen iş güç sahibi erkeklerin,
“maşallah dibi”nden kendilerini izleyen analarına görücüye çıkma fırsatı
bulurlar. Köylerin aksine yaylalarda oluşan bu topluluk kozmopolittir ve eş
seçmek için en ideal zemindir. Yayla şenlikleri, bunun yanı sıra Hemşinli
kimliği etrafında nüveleşmeyi ve toplumsal birliği yeniden tesis etmek gibi
oldukça önemli bir işlevi yerine getirmektedir.”(4)
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
Geçmişte erkekler
gurbette pastacılık ve fırıncılık mesleğiyle hemhal olurken, memlekette kalan
kadınların temel uğraşısı ise hayvancılık; özellikle büyük baş hayvan
yetiştiriciliği olmuş. Yaz aylarının başında Kaçkar Dağları’nın yüksek yaylalarına doğru çileli yolculuklarla
gerçekleştirilen göçlerde hayat bulan bu coğrafyanın kültürü, 1980’lerden sonra
giderek değişime uğramış, yayla hayvancılığı neredeyse tamamen ortadan kalkarak
günümüzde yerini yayla turizmine bırakmış. Şimdi yaylalarda sembolik anlamda
birkaç davarın arkasından koşturan birkaç Hemşinli kadın ya da erkeği yaz
aylarında görmek belki mümkündür; ama bu hayvanların varlığı bile yayladaki
Hemşinlinin geçmişe duyduğu özlem çerçevesinde bir “hobi” faaliyetidir ya da
ana faaliyet alanı olan turizme destekten öteye gitmez.
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
Pokut yaylasında sabah...
(Temmuz 2022)
Horon Boğazı'nda bu sis denizini çıksın diye 1 saate yakın bekledik. Ama yine de şanslıydık doğrusu. Sonunda geldi o doyumsuz manzarasıyla.
(Temmuz 2022)
(Temmuz 2022)
Yazın artık Hemşin
yaylaları, tamamen yayla turizminin ve hele ki son yıllarda Orta Doğu ve Körfez
ülkelerinden gelen Arap akınlarının egemenliği altındadır. O yemyeşil çimenler,
bugün hayvanlarının peşinde koşturan Hemşinlinin değil, ellerinde son model cep
telefonlarıyla “selfi” çekmeye çalışan binlerce Arap turistin birbiri üstüne
ezercesine tepindiği bir alana dönüşmüş durumdadır. Huzur, sakinlik ve Tanrı’nın
bağışladığı o benzersiz doğanın dinginliği; hepsi ama hepsi artık çok gerilerde
kalmıştır. Yaylalar betona boğulmuş, üst üste, dip dibe inşa edilmiş konaklama
tesisleri, alışveriş mekânları, derme çatma lokantalar doğanın topografyasını
bile anlaşılmaz hale getirmiştir. Şimdi bu kaosun ortasında merkezi idare ise, iş
işten geçtikten sonra burayı bilmem kaçıncı derecede koruma alanı ilan ederek,
Nasreddin Hoca misali kaybettiklerini aramaktadır. Ama aradığımızı bu saatten
sonra bulmak nafiledir; giden çoktan gitmiş; o güzelim doğa, yine biz muhteris
insanların sayesinde un ufak olup darmadağın olmuştur. Yazık ki, ne yazık…
Dipnotlar:
(1) Uğur Biryol, Gurbet
Pastası, Hemşinliler, Göç ve Pastacılık; İletişim
Yayınları-7.Baskı; 2020-İstanbul; sayfa: 25-41
(2) Kaynak: Azaklıoğlu Yemen Dede’nin torunlarından Çamlıhemşinli Mimar Erdal Gündoğan
(3) Uğur Biryol, a.g.e.; Erhan Ersoy’un önsözü; sayfa: 21-22
(4) Uğur Biryol, a.g.e.; Erhan Ersoy’un önsözü sayfa: 18-19-20
(5) Fotoğraflar, belirtilenler
dışında İ. Fidanoğlu tarafından
çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC