Kılıç Ali Paşa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kılıç Ali Paşa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Aralık 2012 Pazar

Resmo yada Rethymnon


Rimondi Çeşmesi; Resmo
Rimondi Çeşmesi; Resmo


Resmo yada Rethymnon

Bugün Pazar ve Girit’te bayram var. Giritliler, 1941’de Naziler tarafından işgale uğrayan adada başlatılan direnişin yıldönümünü kutluyorlar. Aslında bu tüm Yunanistan’da İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman işgaline karşı verilen mücadelenin ve faşizme karşı ulusça “hayır” denilişinin anısına kutlanan OHİ (Hayır) Bayramı… Biz de onlarla beraber “faşizme hayır” deyip, rotamızı Resmo ve Hanya’ya doğru çeviriyoruz.

Resmo'da OHİ Bayram'ında anti faşist gösteri

Bir bölük asker, bando eşliğinde sabahın erken saatlerinde otelimizin de yer aldığı Özgürlük Meydanı’na doğru uygun adım yürüyorlar. Belli ki bir resmigeçit var. Ama bizim onu bekleyecek vaktimiz yok ne yazık ki…
Bir miktar yolda geçecek günümüz bugün. Ya nasip; ne diyelim. 

Osmanlı yönetiminde Türk nüfusun yoğunlukla yaşadığı ve özellikle Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerinin bulunduğu kenttir Resmo… Girit’in Türkler tarafından ele geçirilmesi sürecinde de Hanya ile birlikte Osmanlı kuvvetlerinin karada ilk tutunduğu noktalar olması açısından da ayrı bir önem taşır. Türk mübadillerin Girit üzerine anlatılan hazin hatıralarının pek çoğu bu kente aittir.

Resmo; Eski Liman’da lokantalar ve evler
Resmo; Eski Liman’da lokantalar ve evler

Kentte ve kırsalda; belki Marula’daki çiftliklerde zeytinlerin peşinde at sırtında çekilen çileler, Resmo’da zeytinyağına ve zenginliğe dönüşürdü bir zamanlar… Yunanistan’ın bağımsızlığını ilan etmesine paralel olarak, adada başlayan ayaklanmalar sırasında; iki toplum arasına saçılan düşmanlık tohumlarının beslediği Türklere yönelik katliamlar, Rum komitacıların kasabaya saldığı korkular, çiftliklerinden Resmo’ya doğru durmaksızın sürdükleri atlarının sırtında akşam vakti nefes nefese Megali Porta’dan içeriye süzülüşleri; ayrılığa ve kuşaklar boyu hiç silinmeyecek bir hüzne giden yolun taşlarını döşemiştir.

İşte Kandiye - Hanya yolunda Fortezza diye bilinen bir Venedik kalesinin hemen arkasına konumlanmış, herhalde savunma refleksi ile olsa gerek; önemli caddelerinin Kandiye ve Hanya’nın tersine denize paralel bir şekilde uzandığı ve kenti çeviren surların 20.yy.a doğru sıcak ve büyüme baskısı ile Megali Porta’dan öteye yarılıp yıkıldığı Resmo burasıdır.

Resmo’ya öğleye doğru kıyıdan Fortezza tarafından girdik. Tarihi Venedik Limanı’nın önünden başlayarak tüm kıyı boyunca Doğuya doğru uzanan Venizelos Caddesi’nden ilerlerken, şehir sanki uykudaydı. Neredeyse birkaç turist dışında, kıyıdaki bütün restoranlar ve kafeteryalar bomboştu. Kıyıdan el ayak çekilmiş gibiydi. Ama işin rengi biraz sonra anlaşıldı. Kıyıdan Venedik Loggia’sına doğru ilerleyen daracık sokaklara girip ilerledikçe, dağılmakta olan OHİ Bayramı’nın son kırıntılarına yetiştiğimizi fark ettik.

Resmo; Venedik Locası
Resmo; Venedik Locası

Surların dışına çıkmış şehrin büyük kilisesinin önünden itibaren kalabalığın arasına karıştık. Okul öğrencileri okullarını yansıtan renkler içinde; son derece tertipli ve tertemiz giysileriyle önümüzden geçip gittiler. Töreni izlemeye gelen aileler; çoluk çocuk, genç ihtiyar demeden bir anlamda yediden yetmişe tüm Resmolular; onlar için son derece anlamlı olan bugünü kutlamak için, en güzel giysileri ve en bakımlı halleriyle tören alanındaydılar. Pırıl pırıl giysileri içinde; eşiyle kol kola, 80’nin üstü yaşlarda dede de vardı; elinde mavi beyaz Yunan bayraklarıyla babasının kucağında bebekler de… Bir kriz girdabının içine sürüklenmiş bir toplumun; 70 yıl önceki ulusal bir direnişin anısına düzenlenen bir bayrama, bu denli duyarlılık içinde ve bir kez daha belirtiyorum; en derli toplu halleriyle katılmaları son derece dikkat çekiciydi. Kendi ülkemde son yıllardaki ulusal bayramlarımızı kutlayış şeklimizi, ulusça katılımımızı ve o törenlerin nasıl sulandırılmaya çalışıldığını hatırladım; inanın Resmolulara gıpta ettim ve ne yalan söyleyeyim kıskandım onları.

Nasıl oldu anlamadık; bayramdan dağılan o büyük kalabalık bir anda kıyıdaki tüm kafeteryaları ve lokantaları dolduruverdi. Nerdeyse artık kıyıda oturacak yer kalmamıştı. Tam bu sırada, sahil boyunca uzanan Venizelos Caddesi’nde Fortezza’dan bize doğru mütevazı büyüklükte de olsa yaklaşık 500 -600 kişilik bir yürüyüş korteji belirdi. Taşıdıkları pankartlar, bayrak ve flamalardan antifaşist bir gösteri olduğu her halinden belliydi. Seçimlerde ikinci büyük parti konumuna yükselen sol blok Syriza ile siyah tişörtleri ve siyah bayraklarıyla anarşistleri seçebildim. Önümüzden bağıra çağıra geçip gittiler. Ortalıkta ne kalabalığı coplayacak bir polis vardı, ne de taş atan çocuklar… Yine bizim ülkeden çoook farklıydılar çok… Bir daha iç geçirdik; yemeğe devam ettik.

Resmo; 4 Şehitler Kilisesi, OHİ Bayramı’ndan dağılanlar
Resmo; 4 Şehitler Kilisesi, OHİ Bayramı’ndan dağılanlar

Gelelim Resmo’nun görebildiğimiz önemli yapılarına… Tabii ki bunların içinde, belki de şehrin bugüne dek uzanan yerleşim planını ve sivil hayatını etkileyecek ölçüde öneme sahip Fortezza adıyla da bilinen Venedik kalesi ve Venedik Limanı’nı ilk sıraya koymalıyız. Zaten şehir, kuruluşundan itibaren bu limanın çevresinden başlayarak içerlere doğru genişlemiş. Bizans egemenliği döneminden başlayarak Paleokastro adı verilen tepenin üstünde savunma amaçlı şekillenen kaleleşme eğilimleri, Venedik döneminde özellikle Akdeniz’de Türk donanmasının etkinliğinin artışı nedeniyle 1540 -.1570 yılları arasında ciddi boyutta tahkimat derecesine ulaşmış. Buna karşılık; 1571 yılında İtalyan asıllı, Osmanlı donanmasının Kaptan-ı Deryalığına kadar yükselmiş Uluç Ali yada Kılıç Ali Paşa’nın Resmo’yu 40 kadırga ile topa tutarak surları yerle bir etmesi sonucunda, Venedikliler yeni bir hamle ile Fortezza’nın bugünkü oluşumunu hazırlamışlar.