19 Ağustos 2024 Pazartesi

BİTLİS’TEN PERVARİ’YE DOĞRU; DAĞ BAŞINDA BİR KÖY…

 UZUNTAŞ; ZAMANIN DURDUĞU YER…
 
26 Nisan 2024
İbrahim Fidanoğlu
 
“Sıcak öğle sonları, kan uykularda
Serinliği dipsiz kuyuların
Soğutulmuş testilerde sızıntı
Güneş birden devrilir gider
Ve geceleri titrek fenerler
Hiç şikayet etmezler
Doğdukları yerde ölenler”
Doğdukları Yerde Ölenler- Zülfü Livaneli
 
1767 metre yüksekliğinde bir sırtın yamacında güneye bakan bir dere yatağına doğru alçalan vadinin yamaçlarına bir üzüm salkımı gibi alt alta üst üste dizilmiş yorgun evler; aşağılarda vadinin dibinde yemyeşil bir bitki örtüsü, güneye doğru doğu-batı doğrultusunda uzayıp giden bir dizi dağ silsilesi… Karşıdaki tepelere serpilmiş başka köyler; başka hikâyeler… İşte burası dağın ta tepesinde zamanın durduğu bir yerde konumlanmış Bitlis-Hizan’a bağlı Uzuntaş köyü…
 
Bir sırta yaslanmış yalnız köy; Uzuntaş...
(Nisan 2024)
 
Uzuntaş'ta elma ağaçları çiçekte...
(Nisan 2024)

Uzuntaş'a tırmanırken; Hizan Vadisi'nden ayrıldıktan sonra...
(Nisan 2024)

Yaklaşık 300 yıllık bir tarihi geçmişi olan Uzuntaş köyünün eski ismi, 1928 yılındaki kayıtlara göre Kûç (Kürtçe) olarak geçiyor.(1) 200 civarında bir insan topluluğunun yaşadığı köyde ekilip biçilen alanlar evlerin konumlandığı vadinin dibinde yer alan Değirmendere çevresinde bulunuyor. Yamaçlarda ceviz ağaçlarının yoğunluğu hemen seçiliyor. Köyde hayvancılık, arıcılık ve ceviz yetiştiriciliği önemli geçim kaynaklarından... Ama yaşamın sürdürülebilirliği açısından köyün oldukça engebeli ve zor bir coğrafyada yer alması, son yıllarda il ve ilçe merkezlerine yönelik göçü beslemiş ve 2022 yılı kayıtlarına göre köyün nüfusu 140’a kadar gerilemiş.(2)
 
Pervari asfaltı ve Pervari yönünde uzanan derin vadiler...
(Nisan 2024)
 
Dere yatağına doğru ceviz ağaçları çiçekteydi.
(Nisan 2024)

Uzuntaş'ın Yukarı Mahallesi'nde yer alan evlerden bir kaçı...
(Nisan 2024)
 
Köy aslında canlı bir film platosu gibi… Bitlis-Pervari asfaltından batıya doğru ayrılan ve kıvrım kıvrım virajlarla 1767 metre yüksekliğindeki bir sırta doğru tırmanan asfalt yol, Uzuntaş köyünün girişindeki ilk evlerin yanında son buluyor. Buradan güney doğru uzanan Pervari asfaltının da yer aldığı vadiye ve yolun aralarında kıvrılarak kaybolduğu başı hala karlı tepelere bakmanın keyfi benzersiz. Karşı dağların yamaçlarında zorlukla seçebildiğimiz başka köylerin hayalleri var. Köyün girişindeki basamaklar halinde birbirinin üzerinde konumlanmış sivil mimari örneği taş evlerin bulunduğu bu seki, köylüler tarafından Yukarı Mahalle olarak anılıyor. Değirmendere yatağına doğru alçalan vadinin yamaçlarında yer alan geleneksel evler ise, köylüler tarafından Aşağı Mahalle olarak adlandırılıyor.
 
Uzuntaş'a tırmanırken; yamaçlarda asmalar, ileride Pervari vadileri...
(Nisan 2024)
 
Uzuntaş'a tırmanırken; karşı tepelerin yamaçlarında başka köylerin hayalleri var.
(Nisan 2024)
 
Uzuntaş; Yukarı Mahalle'nin Değirmendere vadisine bakan ilk evleri; kuzey yönünden bakış...
(Nisan 2024)
 
Tali asfalt yol önce Yukarı Mahalle’de köyün içine doğru kilit taşından bir döşeme yola evriliyor, daha sonra ise, güneye doğru kıvrılarak köyün camisinin ve geleneksel evlerinin bulunduğu Aşağı Mahalle’ye doğru yöneliyor. Köyün geleneksel evleri; çoğunlukla moloz taştan inşa edilmiş, kimisi zamanla bozunarak alüminyum malzemeye dönüşmüş; ama çoğunlukla çatısı toprak örtü ile kaplı; konum olarak sanki birbirinin üzerinde yükselmiş hissini uyandıran; kimi yerden altlarından daracık sokakların geçişine (kabaltı ya da Mardin’deki abbaralar gibi) izin veren bir mimari görünüme sahipler. Anlatılanlara göre; Aşağı Mahalle’de evlerin arasında yer alan yekpare ve koskocaman bir taş, köye son ismini vermiş bugün.
 
Üçlü basamak halinde konumlanmış Yukarı Mahalle evlerinden...
(Nisan 2024)

Yukarı Mahalle'de ceviz ağaçlarının arasından karşıdaki karlı dağlara ve vadiye bakış
(Nisan 2024)
 
Yukarı Mahalle evleri; Değirmendere vadisinden bakış...
(Nisan 2024)
 
Uzuntaş köyü; Yukarı Mahalle'den Aşağı Mahalle'ye bakış...
(Nisan 2024)
 
Etrafını çepeçevre saran ceviz ve kavak ağaçlarının arasında, öbeklenmiş geleneksel mimarisiyle bambaşka bir mekânı anlatıyor gibi Uzuntaş evleri bize. Zamanın durduğu; en azından yüz-yüz elli yıllık sisli bir geçmişte saklı hayatların yaşandığı bir ana götürüyor sanki ziyaretçisini bu manzara. İl merkezi Bitlis’e yaklaşık 80 km, en yakındaki ilçe merkezi Hizan’a ise 35 km uzaklıkta bulunan Uzuntaş’a bugün dahi ulaşmak oldukça zahmetli. Her yerde olduğu gibi engebeli topografya, zorlu iklim ve hayat koşulları gençleri köyden giderek uzaklaştırmış. Onlar için umut çevre ilçe ve iller olmuş. Böylece köyde yaşayan nüfus giderek azalmış, köy de sadece yaşlılara kalmış.
 
Cevizlerin ardında; Uzuntaş ve dağ sıraları...
(Nisan 2024)
 
Ebruli gezginleri; Yukarı Mahalle'de...
(Nisan 2024)
 
Uzuntaş; Değirmendere vadisinin yamacına asılı gibi...
(Nisan 2024)
 
Köye yaklaşırken, Nakşibendîliğin önemli simalarının yaşadığı ya da doğduğu mekânların yakınından geçtik. Gayda ve Nurs bunların ikisiydi. Siyasi tarihimizde de ismine kulak aşinası olduğumuz Gayda köyü, Irak’tan gelip 1850’lerde buralara yerleşen Nakşibendî kökenli Molla Sıbgatullah’ın ardıllarına yaşam ve iktidar mekânı olmuş bir zamanlar. Oğlu Celaleddin zamanında iktidarını genişletip güçlendiren bu kol, 1980’lerde Türk siyasetinde Kamuran İnan, abisi Abidin İnan Gaydalı ve onun oğlu Edip Safter Gaydalı gibi isimlerle öne çıkar. Bu anlamda köyün içinde yer alan bu kola ait mezarlar; bugün dahi kutsal kabul edilerek, farklı coğrafyalardan gelen insanlarca ziyaret ediliyormuş.
 
Gayda yakınlarında yol kıyısındaki bir elma ağacı çiçekteydi.
(Nisan 2024)

Yol kıyısından akan Hizan Çayı
(Nisan 2024)
 
Elma ağaçları çiçekteydi.
(Nisan 2024)
 
Nurs ise, yine Türk siyasetinde her zaman etkin olmuş Nakşibendî kökenli Nurculuğun kurucusu kabul edilen Said-i Nursi’nin köyü olarak biliniyor. Sevan Nişanyan’a göre; Nurs köyü, Hizan’ın da en uzak ve ulaşılmaz bir kesiminde yer alan bir vadinin üç kolundan en sağdakinin dibinde konumlanmıştır. Dağın kovuğuna sıkışmış, birkaç haneden oluşan bir yerdir sanki. İnsana sanki kaça kaça gelip buraya sığınmışlar hissini verir. 1960’tan sonra resmi adı Kepirli imiş, 2012 Haziranında ise o günkü oluşan konjonktüre paralel olarak; köyün eski adı olan Nurs, mevcut iktidar tarafından yeniden köye iade edilmiş. Yer belirten trafik levhasında da köyün ismi Nurs olarak geçiyor. Yine Nişanyan’ın belirttiğine göre; köyün adına en erken 1928 tarihli Dâhiliye Vekâleti listesinde rastlanıyor. Ona göre; eski bir Ermeni yerleşimi olarak köyün adı, Ermenice’de “yeniler” ya da “yeni evler” anlamına gelen Nork’dan geliyor olmalı.(3)
 
Nurs yol ayrımı
(Nisan 2024)

Uzuntaş; köye girişte Yukarı Mahalle evlerinden biri
(Nisan 2024)

Çatı örtüsü tamamen toprak olan bir Yukarı Mahalle evi
(Nisan 2024)
 
Biz yeniden bir dağın başındaki yalnız köy; Uzuntaş’a dönelim.
 
Köyün girişinde karşılaştığımız ceviz ağaçları, biraz aşağılarda dere yatağına doğru inerken rastladığımız armut ve elma ağaçları; hepsi henüz çiçekte. Köyde öyle bir ıssızlık var ki sanki kimse yaşamıyor. Köyün girişindeki bir evin önünde tesadüfen rastladığımız Uzuntaşlı bir köylünün rehberliğinde dere yatağına doğru yöneliyoruz. Eriyen kar sularının yüksekten döküldüğü bir sel yatağını takiben bir süre sonra dere yatağına ulaşıyoruz.
 
Yukarı Mahalle'den Aşağı Mahalle'ye kilit taşı döşeli iniş yolu
(Nisan 2024)

Değirmendere'yi besleyen eriyen kar sularının oluşturduğu küçük şelale
(Nisan 2024)

Elma ağaçlarının yanından dağlara bakmak...
(Nisan 2024)
 
Dereye ulaşırken arkamızda bıraktığımız vadiye bakan evlerin konumu daha iyi bir şekilde izlenebiliyor. Evler, güney yönünde Değirmendere’den ötedeki muhteşem manzarayı kapatmayacak şekilde birbirinin üzerinde yükseliyor. Birinin çatısı, diğerinin verandası gibi sanki ve hepsi güneydeki zirvesi karlı dağlara ve derin vadilere doğru bakıyor.
 
Kavaklar arasından Değirmendere vadisine bakan Yukarı Mahalle evleri
(Nisan 2024)
 
Değirmendere vadisinin kuzey ve güney yamaçları; sağdaki toprak yolu takiben yürüdük ve daha sonra vadiye indik.
(Nisan 2024)

 Aşağı Mahalle; doğu yönünden bakış...
(Nisan 2024)
 
Köyün çevresini saran kavaklar henüz daha yeni yeni yapraklanmışlar besbelli. Dere yatağından çıkarak köyün geleneksel evlerinin dizildiği vadinin yamacına karşıdan bakan bir sırta doğru tırmanıyoruz. Toprak bir patika, bizi yorgun ama zamana meydan okuyan taş evleri tam karşıdan görebileceğimiz dere yatağının üzerinde yükselen vadinin güney yamacındaki uygun bir sekiye doğru taşıyor.
 
Yamaçlarda geranyumlar...
(Nisan 2024)
 
Ve elma çiçekleri...
(Nisan 2024)

Değirmendere vadisinin güney yamacındaki bir doğa harikası; bir ağacın gövdesi altından akan küçük bir su yolu
(Nisan 2024)

 Bulunduğumuz yamaçtan Uzuntaş köyünün geleneksel evlerine bakış
(Nisan 2024)
 
Aşağı Mahalle’de evlerin doğu yakasında yer alan sırtın devamında teraslanmış alanlarda yaratılmış küçük bahçelerde ekim dikim yapılıyor. Köyde topografyaya uygun olarak tarımsal alan yaratmak adına her çareye başvurulmuş olmalı. Aşağı Mahalle’de; evlerin tam ortasında ve bir evin altına sıkışmış gibi duran dev kayayı fark ediyoruz uzaktan. Köye ismini veren uzun taş bu olmalı. Sanki evi sırtlamış gibi…
 
Karşı yamaçtan Uzuntaş'ın Aşağı Mahallesi'ndeki geleneksel evlere bakış; tam ortalarda kırmızı çatılı bir evi sırtlamış gibi duran büyük kaya köye ismini veren Uzuntaş...
(Nisan 2024)

Uzuntaş köyünün ve çevre topografyanın panoromik görünüşü
(Nisan 2024)
 
Vadinin güney yamacında Kafkas kaztereleri
(Nisan 2024)
 
Ceviz ağaçlarının arasından hoş bir patikayı takip ederek evlerin yanına ulaşmak üzere yeniden dere yatağına doğru indik. Elmalar ve ceviz ağaçları çiçekteydi. Sevimli patika, bir süre sonra bizi Değirmendere’nin kıyısına ulaştırdı. Derede su fazla yoktu; taşlara basarak karşı kıyıya geçebildik. Sol üst düzlemdeki caminin altındaki bir başka patikayı takip ederek, kavaklar arasından Aşağı Mahalle’nin el alt kodundaki geleneksel Uzuntaş evlerine ulaştık.
 
Vadinin güney yamacından Aşağı Mahalle'ye doğru inerken...
(Nisan 2024)

Aşağı Mahalle ve köyün teraslanmış tarımsal alanları
(Nisan 2024)
 
Değirmendere yatağına doğru yürüdüğümüz patika
(Nisan 2024)

Uzuntaş'a karşı yamaçtan bakarken...
(Nisan 2024)
 
Değirmendere; akarken...
(Nisan 2024)
 
Evler, kimi birbirine yaslanmış, kimisi ise bir diğerinin üzerinde yükselmiş; ama hepsi bir öbeğin bileşeni gibi dip dibe konumlanmış şekilde dik yamaca tutunmuşlar. Aralarında kimi yerde dar geçitler, bazen hafiften genişleyip bir arabanın geçebileceği genişliğe ulaşan daracık sokaklar ve en önemlisi bazen evlerin altından geçiş imkânı sunan konforlu kabaltı geçitleri yer alıyor.
 
Van civarında yetişen endemik bir bitki; dev soğan (allium giganteum)
(Nisan 2024)

Köyün Aşağı Mahalle'de yer alan camisi ve geleneksel evler
(Nisan 2024)

Bir evin altında yer alan kabaltı geçidi ve önündeki evin çatısına doğru uzanmış  bir merdiven...
(Nisan 2024)
 
Aşağı Mahalle'de; dik yokuşların başında...
(Nisan 2024)
 
Evlerin geneline baktığımızda; dikkat çekici noktalardan biri de; güneye doğru uzanan topografyaya hâkim konumda ve birbirinin manzarasını ve görüş açısını kapatmayacak şekilde inşa edilmiş olmaları… Moloz taştan yapılmış evlerde ahşap hatıllar hem kat aralarında kiriş olarak kullanılmış, hem de kapı ve pencere üzerlerinde birer lento işlevi görmüşler. Tabii ki zamanla doğanın yıpratıcılığı karşısında evler yorgun düşmüş; kimilerinde zaman zaman yapılan onarımlarda geleneksel malzeme kullanımından uzaklaşılarak ahşap ve toprak yerine; plastik, çinko ve alüminyum gibi örtü ya da doğrama malzemeleri kullanılmış. Bu tür eklentiler, evleri orijinal özelliğinden uzaklaştırsa da; en azından yaklaşık 300 yıla yaklaşan bir maziye dönüp baktığımızda hala bu geleneksel evlerin ana hatlarıyla varlığını sürdürüyor olması yine de çok değerli…
 
Bir evin altındaki geçit ve evin mimari elemanları hakkında...
(Nisan 2024)

Bir evin çatısı diğer evin balkonu; çamaşırlar asılı...
(Nisan 2024)
 
Basamak gibi dizilmiş Uzuntaş'ın evleri...
(Nisan 2024)

Aşağı Mahalle'nin sokaklarında...
(Nisan 2024)

Evlerin duvarlarına dayalı çatıya çıkmaya yarayan derme çatma tahta merdivenler; belli ki köyde bu çatı örtüleri tarımsal ürünlerin kurutulması için kullanılan önemli alanlardan olmalı. Evlerin altlarında hayvanlar için düzenlenmiş ahırlar var. Sokak aralarında evlerine dönen ineklerle karşılaşıyoruz. Kilit taşı döşeli yolun kimi yerlerinde kaymayı önlemeye yönelik beton engeller yapılmış.
 
İnekler geçiyor dar geçitlerden; kaymasın diye yola eklenmiş bariyerler...
(Nisan 2024)
 
Yokuşta basamaklar
 
(Nisan 2024)
 
Uzuntaş'ta ineklerin akşam telaşı
(Nisan 2024)
 
Uzuntaş’ı ilk gördüğümde, aklıma hemen Konya-Çumra yakınlarındaki tarih öncesi yerleşimlerinden olan Çatalhöyük geldi nedense. Anadolu’nun bu kadim barınak mimarisi, sanki Uzuntaş’ta yeniden su yüzüne çıkmış gibi… Yıllarca önce uğradığımız Çatalhöyük için bakın neler yazmışım.
 
“Çatalhöyük, Konya’nın Çumra ilçesinin 10 km kadar doğusunda yer alan; zamanımızdan yaklaşık 9500 yıl öncesine tarihlendirilen Neolitik bir yerleşim olarak biliniyor. Sokakları olmayan bu yerleşimde insanlar kerpiçten yapılmış düz damların üzerinde dolaşıyorlar, evlerine damlarının üzerinde bulunan bir delikten giriyorlar ve oturma zeminlerine bir merdivenle ulaşıyorlardı. Çatalhöyük, avcılık ve toplayıcılıkla geçinen insan topluluklarının toprağa yerleşmeye başladıkları; keçi, koyun ve inek gibi küçük ve büyük baş hayvanları evcilleştirip tarımsal üretim biçimlerini giderek keşfettiği bir döneme denk düşüyor. Yani Çatalhöyük insanları hem bir yandan eski yaşam biçimleri olan avcı toplayıcı özelliklerini de sürdürüyorlar; ancak bunun yanında toprağı işleyerek elde ettikleri ürünü hakça paylaşıyorlardı. Büyük olasılıkla, yaklaşık 8000 insanın birbirine bitişik evlerde yaşadığı o zamana göre böylesine büyük bir yerleşimin de ortaya çıkışında bu tarımsal üretim biçimlerine geçişin rolü olsa gerek.”(4)
 
Çarşamba Irmağı kıyısında bir Çatalhöyük tasavvuru
(internet ortamı)
 
Çatalhöyük; kazı alanından bir görünüm; dib dibe evlerin duvarları...
(Nisan 2017)
 
Çatalhöyük; zamanımızdan 9500 yıl öncesine tarihlenen bir yerleşimin bugüne ulaşmış izleri
(Nisan 2017)
 
Uzuntaş; Yukarı Mahalle'de geleneksel evler arasında dolaşırken...
(Nisan 2024)
 
Kerpiçten yapılmış Çatalhöyük evleri; bir arkeolojik yeniden yapılandırma örneği...
(Nisan 2017)
 
Sözün özü; Uzuntaş gerçekten zamanın durduğu bir mekân… Çocuklar koşuyor ineklerin peşinden. Evlere doğru bir yolculuk var akşama doğru. Evlerin gölgesinin vurduğu daracık sokaklarda kaybolup gidiyorlar. Buralarda ne güzel saklambaç oynanır? Işığın ve gölgenin birbiriyle yarıştığı bir mekândır Uzuntaş.
 
Çocuklar koşuyor daracık ve gölgeli sokaklarda; önde inekler...
(Nisan 2024)

Sokağın ucunda köye adını veren yekpare kaya; Uzuntaş...
(Nisan 2024)

Uzuntaş'ın tipik geleneksel evlerinden biri
(Nisan 2024)

Uzuntaş; köye adını veren kaya...
(Nisan 2024)

Basamaklarla devam eden bir kabaltı daha...
(Nisan 2024)
 
Köye adını verdiği söylenen yekpare ve uzunca bir taş evlerden birini sırtlamış gibi. Hemen yakınlarındaki bir geçit bir evin altında sonlanıyor; sanırsınız bundan ötesi yok gibi. Ama öyle değil; iki evin altından geçen birkaç basamak merdiven ve kayalık bir zemine kazınmış bir dar geçit ile devam eden bir başka kabaltına ulaşıyoruz buradan. Evlerin arasında sanki kaybolup sonra yeniden ortaya çıkan bir labirentteyiz. Kıvrım kıvrım ilerliyor bilmece.
 
Evlerin altından devam eden geçişimiz; labirent gibi...
(Nisan 2024)

Uzuntaş'ta; bir kabaltının önündeyiz.
(Nisan 2024)

Kabaltılar dünyası; Uzuntaş...
(Nisan 2024)
 
Tünelin diğer ucundan bakış
(Nisan 2024)
 
Dar geçitler ıpıssız. Köye gelen yabancılar dahi kimseyi çekmiyor sokaklara. Birkaç yaşlı ve birkaç çocuk dışında ses seda yok ortalıkta. Dik yokuşu tırmanarak yeniden Yukarı Mahalle’ye doğru yöneliyoruz. Köy yorgun, köy sessiz; evlerin tescillenerek koruma altına alınması gerek… Özellikle son yıllarda doğal bir plato görünümündeki köye fotoğrafçıların ilgisi artmış durumda… Yurt içinden ve yurt dışından gelen ziyaretçiler bizim gibi fotoğraflarını çekip terk ediyorlar köyü. En fazlası 1 kaç kilo köyde üretilen baldan alıyor; belki ceviz falan…
 
Çağlar ötesinden seslenir gibi...
(Nisan 2024)
 
Labirentler arasında; Uzuntaş'ta...
(Nisan 2024)
 
Aşağı Mahalle'ye veda zamanı
(Nisan 2024)

Köyün korunması için köyde bir yandan yaşamın devamlığını sağlamak gerekirken, diğer yandan da kültürel varlık değerindeki geleneksel mimariye sahip evlerin korunmasına yönelik tedbirlerin alınması önem arz ediyor. Umarız başarılır.
 
Yukarı Mahalle'de ceviz çiçekleri
(Nisan 2024)

Yukarı Mahalle'de son durak; bir evin verandasında...
(Nisan 2024)

Ebruli gezginlerinin Uzuntaş hatırası
(Nisan 2024)
 
Uzuntaş'tan Hizan vadisine inerken; güne ve dağlara veda zamanı...
(Nisan 2024)
 
Şimdi artık Van’a dönme zamanı… Akşam vadiye çökmek üzere… Çok yükseklerde; zamana meydan okuyan yorgun evlerin mekânı Uzuntaş’a veda ediyoruz. İçimiz buruk; ama görmüş ve dar geçitlerinde dolaşmış olmanın keyfi var. Bu da az şey değildir. Doğdukları yerde ölenlerin yanında…

Dipnotlar  
(1)    Nişanyan Yer Adları-Türkiye ve Çevre Ülkeler Yerleşim Birimleri Envanteri; bkz. https://www.nisanyanyeradlari.com/?y=&t=Hizan&u=1&ua=0
(2)   Bitlis Uzuntaş köyü Geleneksel Konut Mimarisi ve Koruma Sorunları, Gizem Taşdelen, Tülay Canıtez; Journal of Humanities and Tourism Research, 2023,13 (3): 600-626; https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3465928
(3)   Gayda ve Nurs köyleri ile ilgili olarak bkz. https://nisanyan.substack.com/p/hizan-notlar-13-01-18
(5)   Fotoğraflar yazıda belirtilenler dışında İ.Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.  
 
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC