PANAGİA KURSUNNİATİSSA (KURŞUNİYOTİS / KURŞUNLU) MANASTIRI
5 Haziran 2015
İbrahim Fidanoğlu
Dilek Yarımadası
Hakkında
Dilek Yarımadası, gerek topografik özellikleri, gerek bitki örtüsü ve
gerekse tarihsel arka planında saklı kültürel değerleriyle son derece özgün bir
coğrafyadır. Menderes Masifi’nin Arabistan ve Afrika tektonik levhalarının
Anadolu’ya doğru milyonlarca yıldan beridir devam eden hareketi sonrasında
giderek sıkışması sonucunda ortaya çıkan jeolojik mekanizma, Batı Anadolu’da
bugün Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes Vadileriyle temsil edilen graben
sistemlerinin arasından yükselerek denize dik olarak uzanan bir dizi dağ
sırasının oluşumuna neden olmuştur. Bu jeolojik süreç, halen sürmekte ve Batı
Anadolu’da yoğunlaşan fay hatları ve depremselliklerle temsil edilmektedir.
Dilek Yarımadası ve Samson(1)
(İlkçağ’daki adıyla Mykale) Dağı da Ege Denizi’nin içinde Samos Adası ile devam
eden bir sistemin parçası olarak; böyle bir sürecin içinde bugünkü jeolojik aşamasına
ulaşmış bir fiziksel yapı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sığır kuyruklarının ardında Fındık Kale
Samson Dağı
Samson Dağı'ndan Körfez'e bakış
1237 metrelik bir yüksekliğe sahip, doğu-batı ekseninde Ege Denizi’nin
içine doğru uzanan kireç taşı ağırlıklı, yer yer şist ve konglemera oluşumların
da görüldüğü bir yapıya sahip bu kütle, İlkçağ tarihinde Batı Anadolu’da
İonların bölgeye gelişleri ve kolonizasyon sürecinde önemli bir coğrafyayı
tanımlar. Bugün Priene Antik Kenti’nin kuzeyinde, ama Samson Dağı’nın ta
tepesinde İ.Ö. 7.yy. civarında kurulmuş Panionion
Helike Tapınağı, bu İon Birliği’nin dinsel temelini temsil eden ve İonların
toplanma yeri olarak bu bölgede tanımlanabilecek ilk kutsal alandır.(2) Bu coğrafyadaki diğer
bütün İon tapınakları, bundan sonra ortaya çıkacaktır. İ.Ö. 540 civarında
geçirdiği bir yangın sonucu yok olan tapınak, İ.Ö. 5.yy.da bugünkü Güzelçamlı sırtlarında yeniden inşa
edilmiş.
Güzelçamlı sırtlarındaki 9 basamaklı toplanma yeri, İon Birliği’ni
temsil açısından son derece önemliydi. Anadolu’nun İ.Ö. 6.yy. sonlarında
Persler tarafından işgali sonrasında Lade
Savaşı’nda vücut bulan bir direnişin ortaya çıkarılmasında da önemli bir
rolü bulunmaktadır. Ama bizim bugünkü konumuz tamamen bunların ötesinde; bir
zaman sıçramasıyla Batı Anadolu’da Ortaçağ’daki Bizans Dünyası’nda ortaya çıkan
manastırlardan biri olan Panagia
Kursunniatissa (Kurşunlu) Manastırı ile ilgili olacaktır.
Samson Dağı'nın içlerine doğru
Kurşunlu
(Kursunniatissa / Kurşuniyotis) Manastırı
Hristiyanlığın
ilk gelişim yıllarında, Roma’nın zulmünden kaçarak çöle sığınan ve inançlarını
buralarda yaşatmaya ve yaymaya çalışan keşişler, Arapların istilacı akınları
ile Sina Yarımadası’ndan kuzeye, Anadolu’ya doğru harekete geçerler. Devletin
resmi dini olarak Hristiyanlığı benimseyen Bizans İmparatorluğu da 7.yy.
civarında Arap istilalarından kaçan bu keşişlere bazı bölgelerde yerleşim hakkı
tanır. Batı Anadolu’da Bafa Gölü’nün arka dünyasında; Beşparmaklar coğrafyası
bu manastırlara kucak açmış önemli bir havza olarak dikkat çeker. Gallesionlu Lazarus, Latmoslu Paulos bu manastırlar
dünyasının Bizans döneminde öne çıkmış ve daha sonraları aziz mertebesine
yükseltilmiş önemli keşişlerindendir. Dilek Yarımadası’nın bu saklı dünyasında
11-13.yy.larda önem kazanan Kurşunlu Manastırı da böyle bir akımın etkisiyle
filizlenmiş olmalıdır.