Mousolos etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mousolos etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Nisan 2013 Cumartesi

KARYA PRENSESİ ADA’NIN KENTİ ALİNDA’DAN KARPUZLU’YA; ZAMANDA YOLCULUK

19 Mart 2013
İbrahim Fidanoğlu

13.yy.dan itibaren Aydın Dağları’nı aşan Türkmen kafilelerinin ağır ağır nüfuz ettiği Anadolu’nun en batıdaki topraklarında; kadim Karya uygarlığının sessiz kentlerinden Alinda’nın bugüne uzanan mirası üzerinde dolaştık bugün. Türkmenlerin bu topraklara ulaşmasından itibaren yakın zamana kadar Demirci Deresi diye anılan bu merkez, günümüzde Karpuzlu ismiyle biliniyor. Yakın dönemin hükümetlerine medyatik ve popüler bakanlar da kazandırmış olan; Aydın’ın gölgede kalmış 2000 nüfuslu bu küçücük kasabası, şimdilerde Alinda kenti ile paylaştığı ortak kaderinden kaynaklanan tarihle modern çağın birlikteliğini çözümleyememiş olmanın ağırlığını yaşıyor.

 Alinda'ya kuşbakışı (Google Earth'den alınmıştır.)


Aydın – Çine yol ayrımından sonra Karpuzlu’ya 27 km. lik bir asfaltla bağlanan bu yol üzerinde, Çine Organize Sanayi Bölgesi’nin tanımlı alanlarından başlayarak seramik ve inşaat sektörüne girdi sağlayan Türkiye’nin tanınmış şirketlerine ait maden işleme fabrikaları yer alıyor. Göz alabildiğine uzanan ovada bu yıl yoğun şekilde yağan yağmurlarla beslenen tabiat, bizim Beşparmaklar’ın hemen arkasında; Karpuzlu yönüne doğru sürdürdüğümüz yolculuğumuzda eşsiz bir peyzaj sunuyor. Yol çatısından 27 km içerdeki Karpuzlu’ya varışımızı bu güzellikler eşliğinde anlamıyoruz bile.



Alinda'dan Karpuzlu'ya bakış

Karpuzlu, küçücük bir Ege kasabası… Kasabanın girişindeki meydanın ortasında yörenin önemli ürünü olan karpuz heykelleri ile karşılaşıyoruz. Buraların mutlaka bir de karpuz festivali vardır diye düşünüyoruz. Beşparmaklar’ın arka yüzünde yer alan kasabanın hemen yanındaki tepede ise antik Alinda yerleşimi bulunuyor. Kentin özelliği belki de Anadolu’nun zamanımıza en iyi şekilde ulaşabilmiş agorasını barındırıyor olması… Hekatemnos’un kızı Karya Prensesi Ada ile ismi birlikte anılan kent, tarihte en öne çıkan zamanlarını Prenses Ada yönetiminde yaşamış. Kenti 1950’li yıllarda ziyaret eden İngiliz arkeologu George Bean, kentle ilgili izlenimlerini “Eskiçağ’da Menderes’in Ötesi” isimli kitabında aktarıyor. George Bean’in kentle ilgili genel yaklaşımı şöyle:

 Demirci Deresi ve Alinda; içiçe sanki...

Alinda, komşusu Alabanda ile karşılaştırıldığında tarihi açıdan bir hayli karanlıktır; fakat eskiden Demirci Deresi olarak bilinen Karpuzlu’daki şehrin kalıntıları olağanüstü güzelliktedir. İşin tuhaf yanı ise, hiç kazılmamış olmasıdır. Yerleşim, 1765 yılında Chandler tarafından ziyaret edilmiştir; fakat verdiği kısa ve isteksiz bilgiler, yapıların nasıl bu kadar mükemmel korunduğu hakkında hiçbir fikir vermez. Chandler, buranın Alabanda olduğunu zannetmiştir; şehrin gerçek kimliği ise daha sonra Sir Charles Fellows ve diğerleri tarafından orada ele geçen paralar sayesinde teşhis edilmiştir. Ancak, Karpuzlu’daki bu yerleşimde, buranın Alinda olduğu teyit edecek herhangi bir yazıt ele geçmemiştir; fakat yinede bu teşhisin doğruluğu kesindir.”(1)

Alinda ören yerinin girişinde zeytin sıkmak için kullanılan eski bir taş değirmen

Yine aynı kitapta; Prenses Ada ile kentin ilişkisi ve daha sonra; Büyük İskender’in Karya’ya ulaştığında Prenses Ada ile karşılaşmaları şu şekilde anlatılıyor:

“Tamamen bir Karia yerleşimi olduğu kaydedilen Alinda’nın kökeni hakkında hiçbir şey bilinmemektedir. Şehrin tarihte ilk ve hemen hemen tek görünüşü Mousolos’un kardeşi Kraliçe Ada ile ilişkilidir. İ.Ö. yaklaşık 340 yılında, kardeşi Piksodaros tarafından tahttan indirilen ve Alinda’ya sürülen Ada, burada saltanatının kısmen de olsa sürdürmeye devam etmiştir. Bu arada da tahtını tekrar ele geçirme fırsatını yakalamayı bekleyen kraliçenin bu bekleyişi, çok uzun sürmemiştir. İ.Ö. 334 yılında Büyük İskender Karia’ya geldiğinde, Ada onu görmeye giderek Alinda’yı teslim etmeyi ve erkek kardeşine karşı da yardımda bulunmayı teklif etmiştir. Ayrıca kraliçelere yakışan bir özgüvenle onu evlat gibi benimsemeyi de önermiştir. Buna karşılık olarak da kaybettiği tahtını geri istemiştir. İskender’in cevabı, yumuşak karakteri yüzünden çok nazik olmuştur; ondan Alinda’yı almayı reddetmiş ve oğlu olarak kabul edilme fikrini memnuniyetle kabul etmiştir; daha sonra iki burun haricinde Halikarnossos ele geçirildiğinde, bunların işgal edilme görevini Ada’ya havale etmiş ve bu işi tamamladığında da, onu tüm Karia’nın kraliçesi olarak ilan etmiştir.

 Alinda'nın kedisi ve turunçları

Ada’nın İskender’le olan ilişkisi, Alinda için ayrı bir önem taşır. Byzantion’lu gramerci Stephanus, Ethnica adlı yapıtında İskenderiye adındaki on sekiz şehirden “Latmos yakınındaki İskenderiye” olarak adlandırılan bir tanesinin Karia’da olduğunu söyler; ayrıca bu şehrin, Praksiteles’in yaptığı bir Aphrodite heykeli barındıran Adonis Kutsal Alanı’na sahip olduğundan da söz eder. Bu İskenderiye şehrinden, başka yerde bahsedilmemiştir ve isminin, Yunan kökenli olmayan şehirlerin Hellenistik dönemde geçici olarak aldıkları, hükümdarlara ait birçok isimden biri olduğu açıktır (Alabanda’da olduğu gibi). Bir kısım araştırmacı, söz konusu olan şehrin, Latmos’un aşağısındaki Herakleia olduğunu düşünürken, diğerleri daha büyük olasılıklarla bu şehrin Alinda olduğunu kabul ederler. Şehrin adının, kraliçeyle bu kadar yakın ilişkiler içinde olan bir fatihin ardından değişmiş olması çok doğaldır. Ayrıca Alinda, Latmos yakınında olarak adlandırılabilecek şehirlerin kesinlikle en uygunudur.”(2)