PEŞREFLİ'DEN OSMANCIK'A
27 Mart 2015
İbrahim Fidanoğlu
Giriş
Peşrefli(1),
Tire-Ödemiş yolu üzerinde; Aydın Dağları’nın Batı yamaçlarındaki Karakaya’nın
eteklerinde yer alan ve Türklerin Anadolu’ya göçlerinin sona erdiği Tire
havalisinde bu göçün şifrelerini saklayan özel bir yerleşimdir. En az 700
yıllık bir kara servinin altında yatan Pir Veli’nin varlığı bile bu köyün
Anadolu’ya Türklerin yerleşmesi sürecinde ne değerli bilgileri sakladığının bir
delili gibidir.(2) Defalarca
ziyaret ettiğimiz, geçmişte de birçok yürüyüşümüze başlangıç teşkil eden bu
köyün yakınlarında Gökçen Kasabası’na doğru yönelmiş iki küçük tepe yer alır.
Bu tepeler, çevrede Peşrefli’nin Küçük Kalesi ve Büyük Kalesi olarak bilinir.
Bu tepelerde İlkçağ yerleşimlerinin izleri diyebileceğimiz ana kayaya kazınmış
basamaklarla çıkılan belki de bir sunak alanı, duvar temelleri, çok miktarda
kiremit döküntüleri, mağara girişleri görülmektedir.
Kale'den Peşrefli Köyü'nün görünüşü
Peşrefli sırtlarında papatya tarlaları
Peşrefli’nin hemen arkasında Gökçen’e doğru uzanan bu tepelerin
sırtlarında uyanan baharın coşkusu da işin cabasıdır aslında. Çeşit çeşit
orkideler, kekikler, sarmaşıklar, anemonlar, bembeyaz papatya tarlaları,
çiçekleri ve meyveleriyle aynı ağacın dallarını paylaşan bademler daha neler
neler; orkide katliamları, fırtına düzeyinde esen ve gezginleri uçurmaya
niyetli sert bir rüzgâr ve Osmancık Köyü’ndeki alabalık çiftliğinde bizi
bekleyen alabalık ziyafetinin düşleri gibi…
Peşrefli orkideleri
Anemonlar
Peşrefli Kalesi'nin bulunduğu tepe
Peşrefli’den Kalelere
doğru
Sabah Tire’de Hasan Hoca’nın Datça’da davetlerde ikram edilen Küllürçe
çörekleriyle yaptığımız kahvaltı sonrasında Ödemiş yönüne doğru hareket ettik.
Peşrefli yol ayrımından köye doğru saptık. Köye varmadan yol üstünde
Peşrefli’nin tarihi mezarlığının hemen yakınında uygun bir yere aracımızı park
ettik ve bahçeler arasındaki yolları takip ederek tepelere doğru yürümeye
başladık. Yağmurlarla coşan otlar, diz boyu olmuştu. Havada sert bir rüzgâr ve
yağmura gebe bulutlu bir hal vardı. İki tepenin arasındaki vadide yer alan
zeytinlikler arasından yukarı doğru tırmanan toprak yol, bizi Peşrefli
Kalesi’nin bulunduğu büyük tepeye adım adım yaklaştırdı.
Gezginler, Peşrefli Kalesi yolunda...
Peşrefli Kalesi'ne çıkarken solumuzda bıraktığımız Küçük Kale Tepesi
Zambaklar hazırlıkta...
Tepeye doğru zeytin sekilerini birer birer aştık. Ama önümüzde uzanan
arazide toprak delik deşikti. Toprakta bir domuzun verdiği tahribatı andıran
küçük çukurlar vardı ve hepsinin yanında da yolunmuş orkidelerden kalanlar…
Kimisinin tüm yumruları yok olmuş, kimisinin ise bazıları alınmıştı. Bu durum,
bize bölgedeki orkidelerin salep ve dondurma için uğradıkları kıyımı
hatırlattı. Anlaşılan yakında bu yörede yaygın olarak bulunan orkideleri
alçaklarda bulmak imkânsız hale gelecekti; daha sonraları da daha
yükseklerdekiler… Böylece bir gün gelecek; Güme Dağı’nın yamaçlarındaki
orkidelerin kökünü tümden kurutacaktık.
Orkide katliamları
Delik deşik edilmiş toprak ve telef edilmiş orkideler
Yaklaşık 300 metrelik tepenin üst düzlemine doğru Peşrefli yönünden
gelen bir patika yolla karşılaştık. Yolun hemen altındaki yamaçlarda
zeytinlikler yerini makilik alanlara bırakmıştı. Çalıların diplerine saklanmış
sarmaşıklar ve kekik ocakları canlanmıştı bile. Sarmaşıkların körpe filizleri
akşama güzel bir yemek demekti. Bir kısmımız sarmaşıklar, kalanlar ise
kekiklerle ilgilendi.
Peşrefli orkidelerine bir örnek daha...
Şu güzelliğe kıyılır mı? Bu da başka bir tür Peşrefli orkidesi
Son defa; Peşrefli orkidelerine 4.örnek...