Sancaklı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sancaklı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Şubat 2025 Pazar

SPİL DAĞI’NIN GÜNEY ETEKLERİ BOYUNCA…

SANCAKLI KAYADİBİ’DEN SÜLÜKLÜGÖL’E DOĞRU
 
17 Ocak 2025
İbrahim Fidanoğlu
 
Sabah vakti Sancaklı Kayadibi’nde…
 
Sabah saat 9 civarında Bornova’dan yola çıktık. Kemalpaşa-Çambel Köyü civarında Kemalpaşa yolcusuyla buluştuk. Spil Dağı’nın güney etekleri boyunca sıralanmış Sancaklı Yörüklerinin yerleştiği bir dizi köyden; sırasıyla Sancaklı İğdecik ve Sancaklı Bozköy köylerinden geçtik. Sancaklı Bozköy’ün merkezine doğru devam edip, köyün camisinin bulunduğu meydanlıkta Ayvacık sapağından Spil Dağı’na ve kuzey yönüne doğru saptık. Sokaklarda pek kimsecik yoktu; hava sıcaklığı 3-4 derece civarındaydı.
 
Spil Dağı'nın güney etekleri boyunca...
(Ocak 2025)
 
Sülüklü Göl'den dönerken; Ulu Spil'e bakış...
(MYC; Ocak 2025)
 
Sülüklü Göl
(Ocak 2025)
 
Sancaklı Yörükleri; Manisa ve çevresindeki bu köylere 1844-1845 yıllarında yerleştirilmiş. Bu yıllara ait temettüat defterlerindeki kayıtlara göre; Saruhan Sancağı’nın Manisa ve Nif (bugünkü Kemalpaşa) kazalarında yerleştirilen aşiretler arasında Sancaklı aşireti mensupları da yer alıyor. Sancaklı Yörüklerinin yerleştirildiği bu köyler şunlar: Sancaklı Bozköy, Sancaklı Budak, Sancaklı Çeşmebaşı, Sancaklı İğdecik, Sancaklı Kayadibi, Sancaklı Köseler, Sancaklı Tepeköy ve Sancaklı Uzunçınar. Nif kazasında Sancaklı aşiretinin yerleştirildiği yerler ise; Nif, Ansızca, Kızılca, Ören ve Ulucak olarak veriliyor. (1) Bütün bu köylere ilave olarak Yamanlar Dağı’nın batı yüzünde yer alan Sancaklı ve Yamanlar köylerini de isimleri sayılan yerleşimlere eklemekte yarar var.
 
Sancaklı Uzunçınar
(Mart 2023)
 
Uzunçınar köyünün camisi
(Mart 2023)
 
Spil'den Turgutlu Ovası'na bakış
(MYC; Mart 2023)
 
Sancaklı Bozköy’ün merkezinden Ayvacık’a doğru saptıktan sonra yavaş yavaş yükselmeye başladık. Bir süre sonra bir başka Sancaklı köyüne geldik; Sancaklı Uzunçınar idi bu köyün ismi. Adını köye veren çınar ağacı, kızılçamlar altında bir konfor alanı, köyün beyaz minareli camisi ve yol üstündeki yeni tamamlanmış ve sahiplerini bekleyen iki katlı villalar köyün içinden geçerken dikkatimizi çeken unsurlardı. Bir süre sonra Sancaklı Kayadibi sapağından doğuya doğru döndük. Solumuzda bir duvar gibi yükselen kireçtaşından dev Spil kütlesi köye dek bize eşlik etti.
 
Sancaklı Kayadibi köyünün girişinde; Elagöz Çeşmesi başındayız.
(MYC; Ocak 2025)
 
 
Spil Dağı; güneyden bakış...
(MYC; Ocak 2025)

Köyün girişinde Elagöz Çeşmesi önünde kısa bir mola verdik. Sabah ayazı oldukça etkiliydi. Arabayı biraz ilerideki köyün camisine yakın konumda bir yere bıraktık ve hemen Spil’e paralel bir patikayı takip ederek yürümeye başladık.
 
Sancaklı Kayadibi köyünün girişi ve köyün camisi
(Ocak 2025)

Yürüyüşün başlangıcındayız; hava ayaz mı ayaz...
(Ocak 2025)

Sancaklı Kayadibi'nden Spil'e bakış...
(Ocak 2025)
 
Sancaklı Kayadibi’nden Kocadere’ye doğru…
 
Solumuzda yükselen kireç taşı kütlenin muhtelif yüksekliklerinde doğal mağara oluşumları vardı. Kireç taşı, dağın içinden sızan suyun etkisiyle erimiş ve gövdesinde derin boşluklar oluşturmuştu. Kirazlıkların arasından ilerleyen güzel bir toprak patika, bizi bir süre sonra yoğun kızılçam örtüsünün bulunduğu bir vadinin yamaçlarına taşıdı.
 
Köyün içinden yürüyoruz; karşımızda Spil...
(MYC; Ocak 2025)
 
Kayadibi'nin çıkışından dağlara doğru...
(MYC; Ocak 2025)

Kızılçamlara ve Kocadere vadisine doğru...
(MYC; Ocak 2025)
 
Vadiden bir zeytinliğin içinden geçerek bir dere yatağına doğru alçaldık. Çağıldayarak akan suyun ve rüzgârın sesi birbirine karışıyordu. Zeytinliğin bitiminde bir toprak yola kavuştuk. Bir süre sonra yanımızdan bir traktör geçti; sürücüsü derede saplanıp kalmış bir arabayı kurtarmaya gittiğini söyledi bağıra bağıra. Biz de arkasından dereye doğru indik.
 
Kocadere'ye iniyoruz.
(Ocak 2025)

Kocadere'yi geçerken...
(Ocak 2025)
 
Kocadere'de gördüklerimiz...
(Ocak 2025)
 
Dere geçişinde su doldurmaya gelmiş köylülerin bir kamyoneti derede mahsur kalmıştı. Dere yatağında bulunan iri taşların arasında sıkışıp kalmıştı araba. Gelen traktör kamyoneti çıkarmaya çalışırken, biz kayalara basarak karşı kıyıya geçtik. Dere yatağında son yağmurlardan sonra, akış için yeterli su debisi oluşmuştu. Biraz ileride kıvrılan dereyi uygun yerinden bir daha geçtik. Yukarıdaki orman yoluna çıkabilmek için uygun bir yerden yol düzlemine doğru tırmandık. Artık yürümek daha kolaydı.
 
Kocadere'deyi bir daha geçtik.
(Ocak 2025)

Kocadere'den sonra; zeytinlikler eşlik bize bir süre.
(Ocak 2025)

Spil'in derin yarıkları
(Ocak 2025)
 
Kocadere’den Sülüklü Göl’e…
 
Dik bir toprak yoldan doğu yönünde tırmanmaya başladık. Solumuzdaki Spil kütlesi bize türlü hallerini gösterir gibiydi. Dev kireç taşı kütlenin içinde yukarıdan aşağıya doğru devam eden derin yarıklar, dağın sanki kalbine doğru ilerleyen mağara oyukları oldukça etkileyici bir görünüm sunmaktaydı. Yağmurlardan fazlasıyla etkilenmiş durumdaki zemin yer yer çamurlaşmıştı. Bir süre sonra bir yarın başına sıralanmış bir sürü arı kovanının dizili olduğu bir yol düzlemine ulaştık.
 
Spil'in mağaraları
(MYC; Ocak 2025)
 
Bir süre yaylada yürüdük; Sülüklü Göl'e doğru...
(Ocak 2025)
 
Spil'in türlü halleri; yarıklar, mağaralar v.s.
(MYC; Ocak 2025)

Genç çam ağaçlarının arasından devam eden bir patikaya yönelerek yolumuza devam ettik. Oldukça sık bir koruluktu. Yolun iki yakasında yüksek basınç altında doğal bir çimento oluşumuna dönüşmüş yapılar, Spil Dağı’nın tektonik hareketler sonucunda nasıl şekil değiştirdiğini ve ezim ezim ezildiğini gösterir gibiydi.
 
Arı kovanları
(Ocak 2025)

Genç çamlardan oluşan bir koruluktayız.
(Ocak 2025)

Yüksek basınç altında doğal bir çimento oluşumuna dönüşmüş yapılar
(Ocak 2025)
 
Bir kır çeşmesine dek bu genç çam ormanının kıyısından yürüdük. Solumuzdaki sırttan insan sesleri geliyordu. Seslendik; ses verdiler. Sancaklı Çeşmebaşı köyünden bir aile idiler ve sırttaki sık çalıların arasında mantar arıyorlardı. Onlara şans dileyip yanlarından ayrıldık. Sağımızda bir sulama göleti vardı. Göletin kıyısı boyunca devam eden toprak yoldan önümüzdeki bir başka genç koruluğun içine doğru yürüdük. Aslında elimizdeki plana göre Sülüklü Göl’e oldukça yaklaşmıştık, ama girdiğimiz sık koruluk çetin çıktı. Makilik bitki örtüsü ile karışık; boyumuzu biraz aşan genç çamlar arasında yürümek giderek zorlaştı ve bir an geldi ki bu küçük korulukta neredeyse yürüyeceğimiz patikayı bulamaz hale geldik. Yeniden geldiğimiz yöne dönüp rotamızı tekrar tanımladık ve bu kez aradığımız Sülüklü Göl yoluna bir süre sonra ulaştık.
 
Kızlçamlar içinden Sülüklügöl'e yürüyoruz.
(Ocak 2025)

Bir kır çeşmesi; Sülüklü Göl'e doğru...
(Ocak 2025)

Gezgin ve gölet
(Ocak 2025)
 
Bitki örtüsü ile boğuşurken biraz yorulmuştuk, ama yola çıkınca her şey geride kaldı. Zaten bir süre sonra gölün yakınlarındaki kirazlıklar ve içindeki kır evleri görünmeye başladı. Son virajı dönünce Sülüklü Göl bütün güzelliğiyle karşımızdaydı. Su seviyesi oldukça yükselmişti. Gölün içinde birkaç kaz; bazen yüzüp, bazen birkaç kanat çırpıp yeniden suya iniyorlardı. Bizim geldiğimizi görünce, hemen sudan çıkıp yanımıza doğru yanaştılar. Dertleri piknikçilerden alışık oldukları üzere, bizden yiyecek alabilmekti. Bunun için bizim de bir yere konumlanmamız gerekiyordu.
 
Korulukta çıkış arıyoruz.
(MYC; Ocak 2025)

Selamete doğru çıkış...
(MYC; Ocak 2025)

Sülüklü Göl levhası ve göl göründü.
(MYC; Ocak 2025)
 
Sülüklü Göl; sakin ve sesiz...
(Ocak 2025)

Kazlarımız ve Sülüklü Göl
(Ocak 2025)
 
Sülüklü Göl Çeşmesi
(MYC; Ocak 2025)
 
İlerideki kirazlıkta iki köylü kiraz ağaçlarını budamakla meşguldüler. Göl kıyısındaki söğüt ağaçlarının ve hemen yakınlarındaki çeşmenin yanından geçerek karşı kıyıya doğru yürüdük. Uygun bir yere oturup sırt çantalarının içindeki yiyeceklerimizi çıkardık usul usul. Kazlar ve biz yediklerimizi paylaştık sonuç olarak. Karşımızdaki göl manzarası ve sadece kazların suda yarattığı çırpıntı sesleri içinde bir süre dinlendik göl kıyısında. O sırada mantar toplarken karşılaştığımız köylüler de geldi gölün başına. Kazlar onlardan da aldılar nasiplerini. Ayaküstü söyleştik köylülerle; bütün aramalarına rağmen hiç “çintar”a rastlayamamışlar, eli boş dönmüşlerdi mantar seferinden.
 
Spil ve Sülüklü Göl
(Ocak 2025)

Gölde kazların keyfi
(Ocak 2025)

Kazların yemek talebi
(Ocak 2025)

Sülüklü Göl'de sezonun ilk papatyaları
(Ocak 2025)

Kazlar ve Sülüklü Göl
(Ocak 2025)
 
Yemek sonrası göl kıyısında dinlenme anı
(MYC; Ocak 2025)

Sancaklı Çeşmebaşı köylüleriyle sohbet ve göle veda...
(MYC; Ocak 2025)
  
Sülüklü Göl’den Sancaklı Kayadibi’ne…
 
Yaklaşık 45 dakikalık bir göl başı molası sorasında Sülüklü Göl’den vedalaşıp ayrıldık. Koca Çukur Tepesi ile Tuzlanın Tepelerinin kıyısından dolaşarak, aşağıya doğru yönelen bir bayırdan inmeye başladık Kocadere Vadisi’ne doğru. Anıtsal bir karaçam ve iki anıt incir ağacıyla ile temsil edilen bir düzlükte; bir çeşme başında azıcık soluklandık inerken. Kır evleri serpiştirilmişti sanki sırtlara.
 
Sülüklü Göl; dönüşün başlangıcı...
(Ocak 2025)
 
Dönüş yolunda; Sancaklı Köseler'e doğru...
(MYC; Ocak 2025)

Spil'i arkamızda bıraktık.
(MYC; Ocak 2025)

Gösterişli bir karaçam ağacı
(Ocak 2025)

Yolda gördüğümüz iki büyük incir ağacı
(MYC; Ocak 2025)
 
Bu da çınarımız...
(Ocak 2025)
 
Terk edilmiş Sancaklı Köseler köyünün eski evleri sırtlarda Manisalı şehir kaçkınlarına mekân olmuştu burada. Köyün levhası vardı, ama eski köyden bir iz yoktu ortalıkta. Vadiye inen yamaçlardan birinde birkaç kır evi geniş bahçeleriyle dikkat çekiciydi. Yavaş yavaş Kocadere’nin aktığı vadi tabanına doğru alçaldık. Sancaklı Kayadibi’ne bu kez doğu yönünden bir asfalt yolu takip ederek girdik. Köyün girişinde iki katlı ve bakımlı bahçeleriyle dikkat çeken güzel evler vardı. Kocadere’nin ise yukarılarda tanıklık ettiğimiz temizliğinden eser yoktu. Ne kadar pislik kattıysa önüne, Kayadibi’nin hemen altından geçen yatağına doğru sürükleyip getirmişti.
 
Çamlar altında bir kır çeşmesi
(Ocak 2025)

Dağa Kaçtım gezginlerinin çeşme sevdası; biraz ileride...
(MYC; Ocak 2025)
 
Köyü ikiye ayıran asfalttan yürürken birkaç köylü kadın geçti yanımızdan. Akşama doğru ilerleyen bir vakitte asfaltın ilerisinde üç beş çocuk bir lastik topun peşinde koşturuyorlardı. Arabaya ulaştığımızda hava yine sabah ayazına yakın bir kıvama gelmişti sanki. Vadiye akşam çökmek üzereydi. Güneş devrilmişti öteye. Soğuk da olsa açık ve yağmursuz bir havada güzel bir yürüyüş yapmış; derelere ve göllere uğramış, anıt çamlar, incirler ve çınarlarla yarenlik etmiştik dağlarda. Artık İzmir’e dönme zamanıydı. Haydi vira…
 
Sancaklı Kayadibi göründü uzaktan.
(MYC; Ocak 2025)
 
Sancaklı Kayadibi'ne doğru Kocadere'yi bu köprüden geçtik.
(MYC; Ocak 2025)

Dipnotlar:
(1)   Nejdet Bilgi; XX. yüzyılın ilk yarısında Manisa Kazası (1908-1950); Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Trih Ana Bilim Dalı; Ege üni versitesi-1996
(2)  Fotoğraflar, belirtilenler dışında gezi sırasında İ. Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
 
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC

20 Nisan 2023 Perşembe

YAMANLAR DAĞI’NDA BAHAR

 SANCAKLI’DAN YAMANLAR’A…
14 Nisan 2023
 İbrahim Fidanoğlu
 
Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey suyun sesinden anlayan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi.
 
Faruk Nafiz Çamlıbel
 Giriş 
 
Yamanlar’da bahar başkadır. Mevsimlerin çoğunda; uzaktan bakınca sahip olduğu boz renkli görünüşü ile pek de çekici gelmez ilk bakışta. Ama içine girip; derin vadilerinde ve yamaçlarında dolaşırken, hele bir de mevsimlerden baharsa; o zaman saklı dünyasını açar size Yamanlar… Şırıldayan küçük derecikler, dağ başlarında yalnız çoban çeşmeleri, yamaçlarda sevimli zeytin sekileri, yeni hayata merhaba diyen nebatın çiçeklerle dışa vuran coşkusu; hepsi oradadır, sizi bekler.
 
Yamanlar'dan Körfez'e bakış
(Nisan 2023)

Yamanlar'da bahar alametleri; su düğün çiçekleri
 (Nisan 2023)

Anadolu'nun cefakar ağaçları; meşeler
(Nisan 2023)
 
Biz de bugün Yamanlar Dağı’nın bu saklı dünyasında dolaştık. Daha önceleri defalarca bu volkanik kütlenin farklı rotalarında yürümemize rağmen, yine de heyecan vericiydi günümüz. Bugünkü rotamız Yamanlar Dağı’ndaki Sancaklı Yörüklerinin yerleştiği iki köy arasındaydı; Sancaklı’dan Yamanlar köyüne doğru… Her ne kadar Yamanlar köyüne dek yürümesek de, onun hemen altındaki dere yatağına ve derin vadiye ulaştık. Öğle yemeğimizi Yamanlar-Sancaklı arasındaki dağ yoluna hakim bir kayalığın altında, yeni yapılmış bir çeşmenin başında yedik. Toplamda 8,5 km kadar yürüdük. Hava güneşli ve çok güzeldi; sıcaklık ise, yaklaşık 20-22 derece civarındaydı.
 
Sancaklı köyünün sırtlarında...
(Nisan 2021)

Çiriş otlarının arasından...
(Nisan 2023)

Kızılçamların arasından puslu Körfez'e bakarken...
(Nisan 2023)

Yamanlar Dağı
 
Volkanik bir yükselti olan Yamanlar Dağı’nın krater ağzı, deniz tarafından bakanlar için zirveye göre merkezden oldukça kaçıktır. Sıra dışı bir şekilde zirvede olması beklenen volkanın konisi, Yamanlar Dağı’nda doğu-batı doğrultulu ve Karşıyaka’ya doğru alçalan, hilal formundaki bir sırtta yer alır. Bundan dolayı da aslında bir heyelan gölü olan Karagöl, çoğunlukla yanlış olarak; Yamanlar Dağı’nın krater ağzı olarak bilinir.
 
Laka köyü ile Doğançay arasındaki eksenin üzerinde bir yerde; Yamanlar volkanik kütlesinin krater çukuru; önde lav akıntıları, üzerindeki antenlerle ayrışan Karatepe ise onların çok gerisinde...
(Ekim 2011)
 
Aynı bölgede Yamanlar Dağı'nın lav akıntıları
(Ekim 2011)
 
Sancaklı köyünün üzerindeki Aiol gözetleme kalesi; Sancaklı Kalesi
(Ocak 2011)
 
“Zirvenin Karşıyaka’ya bakan yamaçlarında, çukur sahanın ortasında aşınmadan kısmen kurtulmuş volkanik tüflerden tepeler görülür. Zirve ve dağın yüksek kısımları ile güney ve batı yamaçlarında renkleri kırmızımsı, sarımsı kahverengi, kahverengimsi-gri andezit ve trahit lavlardan oluşan yuvarlak sırtlı tepeler körfeze doğru inerler. Karşıyaka’nın hemen kuzeyindeki Küçük Yamanlar Tepesi ile doğusundaki Bayraklı Tepeleri arasındaki kayalık sırtlar doğrudan denize inerek (Naldöken sırtları ya da Rumların adlandırışıyla Petrota) Bornova Ovası’na karadan geçişi zorlaştırırlar. Karşıyaka Düzlüğü, zaman içinde kısmen Gediz Irmağı’nın ve daha çok Yamanlar Dağı’nın güney yamaçlarındaki volkan konisini aşındıran derelerin (Laka, Naldöken ve Bostanlı dereleri gibi) taşıdıkları ile oluşmuştur.”(1)
 
Sancaklı Kalesi; poligonal kuzeybatı duvarları
 (Şubat 2012)

Sancaklı Kalesi; sarnıç
(Ocak 2011)

Yamanlar; Karagöl
(Nisan 2012)
 
İlkçağ’da Smyrna’nın ileri karakolları durumundaki kale ve gözetleme noktalarını barındıran Yamanlar Dağı, bu anlamda kuzeyden gelebilecek tehlikelere karşı da bir set niteliğindedir. Doğançay üstündeki Aşağı Mormonda ve Yukarı Mormonda(2), Bayraklı sırtlarında Akropolis Kalesi ya da Büyük Kale(3), Örnekköy Mezarlığı yakınlarındaki Mezarlıkkale, daha arkada ve yukarılarda; şimdiki Sancaklı Yörüklerinin Sancaklı köyü yakınlarındaki Adatepe ya da Sancaklı Kalesi(4) ile Yamanlar Dağı’nın kuzeye bakan yüzünde bir kartal yuvasını andıran Gökkaya’daki Melanpagos(5) yerleşimleri bunların en önemlileridir.
 
Mormonda'dan kalan izler; Doğançay'ın üzerindeki Ekingediği Mevkii'ndeyiz.
Körfez'e karşı, tam 8 yıl önce...
(Nisan 2015)
 
Ekingediği Mevkii'nde volkanik andezit malzemeden düzgün kesme taşlar
(Nisan 2015)
 
Teras temelleri; Mormonda'dan izler...
(Nisan 2015)

Önde Türkmen köyü Doğançay, eski adıyla Alucra; arkada Karşıyaka ve Kızıldağ...
(Nisan 2015)
 
Türkmenlerin bölgeye gelişiyle; aşağıda Alurca ya da bugünkü adıyla Doğançay, dağın yukarılarında ise, Yamanlar ve Sancaklı köyleri dağdaki yaşamın bugüne uzanan temsilcileri gibidirler. 70’li yıllara kadar Karşıyaka’da Alaybey’deki İtfaiye’nin önünde atlarının sırtına vurdukları tahtadan sandıklar içinde sattıkları domatesin tadını bugün kim hatırlayabilir acaba? Ya da Doğançay Türkmenlerinin Karşıyaka İstasyonu önünde sepetler içinde sattıkları ballı incirlerin tadını… Birçok şey gibi ne o domates sandıklarından, ne de o incir sepetlerinden bir haber almak mümkün değil artık. Onlar da yerel tarihimizin tozlu raflarında yerlerini aldılar çoktandır.
 
Yamanlar Dağı'nın kuzey yüzünde; Emiralem üzerinde Gökkaya ya da Melanpagos...
(Nisan 2014)
 
Melanpagos kalıntıları
(Nisan 2014)

Melanpagos'da bir duvar parçası
(Nisan 2014)

"Fertz Warte"; Gözetleme Yeri, Karşıyaka üstünde...
(Aralık 2013)

İzmir Akropolü; Doğançay üzerinde...
(Aralık 2013)

Sancaklı’dan Yamanlar’a
 
Sabah Bornova’dan gelen diğer arkadaşlarla Karşıyaka’da buluşup Örnekköy üzerinden Sancaklı köyüne doğru yöneldik. Neredeyse tamamen dolmuş ve gömüye kapalı durumdaki Doğançay Mezarlığı’nın yeni genişleme alanları üzerinden Sancaklı’ya doğru ilerleyen yolu takip ederek kısa sürede Sancaklı köyüne ulaştık. Sabah mahmurluğunun üzerine çökmüş olduğu Sancaklı köyünün içinden geçen yol, bir alt yapı çalışması nedeniyle bozuktu ve henüz
çalışmalar bitmemişti. Sancaklı Kalesi’nin bulunduğu düzleme doğru tırmanan köyün içindeki bozuk yolu geçerek köyün hemen üst düzlemindeki anıt pırnar meşelerin bulunduğu kayalıklara ulaştık. Köyün çıkışında yeni mezarlığın yanından kuzeybatıya doğru devam eden toprak yolu dönüşe bırakarak, daha önceleri birkaç kez yürüdüğümüz Sancaklı Kalesi’nin bulunduğu tepenin hemen sağından; eski Sancaklı Mezarlığı’na doğru ilerleyen toprak orman yoluna girdik. Arabayı mezarlığa gelmeden, yeni yapraklanmakta olan muhteşem bir meşe ağacının yanındaki düzlüğe bırakarak solumuzda yer alan vadiye doğru yürümeye başladık.
 
Eski Sancaklı mezarlığına doğru bir düzlükte rastladık ona; anıt meşe ağacı...
(Nisan 2023)
 
Vadilerden tepelere; Yamanlar Dağı'nın bağrındayız bugün.
(Nisan 2023)
 
Rastladığımız ilk çoban çeşmesi; daha önceki yürüyüşlerde de yanından geçmiştik.
(Nisan 2023)
 
Kızılçamlarla kaplı vadi yamaçlarında çam polenlerinin sarıya boyadığı toz tabakaları, rüzgârla havalandıkça zaman zaman ortalık dumanlansa da, daha önce de geçtiğimiz şirin bir patikadan küçük şelalenin altındaki bir dere yatağına doğru inmeye başladık. Biraz sonra bir çoban çeşmesine ve Körfez’e hâkim konumdaki; on binlerce yıl önceki volkanik faaliyetlerin ürünü yekpare bir kaya kütlesine ulaştık.
 
Körfez'e hakim noktada volkanik yapıdaki dev kayalığın dibindeyiz.
(Nisan 2023)
 
Ardımızda Sivrikaya; sanatoryum enkazına doğru...
(Nisan 2023)
 
Kayalıkta gezginlerin fotoğraf telaşı
(Nisan 2023)
 
Kayalık hatırası; ardımızda Yamanlar...
(MYC; Nisan 2023)
 
Bir gözetleme noktasını andıran dev kayalığın üstüne çıktığımızda, önümüzde aralanan bir boğazdan; Karşıyaka’nın ötesinde, şimdi depremselliğin baskısı altında kıvranan Mavişehir dünyasına ve onun ilerisinde bütün bunlardan azade puslu maviliklerle Kızıldağ’ın (İzmirli Çatalkaya diye bilir) siluetine dek her yeri görebiliyorduk. Gün boyunca Körfez’in bu görüntüsü yüksek seyir teraslarından eşlik etti hep bize. Göğe yükselen çirkin apartmanlara ve puslu,-polenli bir görüş kalitesine rağmen yine de güzeldi Körfez manzaralarımız. Ardımızda ise, Cumhuriyet döneminde yapıp daha sonra da çürüttüğümüz verem sanatoryumunun altında ve kızılçam denizinin tam ortasında yer alan Sivrikaya durmaktaydı.
 
Kaya korukları
(Nisan 2023)
 
Meşeler çiçekte; yeni hayata merhaba...
(Nisan 2023)
 
Bir kaya ile meşenin kardeşliği
(Nisan 2023)
 
Vadinin dibine doğru inmeye devam ettik. Çevremizde bir dizi meşe ağacı, tatlı meyille dere yatağına doğru alçalan güzel bir yamaçta; çiçekleri ve yeni nesil yemyeşil yapraklarıyla yoğun kızılçam örtüsü içinde kendilerine yaşam alanı açmış gibiydiler. Bir süre sonra bu seneki yetersiz yağmurlardan yeterince beslenemese de, yine de bütün güzelliğiyle o güzelim dere yatağına ulaştık. Daha önceki yürüyüşlerimizde birkaç kez uğradığımız küçük şelale, daha yukarılarda olmalıydı. Şelalenin uzaktan gelen sesi, ayağımızın dibinden akmakta olan küçük dereciğin şırıltısına karışıyordu.
 
Dağa Kaçtım gezginleri, Yamanlar'ın derinliklerinde bir küçük dereciğin başında...
(Nisan 2023)

Yamanlar'da akıyordu derecik aşağılara doğru...
(Nisan 2023)

Kızılçamların polen yüklü çiçekleri
(Nisan 2023)

Kızılçam çiçekleri
(Nisan 2023)
 
Dereyi geçip yolumuza devam ettik. Yamanlar köyü yönünde bir tırmandık, bir indik. Yamaçlarda sıra sıra çiriş otları, akyıldızlar, papatyalar, sapsarı çiçekleriyle hindibalar, bazen katırtırnakları, yer yer gelincikler, bembeyaz çiçekleriyle ahlat ağaçları ve çamların polen yüklü tomurcukları eşlik etti bize sürekli. Yürürken önümüze çıkan ve dizi dizi taşlarla tahkim edilmiş zeytin sekileri, doğayla uyumlu bir görüntü içinde; çilekeş dağ köylüsünün emeklerini yansıtan sanat yapıları gibiydiler.
 
Emekle örülmüş bir zeytin teras duvarı
(Nisan 2023)

Akyıldızlar
(Nisan 2023)

Yamanlar dünyasında ahlatlar çiçekteydi.
(Nisan 2023)
 
Volkanik malzemenin ufalanmasıyla oluşmuş eğimli patikalardaki tuzaklar, zaman zaman ben de dâhil olmak üzere ekibin üç üyesinin yumuşak inişlerine ve toprakla temasına neden oldu. Neyse ki; sonuç üzücü değildi hiçbirinde. Bir yamaca daha tırmanırken, kızılçamların altında rastladık o güzelim çoban çeşmesine.
 
Kızılçamların arasından ve şirin patikalardan yürüdük.
 (Nisan 2023)

Bazen kayıp düştük.
(Nisan 2023)

Ve sonunda o güzelim çoban çeşmesi çıktı karşımıza; ıssızlığın ortasında...
(Nisan 2023)

Bu kadar mı doğal ve güzel olur bir çeşme?
(Nisan 2023)

Andezit taşlardan yamacın kavisine uygun şekilde örülmüş yalağının içine, yukarılardan bir hortumla taşınıp getirilen Yamanlar’ın buz gibi soğuk suyu usul usul dökülmekteydi. Suyun üstünü kaplayan yemyeşil yosunlar dahi ne kadar güzeldi. Güneş artık iyice tepemizdeydi ve yosunlu su pırıl pırıl parlamaktaydı. Hortumdan akan sudan içtik. Bu yapayalnız çoban çeşmesinin başında karatavukların, isketelerin sesini dinledik bir süre. Daha sonra tepenin ardına doğru kıvrılan bir patikayı takip ederek yukarıya doğru tırmandık. Çoban çeşmesi artık yine yalnızdı; yapayalnızdı.
 
"Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi?"
(Nisan 2023)
 
Dinledik sesini bir ibadet gibi; sonra devam ettik tırmanışa...
(Nisan 2023)

Artık ardımızdaydı çoban çeşmesi ve Sivrikaya...
(Nisan 2023)

Önümüzde bir ahlat ağacı çiçeğe boğulmuştu sanki. Bembeyazdı üzeri. Zaman zaman sanki bizi izleyen Sivrikaya’yı gördük ardımızda. Kızılçamların arasından göğe yükselen bir kule gibiydi Sivrikaya. Aşağılardaki vadilerden güneybatı yönünde Sancaklı’dan Yamanlar yönüne doğru ilerleyen toprak şoseyi, yükseldikçe daha iyi gözlemleyebiliyorduk. Yürüdüğümüz sırtı aşınca, Örnekköy’den Karagöl’e doğru giden asfalt yol ile Sancaklı şosesinin kuzey yönündeki bölümü göründü. Amacımız dönüş yolumuz olan Sancaklı şosesine bir şekilde ulaşmaktı. Ama aştığımız tepenin ardı oldukça dik ve kayalıktı. Zeytinlikler arasından usul usul bıraktık kendimiz aşağıya.
 
Önümüzde bir ahlat ağacı; çiçeğe boğulmuştu sanki.
(Nisan 2023)
  
Güzel bir patika tepeye doğru sürükledi bizi.
(Nisan 2023)

Uzaktan göründü dağ yolları; Sancaklı'ya doğru...
(Nisan 2023)

Yamanlar dünyasının panoramik görünümü; Körfez'e doğru...
(Nisan 2023)
 
Bu güzelim patikalarda yürünmemiz mi? Hele ki Yamanlar'da bir de baharsa...
(Nisan 2023)


Neredeyse vadinin dibine kadar inmiştik. Sancaklı-Yamanlar şosesi, hemen altımızdaydı. Biz ise, yemek molası verdiğimiz zeytinliğe ve kıyısındaki kalıpları bile sökülmemiş yepyeni bir çeşmenin yakınlarına soframızı kurduk. Çevreden topladığımız irice taşlarla tahkim ettiğimiz kalıp tahtalarından biri masamız olmuştu. Tepeleri ine çıka epeyce yorulmuştuk. Yaklaşık saat 10.30’dan beri 3 saattir yürüyorduk. Şimdi yemek ve dinlenme zamanıydı.
 
Uzaklarda Sancaklı Kalesi...
(MYC; Nisan 2023)

Tepeden, yemek molası verdiğimiz düzleme inerken...
(MYC; Nisan 2023)
 
Telaştayız yine; yemek için masa hazırlanıyor.
(MYC; Nisan 2023)
 
Yemekteyiz; Yamanlar Dağı'nın bağrında...
(MYC; Nisan 2023)
 
Saat 14.30 gibi yeniden yürüyüşe başladık. Bulunduğumuz zeytinlikten şoseye iniverdik hemen. Burası bizim için dönüş noktasıydı artık. Toprak yolu takip ederek hep doğuya, bazen de güney doğuya doğru Sancaklı köyü yönünde yürümeye başladık. Bir süre sonra dağ başında bir teraslama faaliyetinin sürdüğü ve büyük bir iş makinesinin çalıştığı bir inşaat alanına geldik. Kepçe, bir kayanın dibini kazarak su çıkarmaya uğraşıyordu. Yolun hemen altında yavaş yavaş kendini belli etmeye başlayan bir yapı vardı. “Ya sabır” çekip devam ettik yürümeye. Dağın başında ne yapıyorlardı acaba?
 
Gezginler, dönüş yolunda...
(Nisan 2023)
 
Sancaklı Kalesi; hep önümüzdeydi dönüş yolunda.
(Nisan 2023)

Sancaklı yolunda rastladığımız Fethiye Şen hayratı; bir başka çoban çeşmesi
(MYC; Nisan 2023)

Yamanlar vadilerinden biri; zeytinle kaplı...
(Nisan 2023)

Sancaklı’ya doğru Fethiye Şen adına, 2020 yılında yapılmış bir çeşmenin yanından geçtik. Tertemiz, kireç badanalı gövdesi ve şırıl şırıl akmakta olan suyuyla aklımızda yer etti bu çeşme de. Sancaklı’ya yaklaşırken önce bir köpek havlaması uyardı bizi, daha sonra küçük bir sürü ile karşılaştık. Koyun-keçi karışık bir sürüydü. Sürünün sahibi Sancaklı köyünden İlyas ağabey, belli ki yalnızlıktan canı sıkılmış; bizimle sohbete başladı. Belinden rahatsız olduğu için otomobili ile buraya kadar gelmiş; arabasını park edip sürüye kumanda etmeye çalışıyordu. Herkes de olduğu gibi onda da eskiye bir özlem vardı; eski Sancaklı Mezarlığı yakınlarındaki tarlasına eşiyle birlikte köyden çıkıp yürüyerek nasıl gittiğini, tarlaya bamya, börülce diktiğini, hiçbir işten kaçmadığını, eskiden sayısı 1000’e varan küçükbaş hayvanları olduğunu, bunları bu dağlarda eşiyle birlikte çekip çevirebildiklerini, ama şimdi çocuklarının evdeki inekleri bile sağmak istemediklerini anlattı. Tarım ölmüştü; tembeldi köylü çünkü ona göre. Her şey köye dışarıdan geliyordu. Herkesin gözü, şehirde sigortalı bir işte çalışmaktı artık. Mutluydu; ama umutlu değildi gelecekten. Veda edip ayrıldık yanından.
 
Sancaklı şosesinde...
(MYC; Nisan 2023)
 
Sancaklı yolunda İlyas ağabeyin sürüsüyle karşılaştık. Koyunların bir kısmı bir zeytin ağacının gölgesine sığınmışlardı.
(Nisan 2023)
 
Sürü merakla izliyordu bizi.
 (Nisan 2023)
 
Sancaklı Kalesi, artık hemen yakınımızdaydı.
(Nisan 2023)
 
Sancaklı köyüne doğru son tepeyi aştık. Köyün ilk evleri görünmüştü uzaktan. Köye ulaşmıştık, ama daha arabayı bıraktığımız yere kadar yürüyecektik köyden sonra. Sancaklı Kalesi’nin altından dolaşarak kısa sürede sabah yanına arabayı bıraktığımız anıt meşe ağacına ulaştık. Meşe ağacına duyduğumuz hayranlığı, altında yaptığımız sohbetle taçlandırdık. Hem günün değerlendirmesi, hem de yorgunluğunun atılması anlamına geliyordu bu meşe altı sohbeti.
 
Sancaklı köyünün sırtlarındaydık artık. Gelmiştik.
 (Nisan 2023)

Anıt meşeden "göğe bakma" noktası...
(MYC; Nisan 2023)

Anıt meşenin altında...
(İzzet Berktaş; Nisan 2023)

Gezgin, doğanın kucağında...
(İzzet Berktaş; Nisan 2023)

Türkmen köyü Doğançay'da çayların eşliğinde günün kapanışı...
(Nisan 2023)
 
Sancaklı’dan saat 17 gibi ayrıldık. Doğançay köyünde bir dut ağacının dibindeki sekide konumlanmış; köyün yukarıdaki kahvehanesinde içtiğimiz çaylarla günü sonlandırdık bir anlamda. Bugün tam anlamıyla avarelik yapmıştık Yamanlar vadilerinde. Canımız nereye isterse, o yöne gitmiş, kuşların sesine yoldaşlık etmiş, çoban çeşmelerinde ve ıssız dereciklerde akan suyun sesini dinleyip, yeni hayata merhaba demiş her türlü nebattan hatır sormuştuk yine. Ne mutlu ki; bu hafta da yapabilmiştik bunları. Hem de “mutlu son” ile beraber…
 
Dipnotlar
(1)       Ersin Döğer, İzmir’in Smyrna’sı, İletişim Yayınları, 1.Baskı-2006; sayfa:16
(2)  Doğançay ve Mormonda ile ilgili bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2015/05/mormondadan-dogancaya.html
(6)     Fotoğraflar, yazıda belirtilenler dışında İ.Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
 
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC