“ARABANIN DİNGİLİNİN KIRILDIĞI YER”(1)
GÖRECE KALE YADA TEMNOS
6 Şubat 2014
İbrahim Fidanoğlu
Yağmurlu ama ılık bir sabah vakti, Karşıyaka üzerinden Menemen yönüne
hareket ettik. Bugünkü yürüyüş rotamız, ne zamandır gitmeyi düşünüp bir türlü
fırsat bulamadığımız Menemen yakınlarındaki Görece Kale yada İlkçağ’daki
bilinen ismiyle Aiol kenti Temnos idi. Saat 10 civarı yolda
yağmur başladı ve zaman zaman kesilse de neredeyse gün boyunca devam etti.
Menemen’den sonra Yanıkköy-Haykıran-Belen-Hasanlar Köyleri’ni dolaşan köy
yolunu takip ederek, 1970’lerin ikinci yarısında ovaya inmiş olan Görece Köyü’ne ulaştık. Görece’ye gelmek
için bir başka rota da şu şekilde; Emirâlem’den Gediz üzerindeki regülâtörü
takip ederek önce Dumanlı Dağ
yönündeki Süleymanlı Köyü’ne ve daha
sonra da ovadaki kanalı takip ederek Görece
Köyü’ne ulaşmak mümkün.
Temnos Akropolü'nden Eski Görece Köyü ve arka planda Spil eteğindeki Manisa'ya doğru bakış
Eski Görece Köyü
Görece Kale, konum olarak Menemen Ovası’nı ve Manisa’ya geçişi sağlayan Emirâlem Boğazı’nı denetleyen; yaklaşık
530 metre yüksekliğinde, oldukça sarp, batı ve güney yönünden yaklaşılması
neredeyse imkânsız, doğal bir kale görünümündeki bir tepede ve onun çevresinde
kurulmuş bir İlkçağ yerleşimidir. Tabelası, bekçisi ve hiçbir koruyucusu
bulunmayan ve bugüne kadar gördüğümüz antik yerleşimler içinde en savunmasız ve
en çok tahrip edilen kent olarak dikkat çeken ören yörene ulaşmak için Görece Köyü’nün ilk kurulduğu yer olan
dağdaki Eski Görece Köyü’ne ulaşmak
gerekiyor. Görece’den Süleymanlı Köyü’ne biraz ilerleyince
gölet sapağına gelmeden ilk sapaktan dağa doğru kıvrılan şose, yolcuyu Eski Görece Köyü’ne kadar ulaştırır.
Ancak; yolun kalitesi iyi durumda olmadığından, yerden yüksek ve hatta arazi
tipi araçlarla seyredilmesi tavsiye edilir.
Eski Görece Köyü'nün girişi
Gezginler, Eski Görece Köyü'nün yıkıntıları arasında
Eski Görece Köyü'ndeki evlerin duvarlarında yer alan Temnos'un kesme taşlarından örnekler
Temnos’un Kısa Tarihçesi(2)
Temnos, İ.Ö. 11.yy.dan itibaren Orta Yunanistan’dan
Trakya yoluyla Anadolu’ya yönelen Aiol göçünün
İ.Ö. 8.yy.a kadar uzanan bir tarihsel derinlikte; Dumanlı Dağ’ın eteklerinde uzanan Akropol Tepe ve Çamçerkez
Tepe civarında kurulmuş bir Aiol kenti. Son derece engebeli bir
topografyada kurulmuş olan kentin kuruluş efsanesi, yazımızın başlığına
yansımış mitolojik ifadede dile geliyor.
Temnos yolunda erken bahara merhaba...
Amasyalı Strabon, diğer Aiol kentleriyle birlikte Temnos’u
şöyle anmaktadır:
“Şimdiki Aiolis kentlerine Aigai’i
ve keza, “Retorik Sanatı”nı(3)
yazmış olan Temnos’u katmalıyız. Bu kentler; Kyme, Phokaia ve Smyrna
topraklarının üst kısmında bulunan dağlık arazide yer alırlar. Hermos (Gediz)
Nehri, bu topraklar boyunca akar. Romalılar tarafından bağımsız bir kent olarak
ilan edilen ve Spylos (Spil) Dağı’nın aşağısında bulunan Magnesia da bu kentlerden
uzakta değildir.”(4)
Gezginler Temnos yolunda...
Kentin surları İ.Ö. 7.yy.a tarihleniyor. İ.Ö. 546’da Lidya’nın Persler
tarafından ele geçirilmesi ile birlikte, kentte İran etkisinin egemenliği
kaçınılmazdır. Anadolu’daki Pers egemenliğinin sona erdiği İ.Ö. 333-334
sonrasında Büyük İskender ile
başlayan Makedon nüfuzu, İskender’in komutanı Lysimakhos’un ve daha sonraki dönemlerde İ.Ö. 3.yy. civarında Suriye Krallığı’nın (Selevkoslar) etkisinin devam ettiği bir
sürece evrilir. İ.Ö. 218‘de Bergama
Kralı I.Attalos, Suriye Kralı III. Antiokhos’un komutanı Akhaios’un
bölgedeki egemenliğine son verir.
Akropol'ün doğuya bakan eteklerinde oval bir mimari parça
İ.Ö. 188 yılı Bergama-Roma ittifak güçlerinin Magnesia (bugünkü Manisa) önlerindeki büyük savaşta Suriye Krallığı’nın güçlerini yenilgiye
uğrattığı ve Toroslar’ın ardına çekilmelerine yol açacak süreci tetikleyen
zaferi kazandıkları dönüm noktasıdır. Bundan sonra Anadolu kapıları, Roma
İmparatorluğu’nun güçlerine ardına kadar açılmıştır.
Akropol eteklerinde bir duvar izi
İ.Ö. 159 yıllarında ise kent hala Bergama
Krallığı’nın yönetimindeyken; bir ara Bitinya
Kralı II.Prusias’ın saldırısına
uğrar. Kent ve şimdi yeri bilinmeyen Apollon Kynneios Tapınağı
yağmalanır. İ.Ö. 133 yılında bütün Anadolu’nun Roma’nın eline geçmesi
sonrasında; Roma döneminde oluşturulan Asya
Eyaleti’nin bir parçası haline gelen Temnos,
İ.S. 17 yılındaki büyük İzmir Depremi’nde yıkılır ve İmparator Tiberius’un katkılarıyla kent yeniden kurulur.
Akropolün doğu yamacında dikkate değer bir mimari parça daha
Temnos, Bizans döneminde bir piskoposluk merkezi haline gelir. (İ.S. 5.yy.)
Tarihi kayıtlara göre; İ.S. 8.yy.da II.
İznik Konsülü’ne katılanlar arasında Temnos
Piskoposu Theophilos’un adı geçmektedir. Bu evreden sonra kent Arap ve
takiben Türkmen akınlarıyla giderek zayıflar ve tarihteki önemini yitirerek
kaybolup gider. Türklerin bölgeye geldikleri sırada; (12-13.yy.lar) ören
yerinde bulunan sırlı seramiklerden küçük bir Bizans köyünün bulunduğu
anlaşılmaktadır.
Bir sütun kaidesinin altından kalan bir parça
Akropolün eteklerinde bir alınlık parçası
Ören Yeri Hakkında