17 Ocak 2015
İbrahim Fidanoğlu
Ocak ayının ortalarında Bergama’da suyun izini sürdüğümüz yürüyüş ve
araştırma gezisi dönüşünde Şakran yakınlarındaki Aiol yerleşimi Gryneion’a uğradık. Denize doğru dil
gibi uzanan bir yarımadanın üzerinde kurulu bu eski yerleşimden günümüze pek
bir şey kalmadığını bilsek de ne zamandır uğramak istediğimiz bir hedef nokta
idi. Bugün onu da gerçekleştirmiş olduk. Son yağmurlarla iyice ağırlaşan zemin,
yürümemizi engellese de tüm yarımadayı dolaştık. Yarımadanın doğu kıyılarında
yolumuzu kesen büyük bir bataklık vardı. Yakın zamana ait birkaç kulübe
yıkıntısı, Gryneion’dan kaldığını
düşündüğümüz denizin içine uzanan iki dalgakıran kalıntısı, batı kıyılarındaki
sur duvarlarından parçalar ve denizin içindeki sütun parçaları dikkatimizi
çeken unsurlardı. Zeytinlikler ve tarım yapıldığı anlaşılan araziler içinde ulu
bir çitlembik ağacının güneş batarken verdiği görüntü eşsizdi.
Temaşalık'da çitlembiğin ardından gün batımı
Gryneion, İlkçağ’da Aiolya olarak bilinen Kuzey Ege’deki
coğrafyada 30’dan fazla yerleşimden biri olarak dikkat çekiyor. Her ne kadar 12
İyon Kenti’ne benzetilerek 12 Aiol kentinin varlığından söz edilse de gerçek
sayı 12’den daha fazla… Ancak; Gryneion,
önemi açısından bu sıralamaya da girebilecek değerde bir kent olarak öne çıkıyor.
Gryneion, konum olarak, diğer Aiol
yerleşimleri olan güneydeki Myrina ve
kuzeydeki Elaia arasında yer
alıyordu. Antik kentin önemi İlkçağ’da üzerindeki Apollon Gryneia’a adanmış bir kutsal alanın varlığından ileri
geliyor olmalı. Prof Ersin Döğer’e göre bu bilicilik merkezinin günümüze ulaşan
tek kanıtı ise Kaunoslular’ın Apollon
Gryneia’ya bereketli bir hasat için hangi tanrılara adak sunmaları
gerektiğini sordukları bilgisinin yer aldığı bir yazıttır.(1)
Yeni Şakran yakınlarındaki Temaşalık üzerinde Gryneion'un konumu
İlkçağ’ın coğrafyacı ve gezgini Strabon da Gryneion’u Apollon Kutsal Alanı ile öne çıkardığı satırlarında bölgeyi şu şekilde anlatmaktadır: