Cihanoğlu Camisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cihanoğlu Camisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Ocak 2013 Salı

KARYA’NIN SAKLI DÜNYASINDA DOLAŞIRKEN; TEKKEASAR VE AMYZON’DA…


23 Ocak 2013
İbrahim Fidanoğlu

Büyük şehrin kaygılarından çok uzaklarda; bazen yağmurların, bazen aniden dağılan bulutların ardından bize gülümseyen güneşin aydınlattığı bir göğün altında yürüdük bugün. Hedefimiz Aydın’ın ilçesi Koçarlı üstünde yer alan Tekkeasar Kalesi ile MazınKale yada Amyzon olarak bilinen iki ayrı Karya yerleşimi idi. Sabahleyin İzmir’den 8’de ayrıldık. İzmir Aydın otoyolunu takiben, Belevi’ye ulaştığımızda saat 9 civarındaydı. Bu rotaya yönelik önceki yürüyüşlerimizde olduğu gibi Belevi’de kahvaltımızı yaptık ve saat 9.30 gibi Belevi’den Aydın yönüne doğru hareket ettik.

 Aydın Dağları'nın Demokrat Parti zamanından kalma Willys jipleri; arkada Karacaören köyü


 Amyzon rotası 2.5 km
(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)

Tekkeasar rotası 4.5 km
(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)

Otoyolda ilerlerken Selatin tünelinden sonra havanın değişeceği beklentimiz boşa çıktı. Zaman zaman sağanaklar halinde yağan yağmur, gün boyunca her şeye rağmen yürüyüşlerimiz için bize zaman zaman mola verdi. Son yağmurlarla yatağında yükselip boz bulanık akan Büyük Menderes ırmağının üzerinden geçtikten sonra, Aydın Muğla asfaltından Koçarlı yönüne ayrıldık. Merhum Başbakanlardan Adnan Menderes’in köyü; Çakırbeyli’deki çiftlik evini arkamızda bırakarak, bizi Tekkeasar Kalesi’ne götürecek Boydere yoluna saptık.

 Karacaören köyündeki tarihi mezarlık ve yalnız meşeler

Boydere, Evsekler ve Karacaören köylerini takiben Beşparmaklar’a tırmanmaya başladık. Karacaören köyünü geçer geçmez, Büyük Menderes ovasına hâkim pozisyonda eski bir Türk Mezarlığı ile karşılaştık. Yamaçlara doğru tatlı bir eğimle alçalan mezarlıkta; belki de Türkmenlerin Batı Anadolu’ya yönelen ilk akınlarının isimsiz üyeleri yatıyordu. Balbalları andıran mezar taşları, mezarlıkta düzensiz bir şekilde; zamanın ve doğanın tahribatına bugüne kadar direnmişlerdi.

 Karacaören mezarlığında gezginler düşünceli; Menderes aşağılarda...

Karacaören köyünün yerel mika şist malzemeden yapılmış, zamanın izlerini taşıyan yaşlı evlerini ardımızda bırakarak virajları birer birer döndük ve kalenin silüeti sol yanımızda görününceye dek tırmanmaya devam ettik. Biraz sonra Tekkeasar, bütün görkemi ile sol yanımızdaki tepenin üstünde belirdi. Soldaki bir patikadan tırmanarak, son yağmurlarla oluşmuş küçük bir dereciğe paralel yürüdük. Kalenin eteklerine doğru karşı yamaçlarda koyunlar otluyordu. Sırtı takip ederek kaleye doğru yürüdük.

 Çok eski zamanlardan kalma bir Türkmen mezarı


Karyalılar

Bugün yağmur altında dolaştığımız Beşparmakların eteklerindeki bu topraklar, İlk Çağ’da Karya diye anılan bölgenin içinde yer almaktaydı. Büyük Menderes’in hemen güneyinden başlayarak, bir yandan bugünkü Uşak ve Denizli illerinin bir bölümünü de kapsayacak kadar doğuya uzanan; bir yandan da Dalaman Çayı’na kadar dayanan bu bölgeye Karya, burada yaşayan halklara da Karyalılar adı verilmekteydi. 

 Tekkeasar yolundayız; sağımızda Tekkeasar...


Karyalıların bir kolu, dağlarda yaşayan ve daha çok çobanlık ve arıcılık gibi faaliyetlerle uğraşan göçerlerdi. Bunlar Lelegler diye anılmaktadır. Bu halkın M.Ö. 16 yy.da Santorini yanardağının patlaması sonucu ortaya çıkan kültürel farklılaşmalara dayandığı sanılmaktadır. Tarihçilerin tezlerine göre; bu felaket sonrası Girit’teki Minos uygarlığı dağılmış, halkın bir kısmı Kıta Yunanistanı’na, bir kısmı ise Ege Adaları yolunu izleyerek Anadolu’nun Batı kıyılarına ulaşmıştır. Anadolu’ya ayak basan halkın bir kısmının Bodrum Yarımadası, Çeşme – Ildırı gibi kıyı bölgelerde yerleştikleri; diğer bir kolun ise Çine, Muğla üzerinden güney-doğuya ilerleyerek Akdeniz’e ulaştığını ve burada Likya topraklarında yerli halk ile kaynaşarak bu uygarlığı yarattıkları ileri sürülmektedir.

 Tekkeasar'a tırmanan yol; solumuzda gerilimden çatlamış gnays kaya kütleleri

Lelegler’in M.Ö. 8 yy. civarı, şimdiki Bafa Gölü’nün kıyısında Beşparmak Dağları’nın üstünde ilk yerleşimlerini (Eski Latmos) kurdukları bilinmektedir. Lelegler, burada zamanın savunma standartlarına göre oldukça ileri düzeyde tahkim edilmiş ve çepeçevre surlar ve kulelerle çevrilmiş bir kent yarattılar. Kentin mimari düzeni basit ve dağınık bir yapıdaydı. Helen mimarisinin estetiği ve kentsel yaklaşımı bulunmamaktaydı.

M.Ö. 546’da Perslerin Lidya’nın başkenti Sardes’i ele geçirerek Anadolu’da egemen hale gelişleri sonrasında Batı Anadolu da; Pers yıkım ve yağmalarından nasibini aldı. Bu anlamda; Perslerin Anadolu’ya girişi, hüzünlü, ağırbaşlı ve sessiz bir dönemi başlatır.