“BAŞKENT” TAŞKENT
29 Ağustos-7 Eylül 2013
İbrahim Fidanoğlu
Genel
Şaman Türklerin Müslüman Araplarla karşılaştığı ve bugünkü kaderimizi
belirleyen tarihsel olayların geçtiği Maveraünnehir yada “suyun ötesi” olarak
adlandırabileceğimiz Özbekistan coğrafyasına doğru yola çıkarken, İstanbul
Atatürk Havalimanı’nda Özbekistan Hava Yolları kontuarında ilk izlenimlerimiz
oluşmaya başlamıştı bile.
Taşkent Çarşu Pazarı'da ilk karşılama; Doğu'ya merhaba
Koli bantlarıyla çepeçevre sarılmış, muhtelif büyüklükte ve belli bir
standarda uymadan paketlenmiş havaleli bagajları; hafiften çekik gözlü, elmacık
kemikleri çıkık, kısmen basık yüzlü, geniş alınlı ve pür telaş içinde
kendilerine yer açmaya çalışan, bireysel yük sınırını aşmış Laleli menşeli
bagajlarını bir şekilde “memlekete” ulaştırma çabası içindeki Özbekler sarmıştı
her yanımızı. Kontuara ulaşmak için Özbeklerle göğüs göğüse verdiğimiz
mücadeleyi, grup check-in yaptırma aşamasında aşabildik.
Özbekistan'da eskinin üstüne kurulmaya çalışılan yeni düzeni anlatıyor sanki
1991 yılından itibaren hayata geçirilen “mustakillik” sürecinde;
Özbekistan halkının yeniden inşa edilmeye çalışılan yeni düzenin gerçekleriyle
yüz yüze kalmasıyla birlikte, yaklaşık 10 milyon Özbek kaderini bir şekilde
yurt dışında arama yolunu seçmiş durumda. Bizim de havaalanında tanıklık
ettiğimiz yukarıdaki manzara da bunun günlük hayata yansımasından başka bir şey
değil aslında. İnsanlar kendi dertlerine düşmüş durumdalar; şimdi onlar, daha
iyi bir hayat ve kaybettikleri güvencelerini arıyorlar yurtlarından uzakta.
Taşkent Tarih Müzesi-ön cephe
İstanbul’dan havalanan Özbekistan Hava Yolları’na ait uçağımız yaklaşık
dört buçuk saatlik bir yolculuk sonrası Özbekistan’ın başkenti Taşkent’in
modern havaalanına akşamüstüne doğru indi. Arada Türkiye ile iki saatlik bir
saat farkı da bulunan Özbekistan’da gün tükenmek üzereydi. Taşkent’in önde
gelen otellerinden Dedeman Otel’e yerleşmek üzere havaalanından ayrıldık.
Taşkent’in merkezinde yer alan otelimize doğru ilerlerken karşılaştığımız
kentin son derece geniş caddeleri, yayalar için düzenlenmiş geniş kaldırımlar,
ortada neredeyse birer park işlevi görebilecek denli genişlikteki yemyeşil
refüjleri ve sakin akan araç trafiği, ülkenin geride bıraktığı “eski düzen”in
olumlu mirasını bize yansıtır gibiydi.
Dedeman Oteli yakınlarında geniş kaldırımlar ve yeşil alanlar
21.yy.da giderek dünyanın yeni jeostratejik merkezi haline geleceği
anlaşılan Orta Asya’nın göbeğindeki Özbekistan, tarihsel köklerimizin bulunduğu
Maveraünnehir havzasında yer alıyor. Yaklaşık 447.000 km2 yüzölçümü
ve 30 milyonluk nüfusuyla Özbekistan, tarihi İpek Yolu üzerinde olmaktan
kaynaklanan stratejik önemi sayesinde, tarih boyunca geçişken bir coğrafyada
yaşamanın nimeti ve külfetini birlikte yaşamış hep. Birbirine yakın yada komşu
konumdaki kadim kültürlerin etkileşimi altında ve bir o kadar da geçişkenlik
üzerinden bu topraklara uğrayan kavimlerin bıraktığı kültürel izler üzerinden yüründüğünde;
modern Özbekistan bugün itibariyle bile bu kültürler arası bileşimin ip
uçlarını hala taşımakta.
Taşkent caddelerinde geniş kaldırımlar üzerinde yürüyoruz
Ancak yakın tarihinde; dünyada küresel düzeyde ortaya çıkan büyük
ekonomik-politik değişikliklerin bu coğrafyadaki yansımaları sonucu 1991
yılında “eski düzen”e veda ederek ulusal ekonominin tuğlalarını üst üste
koymaya başlamış Özbekistan. Sosyalist sistemin pamuğa dayalı tek tip tarım ekonomisinden
dünya ekonomik sistemi içinde yer alma ve hayatiyetini sürdürme çizgisine
taşınması gibi bir misyonla yüklü Özbekistan Yönetimi, bağımsızlık sonrasındaki
22 yıllık pratikleri ile buna ne kadar yaklaşabildiler; şimdilik o bayağı
tartışmalı.
Taşkent'te Ali Şir Nevai Tiyatrosu'na nazır havuzlu bir parktayız
Ortalama aylık ücretin 30-100 Amerikan Doları civarında değiştiği
Özbekistan’da ilk bakışta demokratik düzenin tüm organları tesis edilmiş.
Ancak; ülkede biraz zaman geçirdikçe ve olana bitene biraz kulak verdikçe,
bunların hemen hemen tümünün içselleştirilememiş ve eğreti kalan uygulamalar
olduğu anlaşılıyor.
Açıkçası; Rusya’nın derin nüfuzu altında; 11 Eylül 2001’de İkiz
Kulelerin vurulması sonrasında Orta Asya’ya yönelen Amerikan stratejilerine
kayıtsız kalamayan ve karşılığında Afganistan’ın işgali sırasında kullanılan
bir de askeri üs veren Özbekistan, daha sonraki yıllarda kendi ekseninde
gelişen darbe girişimleri sonrası yeniden Rusya’nın etkisi altında yaşamaya
karar kılmış gibi görünüyor.
Taşkent'te ilk gün öğle yemeği yediğimiz, anhor kıyısındaki revaklı restoran