Ortaklar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ortaklar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ocak 2013 Çarşamba

ORTAKLAR BALATÇIK KÖYÜ – ŞİRİNCE YÜRÜYÜŞÜ


09 Ocak 2013
İbrahim Fidanoğlu

Bu yılın en soğuk gününde, ne zamandır yapmayı planladığımız Ortaklar yakınlarındaki Balatçık köyünden Şirince’ye ulaşan rotamızı gerçekleştirmek üzere saat 8’de İzmir’den ayrıldık. Sabah sıcaklığı -2 dereceydi. Gün içinde gördüğümüz en yüksek sıcaklık 4 derece oldu. Otoyolu takiben ulaştığımız Belevi’de; aramıza Tire’den değerli dostumuz Hasan Hocamız katıldı. Kahvaltıyı; bu yöne yaptığımız tüm yürüyüşlerde olduğu gibi, Belevi Köy Meydanı’ndaki kahvehanelerden birinde yaptık. Saat 9.30 gibi Belevi’den ayrılarak, Ortaklar’a doğru hareket ettik.

Ortaklar şehir merkezine yöneldiğimizde, İlbank’ın finansörlüğünde epeydir yürütülmekte olan kaldırım, sokak taş döşeme ve çevre düzenleme çalışmalarının hala devam etmekte olduğunu gördük. Ancak bu kez; Balatçık yönüne giden yol asfaltlanmıştı; çamura batmadan Ortaklar’dan yaklaşık 5 km. uzaklıktaki Balatçık köyüne saat 10 civarında ulaştık.

Balatçık-Şirince yürüyüş rotası 22km
Balatçık-Şirince yürüyüş rotası 22km
(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)

Balatçık’dan Selatin’e doğru devam eden tali asfalttan ayrılarak, köyün camisinin de bulunduğu köy meydanına yöneldik. Caminin hemen yanındaki boş alana arabamızı park ederken, meydandaki birkaç köylünün meraklı bakışları üzerimizdeydi. Bu soğuk günde sarınıp sarmalanmış bu yabancıların köy meydanında ne işleri vardı diye düşündükleri besbelliydi. Onlara Şirince’ye doğru yürüyüş yapmak üzere geldiğimizi söyledik; onlar bir kez daha şaşırdılar ve bu soğukta bu kadar uzağa yayan gitme isteğimize bir anlam veremediler. Yürüyüş güzergâhımız hakkında bilgilendikten sonra onlara veda ederek köyün sokakları arasından ilerleyerek zeytinlikler içinde devam eden bir vadinin yamacından yürümeye başladık.

Balatçık
Balatçık; köy meydanında Atatürk büstü

Yamaçlar boyunca ilerledikçe deliceden aşılanan bir zeytin ormanına daldığımızı fark ettik. Sol yanımızda zaman zaman derinleşen vadi boyunca sağ sol bütün yamaçlar sanki bir zeytin deniziydi. Emekli biyoloji öğretmeni Hasan Hoca’nın derin botanik bilgisi bize yol boyunca rehberlik etti. Baktığımız her bitkiyi anlamlandırmak, yöresel adlarını öğrenmek, meyvelerinin zehirli olup olmadıklarını bilmek yürüyüşü daha da keyifli hale getirdi.


Balatçık
Balatçık'tan kareler...
                
Delicelerle birlikte üzerlerinde meyve ve çiçeklerinin aynı anda birlikte bulunduğu nadir bitkilerden dağ çilekleri, onlarla akraba kızıl gövdeli sandal ağaçları, küçücük kiraz demetleri gibi meyveleriyle zilcan yada diken ucu, siyah küçücük mersine benzeyen meyveleriyle akça kesmikler, pırnar meşeleri ve onun bir başka türü olan dikensiz yapraklarıyla yöresel olarak kesme adı verilen bodur pırnarlar, kızlar elması yada üvez adıyla bilinen ve kırmızı küçücük, elma tadında; yenebilir meyveleriyle dikkat çeken yemişçe ağaçları, mersinler ve dikenli keçi geveşleri bitki örtüsünün ana unsurlarıydı.

Akça kesmik                                                Dağ çileği
Akçakesmik                                                Dağ çileği

Zilcanın göz alıcı kırmızı meyveleri ile akça kesmik çalısının siyah meyvelerinin yenmediğini, ancak zilcanın baharın başlangıcında sürgün veren taze filizlerinin salata olarak tüketildiğini Hasan Hoca’dan öğrendik.

Zilcan (Diken ucu)                                    Yabani hanımeli
             Zilcan (diken ucu)                                    Yabani hanımeli

Deliceye aşılanan zeytin ağaçları son derece bakımlıydı. Vadinin ilerisine doğru devam eden patika boyunca zeytin sekileri taşlarla çevrilmiş, yoldan yüksek zeminde yer alan bahçelerin yola bakan kenarları toprağın suyla birlikte kayıp gitmesine karşı tahkim edilmişlerdi.

Korint başlığı
Şirince yolunda reçine ve suyun oyunu    Balatçık'ta sokakta "Korint başlığı"!

Vadide köye su götürmeye yönelik bir çalışma sürmekteydi. Anlaşıldığı kadarıyla köyde su problemi vardı. Hatta dönüş yolunda bir kepçenin yamaçlarda su kaynağı olduğunu düşündüğümüz bir gözeyi açmaya çalıştığına şahit olduk.

Balatçık - Şirince yolunda gezginler
Balatçık-Şirince yolunda gezginler

Balatçık köyünde; köylülerin Sineklidere diye andıkları dereyi zaman zaman solumuza, zaman zaman da sağımıza alarak tırmanmaya devam ettik. 


Sinekli dere ve çınarlar
Sinekli dere ve çınarlar

20 Aralık 2012 Perşembe

SELATİN’DEN HALKAPINAR’A; “AYDIN DAĞLARI’NI AYNI GÜNDE İKİ KEZ GEÇTİK”


13 Aralık 2012
İbrahim Fidanoğlu

Bu yıl, yüzünü İzmir’de oldukça geç gösteren kışın; hızlı başlayan ve aşağı yukarı iki haftadır sürekli yağan sağanak yağmurları nedeniyle, ara verdiğimiz yürüyüşlerimize yeniden başladık. Güneşli, ancak soğuk bir günün erken saatlerinde Bornova’dan yola çıktık. Bugünkü rotamız; Aydın Ortaklar’a 12km uzaklıktaki 800 yaşındaki tabii anıt çınar ağacının da bulunduğu, İzmir – Aydın otoyolunun hemen üstünde yer alan ve tünele adını vermiş Selatin Köyü idi.

Selatin köyü
 Selatin köyü

Kahvaltı molamızı Belevi Köyü’nün merkezindeki kahvehanelerden birinde; yeni yakılmış sobanın başında yaptık. Dışarıda hava sıcaklığı 80C civarındaydı. Güneşli olmasına rağmen dışarıda sabah ayazı vardı. Yaklaşık 1 saat kadar köy meydanında oyalandık; daha sonra Selçuk – Çamlık üzerinden Ortaklar’a doğru hareket ettik.

İsmini 600 yıllık “yârin yanağından gayrı her şeyde, her yerde hep beraber diyebilmek için(1) yapılmış bir kavganın hatırasından alan Ortaklar’a; oradan da 12 km uzaklıkta bulunan Selatin Köyü’ne saat 1o gibi ulaştık. Sabah sabah sırt çantalarıyla; 800 yıllık can çekişen yaşlı çınar ağacının da bulunduğu ıssız köy meydanında dolaşan yabancıları gören kahveci, şaşkın şaşkın bize baktı kaldı. Ona merhaba deyip, köy çıkışında yeni konulmuş “Tire 25 km” levhasına doğru yaklaşık 10.15’de yürüyüşe başladık.

Selatin-Halkapınar yürüyüş rotası 19 km
Selatin-Halkapınar yürüyüş rotası 19 km
(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)

Aydın Dağları’nın geçişleri ile ilgili Kurtuluş Savaşı’na ve daha önceki dönemlere ait buralarda çok öyküler anlatılmaktadır. Bunlardan biri de daha öncelerde köye uğramışlığımda, köylülerden dinlediğim Selatin’e ve onun isminin kökenine dair bir söylencedir.

Giderken...

Osmanlı döneminde Ayanlara kafa tutan eşkıyalık mekanizmasının geliştiği bu dağlarda, haksızlığa boyun eğmeyen ve erkek kılığında zeybeklik eden Zal Hatun isminde bir genç kız varmış. Ömer Seyfettin’in Yalnız Efe öyküsündeki temayı andırır şekilde; hiç kimse ve hiçbir efe bu civarda onun bileğini bükemezmiş. Gel zaman git zaman, bu dağlarda namı yürümüş gitmiş. Ama ne yazık ki; eşkıyalar arasında onu çekemeyenler de varmış. Günün birinde; bir şekilde kadın olduğu ortaya çıkınca çalı kakıcı efelerden bazıları Zal Hatun’u yok etmeye karar vermişler. Bundan sonrası halkın vicdanında şekilden şekle bürünmüş. Kimine göre Zal Hatun bir şekilde erenlere karışıp bu dağlarda kaybolup gitmiş, kimisine göre de kahpece bir tuzakta “bizim aramızda kadına yer yok” diyen çalı kakıcılar tarafından öldürülmüş. Bu öykü her ne şekilde biterse bitsin; halkın dilinde anlatıla anlatıla böyle bir söylenceye dönüşmüş ve bu köyün ismi de Zal Hatun’dan bozunarak Selatin’e dönüşmüş. Ama doğru, ama yanlış; söylence bu… Bize de anlatması düşer.