UZUNTAŞ; ZAMANIN DURDUĞU YER…
26 Nisan 2024
İbrahim Fidanoğlu
“Sıcak öğle sonları, kan uykularda
Serinliği dipsiz kuyuların
Soğutulmuş testilerde sızıntı
Güneş birden devrilir gider
Ve geceleri titrek fenerler
Hiç şikayet etmezler
Doğdukları yerde ölenler”
Doğdukları
Yerde Ölenler- Zülfü Livaneli
1767 metre yüksekliğinde bir sırtın yamacında güneye bakan bir dere
yatağına doğru alçalan vadinin yamaçlarına bir üzüm salkımı gibi alt alta üst
üste dizilmiş yorgun evler; aşağılarda vadinin dibinde yemyeşil bir bitki
örtüsü, güneye doğru doğu-batı doğrultusunda uzayıp giden bir dizi dağ
silsilesi… Karşıdaki tepelere serpilmiş başka köyler; başka hikâyeler… İşte
burası dağın ta tepesinde zamanın durduğu bir yerde konumlanmış Bitlis-Hizan’a bağlı Uzuntaş köyü…
Bir sırta yaslanmış yalnız köy; Uzuntaş...
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
Uzuntaş'a tırmanırken; Hizan Vadisi'nden ayrıldıktan sonra...
(Nisan 2024)
Yaklaşık 300 yıllık bir tarihi geçmişi olan Uzuntaş köyünün eski ismi, 1928 yılındaki kayıtlara göre Kûç (Kürtçe) olarak geçiyor.(1) 200 civarında bir insan topluluğunun yaşadığı köyde
ekilip biçilen alanlar evlerin konumlandığı vadinin dibinde yer alan Değirmendere çevresinde bulunuyor.
Yamaçlarda ceviz ağaçlarının yoğunluğu hemen seçiliyor. Köyde hayvancılık,
arıcılık ve ceviz yetiştiriciliği önemli geçim kaynaklarından... Ama yaşamın sürdürülebilirliği
açısından köyün oldukça engebeli ve zor bir coğrafyada yer alması, son yıllarda
il ve ilçe merkezlerine yönelik göçü beslemiş ve 2022 yılı kayıtlarına göre
köyün nüfusu 140’a kadar gerilemiş.(2)
(Nisan 2024)
Dere yatağına doğru ceviz ağaçları çiçekteydi.
(Nisan 2024)
Köy aslında canlı bir film platosu gibi… Bitlis-Pervari asfaltından batıya doğru ayrılan ve kıvrım kıvrım
virajlarla 1767 metre yüksekliğindeki bir sırta doğru tırmanan asfalt yol, Uzuntaş köyünün girişindeki ilk evlerin
yanında son buluyor. Buradan güney doğru uzanan Pervari asfaltının da yer aldığı vadiye ve yolun aralarında
kıvrılarak kaybolduğu başı hala karlı tepelere bakmanın keyfi benzersiz. Karşı
dağların yamaçlarında zorlukla seçebildiğimiz başka köylerin hayalleri var. Köyün
girişindeki basamaklar halinde birbirinin üzerinde konumlanmış sivil mimari
örneği taş evlerin bulunduğu bu seki, köylüler tarafından Yukarı Mahalle olarak anılıyor. Değirmendere
yatağına doğru alçalan vadinin yamaçlarında yer alan geleneksel evler ise,
köylüler tarafından Aşağı Mahalle
olarak adlandırılıyor.
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
Tali asfalt yol önce Yukarı
Mahalle’de köyün içine doğru kilit taşından bir döşeme yola evriliyor, daha
sonra ise, güneye doğru kıvrılarak köyün camisinin ve geleneksel evlerinin
bulunduğu Aşağı Mahalle’ye doğru
yöneliyor. Köyün geleneksel evleri; çoğunlukla moloz taştan inşa edilmiş,
kimisi zamanla bozunarak alüminyum malzemeye dönüşmüş; ama çoğunlukla çatısı
toprak örtü ile kaplı; konum olarak sanki birbirinin üzerinde yükselmiş hissini
uyandıran; kimi yerden altlarından daracık sokakların geçişine (kabaltı ya da Mardin’deki abbaralar gibi) izin veren bir mimari
görünüme sahipler. Anlatılanlara göre; Aşağı
Mahalle’de evlerin arasında yer alan yekpare ve koskocaman bir taş, köye
son ismini vermiş bugün.
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
Etrafını çepeçevre saran ceviz ve kavak ağaçlarının arasında, öbeklenmiş
geleneksel mimarisiyle bambaşka bir mekânı anlatıyor gibi Uzuntaş evleri bize. Zamanın durduğu; en azından yüz-yüz elli
yıllık sisli bir geçmişte saklı hayatların yaşandığı bir ana götürüyor sanki
ziyaretçisini bu manzara. İl merkezi Bitlis’e
yaklaşık 80 km, en yakındaki ilçe merkezi Hizan’a
ise 35 km uzaklıkta bulunan Uzuntaş’a
bugün dahi ulaşmak oldukça zahmetli. Her yerde olduğu gibi engebeli topografya,
zorlu iklim ve hayat koşulları gençleri köyden giderek uzaklaştırmış. Onlar
için umut çevre ilçe ve iller olmuş. Böylece köyde yaşayan nüfus giderek
azalmış, köy de sadece yaşlılara kalmış.
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
Köye yaklaşırken, Nakşibendîliğin önemli simalarının yaşadığı ya da
doğduğu mekânların yakınından geçtik. Gayda
ve Nurs bunların ikisiydi. Siyasi
tarihimizde de ismine kulak aşinası olduğumuz Gayda köyü, Irak’tan gelip 1850’lerde buralara yerleşen Nakşibendî kökenli Molla Sıbgatullah’ın ardıllarına yaşam ve iktidar mekânı olmuş bir
zamanlar. Oğlu Celaleddin zamanında
iktidarını genişletip güçlendiren bu kol, 1980’lerde Türk siyasetinde Kamuran İnan, abisi Abidin İnan Gaydalı ve onun oğlu Edip Safter Gaydalı gibi isimlerle öne çıkar. Bu anlamda köyün
içinde yer alan bu kola ait mezarlar; bugün dahi kutsal kabul edilerek, farklı
coğrafyalardan gelen insanlarca ziyaret ediliyormuş.
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
Nurs ise, yine Türk siyasetinde her zaman etkin olmuş Nakşibendî kökenli Nurculuğun kurucusu kabul edilen Said-i Nursi’nin köyü olarak biliniyor. Sevan Nişanyan’a göre; Nurs köyü, Hizan’ın da en uzak ve
ulaşılmaz bir kesiminde yer alan bir vadinin üç kolundan en sağdakinin dibinde
konumlanmıştır. Dağın kovuğuna sıkışmış, birkaç haneden oluşan bir yerdir sanki.
İnsana sanki kaça kaça gelip buraya sığınmışlar hissini verir. 1960’tan sonra
resmi adı Kepirli imiş, 2012
Haziranında ise o günkü oluşan konjonktüre paralel olarak; köyün eski adı olan Nurs, mevcut iktidar tarafından yeniden köye
iade edilmiş. Yer belirten trafik levhasında da köyün ismi Nurs olarak geçiyor. Yine Nişanyan’ın
belirttiğine göre; köyün adına en erken 1928 tarihli Dâhiliye Vekâleti listesinde rastlanıyor. Ona göre; eski bir Ermeni
yerleşimi olarak köyün adı, Ermenice’de “yeniler”
ya da “yeni evler” anlamına gelen Nork’dan geliyor olmalı.(3)
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
Biz yeniden bir dağın başındaki
yalnız köy; Uzuntaş’a dönelim.
Köyün girişinde karşılaştığımız ceviz ağaçları, biraz aşağılarda dere
yatağına doğru inerken rastladığımız armut ve elma ağaçları; hepsi henüz
çiçekte. Köyde öyle bir ıssızlık var ki sanki kimse yaşamıyor. Köyün girişindeki
bir evin önünde tesadüfen rastladığımız Uzuntaşlı bir köylünün rehberliğinde
dere yatağına doğru yöneliyoruz. Eriyen kar sularının yüksekten döküldüğü bir
sel yatağını takiben bir süre sonra dere yatağına ulaşıyoruz.
Değirmendere'yi besleyen eriyen kar sularının oluşturduğu küçük şelale
(Nisan 2024)
Elma ağaçlarının yanından dağlara bakmak...
(Nisan 2024)
Dereye ulaşırken arkamızda bıraktığımız vadiye bakan evlerin konumu daha
iyi bir şekilde izlenebiliyor. Evler, güney yönünde Değirmendere’den ötedeki muhteşem manzarayı kapatmayacak şekilde
birbirinin üzerinde yükseliyor. Birinin çatısı, diğerinin verandası gibi sanki
ve hepsi güneydeki zirvesi karlı dağlara ve derin vadilere doğru bakıyor.
(Nisan 2024)
Değirmendere vadisinin kuzey ve güney yamaçları; sağdaki toprak yolu takiben yürüdük ve daha sonra vadiye indik.
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
Köyün çevresini saran kavaklar henüz daha yeni yeni yapraklanmışlar
besbelli. Dere yatağından çıkarak köyün geleneksel evlerinin dizildiği vadinin
yamacına karşıdan bakan bir sırta doğru tırmanıyoruz. Toprak bir patika, bizi
yorgun ama zamana meydan okuyan taş evleri tam karşıdan görebileceğimiz dere
yatağının üzerinde yükselen vadinin güney yamacındaki uygun bir sekiye doğru
taşıyor.
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
Değirmendere vadisinin güney yamacındaki bir doğa harikası; bir ağacın gövdesi altından akan küçük bir su yolu
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
Aşağı Mahalle’de evlerin doğu yakasında yer alan sırtın devamında teraslanmış
alanlarda yaratılmış küçük bahçelerde ekim dikim yapılıyor. Köyde topografyaya
uygun olarak tarımsal alan yaratmak adına her çareye başvurulmuş olmalı. Aşağı Mahalle’de; evlerin tam ortasında
ve bir evin altına sıkışmış gibi duran dev kayayı fark ediyoruz uzaktan. Köye
ismini veren uzun taş bu olmalı. Sanki evi sırtlamış gibi…
Karşı yamaçtan Uzuntaş'ın Aşağı Mahallesi'ndeki geleneksel evlere bakış; tam ortalarda kırmızı çatılı bir evi sırtlamış gibi duran büyük kaya köye ismini veren Uzuntaş...
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
Ceviz ağaçlarının arasından hoş bir patikayı takip ederek evlerin yanına
ulaşmak üzere yeniden dere yatağına doğru indik. Elmalar ve ceviz ağaçları
çiçekteydi. Sevimli patika, bir süre sonra bizi Değirmendere’nin kıyısına ulaştırdı. Derede su fazla yoktu; taşlara
basarak karşı kıyıya geçebildik. Sol üst düzlemdeki caminin altındaki bir başka
patikayı takip ederek, kavaklar arasından Aşağı
Mahalle’nin el alt kodundaki geleneksel Uzuntaş
evlerine ulaştık.
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
Uzuntaş'a karşı yamaçtan bakarken...
(Nisan 2024)
Değirmendere; akarken...
(Nisan 2024)
Evler, kimi birbirine yaslanmış, kimisi ise bir diğerinin üzerinde yükselmiş;
ama hepsi bir öbeğin bileşeni gibi dip dibe konumlanmış şekilde dik yamaca tutunmuşlar.
Aralarında kimi yerde dar geçitler, bazen hafiften genişleyip bir arabanın
geçebileceği genişliğe ulaşan daracık sokaklar ve en önemlisi bazen evlerin
altından geçiş imkânı sunan konforlu kabaltı
geçitleri yer alıyor.
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
Evlerin geneline baktığımızda; dikkat çekici noktalardan biri de; güneye
doğru uzanan topografyaya hâkim konumda ve birbirinin manzarasını ve görüş
açısını kapatmayacak şekilde inşa edilmiş olmaları… Moloz taştan yapılmış
evlerde ahşap hatıllar hem kat aralarında kiriş olarak kullanılmış, hem de kapı
ve pencere üzerlerinde birer lento işlevi görmüşler. Tabii ki zamanla doğanın
yıpratıcılığı karşısında evler yorgun düşmüş; kimilerinde zaman zaman yapılan
onarımlarda geleneksel malzeme kullanımından uzaklaşılarak ahşap ve toprak
yerine; plastik, çinko ve alüminyum gibi örtü ya da doğrama malzemeleri
kullanılmış. Bu tür eklentiler, evleri orijinal özelliğinden uzaklaştırsa da;
en azından yaklaşık 300 yıla yaklaşan bir maziye dönüp baktığımızda hala bu
geleneksel evlerin ana hatlarıyla varlığını sürdürüyor olması yine de çok
değerli…
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
Evlerin duvarlarına dayalı çatıya çıkmaya yarayan derme çatma tahta
merdivenler; belli ki köyde bu çatı örtüleri tarımsal ürünlerin kurutulması
için kullanılan önemli alanlardan olmalı. Evlerin altlarında hayvanlar için
düzenlenmiş ahırlar var. Sokak aralarında evlerine dönen ineklerle
karşılaşıyoruz. Kilit taşı döşeli yolun kimi yerlerinde kaymayı önlemeye yönelik
beton engeller yapılmış.
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
Uzuntaş'ta ineklerin akşam telaşı
(Nisan 2024)
Uzuntaş’ı ilk gördüğümde, aklıma hemen Konya-Çumra
yakınlarındaki tarih öncesi yerleşimlerinden olan Çatalhöyük geldi nedense. Anadolu’nun bu kadim barınak mimarisi,
sanki Uzuntaş’ta yeniden su yüzüne
çıkmış gibi… Yıllarca önce uğradığımız Çatalhöyük
için bakın neler yazmışım.
“Çatalhöyük, Konya’nın Çumra ilçesinin
10 km kadar doğusunda yer alan; zamanımızdan yaklaşık 9500 yıl öncesine
tarihlendirilen Neolitik bir yerleşim olarak biliniyor. Sokakları olmayan bu
yerleşimde insanlar kerpiçten yapılmış düz damların üzerinde dolaşıyorlar,
evlerine damlarının üzerinde bulunan bir delikten giriyorlar ve oturma
zeminlerine bir merdivenle ulaşıyorlardı. Çatalhöyük,
avcılık ve toplayıcılıkla geçinen insan topluluklarının toprağa yerleşmeye
başladıkları; keçi, koyun ve inek gibi küçük ve büyük baş hayvanları
evcilleştirip tarımsal üretim biçimlerini giderek keşfettiği bir döneme denk
düşüyor. Yani Çatalhöyük insanları
hem bir yandan eski yaşam biçimleri olan avcı toplayıcı özelliklerini de
sürdürüyorlar; ancak bunun yanında toprağı işleyerek elde ettikleri ürünü hakça
paylaşıyorlardı. Büyük olasılıkla, yaklaşık 8000 insanın birbirine bitişik
evlerde yaşadığı o zamana göre böylesine büyük bir yerleşimin de ortaya
çıkışında bu tarımsal üretim biçimlerine geçişin rolü olsa gerek.”(4)
(internet ortamı)
(Nisan 2017)
(Nisan 2017)
Uzuntaş; Yukarı Mahalle'de geleneksel evler arasında dolaşırken...
(Nisan 2024)
(Nisan 2017)
Sözün özü; Uzuntaş gerçekten
zamanın durduğu bir mekân… Çocuklar koşuyor ineklerin peşinden. Evlere doğru
bir yolculuk var akşama doğru. Evlerin gölgesinin vurduğu daracık sokaklarda
kaybolup gidiyorlar. Buralarda ne güzel saklambaç oynanır? Işığın ve gölgenin
birbiriyle yarıştığı bir mekândır Uzuntaş.
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
Köye adını verdiği söylenen yekpare ve uzunca bir taş evlerden birini sırtlamış
gibi. Hemen yakınlarındaki bir geçit bir evin altında sonlanıyor; sanırsınız
bundan ötesi yok gibi. Ama öyle değil; iki evin altından geçen birkaç basamak merdiven
ve kayalık bir zemine kazınmış bir dar geçit ile devam eden bir başka kabaltına ulaşıyoruz buradan. Evlerin
arasında sanki kaybolup sonra yeniden ortaya çıkan bir labirentteyiz. Kıvrım
kıvrım ilerliyor bilmece.
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
Dar geçitler ıpıssız. Köye gelen yabancılar dahi kimseyi çekmiyor
sokaklara. Birkaç yaşlı ve birkaç çocuk dışında ses seda yok ortalıkta. Dik
yokuşu tırmanarak yeniden Yukarı Mahalle’ye
doğru yöneliyoruz. Köy yorgun, köy sessiz; evlerin tescillenerek koruma altına
alınması gerek… Özellikle son yıllarda doğal bir plato görünümündeki köye
fotoğrafçıların ilgisi artmış durumda… Yurt içinden ve yurt dışından gelen
ziyaretçiler bizim gibi fotoğraflarını çekip terk ediyorlar köyü. En fazlası 1
kaç kilo köyde üretilen baldan alıyor; belki ceviz falan…
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
Köyün korunması için köyde bir yandan yaşamın devamlığını sağlamak
gerekirken, diğer yandan da kültürel varlık değerindeki geleneksel mimariye
sahip evlerin korunmasına yönelik tedbirlerin alınması önem arz ediyor. Umarız
başarılır.
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
(Nisan 2024)
Uzuntaş'tan Hizan vadisine inerken; güne ve dağlara veda zamanı...
(Nisan 2024)
Şimdi artık Van’a dönme zamanı…
Akşam vadiye çökmek üzere… Çok yükseklerde; zamana meydan okuyan yorgun evlerin
mekânı Uzuntaş’a veda ediyoruz.
İçimiz buruk; ama görmüş ve dar geçitlerinde dolaşmış olmanın keyfi var. Bu da
az şey değildir. Doğdukları yerde ölenlerin yanında…
Dipnotlar
(1) Nişanyan
Yer Adları-Türkiye ve Çevre Ülkeler Yerleşim Birimleri Envanteri; bkz. https://www.nisanyanyeradlari.com/?y=&t=Hizan&u=1&ua=0
(2) Bitlis
Uzuntaş köyü Geleneksel Konut Mimarisi ve Koruma Sorunları, Gizem Taşdelen,
Tülay Canıtez; Journal
of Humanities and Tourism Research, 2023,13 (3): 600-626; https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3465928
(3) Gayda ve Nurs
köyleri ile ilgili olarak bkz. https://nisanyan.substack.com/p/hizan-notlar-13-01-18
(5) Fotoğraflar yazıda
belirtilenler dışında İ.Fidanoğlu
tarafından çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC
Ellerine sağlık. Sayende gezmiş oldum.
YanıtlaSilcok basarılı
YanıtlaSilİlginize çok teşekkürler... Devamlılığı dileğiyle...İF
Sil