11 Mayıs 2023
İbrahim Fidanoğlu
Karşı kıyıdan hüzün dolu bir sesleniş;
Sto Pa Kai Sto Ksanaleo
(ya da)
Furtuna
Sana söyledim ve tekrar söylüyorum,
sahile inme;
denizde fırtına olur
ve alır seni götürür.
Ve eğer beni de alırsa
oraya; o derin sulara
vücudumu tekne yaparım,
küçüçük ellerimi kürek
mendilimi yelkencik
alır seni karaya çıkarım.
Sana söyledim ve tekrar söylüyorum,
bana mektup yazma;
çünkü ben yazmasını bilmiyorum.
Ve ben gözyaşlarına boğuluyorum.
Sevdalı Bir Girit Türküsü
Giriş
Bugünkü
rotamız baharda olmazsa olmazımız; Karaburun
yarımadasına doğruydu. Engebeli topografyası, ona uygun düşen dirençli bitki
örtüsü ve tarihsel arka planının zenginliği ile dikkat çeken Karaburun yarımadası her zaman ilgi
odağımız olmuştur. Neredeyse gitmedik rota bırakmadık yarımadada. Ama elbette
hala gidilecek yerler, hatır sorulacak kayalıklar, aniden karşımıza çıkıveren
güzelim Karaburun çeşmeleri, belki
başka sürprizlerle bizi bekleyen kuytu köşe mekânlar mutlaka vardır. Bugün de
öyle oldu; Saip köyünden başladığımız
yürüyüşümüzü köyün hemen arkasında yükselen Saip
Kayası’na doğru gerçekleştirdik. Rotanın zorlu olması ve bir ara yolu
karıştırmamız nedeniyle ancak Saip Kayası
düzlemindeki Çınarlı Çeşme’ye kadar
yürüdük. Yaklaşık 12 km.lik bir yürüyüş rotasını gerçekleştirirken Saip Kayası’na doğru çıkan; belki de bir
antik yolun başlangıcında Karaburunlu dostlarla karşılaştık. Velhasıl
sürprizlerle dolu her bakımdan verimli güzel bir gün geçirdik Rüzgârlı Mimas’ın eteklerinde…
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Karaburun’a doğru
Sabah Bornova’dan yola çıktığımızda 8.30
gibiydi. Bu sabah şehrin kalbine doğru akan trafik, geçen haftaya göre daha
sakindi. Yeşildere vadisi yoluyla Konak Tüneli’ni kullanarak, sahil
yolundan Çeşme otoyoluna vasıl olduk.
Kahvaltı yapmayı planladığımız İnecik
köyüne vardığımızda yarımadanın doğusundaki maviliklere bakan verandasıyla
bizim için her zaman cezbedici olan köyün şirin kahvehanesinin henüz
açılmadığını gördük. Bu durumda Kösedere
köyünün meydanına bakan kahvehaneye gitmek uygun bir seçenekti. Kösedere’de arabadan indiğimizde
dışarıda resmen bir ayaz vardı; hem sıcaklık düşüktü, hem de sert bir poyraz
esmekteydi. Mayıs’ın 11’inde neredeyse kış geri gelmiş gibiydi. Ekip, arabadaki
kışlıkları kuşandı hemen; elbette dışarıda yapacaktık kahvaltıyı. Arka arkaya
gelen sıcacık çaylar içimizi ısıtmıştı. Karşıyaka’dan
aldığımız sıcacık gevrekler her ne kadar Karaburun’a
kadar buz gibi olsa da, hiçbir şey keyfimizi bozamazdı. Kahvaltı sonrası Saip köyüne doğru yola çıktık. Saat 11
gibi Saip köyündeydik. Sokaklarda
hala sabahın ıssızlığı vardı. Köyün girişindeki kır kahvesinde birkaç kişi
dışında ortalıkta kimsecikler yoktu.
(Mayıs 2023)
Kösedere Camii; 19.yy.da Müslüman halka moral vermek amacıyla II. Abdülhamit döneminde sarmısak taşından yaptırılan tek tip minare örneklerinden biri
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Saip
Yarımadayı çepeçevre
saran kıyı çizgisi boyunca konumlanmış; kimi Akdağ’ın eteklerinde, kimisi ise hemen kıyıda bulunan köylerin
isimlerinin hepsi ayrı bir hikâyeyi saklar gibidir. Saip de bu köylerden biridir aslında. Bu köye her gelişimde nedense
Yunus’un “mal sahibi, mülk sahibi / hani
bunun ilk sahibi/mal da yalan mülk de yalan/var biraz da sen oyalan”
dizeleri gelir aklıma. Acaba derim kendi kendime; “yârin yanığından gayri her şeyin ortak olduğu” bir düzeni
düşleyerek 15.yy.da bu dağları mesken eylemiş Bedrettin yiğitlerinin ütopyası ile bir ilgisi var mıdır diye
düşünürüm bu ismin; ama oradan öteye de gidemem.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Bu köylerin bir kısmı 15.yy.daki bu coğrafyada yaşanmış bir büyük
deneyimin ve kavganın tanıkları olmuşlardı. Öyle bir alt üst oluş ve kıyımı
yaşamış olmalı ki yarımada; belki Osmanlı’nın bu toprakları lanetlemesi, belki
de kıyımdan kurtulan kılıç artığı halkın korkudan ve acıdan sinerek, bu dar
geçitlerin hikâyelerinden uzaklaşıp unutmak düşüncesiyle bu vadilere ve eski
yerleşim alanlarına en az iki yüz yıl uğramayışı sonrasında her yer balkanlık
olmuş.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Bütün bunlar; Karaburun
yarımadasında yaşanan o toplumsal dramın izlerinin üstünü doğanın yorganıyla
örtüvermiş sanki. Bütün patikalar, bütün yollar kapanmış gitmiş. Yaşam alanları
battal olmuş; evlerin taş duvarları birer yıkıntıya dönerek zaman içinde ağıl
malzemelerinde değerlendirilmiş. Kırsalda taşların çevrildiği dev taş
havuzlarına dönmüş yaşam mekânları. Bugün Saip’ten
Saip Kayası’na doğru yürürken
kırsalda pek çok yerde bu taş yığınlarına yine rastladık. Zaman zaman bir yaşlı
zeytin ağacının dibinde ya da anlamsızca bir vadinin yamaçlarına doğru dağılmış
konumda birçok taş yığını gördük. Gerçekten ilginçti. Bir yaşanmışlık ifade
ediyordu; bir hikâyesi olmalıydı.
(Mayıs 2023)
Saip; Karaburun’a
oldukça yakın konumda; yine korsan akınlarına karşı tüm yarımadada gelişen
savunma refleksinden kaynaklanan nedenlerle Akdağ’ın
eteklerindeki bir başka sekide yer almaktadır. 19.yy.da Osmanlı’dan elde edilen
bağımsızlık sonrası geçim kaygısı nedeniyle Rum ahalinin Ege adalarından Batı
Anadolu kıyılarına yönelmesiyle birlikte, Ege kıyılarındaki kasabalarda Rum
nüfusunun artışı gözlenmektedir. Batı Anadolu şehir ve kasabalarındaki 19.yy.da
yaşanan bu Rum nüfus hareketlerinin esas nedeni genellikle budur.
(MYC; Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Saip köyü de bu zaman diliminde Ege adalarından Rum tebaanın
göçünden etkilenen Karaburun
köylerinden biridir. Ari Çokana’nın 20.yy. başlarında Anadolu ve Trakya’daki Rum
Yerleşimleri isimli kitabından Saip
köyünde 19.yy.da 800 Rum ile 300 Türkün birlikte yaşadığını öğreniyoruz.(1) İsmini bilemediğimiz;
ama Saip kırsalında yıkıntıları
bulunan kilise, 19.yy.da köydeki Rum cemaatinin varlığına işaret ediyor.
Sevdalı kıyıların; Girit'in eski bir türküsü; Sto Pa Kai Sto Ksanaleo ya da "Furtuna" Türküsü; Natassa Mpofiliou söylüyor.
Girit türküsünün Türkçe sözleri yazının girişinde yer almaktadır.
(Youtube'dan alınmıştır.)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Ambarseki’den Akdağ’ın
eteklerini dolaşarak Saip’e ulaşan
dağdaki yolun dışında, köye Mordoğan-Karaburun
karayolu üzerindeki iki farklı noktadan ayrılan tali asfalt yollarla da ulaşma
imkânı mevcut aslında. Zaten köyün Karaburun
ve Mordoğan yönündeki esas ulaşım
rotaları bu iki yolla irtibatlı… 19.yy.da oldukça işlek olduğu bilinen kıyıdaki
Saip Altı İskelesi bugün de balıkçı ve yazlıkçıların uğrak noktasını
oluşturuyor. Ari Çokana’nın
kitabından alınan Saip köyüne ve Karaburun merkezine (Ahırlı) ait 19.yy. nüfus rakamlarına
göre, Saip köyünün en az Ahırlı kadar önemli bir yer olduğu
anlaşılıyor. Saipliler, o yıllarda daha çok tarım, hayvancılık ve kıyı
balıkçılığı ile uğraşırlarmış. Hayvanlarının ahırları da Saip’ten yaklaşık 3 km kadar uzaklıkta bulunan bugünkü Karaburun merkezindeymiş. Bu hayvan
damlarının bulunduğu yer nedeniyle bugünkü Karaburun
merkezi, o yıllarda Ahırlı adıyla
anılırmış.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Son yıllarda kapsamlı
bir restorasyon geçiren Saip köyünün
camisi, bugün daha çok bir kahvaltı evi olarak işlev gören ve aşağılardaki Saip Altı İskelesi’nin bulunduğu deniz
kıyısına hâkim konumdaki köyün kahvehanesinin hemen arkasında yer alıyor. Yapı
doğudan batıya doğru eğimli bir arazide; dikdörtgen planlı bir yapı olarak inşa
edilmiş. Caminin duvarları sıvalı ve badanalı… Caminin girişindeki ahşap
sütunların taşıdığı sundurmanın altındaki son cemaat yerinin iki penceresinin
üzerinde birer vazo içinde yaprak ve çiçeklerden oluşan kalem işi bitki
süslemeleri, harimin doğudaki ve batıdaki cephelerinde ise, yine pencere
alınlıklarının üzerinde bu kez iki ayrı cami tasviri yer alıyor.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Son cemaat yerinden
harime açılan basit görünümlü kemerli ahşap kapının en üstünde ise, bir
kitabenin iki yanında birer servi ve birer ay-yıldız motifi bulunuyor. Harimin
üstü ahşap bir tavanla örtülü olup, diğer Karaburun camilerine benzer şekilde
harime doğru uzanan küçük balkonlu bir kadınlar mahfili; mahfilin harime bakan
korkuluklarının yüzünde mahfil boyunca uzanan, koyu yeşil renkli, stilize
edilmiş sivri tepeler ve tepelerin arasında ağaç siluetleri yer alıyor. Minber
ve kürsü, ahşaptan olup herhangi bir özelliğe sahip değil.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Caminin inşa tarihine
ilişkin bir bilgi olmamakla birlikte; harime giriş kapısının üzerinde yer alan
kitabeden, caminin (Hicri 1250/Miladi 1835 yılında Ali Efendi tarafından
onartıldığını öğreniyoruz. Onarım tarihinin 19.yy.ın ilk yarısı olduğu dikkat
edilirse, caminin ilk inşasının 18.yy. içinde gerçekleştirilmiş olması
olasıdır.(2)
(Şubat 2010)
(MYC; Mayıs 2023)
(Şubat 2010)
Saip köyünün daracık sokaklarında dolaşırken, moloz
taş/köşelerinde ise kesme taş kullanılarak yapılmış; sıvalı ve badanalı ya da
sıvasız çok sayıda eski köy evini görmek mümkün. Bunların bir kısmı yıkılmak
üzere, bir kısmı ise restorasyon geçirip günümüze daha sağlam bir şekilde
ulaşabilmiş durumdalar. Şimdilerde Saip
köyü şehrin sıkıntılı hayatından uzaklaşıp kafa dinlemeye gelen şehir kaçkınlarının
sığınağı haline gelmiş gibi. Köyün çekirdeğinin çevresinde yükselen çok
sayıdaki villa ve devam etmekte olan benzer yapıların inşaatları, bu
dediğimizin canlı birer kanıtı gibi karşımızda duruyor. Bu inşaat furyası,
şehirden kaçanlar için ilk anda belki bir kurtuluş kapısı gibi görülebilir; ama
her şeyin de bir doyum noktası var. Küçücük Saip
köyü bu inşaat baskısına ne kadar dayanabilir; orası meçhul görünüyor.
Saip'de sıracaotugillerden karaballıbaba (bellardia)
(Mayıs 2023)
Saip’ten Saip Kayası’na doğru
Sabah Saip köyünün daracık sokaklarından
geçerek kuzeye ve Karaburun yönüne
doğru yürüyüşe başladık. Hava rüzgârlı ve oldukça serindi. Yanımızdaki polar
montlarımızı geçirdik sırtımıza hemen. Birbirine sırt vermiş köyün eski
evlerinin arasından ilerlerken, bazen hala varlığını sürdüren; belki 150 yıllık
taş döşeme yol parçalarına ve dar geçitlere rastladık. Saip’in kuzey çıkışından bayır aşağı inen bir toprak yolu takip
ederek 2019 yılındaki Karaburun-Kösedere
yürüyüşü(3) sırasında
kullandığımız şirin bir patikaya ulaştık. Bayırın dibinde suyu halen akmakta olan
tipik Karaburun çeşmelerinden biri
vardı. Su, çeşmenin ağzına bir hortum takılarak aşağıdaki tarlalara doğru
taşınıyordu. Çeşmenin hemen yanında serpilip gelişmiş ve yolcusuna göğe doğru
uzanan dallarıyla konforlu bir gölgelik alan sunan çınar ağacı ile çeşme bir
bütünün parçaları gibiydi. Bir süre yeni yapraklanmış gövdesinin dibinde
oyalandık. Sadece kuşların ve suyun sesi vardı o an.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Saip'ten çıkarken kantaronlara rastladık. Çiçekleri çok sık rastladığımız yaygın örneklerine benzese de yaprakları farklıydı.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Solumuzda
yekpare kireçtaşından bir kayalık şeklinde yükselen Saip Kayası’nın insanı neredeyse ezen heybeti, sağımızda denizin
kıyısında Saip Altı İskelesi’nin
varlığı bizi yürüyüş boyunca neredeyse hiç terk etmedi. Yükseldikçe Karaburun
yarımadasının doğu yakasının Ege Denizi’nin mavilikleriyle buluşan güzellikleri
iyice belirginleşti. Bir süre 2019 yılındaki Karaburun-Kösedere yürüyüşünde izlediğimiz ve işaretlenmiş bir
parkurda yürümeye devam ettik. Yer yer 19.yy.dan kalma döşeme yol parçaları,
makiliklerin arasında devam eden bir koridor gibi bize eşlik etti. Gerçekten
çok değerli ve şirin bir patikaydı yürüdüğümüz.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Bir süre
sonra bu patikadan batıya ve Saip Kayası
yönünde; bir zeytinliğin içine doğru ayrıldık. Amacımız Saip Kayası’na kolayca yaklaşabilmek için Karaburun-Yaylaköy karayoluna neredeyse paralel olarak tatlı bir
meyille yükselen kuzey-batı yönündeki makilerle kaplı bir sırta ulaşmaktı. Bu
hedefimize ulaşmamız nedense pek kolay olmadı.
(Mart 2023)
Yavan
kenger (notobasis syriaca), acı baklalar (fabaceae sp.), yabani bezelyeler ve her yerde baklagiller ailesinden sapsarı
çiçekleriyle katırtırnaklarının (spartium
junceum) tam zamanıydı. Bezelye ve acı baklalar meyveye durmuşlardı.
Yürüdükçe zeytin ağaçları ve pırnar meşeleri birbirine girmeye başlamışlardı.
Bir de sıklıkla zeytin ağaçlarının hemen yanında görmeye alıştığımız taş
yığınları vardı çevremizde. Ada çayları (salvia
sp.)çiçekteydi. Hemen arkamızdaki makilikler ve birkaç anlamlı kaya ile
çevrilmiş bir alan içinde yaşlı bir incir (ficus
carica) ağacı her yana doğru dal budak vermişti. Kıvrım kıvrım kıvrılmıştı
dalları yerlere doğru. İncir ağacının hemen arkasında ise, bir süsen (iris; iridacea sp.) kolonisi vardı; mor
renkli çiçekleriyle oldukça göz alıcıydılar. Yukarılarda bir yol düzlemi
görünüyordu. Makiliklerin arasından tırmanarak bir toprak yola ulaştık. Yolun
yukarıya doğru döneceğini düşünerek bir süre güneybatı yönünde yürüdük. Ama ne
yazık ki yol, bir süre sonra sık makilikler arasında nihayet buldu.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Makilikler
ve öbek öbek taş yığınları arasında zaman zaman görünüp zaman zaman kaybolan
patikaların peşinde yaklaşık 1 saate yakın bir süre mücadele ettik. Ama bir
çıkış bulamadık ne yazık ki. Önce bir dinlenme molası verdik, daha sonra da
taşlı bir patikayı takip ederken kararsız kaldığımız üç yol sapağına kadar geri
döndük ve sapmadığımız diğer seçeneği kullanarak nispeten belirgin bir patikayı
takip edip, ulaşmak istediğimiz sırtın hemen yakınlarındaki taşlarla çevrili
bir açık ağıla kadar gelebildik. Oldukça yükselmiştik; arkamızda tam ortada İzmir-Karaburun asfaltı; yolun bir
yanında Saip köyü, diğer yanında ise Saip Altı İskelesi ve Ege’nin
mavilikleri uzanmaktaydı.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Sanki
bundan sonrası daha kolaydı. Pırnar meşeleri arasından devam eden patikayı
takip ederek biraz sonra sırta ulaştık. Bu bizim için iyi haberdi. Beyaz ve
pembe renkli çiçekleriyle makilikler arasına serpilmiş bodur ardıçlar (juniperus sp.), Girit ladenleri, farklı
türde; ama benzer şekilde ve kokuda çiçekleri, dikensi dallarıyla dikkat çeken
katırtırnakları, gülkurusu renginde çiçekleriyle püren salepleri (orchis sancta), lila renkli çiçekleriyle
sivri salepler (anacamptis pyramidalis),
ladengillerden beş yapraklı sarı çiçekleriyle yer güneş otları (fumana procumbens), tıbbi bitki olarak
bilinen beyaz renkli abdestbozan otları (pimpinella
saxifraga), bir örümcek ağını andıran tüysü ve kırmızı renkte çiçekleriyle
yıldız yoncalar (trifolium stellatum),
açık lila rengi çan çiçekleri (campanulaceae
sp.), şemsiye formunda çiçekleriyle sütleğenler (euphorbiaceae sp.); buraya gelene kadar, yolda gördüğümüz floraya
örnek teşkil edebilecek unsurlardı.
(Mayıs 2023)
Büyük uğraşılardan sonra ulaştığımız açık ağıl, bize bir anlamda yeni bir çıkış noktası oldu.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Maydanozgillerden; tıbbi bitki olarak bilinen beyaz renkli abdestbozan otları (pimpinella saxifraga)...
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Artık
doğru patikayı bulmuştuk. Tatlı bir meyille makilikler arasından Saip Kayası’na doğru yürüyorduk. Bir ara
önümüzdeki çalıların ardından insan sesleri duyduk. Önce dağda kekik v.b.
otları toplayan köylüler diye düşündük. Ama bir açık alana çıkınca kayaların
arasında 4 Karaburun sevdalısı ve bizleri Dağa
Kaçtım bloğundaki resim ve yazılarımızdan takip eden dostlarla
karşılaşıverdik. Bu, makilikler arasında kaybolup boğuşmamızı saymazsak, günün
ilk sürprizi idi. İkincisini ise, dönerken yaşadık.
(MYC; Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Kendilerine
19.yy.da bir Rum yerleşimi olan Meli
köyünden esinlenerek YürüMeli ismini
veren Meneviş Hanım ve arkadaşları biz oraya ulaştığımızda yemek
molasındaydılar; bizleri de aralarına davet ettiler. Sanki birbirimizi uzun
zamandır tanıyormuş gibi Rüzgârlı Mimas’ın
eteğinde koyu bir sohbet başladı dersek yanlış olmaz. Hakkımızda değerli geri
bildirimlerde bulundular. Doğrusu dağın başında bunları bu güzel insanlardan
işitmek, bizim için en azından karşımızda bir duvar gibi dikilen Saip Kayası’na çıkmak için bulunmaz bir
motivasyon kaynağı idi. Hemen yola devam etmeliydik; teşekkür ederek
yanlarından ayrıldık.
(https://www.evrensel.net/haber/333222/ipar-bugra-artik-karaburunun-ruzgarlarinda-yasayacak)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Bir örümcek ağını andıran tüysü ve kırmızı renkte çiçekleriyle
yıldız yoncalar (trifolium stellatum)
(Mayıs 2023)
İnsan
elinin değdiği, düzensiz de olsa neredeyse döşeme diyebileceğimiz nitelikte
belki de İlkçağ’dan beri kullanılan bir taş yolda yürümeye başlamıştık. Heyecan
vericiydi doğrusu. Biraz önce yeryüzü sofralarına konuk olduğumuz Meneviş
Hanım’dan öğrendiğimize göre bu antik yol, Karaburun
yarımadasında uzun yıllardır sürdürülen çevreci hareketin öne çıkan ismi, Karaburun Kent Konseyi’nin 2012-2017
yılları arasında başkanlığını yürütmüş olan rahmetli İpar Buğra’ya ithaf edilmiş tanımlı bir rota imiş. İpar Buğra,
yarımadada RES ve GES’lere, taş ocaklarına, balık çiftliklerine ve çevreyi
tehdit eden her türlü unsura karşı yılmadan mücadele etmiş, bu anlamda hem
Türkiye’de hem de Karaburun yarımadasında ismi bir anlamda öne çıkmış bir
kişilik. Özellikle yarımadanın biyosfer rezerv alanı/öncelikli çevre koruma
alanı olarak devlet tarafından tanımlanması için bu uğurda uzun yıllar
sürdürülen çalışmaların mimarı olarak biliniyor. Ne yazık ki İpar Buğra, yarımadanın belli
bölgelerinin özel çevre koruma alanı olarak 14 Mart 2019 tarihinde
cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile tanımlanmasını göremeden 2017 yılında vefat
etmiş. Söz konusu kararname ile ilgili olarak ise Ekoloji Birliği’nin web sitesinde yarımadanın tümünü kapsamaması ve
özellikle yarımadanın batı yakasında yoğunlaşan RES ve GES’lerin bulunduğu;
yerleşimin doğu yakasına göre daha az olduğu bölgelerin dışarıda tutulması
nedeniyle “dağ fare doğurdu” yorumu yapılıyor.(4)
Özetle
Karaburun yarımadasında talan devam ediyor; hem de göstere göstere…
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Türkiye Ekoloji Hareketi’nin
öncü isimlerinden İpar Buğra’nın
ismiyle onurlandırılan ve Saip Kayası’na
doğru ilerleyen antik yoldan yürümeye başladık yeniden. İki yanı makiliklerle
kaplı şirin patika ve arkamızdaki bıraktığımız manzaralar, benzersiz
güzellikteydi. Yükseldikçe Saip, Saip
Altı İskelesi, Karaburun ve Büyük Ada,
karşı kıyılar ve hatta Midilli
tamamen ortaya çıktı. Bu kadim patika gerçekten görülmeye değer nitelikteydi. Bir
yandan kıvrıla kıvrıla tatlı bir meyille yükselirken, bir yandan da engebeli
bir taş yolda düşmeden ilerlemeye gayret ediyorduk. Sık makilikler arasındaki
bir dar koridordan yaklaşık 1,5 saat kadar yürüdük. Taş yolda zaman zaman belki
de İlkçağ’dan kaldığını düşündüğümüz döşeme yolun parçalarına tanıklık ettik. Solumuzdaki
Karaburun-Yaylaköy karayolu düzlemine
yaklaştığımızda uzaktan dibinde Çınarlı
Çeşme’nin bulunduğu asırlık çınar ağacını gördük. Artık deniz ve iskeleler
ardımızda kalmış, tepenin ardına doğru dönmüştük. Burada Çınarlı Çeşme yönünden aşağıya doğru yönelen ve ağırlıklı olarak henüz
uyanmamış hayıtlarla kaplı bir dere yatağı vardı. Hayıtlar arasındaki küçük
patikaları takip ederek kendimize yol açtık. Bir süre sonra Kırkım Alanı’nın alt düzlemindeki
hayıtlarla kaplı vadinin başındaki Çınarlı
Çeşme’ye ulaştık. Lavanta mavisi çiçekleriyle dikkat çeken hanımeligillerden
uyuz otları (scabiosa sp.), eflatun
renkli ebegümeci çiçekleri (malvaceae sp.),
kırmızıya çalan gövde renkleriyle göbek otları (umbilicus rupestiris), yumak halinde bir sürü düğmeyi andıran boncuk
çiçekleri (tordylium apulum), genellikle
sarı renkte çiçeklerine alışık olduğumuz ve burada ilk kez gördüğümüz beyaz-pembe
renkli taç yapraklarıyla dikkat çeken bir tür hindiba çiçekleri patika boyunca
rastladığımız floranın örneklerindendi. Özellikle bu pembe-beyaza çalan hindiba
çiçeklerine Çınarlı Çeşme civarında
rastladık.
(MYC; Mayıs 2023)
(MYC; Mayıs 2023)
Sanki bir seyir terası; Karaburun-Yaylaköy asfaltına ve aramızdaki vadiye nazır bir manzaraya sahip...
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Çınarlı Çeşme’ye vardığımızda saat 16
civarındaydı. Öğle yemeği vakti çoktan geçmiş, zorlu patika bizi oldukça
yormuştu. Yalağı ve taş örgülü aynası ile diğer Karaburun çeşmelerine göre oldukça naif kalan Çınarlı Çeşme usul usul akmaktaydı. Önce yüzümüzü yıkadık, suyundan
içtik ve bilge çınar ağacının dibine sinerek gecikmiş öğle yemeğimizi yedik. Çeşmenin
arkasındaki üst düzlemde otlayan koyunların boyunlarındaki çan sesleri, birkaç
taşın arasına sıkıştırılmış basit bir hortumun ucundan yalağa usul usul dökülen
suyun sesi birbirine karışmaktaydı bu anda. Çevremizde büyük olasılıkla yaz
aylarında sürülerin su ihtiyacını karşılamak için beton koruganlarla çevrilmiş
su kuyuları vardı. Biraz çevrede dolandık; Karaburun denizini doya doya
seyreyledik yukarılardan. Manzara doyumsuzdu.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Çınarlı Çeşme'nin bulunduğu sırttan Karaburun dünyasına bakarken...
(Mayıs 2023)
1 saati
bulan yemek ve dinlenme molası sonrası Çınarlı
Çeşme’nin yanından ayrıldık. Aynı taşlı yolu kullanarak aşağı inecektik şimdi.
İnmek her zaman çıkmaktan daha zordur aslında. Düşmeler ve sakatlanmalar
genellikle yorgunluğun ve rehavetin bastırdığı iniş anlarında olur genellikle. Hele
bir de zemin takılıp düşmeye uygun engellerle doluysa. İnişe başlayalı epey
olmuştu; önümüzdeki çalıların arasından iri kuyruklu bir hayvan kaybolup gitti.
Bu bir tilki olmalıydı. Etrafı aradık, taradık ama bulamadık. Yeniden yürümeye
başlayınca, arkamızda bir kayanın dibinde ansızın onu fark ettik. Merakla bizi
izliyordu. Bir süre bakındı durdu arkamızdan; sonra yine çalılıkların arasından
sıvışıp kayboldu. Tilki, günün ikinci sürprizi idi.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Karaburunlu
dostlarla karşılaştığımız ve taşlı yolun başlangıcına gelen bir noktada Saip Kayası’na paralel bir patika
bulduk. Buradan Saip’e doğru inmeye
karar verdik. Epeyce yürüdükten sonra anladık ki; geliş anında sıkıştığımız
makiliklerin bulunduğu bölgeye yine girmiştik. Her ne kadar bu patika da sık
makiliklerle geçişe zaman zaman engel çıkarsa da; bazen çalılarla boğuşarak,
bazen de neredeyse Saip Kayası’na
çıktığımız taş yola benzer tarzda gösterişli bir patikayı izleyerek, dev
kayalığın eteklerini dolaşan bir rotada ilerledik. Saip köyü uzaktan görünmüştü.
(Mayıs 2023)
(MYC; Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Bu rotanın
sürprizi ise, çalıların dibinde fark ettiğimiz bir çift inek memesi oldu. Bu
arada iki sel yatağını daha geçtik ve sonunda bir zeytinliğin kıyısından
başlayan ve çok yukarılardan varlığını fark ettiğimiz genişçe bir toprak yola
ulaştık. Bundan sonra artık sorun yoktu. Bu toprak yolun sonunda Saip köyünün ilk evleri vardı. Gün boyu
çektiğimiz çile Saip köyünün
girişinde son bulmuştu. Saip Kayası’ndan
köye kadar iki saatte yürümüştük. Köyün girişindeki kır kahvesinde yorgunluk
çaylarımızı içmeyi doğrusu hak etmiştik artık. Ege’nin maviliklerine karşı içtik
akşam çaylarımızı. Vakit akşam saat 7’yi geçmişti. Gün boyu Karaburun yarımadasının kuzeydoğu
kesiminde bazen çalılıklar arasında yolumuzu kaybetsek de, Akdağ’ın yavrusu gibi duran yekpare bir kayanın etrafında dolaşıp
durmuştuk. Yorulmuştuk, ama sonuç olarak doğanın bağrında yine güzel bir gün
geçirmiştik. Ne mutlu bize; hala yürüyebiliyorduk. Artık İzmir’e dönme
zamanıydı. Ağır ağır çöken akşama ve Karaburun
yarımadasının doğu yakasına veda ederek İzmir’e doğru yola çıktık.
Dipnotlar:
(1) Ari Çokona, 20 yüzyıl başlarında Anadolu ve
Trakya’da Rum Yerleşimleri; Literatür Yayınları; 1.Basım, Kasım 2016;
sayfa: 284
(2) Cengiz Gürbıyık, Karaburun Yarımadasında Türk Mimarisi; Arkeoloji ve Sanat
Yayınları-2010; sayfa:68-76
(3) Karaburun-Kösedere yürüyüşü için bkz. https://dagakactim.blogspot.com/2019/06/karaburundan-kosedereye.html
(4) Özer Akdemir; Dünden Bugüne Karaburun; Yarımada Nasıl Talan Ediliyor? https://ekolojibirligi.org/dunden-bugune-karaburun-yarimada-nasil-talan-ediliyor-ozer-akdemir
/
(5)
Fotoğraflar, belirtilenler dışında gezi sırasında İ. Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC
Merhaba; Özel coğrafyamızı çok güzel anlatmışsınız. Görmediklerimizi gördük, bilmediklerimizi bildik sayenizde. Teşekkürler.
YanıtlaSilSizi bir Karaburun Sayıp(Saip) türküsüyle selamlarım.
Türkünün hikayesi kısaca şöyle; Giorgi(Yorgi), Karaburunlu ünlü bir Rum Kabadayıymış Giorgi(Yorgi). Karaburu'daki fakir, düşkün ve çaresizlere yaptığı yardımlarla tanınırmış.
Sayıplı araştırmacı Yıldırım Aytaç tarafından Karaburun Türküleri adlı kitapta Karaburun'da derlenen türkülerden birisi de Sayıp'ın Toprağı Sıcaktır Sıcak(Yorgi'nin Türküsü)'dür. Türkünün hikayesi özetle; Ambarsekili olduğu söylenen Yorgi, Saip Köyü'nden bir kıza(kadına) aşık olmuş. Bir gece sevgilisini görmek için Saip'e yola çıkan Yorgi, Aşlamacık Yokuşu'nda kimliği belirlenemeyen kişiler tarafından bıçaklanmış. Annesi arkasından “Aman da Yorgi, dertli de Yorgi kabadayı olmuşsun Aşlamacık Yokuşu’nda uyumuşsun kalmışsın” diye ağıt yakmış...
Soyu Karaburunlu Rumlardan olan Andreas Baltas tarafından kayıt altına alınan Karaburun Sarpıncık Köyü'nden 1922 Nüfus Mübadelesi gereği Yunanistan'a giden Rumların söylediği bir şarkı(ağıt).
Şarkıyı(ağıtı) söyleyen Marianthi Gialama da Karaburun Sarpıncık köyündenmiş.
Türküyü Marianthi Gialama'dan dilemek için link:
https://www.youtube.com/watch?v=I-VippIAL04&t=96s&ab_channel=AndreasBaltas
Türküyü çeşitli ağızlardan dinlemek için:
1- https://www.youtube.com/watch?v=TF4chHIXs-k&ab_channel=MCahitUysal
2- https://www.youtube.com/watch?v=rxhD3yDn7go&ab_channel=Mustafa%C3%96zcan
Karaburun'un taş döşeli antik yollarında tekrar karşılaşmak dileğiyle,
Gel-Meli
Gör-Meli
Yürü-Meli
Meneviş Hanım; geri bildiriminiz için teşekkürler... Yıldırım Bey ile yaklaşık 14 yıl önce Karaburun'un kurtuluş gününde parkta açtığı kitap sergisinde tanışmıştık. Sanırım müzik öğretmeni idi. Sözünü ettiğiniz kitabı da o gün imzalayıp vermişti bana. Hâlâ yaşıyor mu bilmiyorum ama kendi çapında bir yerel araştırmacı yazar ve Karaburun sevdalısı bir insandı.Katkınız için tekrar teşekkürler... İF
SilYine çok güzeldi, keyifle okudum ve fotoğraflarla yaşadım. Teşekkür.
YanıtlaSilİlginize ve geri bildiriminize çok teşekkürler. Devamlılığı dileğiyle...İF
Sil