YAĞMURLA
VE YEŞİL DENİZİYLE ARKADAŞLIĞIMIZ
4 Mayıs 2023
İbrahim Fidanoğlu
Çiçekli ilkbahar nasıl yeşertirse yaprakları
Güneş ışığıyla birden büyürler hani
Biz de gençliğin tadını kısacık bir süre
çıkarıyoruz
Tanrılardan yana; ne iyiyi, ne kötüyü bilemeden.
…
Gençliğin çiçeği çabuk solar
Ömrü güneşin yeryüzünde parladığı kadar
Ama bu mevsim geçti mi?
Ölmek yaşamaktan daha iyi...
Kolophonlu Mimnermos
Giriş
Bugün İzmir’in
güneyinde kıyıdan biraz uzakta; sırtlarında Ion kenti Kolophon’un(1)
yer aldığı Değirmendere köyünün
civarında yürüdük. Tahtalı Barajı’na
hâkim bir tepeye doğru ağır ağır yükselen topografya, güneyden kuzeye; Tahtalı baraj gölüne doğru akmakta olan İzmirliboğazı Deresi tarafından
aşındırılmış bir vadinin iki yakasında şekillenmişti. Yer yer küçük çavlanlarla
coşan derenin suyuyla beslenen tabiat, yeni hayatı kutsayan bir filizi yeşil
renge bürünmüş gibiydi sanki. Yükseldikçe Tahtalı
baraj gölü aşağılarda kaldı; hatta görünmez oldu zengin bitki örtüsünün
içinde. Ta ki; dönüş yolunda kızılçamların ardından yeniden karşımıza çıkıncaya
kadar… Sabah güneşinden sisli ve yağmurlu öğleden sonrasına dek uzanan günün her
anı güzeldi doğrusu; buna ıslanmak da dâhildi. Eşlikçilerimiz ise, suyun ve
yağmurun sesleriyle bir de kuşların bitmeyen şakımalarıydı. Haydi, o zaman
yürüyelim.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Değirmendere’de sabah
Sabah 9 gibi çıktık Bornova’dan yola… Sabahın insanı
canından bezdiren trafiği, durmaksızın şehrin kalbine doğru akmaktaydı. Korna
sesleri, sağdan sola, soldan sağa; sinyal vermeksizin türlü sürücü
atraksiyonlarına karışıp gidiyordu ana arterlerde… Aydın otoyolu bile
tıkanmıştı; Işıkkent kavşağında her
zamanki saygısız ve hadsiz sürücüler, kendi şeritleri dışında iki şeridi daha
işgal etmişlerdi. Karabağlar ve Aydın yönüne gidecek araçlar için ise,
kala kala tek bir şerit kalmıştı. Sabırla devam ettik. Gişeleri geçince ancak
rahatladı yol. Gaziemir sapağından İzmir-Torbalı karayoluna geriye döndük;
oradan da Menderes’e ulaşan ve
üzerinde İsabey Bağları’nın da
bulunduğu sapaktan tali yola girdik. Bir süre Tahtalı Barajı’na paralel olarak seyrettiğimiz karayolunda Değirmendere-Kolophon-4 km. levhasından
sağa doğru saptık. Bir kaç kilometre sonra saat 10 gibi Değirmendere’nin merkezine ulaşmıştık.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(MYC; Mayıs 2023)
Yakın geçmişte
belediyelik binası olarak kullanılan caminin hemen yanındaki beyaz badanalı ve
iki katlı binanın alt katında köyün kahvehanelerinden biri yer alıyor. Diğer
mekânlar ise, anlaşıldığı kadarıyla şimdilerde Menderes Belediyesi’nin köydeki irtibat ve idari binası olarak
kullanılıyor. Binanın parka bakan ön cephesinde 2020 yılında yapılmış kalpaklı
ve oldukça güzel bir Atatürk portesi
ile dalgalanan formatta bir Türk bayrağı resmi yer alıyor. Binanın cami
tarafında; bize göre sağ yanındaki duvarda ise, Atatürk’ün “İstikbal
Göklerdedir” sözü ve hemen onun altında ise Cumhuriyetin ilk dönemlerinden
kalma bir uçak resmi bulunuyor.
Ortasında altıgen formlu
büyük bir havuzun önünde ise, geleneksel olarak birçok Ege kasabasında
rastlayabileceğimiz ve 1930 ile 1940’lı yıllar arasında bir kampanya şeklinde
yapılmış, Kurtuluş Savaşı’na ve
kurtarıcılarına saygı dolu göndermeler içeren anıt ve kitabelerden biri
bulunuyor. Üç basamaklı bir mermer düzlem ve ona ilave olarak iki kademeli bir mermer
kaidenin üzerinde yükselen dikilitaşın en üstünde ise, Atatürk’ün bir büstü yer alıyor. Dikilitaşın ön yüzüne “Bizim için canını veren Memetçiğe; 1935”
ifadesi, yan yüzüne ise; Değirmendere’nin
Yunan işgaline uğradığı güne işaret eden “Kara
Gün; 27.5.1919” tarihi, arka yüzüne ise dikilitaşın dikildiği tarihin
belirtildiği “Ne Mutlu Türküm Deyene;
31.8.1935” ifadeleri kazınmış. Belli ki Harf
Devrimi’nin henüz tam olarak oturmadığı zamanlardan kalma bir yazı olduğu
için; mermerdeki sözcük “diyene” yerine “deyene” şeklinde yazılmış olmalı.
Mermer kaidenin üst bölümünde ise, ön yüzünde; “Başında nöbetçiyiz”; yan ve arka yüzlerinde ise; “Onlar İnandılar; Döğüştüler, Öldüler”
ifadesi bulunuyor.
Güneşli bir Değirmendere sabahında tazecik
çaylarımızı yudumlayarak başlıyoruz güne. Sabahın serinliğinde; yaşlı
servilerin ve kızılçamların altında…
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Değirmendereli olmak; nasıl bir sorumluluk ister?
Saat 10.30 gibi Değirmendere’nin Tahtalı Barajı ve batı yönündeki çıkışına doğru; yer yer hala
varlığını sürdüren en azından yüz yıllık kerpiç evlerin de bulunduğu bir
sokağını takip ederek yürümeye başladık. Köyün içindeki sokakların hemen hepsi,
belki kanalizasyon amaçlı kazılmış, daha sonra kapatılmış, ama epeydir bu
şekilde beklemekteydi. En kısa sürede İzmir
Büyük Şehir Belediyesi’nin bu işe el atması temennisi ile köyün son
evlerine doğru yürüdük.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Daha sıkıntılı
manzaralarla ise, köyün çıkışına yakın bir konumda ve yoğun kızılçam örtüsünün
başladığı yerlerde karşılaştık. Neler yoktu ki; eski püskü koltuk takımları,
yoğun inşaat molozları, hemen Tahtalı baraj
gölünün kıyısından başlayarak kızılçam ormanına doğru genişleyen bir alana
yayılmış olan seraların dönemsel atıkları; ipler, kutular, her türlü pislik
güzelim doğanın bağrına saplanmış birer hançer gibi orada durmaktaydılar.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Büyük insanlığın
marifetleriyle doluydu çevremiz. Oysaki doğa bu bölgede ne kadar vericiydi;
zamanımızdan yaklaşık 2500 yıl önce Herodotos’un
deyimi ile Ionların şehirlerini (özelinde
Mimnermos’un ve Ksenophanes’in şehri Kolophon)“ bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü altında ve en güzel
iklimde kurdukları” bu topraklarda yaşayan şimdiki nesillerin bu güzelim
coğrafyayı gerçekten hak edip etmedikleri konusunda büyük tereddüt içindeyiz.
Yazık değil mi; bu kadar verici doğaya ve Kolophonluların
hatırasına yazık değil mi?
(Aralık 2012)
(Aralık 2012)
(Aralık 2012)
Yıllarca Urla’da; Klazomenai kazılarının başkanlığını yürüten ve bir anlamda Klazomenai ile bütünleşen değerli
arkeolog; rahmetli hocamız Prof Dr. Güven
Bakır, 2003 yılında bu güzelim topraklardaki Ionia uygarlığı üzerine şunları söylemiş;
“Herodotos'un
iklim açısından övgü ile bahsettiği bu uygun toprak parçası, Ionia’nın fiziki coğrafyası, Kimmer, Lyd ve Pers istilaları ile birlikte bu topraklardaki Sparta ve Atina’nın
hegemonya kurma girişimlerini vurgulayan Ionia
tarihi, Ionia düşüncesi, Ion edebiyatı, Ionia’da tanrılar dünyası, ölü gömme gelenekleri, Ion sanatı, Ionların bir yandan ekmek paralarını kazanmak, diğer bir yandan da
tehlike karşısında ikinci bir yurt kurmak amacıyla yaptıkları deniz aşırı
serüvenleri, bu serüvenlerin doğal sonucu olarak ortaya çıkan karşılıklı
etkileşimleri ve Ion kentlerinin
ortak sorunlarını birlikte çözmek için kurmuş oldukları, bugünkü Avrupa Birliği’nin
atası olan Panionion Meclisi gibi
unsurlarla birlikte ele alındığında, Ionia’yı
kavramak mümkün olabilmektedir.
(Aralık 2012)
Ion uygarlığını oluşturan bu unsurların arkasında inançlı ancak
laik, akılcı, isonomia (eşit
paylaşma) ilkesini benimsemiş, girişimci, kader kavramını tanımayan, meraklı
ancak merakta ölçüyü kaçırmayan, her durumda çözüm arayan, doğanın kanunlarını
belirlemeye çalışan, bunları günlük yaşama uygulayan bir insan tipi
belirginleşmektedir.” (Güven Bakır; Klazomenai Kazıları; 2003)
(Aralık 2012)
(Aralık 2012)
(Aralık 2012)
(Aralık 2012)
(Aralık 2012)
Bizler; bugün bu
toprağın sahipleri olan topluluklar olarak ne zaman ki böyle bir tarih
bilincine sahip olacağız; ancak o zaman bu toprakları hak edeceğiz. Demek
istediğimiz bu; sadece toprağı zapt etmek, ne yazık ki gerçek sahipliği
açısından o toprağa kök salmak anlamında yeterli olmuyor; bugün yaşadıklarımızı
dikkate aldığımızda…
(Mayıs 2023)
Tahtalı Barajı'na doğru 20.yy.ın başından kaldığını düşündüğümüz iki katlı bir çiftlik yapısı
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Değirmendere’den Malta Şelalesi’ne doğru…
Değirmendere ve çevresi, tanrının övüp yarattığı özel bir
coğrafya gerçekten… İrili ufaklı bir sürü dere, Değirmendere’nin yakın çevresinde konumlanmış tepeler arasındaki
vadilerden Tahtalı baraj gölüne doğru
akarken, doğaya bir anlamda can suyu oluyor. Etraf o kadar yeşil ki;
anlatılmaz. Zaten bugün özellikle öğle saatlerinden itibaren başlayan yağmurun
da etkisiyle, kendimizi zaman zaman Karadeniz
yaylalarında yürüyor sandık. Tahtalı
barajının da neden bu bölgeye yapıldığını, insan bu coğrafyada dolaşırken daha
iyi anlıyor.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(MYC; Mayıs 2023)
Köyden çıkarken,
neredeyse yüzyıllık kerpiç duvarlı avlulara açılan, koca kapılı kerpiç evlerin
yanından geçtik. Belki şehrin boğucu etkisinden uzaklaşmak için, nefes almak
amacıyla oralardan çıkıp gelmiş şehir kaçkınlarının yaptırdığı evlere rastladık
yürürken. Baraj gölüne doğru arazilerin büyük bir bölümü çok sayıda serayla
kaplıydı. Ormanlık alanda gördüğümüz her türlü atığın bir bölümü de bu seralara
aitti besbelli.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Son evleri ve birkaç
çiftliği arkamızda bırakarak hafif hafif yükselmeye başladık. Ayı fındıkları (sytrax sp.) çiçekteydi. Aşağı doğru
sarkan halleriyle, mahzun ve boynu büküktüler sanki ama bu onlara has bir
özellikti. Sağımızda yükselen tepelerin yamaçları tamamen kızılçamlarla
kaplıydı. Aşağılarda geçişe bile imkân bırakamayan sık makilik örtüsü; sırtlara
doğru kızılçamlar; dere yataklarında ise çınarlar hâkim bitki örtüsünü
oluşturmaktaydı. Melengiçler, üzerinde bembeyaz çiçekleri ve hafif ama baş
döndürücü kokularıyla akasyalar, filizi yeşil-açık kahverengi körpe
yapraklarıyla yeniden hayat bulmuş pırnar meşeleri, yol kıyısında dere
yataklarına doğru eğilmiş ayı fındıkları daha neler neler…
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Uzun süre Tahtalı baraj gölüne doğru yürüdük;
molozları, koltuk takımlarını ve her türlü pisliği geride bıraktıktan sonra,
ağır ağır İzmirliboğazı’na doğru
yükselmeye başladık. Baraj gölü ve seralar artık oldukça aşağılarda kalmıştı.
Şimdi yönümüz batıya doğru idi. Saat 11.30 civarında yağmur başladı. Sağanak
yağıştan aptal ıslatana kadar; farklı kıvamlarda aralıklarla devam eden yağmur,
öğleden sonra yaklaşık olarak 15.30’a kadar etkisini sürdürdü. Yağmurla
birlikte İzmirliboğazı’nı ve
kızılçamlarla kaplı 701 metre rakımlı Kaplanyatağı
Tepesi’ni yer yer yoğun bir sis tabakası kapladı. Sabah güneşli bir havada
başlamıştık güne; yürüdükçe hava bulutlandı; yağmur başladı ve dağ geçitlerini
sis bastı; ne gündü ama?
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Sık makiliklerle kaplı
vadinin dibinden akmakta olan İzmirliboğazı deresini yükseldikçe daha çok fark ettik. Suyun beslediği çınar
ağaçları dere yatağının her iki yanından fışkırırcasına yükseliyordu. Vadi
tabanından Tahtalı baraj gölüne doğru
akmakta olan İzmirliboğazı deresi,
yer yer iri kayaların üzerinden altındaki büvetlere doğru küçük çavlanlar
yaparak dökülmekteydi.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Boğazın yukarılarına
doğru yürürken, türlü renkte çiçeklerle karşılaştık; içlerinde kimler yoktu ki;
sapsarı çiçekleri ve kamçı gibi saplarıyla katırtırnakları,
morbaşlar (muscari comosum), hemen yol üstünde bitmiş öbekler halinde mor beğendiler ya da kaya güzelleri (iberis attica), kıyılarda ve kaya diplerinde aşağı doğru sarkmış
halde sapsarı ölmez otu ya da balkaymak otları (hellyhirsium), Kolophon orkideleri; lila renkli saç uzatan orkidesi (limodorum sp.) ve bembeyaz çiçekleriyle maymun orkideleri (cephalenthara sp.), koloniler halinde açık sarı renkli çiçekleriyle
kuş ayakları (lotus sp.), koyu pembe renkli çiçekleriyle göz alıcı glayörler, sanki bir şemsiye gibi
merkezden çevreye doğru saçılmış hissini veren; türlerine göre şeytan ayağı ya da çatal tavşan gibi isimlerle adlandırılan bupleurum sp. ailesinin örnekleri, açık mor renkli çiçekleriyle
uçurum kıyılarından vadilere doğru baş veren ada çayı (salvia’lar) kolonileri
ve daha neler?
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
İzmirliboğazı vadisinde...
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Malta Şelalesi’ne kadar İzmirliboğazı deresini iki kez beton köprülerle aştık. Bu esnada neredeyse vadi
tabanında seyretmekteydik. Çınarlar arasından son yağmurlarla beslenen dere,
aşağılara doğru usul usul akmaktaydı. Karatavuklar, ispinozlar ve isketelerin
çığırışları birbirine karışmıştı; bir de suyun ve yağmurluklarımızda tıkırdayan
yağmurun sesi.
İzmirliboğazı deresinde küçük çavlanlarla karşılaştık.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Değirmendere’den yaklaşık olarak 6,5 km kadar uzakta ve
solumuzda akmakta olan İzmirliboğazı
deresinin yatağına doğru yönelen daracık bir patikadan inerek ulaştık Malta Şelalesi’ne. Kayalar arasına
sıkışmış su, aşağıda oluşturduğu bir oyuntunun içindeki büvete doğru küçük bir
çağlayan şeklinde akmaktaydı. Suyun döküldüğü büvet, yüzülebilecek derinlikte
ve büyüklükteydi. Tam karşımızdaki geniş gövdeli çınar ağacı, karşıya geçmemizi
sağlayan suyun içindeki iri taş parçaları, büvetin ortasında karşıdan karşıya
gerilmiş bir ipte sallanan Türk bayrağı, çevreye dağılmış iri kayalar arasında
piknik yapmaya uygun küçük konfor alanları dikkatimizi çeken ayrıntılardı. Her
şeyden önemlisi çevre, özellikle hafta sonları yürüyüş grupları tarafından
sıkça ziyaret edilen bir yer olmasına rağmen, birkaç içecek kutusu ve naylon
torba dışında fazla kirli sayılmazdı. Bizim şansımız ise, buraya hafta arası
ulaşmış olmamızdı; büyük olasılıkla hafta sonları, şelale çevresinde herhalde
oturacak yer bulmak bile mümkün olamazdı.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Şelaleye ulaştığımızda
saat 12.30 civarı idi. Bir kesilip, sonra yeniden başlayan yağmur baskısı
nedeniyle yarım saatlik bir molada yanımızda getirdiğimiz yiyeceklerimizi sıcak
çayların eşliğinde hızlıca yedik. Çınarlar altında şelalenin ve kuşların
sesinden başka ortalıkta ses seda yoktu. Tepeden tırnağa huzur, tepeden tırnağa
sükûnet; şehirden ve dertlerden uzakta, doğanın kucağında sadece biz vardık;
bir de gördüğümüz göremediğimiz binlerce canlı…
(Mayıs 2023)
Akıyordu İzmirliboğazı deresi; şırıl şırıl...
(Mayıs 2023)
Yemek molası sonrası
şelaleden ayrıldık. Bir süre boğazı takip ederek yürüdükten sonra, dere
yatağının üst düzleminden yukarı doğru tırmanan bir sapaktan; yeniden Değirmendere yönüne döndük. Bu, İzmirliboğazı’nı terk ederek dönüşe
başladığımız anlamına gelmekteydi.
İzmirliboğazı deresi, usul usul Tahtalı barajına doğru akıyor. Biz de bir başka beton köprüyü kullanarak üzerinden geçiyoruz.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
İzmirliboğazı deresini bir daha aşarken...
(Mayıs 2023)
İzmirliboğazı deresi, bugünkü yağmurdan da oldukça beslendi.
(Mayıs 2023)
Dönüş yolunda
yürüdüğümüz orman yolundan sanki ilk kez biz geçiyor gibiydik. Hiçbir iz, nebat
üzerinde hiçbir ezilmişlik yoktu daha. Fırsat bu fırsat diye her türlü ot fırça
gibi bitmişti topraktan. Basmaya kıyamıyordu insan üzerlerine. Adaçayları, eflatun rengi çan çiçekleri, sarı renkli ölmez otları, sarı kantaronlar ve Kolophon orkideleri
ile bu yolda karşılaştık. Yağmur, hala aralıklarla sürmekteydi. Vadinin
aşağılarından yükselen su buharı, İzmirliboğazı’nın iki yanındaki dik yamaçlara doğru yavaş yavaş tırmanıyordu.
Bütün ümidimiz, bir ara sisin Tahtalı
Barajı’nın fotoğrafını yukarıdan çekebilmek için izin vermesi yönündeydi. Öyle
de oldu sonunda. Yağmur, 15.30 gibi kesildi ve bir süre sonra vadinin ve
ötesindeki düzlüklerin üzerinde bulunan sis tabakası dağıldı ve kızılçamların ardından
Tahtalı baraj gölü, bütün
güzelliğiyle ortaya çıkıverdi birden.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Yağmurda; Değirmendere'ye doğru...
(Mayıs 2023)
Dere yatağının üstünden
sürdürdüğümüz dönüş yolculuğumuz yolun bitmesiyle birlikte makilik örtüsüyle
kaplı bir sırttan zorlu bir inişe dönüştü. Sanırım yolu karıştırmıştık. Ama ne
gam; pırnar meşeleri, kesmik çalıları arasından zaman zaman boğuşarak da olsa,
kısa sürede şelaleye giderken kullandığımız toprak yola ulaşmıştık bile.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Köye ulaştığımızda saat
16 civarındaydı. Bu kez köyün yukarısındaki sokaklarının birinden yürüyerek
ulaştık merkezine. Birkaç kerpiç ev de bu sokakta vardı; ama Kolophon’un akropolisinin bulunduğu ve
definecilerce on yıllardır talan edilen sırta doğru çıkan kilit taşı döşeli
sokağın köşesinde günün sürprizlerinden biri bekliyordu bizi; yemyeşil
çınarların arkasına saklanmış; üst kattaki kemerli pencereleriyle dikkat çeken,
gri renkli briket tuğlalarla cephesi kaplı iki katlı eski bir ev; belki de bir
konaktı bu. 20.yy.ın başından kaldığını düşündüğümüz bu gösterişli yapının kim
bilir nasıl bir hikâyesi vardı; içindeki yaşayanlarla beraber? Şimdi bütün
yaşanmışlıklar sanki yok olup gitmiş gibi metruk bir binaya dönüşmüştü bu
gösterişli ev.
Değirmendere'ye yaklaşırken bu arkadaşlarla karşılaştık.
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
(Mayıs 2023)
Köyün meydanına doğru
inerken bir evin duvarının üzerinde gördük onu; yeni resmetmişlerdi sanki
sakallı bilge Kolophonlu Ksenophanes’i…
Bir zamanlar Ksenophanes de demişti ki resmedilen
tanrılar hakkında;
“B14-Fakat ölümlüler
tanrıların da doğmuş olduklarını zannediyorlar ve kendileri gibi
kıyafetleri, sesleri ve biçimleri olduklarını…
...
B15-Şayet öküzlerin ve
atların elleri olsaydı ve insanlar gibi çizip sanat eserleri üretebilselerdi,
atlar tanrılarını at şeklinde, öküzler de öküz gibi çizer, kendi şekillerini
tanrılarına verirlerdi.” (Ksenophanes;
Fragmanlar)(3)
Köyün meydanına doğru inen bir sokakta bir duvara resmetmişlerdi onu; Bir duvara Kolophonlu Ksenophanes...
(Mayıs 2023)
Kolophonlu Ksenophanes'in yakınlarındaki bir bahçenin avlu duvarının ardında rastladık ona; meyveye durmuş bir dut ağacı. Hiç durmaksızın hayat yeniler kendini.
(Mayıs 2023)
Antik Yunan’da bir
anlamda soyut tek tanrı düşüncesini dile getiren; İlkçağ’da Yunan tanrılarının
kurgusunu oluşturan Homeros ile Hesiodos’a kafa tutan ilginç bir adammış
Kolophonlu Ksenophanes… Demek ki Ionia’nın bu benzersiz topraklarından o
da beslendi; Değirmendere’de hayat
buldu; Pers işgali sonrasında Pisagor
gibi o da İtalya’da tamamladı ömrünü. Hayat belli olmaz; kimleri nerelere
savurur?
Bir Değirmendere sabahında açmıştık günü Değirmendere Parkı’nda; yine orada soluklandık, içtiğimiz keyif
çaylarıyla attık yorgunluğumuzu. Velhasıl yine burada sonlardık günü; akşam
trafikleri, korna sesleri, şehir cebelleşmeleri bizi bekler. Haydi bre;
bekletmeyelim İzmir’i…
Dipnotlar:
1. 11 yıl önceki yürüyüş
notlarımızda yer alan Kolophon için
bkz. https://dagakactim.blogspot.com/2012/
2. “Panionion’da (Bugünkü Kuşadası-Güzelçamlı’da-İF) toplanan Ionlar,
kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü altında ve en güzel
iklimde kurmuşlardır. Ne daha kuzeydeki bölgeler, ne de daha güneyde kalanlar
Ionia ile bir tutulamaz; hatta ne doğusu, ne de batısı; kimisi soğuk ve ıslak,
kimisi sıcak ve kurak olur.”Herodotos,
Tarih; Türkiye İş Bankası Yayınları, 3.Baskı, Mayıs-2006; I142; sayfa:79
3. Nurdane Şimşek; Ksenophanes’in Tanrı Anlayışı; Felsefe Arkivi; 43.Sayı, 2015/II,
65-81; bkz. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/697168
4.
Fotoğraflar, belirtilenler dışında gezi sırasında İ. Fidanoğlu tarafından çekilmiştir. Nebat isimleri konusunda katkısı nedeniyle Hasan Doğan'a teşekkür ederiz.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC
Ne güzel ülkemiz var diyerek tatlı tatlı yazıyı okurken, çöplerin olduğu fotoğrafa rastlamak... Sinir bozucu. Bu kafa ne zaman değişecek diye düşünmeden edemiyorum.
YanıtlaSilKaleminize sağlık. Keyifli geziler diliyorum.
Blogunuz çok güzel.. Sizi kendi sayfama da beklerim https://kontaklens.com.tr/ :) İyi günler dilerimm..
YanıtlaSil