23 Mayıs 2024
İbrahim Fidanoğlu
Sezonun son yürüyüşünü bugün Bayındır’ın yaylası olarak bilinen Alankıyı’da gerçekleştirdik. Yağmur
olasılığı gün boyu yüksekti; sonunda nasibimizi dağların yükseklerinde
fazlasıyla aldık. Sabah Kemalpaşa
üzerinden Yiğitler’e doğru ilerleyen
bir rotayı takip ettik. Yiğitler
deresine varmadan baraj inşaatı nedeniyle daha yüksek bir rakıma taşınan yeni
yol üzerinden Alankıyı’ya
ulaştığımızda saat 11 civarıydı.
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
Alankıyı, yaz aylarının kalabalıklığından oldukça uzak
ve sakindi. Bahçeler arasından gelen birkaç insan sesi ve köpek havlamaları
dışında sabahın mahmurluğu vardı ortalıkta. Arabayı buralara her uğradığımızda yaptığımız
gibi meydandaki çeşmenin karşısında bulunan caminin yakınlarına bıraktık.
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
Bugün Alankıyı yaylasının kuzeyindeki sırtlarda
dolaştık. Daha önceden yaylada yaptığımız yürüyüşlerde güney ve batıya doğru
ilerleyen rotaları takip etmiştik. Bugünkü yürüyüşümüz, kuzeye doğru yaptığımız
ilk yürüyüş oldu. Sık kızılçam örtüsü içinde seyreden yürüyüşümüzde zaman zaman
indiren şiddetli sağanaklar ve orman işçilerinin radikal kesim faaliyetleri
karşılaştığımız önemli anlardı. Toplamda 13 km civarında bir yürüyüş yaptık.
Alankıyı deresi boyunca yaban gülleri (rosa canina'lar)
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
Çeşmenin bulunduğu
meydandan önce doğuya doğru; solumuzda kalan Alankıyı deresinin yatağı boyunca yürümeye başladık. Yolun her iki
yakasında ceviz ağaçlarıyla kaplı bahçeler vardı. Sağımızdaki sırtta yaban gülleri (kuşburnu) ve
bembeyaz çiçekleriyle defne yapraklı
Girit ladenleri yoğundu. Sırttan yukarıya doğru baktığımızda her yerin bu
defne yapraklı Girit ladenleriyle kaplı olduğunu gördük. Manzara inanılmaz
güzeldi. Bu görüntüye daha önceki gelişlerimizden de aşina idik. Ama uzaktan
tepelere kar yağmış hissini veren bu benzersiz manzara, bizi yine de ilk kez
görüyormuşcasına etkiledi.
Dağa Kaçtım gezginleri, Alankıyı yaylasında; kiraz bahçelerinde, sırtlarda sanki kar serpintisi...
(A. Çini; Mayıs 2024)
(A. Çini; Mayıs 2024)
Alankıyı Yaylası'nın güney sırtları; her yer defne yapraklı Girit ladenleriyle kaplıydı.
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
Biraz yükselmiştik. Ardımızda
bakımlı bahçeler içinde güzelim bağ evleri vardı. Kuzeye doğru yöneldiğimiz
noktada Alankıyı deresini geçtik.
Derede su fazla olmasa da usul usul akıyordu. Yol artık bir toprak şoseye dönmüştü.
O sırada yanımızdan bizi toz duman içinde bırakan bir motosikletli geçti. Yiğitler-Bayındır asfaltına az kalmıştı.
Birazdan yolu atlayıp kuzeydeki sık kızılçamlardan oluşan ormana girecektik.
Vakit sabah olmasına rağmen, hava henüz oldukça sıcak ve güneşliydi.
Doğu yönünde Alankıyı deresi boyunca yürüyoruz.
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
(A.Çini; Mayıs 2024)
Yanından geçtiğimiz bir
cevizliğin içinde lila rengi çiçekleriyle göz alıcı karamuklar çıktı karşımıza. Henüz yeni açmışlardı besbelli. Bayındır asfaltını aşıp, ormana doğru
bir toprak yoldan yürümeye devam ettik. Sığırkuyrukları ve defne yapraklı Girit
ladenlerinin arasından geçtik yukarı doğru. Otların arasında kantaron toplayan bir köylüyle
selamlaştık uzaktan. Alankıyı yaylası
giderek uzaklaşıyordu bizden.
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
Bir süre yaylaya hakim konumdaki bir orman yolundan yürüdük. Her yanımızda defne yapraklı Girit ladenleri...
(Mayıs 2024)
Tatlı bir meyille
yükselen bir orman yolundan yürüdük uzun süre. Alankıyı yaylasına bakan hâkim bir sekideki kestane ve ceviz
ağaçlarının arasından seyrettik yaylayı. Hemen altımızdaki kiraz bahçelerinde
henüz kirazlar olgunlaşmamıştı. Ağır ağır tepemizde bulutlar öbekleşmeye
başladılar. Heracleum kolonilerinin
altından geçtik; mavi beyaz göğe bakarak.
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
Alankıyı yaylasının kuzey sırtlarında yürürken...
(Mayıs 2024)
Uzaktan hızar sesleri
geliyordu; sık kızılçamların ardından. İnsan sesleri motor seslerine karışıyordu
rüzgârla birlikte ulaşırken bize. İleride bir kamyona kesilen odun kütüklerini
yüklüyordu bir kepçe. Ortalık tarumar haldeydi. Bıçkının öfkesi derindi;
doğramıştı kızılçamları bir bir. Yolun kıyısına uzanmış ve kabukları sıyrılmış ağaç
ölülerinin arasından geçtik. Yürüdükçe uzaklaştık ormandaki kaostan.
(Mayıs 2024)
Kesim alanına gelmiştik. Ortalık toz dumandı. Yükünü almış bir kamyon yola çıkmış, aşağılara doğru iniyordu.
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
Batı yönünde kararan
hava, bize gelmekte olan yağmuru haber vermekteydi. Önce ağır ağır başladı
yağmur, daha sonra ise bardaktan boşanırcasına şiddetli bir sağanağa dönüştü.
Yağmurlukların altında rüzgârla savrulan yağmurdan kendimizi korumaya çalışarak
geçti zaman. Yağmurun durduğu bir anda yol kıyısındaki bir dizi kayalığın
üzerine konumlanarak hızlıca öğle yemeğimizi yedik.
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
Yemek sonrası oyalanmadan
yeniden yola koyulduk. Kısa bir süre sonra yağmur yeniden başladı. Bir süre
sonra yürüdüğümüz dağın sırtında bir ağılın yanına ulaşmıştık. Dağın öte
yüzünde başka bir topografya uzanıyordu kuzeye doğru. Biz ise güneye doğru
kızılçamların arasından kıvrılan orman yolunu takip ederek Alankıyı-Bayındır asfaltına doğru inmeye başladık.
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
(A.Çini; Mayıs 2024)
Bir durup sonra yeniden
yağmaya devam ediyordu yağmur. Aşağılarda Alankıyı
yaylasının evleri ve yemyeşil bahçeler uzanıyordu göz alabildiğine.
Yıkanmışlık, tertemiz bir duruluk vardı yaylada; ama yağmurun sağanağı altında…
Kızılçamların altındaki eğreltiotu örtülerinin yanından geçtik. Gümbür gümbür
gürleyen gök, arka arkaya çakan şimşekler altında asfalta zor attık kendimizi. Yaylanın
üzerinde; dağların sırtlarına çökmüş pamuk yığınları ardı sıra uzanıyordu Yiğitler Vadisi’ne doğru…
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
Bayındır asfaltını güney
yönünde geçerek karşımızdaki bir orman yolundan bir başka tepeye doğru
tırmanmaya başladık. Bir süre sonra tırmanışımız Orman Genel Müdürlüğü’nün bir orman şehidine ithaf edilmiş olan ve
yıllarca önce kar altında bir kez daha uğradığımız(1) Ali Yağbasan
Piknik Alanı’nın girişinde son buldu. 10 Ocak 2012 tarihinde karlı bir
günde uğradığımız piknik alanı şimdi tanınmayacak hale gelmişti. Alanda bulunan
bütün tesisler; restoran, tuvalet, piknik masaları ve daha neler; hepsi harap
haldeydi. 12 senede güzelim piknik alanının hakkından gelmiştik. Ellerimiz dert
görmesin(!), hep böyle kırıp dökelim; bize ancak bu yaraşır
diye geçirdik içimizden. Dinleyen mi vardı; kös dinleyenlerden başka…
(Mayıs 2024)
Ali Yağbasan Piknik Alanı ve girişinde yer alan tak; nizamiye kulübesinin bile doğramaları ve kapıları sökülmüş.
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
Çöplük haline gelmiş bir alan; herhalde bir zamanlar park yeri olarak düşünülmüş olmalı.
(Mayıs 2024)
Oysaki piknik alanının
girişindeki takın üstünde aynen şöyle yazıyordu: “Ormanlarımızı atalarımızdan miras edinmedik; çocuklarımızdan ödünç
aldık.”
Buralarda durmak bize
fazla ağır geldi; ayrıldık hemen piknik alanından. Güneydoğu yönündeki bir
tepeye doğru tırmandık. Bir kesim alanının içinden geçerek Alankıyı yaylasına hâkim bir noktada bulunan tepeden çevremizdeki
topografyaya baktık. Aşağıda cennetten bir bahçe; Alankıyı uzanıyordu. Tepenin hemen çevresine dolanarak yayla
düzlemine doğru oldukça dik bir şekilde alçalan bir orman yolundan inmeye
başladık. Kemalpaşa yönünde kara bulutlar
ağır ağır dağılıyordu artık; yağmurun ufuneti geçmişti.
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
Yaylaya doğru inişimiz
çabuk olsa da, arabamızı bıraktığımız caminin yanına ulaşmamız bir hayli zaman
aldı. Bahçeler arasından kıvrım kıvrım ilerleyen patikalar, bazen bizi bahçe
çitleriyle çevrili kapalı alanlara, kimi zaman ise sık sık makiliklerle kaplı
irimlere doğru sürükledi. Ama kaybolmak bile keyifliydi Alankıyı’da…
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
Alankıyı Yaylası'nda; bahçeler arasında...
(Mayıs 2024)
Kayrak taşlardan örülmüş
bahçe duvarlarının yanından geçtik. Kirazlıklar, ceviz ağaçları, çilek
tarlaları, elma bahçeleri; neler yoktu ki bereketli Alankıyı’da… Bahçeler arasında bordo-beyaz Isparta gülleri; kokusu
sanki sarhoş eder adamı. Hüzün dolu terk edilmiş bahçeler; içinde zamanın
yıpratıcılığına maruz harap kerevetler; yaşamışlıklar saklı her santiminde…
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
(Mayıs 2024)
Yemyeşil bir denizin
ardındaki bir fener gibiydi Alankıyı
Camisi’nin beyaz minaresi. Bahçeler arasından kıvrılarak ilerleyen döşeme
yolun sonunda köyün meydanına ve arabamızın yanına ulaşmıştık. Islanmış,
yorulmuş ama keyifli bir gün geçirmiştik. Yaylaya veda ederken, son durağımız
olan Parsa kahvelerine doğru yola
çıktık.
Dipnotlar:
(1) Alankıyı Ali Yağbasan Orman Piknik Alanı hakkında bkz. https://dagakactim.blogspot.com/2012/01/bayindir-alankiyi-yaylasi-yuruyusu.htm
(2) Fotoğraflar, belirtilenler
dışında İ. Fidanoğlu tarafından
çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC
Görüntüler, muhteşem.
YanıtlaSilİlginize teşekkürler...İF
Sil