Sayfalar

18 Temmuz 2024 Perşembe

YAĞMURLU ALANKIYI; BAYINDIR'IN YAYLASI'NDA...

23 Mayıs 2024
İbrahim Fidanoğlu
 
Sezonun son yürüyüşünü bugün Bayındır’ın yaylası olarak bilinen Alankıyı’da gerçekleştirdik. Yağmur olasılığı gün boyu yüksekti; sonunda nasibimizi dağların yükseklerinde fazlasıyla aldık. Sabah Kemalpaşa üzerinden Yiğitler’e doğru ilerleyen bir rotayı takip ettik. Yiğitler deresine varmadan baraj inşaatı nedeniyle daha yüksek bir rakıma taşınan yeni yol üzerinden Alankıyı’ya ulaştığımızda saat 11 civarıydı.
 
Alankıyı girişinde; çeşme başında...
(Mayıs 2024)
 
Yaban gülleri ya da kuşburnu çiçekleri
(Mayıs 2024)
 
Yağmurdan sonra; Alankıyı Yaylası'na bakış
(Mayıs 2024)
 
Alankıyı, yaz aylarının kalabalıklığından oldukça uzak ve sakindi. Bahçeler arasından gelen birkaç insan sesi ve köpek havlamaları dışında sabahın mahmurluğu vardı ortalıkta. Arabayı buralara her uğradığımızda yaptığımız gibi meydandaki çeşmenin karşısında bulunan caminin yakınlarına bıraktık.
 
Dağa Kaçtım gezginleri; Alankıyı yaylasında...
(Mayıs 2024)
 
Defne yapraklı Girit ladenleri; her yerde...
(Mayıs 2024)
 
Ceviz bahçelerinde; Alankıyı'da...
(Mayıs 2024)
 

Bugün Alankıyı yaylasının kuzeyindeki sırtlarda dolaştık. Daha önceden yaylada yaptığımız yürüyüşlerde güney ve batıya doğru ilerleyen rotaları takip etmiştik. Bugünkü yürüyüşümüz, kuzeye doğru yaptığımız ilk yürüyüş oldu. Sık kızılçam örtüsü içinde seyreden yürüyüşümüzde zaman zaman indiren şiddetli sağanaklar ve orman işçilerinin radikal kesim faaliyetleri karşılaştığımız önemli anlardı. Toplamda 13 km civarında bir yürüyüş yaptık.
 
Alankıyı deresi boyunca yaban gülleri (rosa canina'lar)
(Mayıs 2024)

Defne yapraklı Girit ladenleri; beyaz çiçekli...
(Mayıs 2024)

Pembe renkli çiçekleriyle normal yapraklı Girit ladenleri
(Mayıs 2024)
 
Çeşmenin bulunduğu meydandan önce doğuya doğru; solumuzda kalan Alankıyı deresinin yatağı boyunca yürümeye başladık. Yolun her iki yakasında ceviz ağaçlarıyla kaplı bahçeler vardı. Sağımızdaki sırtta yaban gülleri (kuşburnu) ve bembeyaz çiçekleriyle defne yapraklı Girit ladenleri yoğundu. Sırttan yukarıya doğru baktığımızda her yerin bu defne yapraklı Girit ladenleriyle kaplı olduğunu gördük. Manzara inanılmaz güzeldi. Bu görüntüye daha önceki gelişlerimizden de aşina idik. Ama uzaktan tepelere kar yağmış hissini veren bu benzersiz manzara, bizi yine de ilk kez görüyormuşcasına etkiledi.
 
Ardımızdaki Alankıyı bahçeleri
(Mayıs 2024)

Dağa Kaçtım gezginleri, Alankıyı yaylasında; kiraz bahçelerinde, sırtlarda sanki kar serpintisi...
(A. Çini; Mayıs 2024)

Alankıyı Yaylası'nın güney sırtları; her yer defne yapraklı Girit ladenleriyle kaplıydı.
(Mayıs 2024)
 
Biraz yükselmiştik. Ardımızda bakımlı bahçeler içinde güzelim bağ evleri vardı. Kuzeye doğru yöneldiğimiz noktada Alankıyı deresini geçtik. Derede su fazla olmasa da usul usul akıyordu. Yol artık bir toprak şoseye dönmüştü. O sırada yanımızdan bizi toz duman içinde bırakan bir motosikletli geçti. Yiğitler-Bayındır asfaltına az kalmıştı. Birazdan yolu atlayıp kuzeydeki sık kızılçamlardan oluşan ormana girecektik. Vakit sabah olmasına rağmen, hava henüz oldukça sıcak ve güneşliydi.
 
  
Doğu yönünde Alankıyı deresi boyunca yürüyoruz.
(Mayıs 2024)
    
Alankıyı deresinin üzerinden geçtik. Usul usul akıyordu dere Yiğitler'e doğru...
(Mayıs 2024)
 
Yol kıyısında bir cevizliğin içindeki karamuklar
(A.Çini; Mayıs 2024)

Yanından geçtiğimiz bir cevizliğin içinde lila rengi çiçekleriyle göz alıcı karamuklar çıktı karşımıza. Henüz yeni açmışlardı besbelli. Bayındır asfaltını aşıp, ormana doğru bir toprak yoldan yürümeye devam ettik. Sığırkuyrukları ve defne yapraklı Girit ladenlerinin arasından geçtik yukarı doğru. Otların arasında kantaron toplayan bir köylüyle selamlaştık uzaktan. Alankıyı yaylası giderek uzaklaşıyordu bizden.
 
Yiğitler-Bayındır asfaltını aştık; kuzeye doğru...
(Mayıs 2024)

Yaylada sığırkuyrukları
(Mayıs 2024)

Çekmeye doyamadık; defne yapraklı Girit ladenleri...
(Mayıs 2024)

Giderek yükseliyoruz. Kızılçamların altından yaylaya bakarken...
(Mayıs 2024)

Bir süre yaylaya hakim konumdaki bir orman yolundan yürüdük. Her yanımızda defne yapraklı Girit ladenleri...
(Mayıs 2024)

Tatlı bir meyille yükselen bir orman yolundan yürüdük uzun süre. Alankıyı yaylasına bakan hâkim bir sekideki kestane ve ceviz ağaçlarının arasından seyrettik yaylayı. Hemen altımızdaki kiraz bahçelerinde henüz kirazlar olgunlaşmamıştı. Ağır ağır tepemizde bulutlar öbekleşmeye başladılar. Heracleum kolonilerinin altından geçtik; mavi beyaz göğe bakarak.
 
Papatyagillerden kıllı tırnak otları; Alankıyı Yaylası'nda...
(Mayıs 2024)

Öbek öbek defne yapraklı Girit ladeni kolonileri
(Mayıs 2024)

Sarı kantaronlar; Alankıyı florasından...
(Mayıs 2024)

Heracleum şemsiyelerinin altından mavi-beyaz göğe bakarken...
(Mayıs 2024)

Karşımızda Alankıyı sırtları; kızılçamlar ve Girit ladenleri arasından yürüyoruz.
(Mayıs 2024)

Alankıyı yaylasının kuzey sırtlarında yürürken...
(Mayıs 2024)

Uzaktan hızar sesleri geliyordu; sık kızılçamların ardından. İnsan sesleri motor seslerine karışıyordu rüzgârla birlikte ulaşırken bize. İleride bir kamyona kesilen odun kütüklerini yüklüyordu bir kepçe. Ortalık tarumar haldeydi. Bıçkının öfkesi derindi; doğramıştı kızılçamları bir bir. Yolun kıyısına uzanmış ve kabukları sıyrılmış ağaç ölülerinin arasından geçtik. Yürüdükçe uzaklaştık ormandaki kaostan.
 
Kızılçamlarla kaplı ormanın derinliklerinden hızar sesleri geliyordu.
(Mayıs 2024)

Kesim alanına gelmiştik. Ortalık toz dumandı. Yükünü almış bir kamyon yola çıkmış, aşağılara doğru iniyordu.
(Mayıs 2024)

Biraz daha yukarılarda ise kesilen kütükler, kepçe yardımıyla kamyonlara yükleniyordu.
(Mayıs 2024)

Kesim sonrası kabukları sıyrılmış ağaç ölülerinin arasından geçtik; hiç bir şey olmamış gibi.
(Mayıs 2024)
  
Batı yönünde kararan hava, bize gelmekte olan yağmuru haber vermekteydi. Önce ağır ağır başladı yağmur, daha sonra ise bardaktan boşanırcasına şiddetli bir sağanağa dönüştü. Yağmurlukların altında rüzgârla savrulan yağmurdan kendimizi korumaya çalışarak geçti zaman. Yağmurun durduğu bir anda yol kıyısındaki bir dizi kayalığın üzerine konumlanarak hızlıca öğle yemeğimizi yedik.
 
Gök kararmıştı; bizi bir sürprizin beklediği aşikardı.
(Mayıs 2024)

Yağmurlukları kuşandık; yürümeye devam...
(Mayıs 2024)
 
Alankıyı Yaylası'nda yağmur...
(Mayıs 2024)
 
Kekiği andıran mor çiçek öbekleriyle karşılaştık. Ama ismini bilemedik.
(Mayıs 2024)
 
Yemek sonrası oyalanmadan yeniden yola koyulduk. Kısa bir süre sonra yağmur yeniden başladı. Bir süre sonra yürüdüğümüz dağın sırtında bir ağılın yanına ulaşmıştık. Dağın öte yüzünde başka bir topografya uzanıyordu kuzeye doğru. Biz ise güneye doğru kızılçamların arasından kıvrılan orman yolunu takip ederek Alankıyı-Bayındır asfaltına doğru inmeye başladık.
 
Tepeye vardığımız an; öte yakada başka vadiler, başka tepeler...
(Mayıs 2024)

Güneye; Bayındır asfaltına doğru inmeye başladık.
(Mayıs 2024)

Kızılçamlar altında eğrelti otları
(Mayıs 2024)

Mavi ladinin güzelliği
(A.Çini; Mayıs 2024)

Bir durup sonra yeniden yağmaya devam ediyordu yağmur. Aşağılarda Alankıyı yaylasının evleri ve yemyeşil bahçeler uzanıyordu göz alabildiğine. Yıkanmışlık, tertemiz bir duruluk vardı yaylada; ama yağmurun sağanağı altında… Kızılçamların altındaki eğreltiotu örtülerinin yanından geçtik. Gümbür gümbür gürleyen gök, arka arkaya çakan şimşekler altında asfalta zor attık kendimizi. Yaylanın üzerinde; dağların sırtlarına çökmüş pamuk yığınları ardı sıra uzanıyordu Yiğitler Vadisi’ne doğru…
 
Biz tepeden şiddetli sağanak altında inerken Alankıyı Yaylası'nın görünümü böyleydi.
(Mayıs 2024)

Peygamber çiçeği; taç yapraklarındaki yağmur damlalarıyla...
(Mayıs 2024)

Bulutlar gider; Yiğitler'e doğru...
(Mayıs 2024)

Bayındır asfaltını güney yönünde geçerek karşımızdaki bir orman yolundan bir başka tepeye doğru tırmanmaya başladık. Bir süre sonra tırmanışımız Orman Genel Müdürlüğü’nün bir orman şehidine ithaf edilmiş olan ve yıllarca önce kar altında bir kez daha uğradığımız(1) Ali Yağbasan Piknik Alanı’nın girişinde son buldu. 10 Ocak 2012 tarihinde karlı bir günde uğradığımız piknik alanı şimdi tanınmayacak hale gelmişti. Alanda bulunan bütün tesisler; restoran, tuvalet, piknik masaları ve daha neler; hepsi harap haldeydi. 12 senede güzelim piknik alanının hakkından gelmiştik. Ellerimiz dert görmesin(!), hep böyle kırıp dökelim; bize ancak bu yaraşır diye geçirdik içimizden. Dinleyen mi vardı; kös dinleyenlerden başka…
 
Ormancıların piknik alanına doğru tırmanıyoruz.
(Mayıs 2024)

Ali Yağbasan Piknik Alanı ve girişinde yer alan tak; nizamiye kulübesinin bile doğramaları ve kapıları sökülmüş.
(Mayıs 2024)

Piknik alanındaki tuvaletlerin durumu; her şey sökülmüş durumda...
(Mayıs 2024)

Çöplük haline gelmiş bir alan; herhalde bir zamanlar park yeri olarak düşünülmüş olmalı.
(Mayıs 2024)
 
Oysaki piknik alanının girişindeki takın üstünde aynen şöyle yazıyordu: “Ormanlarımızı atalarımızdan miras edinmedik; çocuklarımızdan ödünç aldık.
 
Buralarda durmak bize fazla ağır geldi; ayrıldık hemen piknik alanından. Güneydoğu yönündeki bir tepeye doğru tırmandık. Bir kesim alanının içinden geçerek Alankıyı yaylasına hâkim bir noktada bulunan tepeden çevremizdeki topografyaya baktık. Aşağıda cennetten bir bahçe; Alankıyı uzanıyordu. Tepenin hemen çevresine dolanarak yayla düzlemine doğru oldukça dik bir şekilde alçalan bir orman yolundan inmeye başladık. Kemalpaşa yönünde kara bulutlar ağır ağır dağılıyordu artık; yağmurun ufuneti geçmişti.
 
Piknik alanından sonra yeniden dağlara vurduk kendimizi.
(Mayıs 2024)
 
Tepedeyiz. Önde Girit ladenleri, arkada Alankıyı Yaylası; duru ve temiz...
(Mayıs 2024)
 
Alankıyı'ya doğru inerken...
(Mayıs 2024)
 
Sapsarı çiçekleriyle göz alıcı katırtırnakları
(Mayıs 2024)
 
Yaylaya doğru inişimiz çabuk olsa da, arabamızı bıraktığımız caminin yanına ulaşmamız bir hayli zaman aldı. Bahçeler arasından kıvrım kıvrım ilerleyen patikalar, bazen bizi bahçe çitleriyle çevrili kapalı alanlara, kimi zaman ise sık sık makiliklerle kaplı irimlere doğru sürükledi. Ama kaybolmak bile keyifliydi Alankıyı’da…
 
Kayrak taşlarla örülmüş bahçe duvarlarının yanundan geçtik.
(Mayıs 2024)
 
ve ceviz bahçelerinin kıyısından...
(Mayıs 2024) 
  
Alankıyı Yaylası'nda; bahçeler arasında...
(Mayıs 2024)
 
Isparta güllerinin kokusuyla kendimizden geçtik.
(Mayıs 2024)

Isparta gülleri; bordo-beyaz...
(Mayıs 2024)
 
Kayrak taşlardan örülmüş bahçe duvarlarının yanından geçtik. Kirazlıklar, ceviz ağaçları, çilek tarlaları, elma bahçeleri; neler yoktu ki bereketli Alankıyı’da… Bahçeler arasında bordo-beyaz Isparta gülleri; kokusu sanki sarhoş eder adamı. Hüzün dolu terk edilmiş bahçeler; içinde zamanın yıpratıcılığına maruz harap kerevetler; yaşamışlıklar saklı her santiminde…
 
Terk edilmiş bahçeler, zamanla yorgun düşmüş kerevetler gördük Alankıyı'da.
(Mayıs 2024)
 
Çilek bahçeleri; Alankıyı Yaylası'nda...
(Mayıs 2024)
 
Öbek öbek kantaronlar; bahçeler arasında...
(Mayıs 2024)
 
Camiye doğru son çiçekler; çan çiçekleri...
(Mayıs 2024)
 
Alankıyı Yaylası; günü bitirirken...
(Mayıs 2024)
 
Yemyeşil bir denizin ardındaki bir fener gibiydi Alankıyı Camisi’nin beyaz minaresi. Bahçeler arasından kıvrılarak ilerleyen döşeme yolun sonunda köyün meydanına ve arabamızın yanına ulaşmıştık. Islanmış, yorulmuş ama keyifli bir gün geçirmiştik. Yaylaya veda ederken, son durağımız olan Parsa kahvelerine doğru yola çıktık.

Dipnotlar:
(1)   Alankıyı Ali Yağbasan Orman Piknik Alanı hakkında bkz. https://dagakactim.blogspot.com/2012/01/bayindir-alankiyi-yaylasi-yuruyusu.htm
(2)    Fotoğraflar, belirtilenler dışında İ. Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
 
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC

2 yorum: