13 Nisan 2016
İbrahim Fidanoğlu
Şubat ayının baharı müjdeleyen günlerinden birinde Foça kırsalındaki Rum
kiliselerini ve terk edilmiş yerleşimleri dolaşmıştık.(1) Güzel bir anı paylaşmıştık Foçalı dostlarla. O
günden planladığımız bir rotaydı; Foça’nın her iki denizine hâkim noktadaki Kapukaya... Foça’ya doğru Bağarası
civarından başlayarak uzun bir süre her noktadan görülebilen bu yekpare kaya
kütlesine ve çevresindeki yaylaklara yürümek bugünkü hedefimizdi.
Kapukaya
Sabahın erken saatlerinde İzmir’den Foça’ya doğru hareket ettik. Hava
gün boyu açık ve güneşli, sıcaklık 24 derece civarındaydı. Buruncuk’tan ekşi
maya ekmeğimizi alıp Foça’ya doğru devam ettik. Saat 10’a doğru Foça’da bizi
bekleyen diğer arkadaşlarla buluştuk. Arabayı Foça’da bırakıp kısa bir minibüs
yolculuğu ile ulaştığımız Hacı Limanı sapağından önceki Küçük Erkeçler Mevkii’nde yoldan çıkıp karabaş otları, gevenler ve
kekiklerle kaplı vadinin bir dere yatağına doğru alçalan yamaçlarına doğru
inmeye başladık.
Küçük Erkeçler Mevkii altındaki dere yatağı
Serapias orkideleri
Dere yatağına doğru
ilerlerken, batıda sürekli izleyebildiğimiz Küçük
Erkeçler ve Büyük Erkeçler
kayalıkları, uzaktan bize Foça’nın volkanik tüf jeolojisiyle uyumlu yapısını yansıtmaktaydı.
Aşınmaya ve şekil değiştirmeye elverişli kayalıkların çevresinde oluşmuş irili
ufaklı mağaralar, uzun yıllar buraların keçi ağılı olarak kullanılması imkânını
yaratmış. Foçalı dostumuz Nazım Bey’in anlattığına göre; 1970’li yıllara kadar
bu mevkilerdeki kayalık alanlar, İl Özel İdaresi tarafından kâhyalara
hayvanlarını otlatmaları ve ağıl olarak kullanmaları için ihale ile kiraya
verilirmiş. Hayatları boyunca keçileriyle birlikte dağlarda dolaşan bu çoban insanların
devlet katında yöneticilerle muhatap olmaları ve bu alanların hepsini kiralamak
adına birbirleriyle ihalelerde mücadeleye girişmeleri ayrıca bir prestij
meselesine de dönüşürmüş. 1970’li yılların bu cansiperane ihale süreçlerinden
galip çıkan o zamanların en tanınmış kâhyalarından biri olan Şaban Kâhya imiş.
Şaban Kâhya, uzun yıllar bu mera ihalelerini kimseye kaptırmamış ve Foça
havalisinde ölünceye dek bu şanla yaşamış.
Yürüdüğümüz vadi
Küçük Erkeçler ve Büyük Erkeçler Kayalıkları
Dere yatağına
indiğimizde, az da olsa su ve ondan beslenen canlı hayatla karşılaştık. Yatağın
iki yanında yükselen vadinin yamaçları, bizi dış dünyadan soyutlamış gibiydi.
Kuşların sesleri vadinin iki yamacında yankılanıyordu sanki. Kuzeybatı yönünde
dere yatağından sırta doğru tırmanmaya başladık.
Foça orkideleri (serapias)
Aynı cinsten bir başka orkide
Foça orkidelerine bir örnek daha...
İnek memeleri
Bir kaya dibinde bulduğumuz inek memeleri yakından...
Karabaşların arkasında; İzmir asfaltı ve Gediz Deltası
Sırtın üst düzlemine
yaklaştığımızda, bizi günün ilk sürprizi; Foça orkideleri bekliyordu. Boynunu
bükmüş bordo-kahverengi tonunda benzersiz çiçekleri, bu alçak gönüllü ve
korunmasız duruşlarıyla bizden saygıyı çoktan hak etmişlerdi. Onlarcasını
gevenlerin dibine sığınmış halde bulduk. Fotoğraflayıp yolumuza devam ettik.
Sırta varmadan bu kez bembeyaz çiçekleriyle göz alıcı bayır güllerinin
diplerine gizlenmiş inek memeleriyle karşılaştık. Tire’de Yörükler Mevkii’nde Mayıs sonlarında yakaladığımız bu kırmızı-beyaz
renkli ilginç bitkinin tatlımsı özsuyu, Tireli dostumuz Hasan Hoca’nın
çocukluğuna dair bizlerle de paylaştığı bir değerli hatırasıydı. Bugün de biz,
Foça coğrafyasında yüz yüze geldik bu güzel bitkiyle.
Bulunduğumuz noktadan Hacı Limanı'nın görünüşü
Üzerindeki oyuklarla tüf kayalıkları
Küçük Erkeçler ve Büyük Erkeçler
Girit Ladenleri yada bayır gülleri (Tire yöresinde pamuklan)
Sırta tırmandığımızda
bizi Kapukaya’ya götürecek toprak
yola ulaşmıştık bile. Bundan sonra işimiz nispeten daha kolaydı. Biraz
altımızda yine küçük oyukları bulunan sarımsı tüf kayalıkları vardı. Yakınına
kadar gidip inceledik. Bu noktadan; yukarıda sözünü ettiğimiz Küçük Erkeçler ve Büyük Erkeçler kayalıkları rahatlıkla gözlenebiliyordu. Güneye
doğru ufuk çizgimizde Gediz Deltası; Gerenköy, Maltepe ve Panaztepe; güney batı
yönünde ise Hacı Limanı Denizi yer alıyordu. Kısa süre manzaranın keyfini
çıkardık ve daha sonra kuzey yönünde yürümeye devam ettik.
Göz alabildiğine yeşile durmuş gevenler
Gezginler, Kapukaya yolunda...
Kapukaya ve yaylakta otlayan koyunlar
Çoban Barış ve köpeği Rocky
Sağımızda yükselen
tepenin arkasına dolaştığımızda bir anda Kapukaya
ve önünde yemyeşil çayırlarıyla yekpare kayanın eteklerine dek uzanan
muhteşem yaylak belirdi. Rüzgârdan azade; oldukça korunaklı bir konumda yer
alan yaylağın ortasında bir koyun sürüsü otlamaktaydı. Onlara doğru yaklaşınca
çoban Barış ve köpeği Rocky karşıladı bizleri. Kırma kopay cinsi bir köpek olan
Rocky, önce bize pek de dostça davranmadı ama 15 yaşında, açık liseye devam
eden ve hayatının büyük kısmını şimdilik bu yaylakta tüketen Barış’ın
uyarısıyla duruldu.
Yaylakta gördüğümüz bir tür diken
Yaylağın ortasındaki ağıl
Yaylaktaki düzgün kesme taştan yapı taşları
Kuyu başında yalak olarak kullanılan lahide benzer ağız kısmı yivli bir hazne
Yaylaktaki kuyu
Gezginlerin kuyu başı hatırası
Yaylağın tam ortasında
bir kuyu, biraz yukarıda; büyük olasılıkla Kapukaya
üzerindeki eski zamanlara ait yapı taşlarının kullanılmasıyla yapılmış derme
çatma bir ağıl vardı. Bölgeye uğrayan askeri birliklerin bıraktığı siper izleri
de yaylakta mevcuttu. Bizim ilk izlenimimiz, bölgenin biraz hoyratça
kullanıldığı yönündeydi. İlerleyen zamanda Kapukaya’nın
üst düzlemine tırmandığımızda yanılmadığımızı bir kez daha gördük.
Kapukaya'dan Şaphane Dağı'na bakış; altımızda Yeni Bağarası'nın tarımsal alanları
Yaylaktan Kapukaya'ya tırmanırken...
Üzerinde deli bademleriyle bir badem çalısı
Gezginler, Kapukaya'da...
Tepede kemerli bir mimari parça
Çevreye saçılmış yapı taşları
Kapukaya'nın gölgesinde...
Kapukaya, yaklaşık 300 metre yüksekliğinde; kuzeyden güneye doğru
eğimli ve rüzgârlara kapalı bir havzanın doğusunda ve bir yarın başında yer
alıyor. Bölgedeki geçiş noktalarını denetleyen ve Yeni Foça ile Eski Foça
yönündeki her iki denizi de görebilecek denli geniş bir ufka sahip konumu
itibariyle, ilk anda bir gözetleme noktası olasılığını akla getiriyor.
Özellikle Batı Anadolu’da denizden içerlere doğru nüfuz etme olanağı sunan
geçiş bölgelerinde benzer savunma ve gözetleme noktalarını görmek mümkün.
Perslerin İ.Ö.546’da Batı Anadolu’daki Lidya egemenliğine son vererek
Anadolu’yu işgal etmesi sonrasında; bölge güvenliğini sağlamak adına bu tür
gözetleme kalelerine ihtiyaç duyduğu biliniyor. Örneğin bugün eski Tire yolu
yakınlarındaki Tulum Kalesi(2), Birgi’nin arka
dünyasındaki Küçük Menderes-Alaşehir geçişini tutan Yılanlı Kale(3)
ya da Ödemiş yakınlarında Kral Yolu üzerindeki bir dizi kale (Fesattepe’deki Pers
Satrapı Gamersos’un Kalesi(4), Hisarlık, Peşrefli(5), Fata ve Balabanlı(6)
Kaleleri) bu düşünceyi güçlendiriyor. Çünkü bunların hemen hemen hepsinde olası
Pers tahkimatından izler yer alıyor. Kapukaya’nın
hemen altındaki düzlemde ve Bağarası
civarında yer alan Pers Mezar Anıtı da, bu bölgedeki Perslerin varlığına işaret
eden önemli izlerden biri olarak dikkat çekiyor.
Kapukaya'nın yarığından öte yana bakış
Kapukaya'nın üst düzlemi
Kapukaya'dan Yeni Foça yönüne bakış
Kapukaya'dan yaylağın görünümü ve aşağıda otlayan Barış'ın sürüsü
Tepedeki yapı izleri
Çevrede anlatılan Kapukaya’ya dair bildik hikâyeler var.
Bir papazın buradaki bir kiliseden belli zamanlarda büyük bir çanı çaldığı,
sesinin Yeni Foça ve Eski Foça’dan dahi duyulduğu, bu çan sesleri sayesinde
papazların uzak noktalardaki başka kiliselerle de haberleştiklerine dair
rivayetler anlatılıyor. Bunların bir kısmını da o an Barış’tan dinliyoruz. Ana
kayanın hemen dibinde ve güney yönünde açılmış derin bir çukur ise, bize
buradaki defineci tahribatına dair bir kanıt sunuyor.
Kapukaya'nın altındaki düzlükler
Kapukaya'nın üst düzlemindeki harçlı temel izleri
Bir başka mimari parça
Kapukaya’nın üstünde rastladığımız temel izleri ne kadar eski; o
konuda çok emin değiliz. Ama kireçli harcın temelde kullanılmış olması, en
azından Bizans ya da Osmanlı dönemini işaret ediyor. Kapukaya’nın çevresinde
rastladığımız bileziği andıran bir kırık mimari parça, kesme taştan sağa sola
saçılmış yapı taşları, üzerinde düzgün bir deliğe sahip bir başka taş buradaki
bir yapıdan günümüze ulaşabilen yüzeydeki nadir örnekleri işaret ediyor.
Kapukaya'dan Gediz Deltası'na bakış
Kapukaya'dan Eski Foça yönündeki Hacı Limanı'na bakış
Kapukaya'nın kuzey yüzündeki bir baykuş yuvası
Kapukaya'nın kuzeyindeki meşe ağacı
Rocky takipte...
Barış'ın koyunları; arkada Hacı Limanı
Kapukaya’ya vardığımızda öğlen olmuştu. Arkamıza ana kayayı siper
ederek Gediz Deltası’na doğru yanımızda getirdiklerimizle güzel bir yer sofrası
kurduk. Barış ile birlikte 7 kişiydik. İki denize hâkim böyle güzel bir kayanın
dibinde yenen her lokmanın değeri vardı bizim için. Barış’ın köpeği Rocky’yi de
unutamazdık. Soframızdan o da nasibini aldı zaman zaman. Ana kayanın doğu
yüzündeki uçurumun kıyısında rüzgâra ve keçilere karşı direnen bir meşe ağacı
vardı. Yeni yeşermiş yaprakları rüzgâra doğru savrulurken, gölgesine sığınıp
yanındaki bir kayanın üstüne oturdum. Karşımda Şaphane Dağı, altımızdaki bayırdan aşağıda uzanıp giden Yeni Bağarası köyünün yemyeşil tarımsal
alanları, sağımda Gediz Deltası ve çok uzaklardaki Rüzgârlı Mimas; kafamdaki
düşüncelerin hepsini sildi götürdü o an. Yekpare bir kayanın ve bir meşe
ağacının dibinde bir arınma anıydı sanki.
Gezginin ve meşenin yalnızlığı; ileride Yeni Foça denizi...
Aşağı inerken porutlar karşıladı bizi.
Yeni Bağarası'na doğru...
Barış ile vedalaşıp Yeni Bağarası köyüne doğru aşağıya
indik. 15 yıllık yaşamı bu dev kaya kütlesi çevresindeki otlaklarda geçen bu
temiz yürekli Yörük çocuğu, uzun süre gözlerini arkamızdan ayırmadı; Kapukaya’nın ta tepesinden zaman zaman
çaldığı düdüğünün rüzgârla savrulan sesleri arasında; gözleriyle bizim ufuk
çizgisine doğru uzaklaşmamızı takip etti.
Ardımızda bıraktığımız Kapukaya, Çoban Barış ve yalnız meşe; üçü bir arada...
Yeni Bağarası'na doğru vadiler
Yeni Bağarası'na bakış
Yeni Bağarası patikalarında kadınaynası çiçekleri
Katırtırnaklarının ardından Kapukaya'ya bakış
Bu arada Kapukaya’nın güneyinden dolaşarak bizi Yeni Bağarası asfaltına çıkaracak olan
bir patikaya ulaşmıştık. İki yanımızda sapsarı katırtırnakları (porutlar),
çiçeğe durmuş kekik ocakları ve gevenlerin çevrelediği bir flora vardı. Biraz
ilerdeki yemyeşil çayırın üstü mora boyanmış gibiydi. Koyun dilli engerek otlarının içinden geçerek yol üstündeki bir
kuyuya vardık. Kuyudan çektiğimiz buz gibi suyla yüzümüzü yıkayıp yola devam
ettik. Asfaltın yakınlarında önce bir dere yatağının içinden, daha sonra da
oldukça kirli durumdaki Bağarası Deresi’nin üstündeki köprüden geçtik. Bu
civarda birkaç tane Rumlardan kalma terk edilmiş bağ kulesi vardı. Harap
durumda da olsa yine de yaşanmışlıkları anlatır gibiydiler; güzeldiler. Artık
asfalta varmıştık. Bundan sonra günün en sevimsiz anları olan Yeni Bağarası
asfaltı üzerinden gerçekleştirdiğimiz yaklaşık 1,5 km kadar bir yürüyüşümüz
kalmıştı.
Gezgin, Yeni Bağarası yolunda...
Koca bakla
Kapukaya'ya son bakış
Yeni Bağarası yakınlarında koyun dilli engerek otları ve ortasında bir papatya
Sarı ve beyaz papatyalar birarada...
Yeni Bağarası Deresi; çok kirliydi.
Bitmek bilmeyen asfalt
yoldaki yürüyüşümüz, Yeni Bağarası köyünün kahvehanesinde noktalandı. Avluda
birkaç yaşlıdan başka kimse yoktu. Balkan Savaşlarındaki bozgunun ardından
Anadolu’ya yönelen büyük göçün ulaştığı ismindeki “yeni” uzantılı köylerden
biriydi Yeni Bağarası da. Bugün
çoğunlukla Eski Foça ve Yeni Foça’daki turistik tesislerde çalışarak hayatını
kazanan, dar gelirli bir nüfusu barındıran köyün sokaklarını; yazın o sarı
sıcak günlerinde bir sessizlik kaplar. Akşama doğru işten dönenlerin
hareketlendirdiği cami ve kahvehanelerin çevresindeki hayat, ertesi güne
evrilen zamanla birlikte yeniden sessizliğe bürünür. Oysaki diğer Bağarası’ndaki hayat daha canlıdır ve
yol üstü trafiğinin etkisiyle de sabahın erken saatlerine dek sürer gider.
Gezginler, bir badem ağacının dibinde...
Yeni Bağarası asfaltı yakınlarında bir bağ kulesi
Bizi asfalta götüren yol
Bir bağ kulesi daha...
Bu havalideki üçüncü bağ kulesi
Yeni Bağarası asfaltı üstündeki bir Rum yapısının kapı detayı
Yol üstündeki bir evin bahçesinde gördüğümüz; şimdi çiçeklere yatak olmuş bir lahit eskisi
Bizim Yeni Bağarası kahvehanesindeki molamız ise,
bir kahve içimi kadar sürdü. Gölgede sohbetle ve günün değerlendirmesiyle geçen
zaman çabuk tükenmişti. İzmir’e dönme vaktiydi artık. Foçalı dostlarla birlikte
sabah arabayı bıraktığımız Foça’ya; 15 dakikada bir geçen metro aktarma otobüslerinden
biriyle döndük. Günün sonuna gelmiş, yaklaşık 12 km kadar yürümüş ve Foça’nın
iki denizini de gören haşmetli Kapukaya’yı
keşfetmiştik. Bir başka Kuzey Ege yürüyüşünde buluşmak dileğiyle Foçalı dostlarla
vedalaşarak İzmir’e doğru yola çıktık.
Dipnotlar
(1) Foça Kırsalında Rum Kiliseleri için bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2016/02/foca-kirsalinda-rum-kiliseleri.html
(2) Tulum Kalesi için bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2013/03/burgazovada-ilkcag-kaleleri-tulum.html
(3) Yılanlı Kale için bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2015/12/birgiden-kiraza.html
(4) Tire-Fesattepe’deki Gamersos’un
Kalesi için bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2012/02/pers-satrabi-gamersosun-tire.html
(5) Peşrefli Kalesi için bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2015/04/pesrefli-kalesinde-bahar.html
(6) Balabanlı Kalesi için bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2014/05/balabanli-kalesi-yuruyusu.htm
(7) Fotoğraflar, gezi sırasında İF tarafından çekilmiştir.
Yazan : İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC
Düzenleyen: MYC
keşke foça bölgesinde biraz daha çam ormanları olabilse. geçen ay kozbeyli'ye gitmiştik. bu yörede rum kültürü ve mimarisi çok belirgin gerçekten. resimler ve bilgiler harika. gördüğüm en iyi sitelerden birisi. teşekkür ederim:)
YanıtlaSilÖvgünüz için biz teşekkür ederiz, gezip gördüğümüz yerlerle ilgili fotograflari ve bilgileri paylaşmak bizi mutlu ediyor. Bilgi paylaştikça güzeldir.😃
YanıtlaSilİlginize teşekkür ederiz. Çamlar konusunda tereddütlüyüz. Nedenine gelince; kızılçamlara musallat olmuş bir kese kurdu var; yiyip bitiriyor bu ormanları. Mücadele konusunda da Orman İşletmeleri ne yazık ki yetersiz kalıyor. Acaba bu kurda karşı başka bir tür üzerinde mi durulsa diye aklımızdan geçiriyoruz. Örneğin servilere pek bir şey yapamıyor. Yine de uzman görüşüne ihtiyaç var. Ama yeşilin her türlüsüne elbette ki evet...Yok etmeyelim; büyütelim.
YanıtlaSilSevgiyle kalın...İF
Anlatım ve fotoğraflar çok güzel.Elinize sağlık
YanıtlaSilİlginize teşekkür eder, devamını dileriz. İF
YanıtlaSilCan dostlar, sevgili gezginler, fotoğraf ve yazılarınızla kapukaya ya bir kere daha sizinle gitmiş gibi oldum.ilk gittiğimde o heybetli kayaya demiştim ki ''ziyaretçin eksik olmasın ulu kaya''dilek yerine gelmiş. ''Bir başka mimari parca''adlı resimdeki ortası delik taşın ,ve diğer yuvarlak faturalı taşların varlığı gözetleme görevinde uzun süre kalan insanların tahıl öğütmek için kullandıkları küçük bir el değirmeni olama ihtimali üzerine sonuçsuz fikirler yürütmüştük. Doğada ki gezilerinizin sağlıkla neşeyle,heyecanla sürmesini dilerim. C.D.
YanıtlaSilKeşke siz de olsaydınız...İF
YanıtlaSilkapıkaya dedıgınız yerın adı aya pandıllı ( kılıse tepesı)dır .kapıkaya yenıfocanın bagrası tarafından gırısı olan bogazgecıdın adıdır.
YanıtlaSilDeğerli takipçimiz, o yürüyüşte Foça'dan bizimle gelen bir arkadaş grubuyla yürümüştük. Kapukaya adlandırması,onlardan aldığımız bilgiler doğrultusundadır. 19.yy.da o kaya civarında Rumların bir kilisesinin bulunduğuna dair bilgiler var; Aya Pandilli ismi belki bu geçmişe dayanabilir. Ancak bölgedeki yürüyüşümüz sırasında bizim kanaatimize göre çok daha eskilere; İlkçağ'a kadar dayanan bir hikayenin orada saklı olduğuna dair bir izlenim edindik. Bilgilerinize sunar, bloğumuza olan ilginizin devamını dileriz.İF
SilBiz izmirden hafta içi yürüyüş gurubuyuz kapukaya parkurunu yürümek istiyoruz bu konuda bilgi verebilirseniz seviniriz şimdiden teşekkürler
YanıtlaSilDeğerli takipçimiz,
SilYürüyüş notlarının içinde yer alan rota haritasını incelerseniz sorduğunuz sorulara yanıt bulabileceksiniz. Ama size şu kadarını söyleyeyim; Eski Foça'ya yaklaşırken Foça'nın çöplerinin döküldüğü alana sapan sola bir sapak var. Oraya gelmeden sağa doğru yönelen bir başka yola saparak sağınızda kalan dere yatağına girip karşıdaki tepenin sırtlarına tırmanacak; bu tepenin kuzey yönüne dönerek doğuya doğru yürüyeceksiniz. Zaten Kapukaya yada Aya Pandeli kayası diye bilinen dev kaya kütlesi bundan sonra size kendisi rehberlik edecek. Dönüşünüzü bizim yaptığımız gibi Yeni Bağarası yönünde; Kapukaya'nın sağındaki toprak yolu doğuya doğru dolaşarak yapabilirsiniz. Buralarda bazı tarla sınırlarını kullanarak Yenibağarası yoluna gelmeden önce bir dere yatağını geçmelisiniz. Bundan sonrası zaten kolay. Biz arabaları Eski Foça'da bırakıp; yukarıda belirttiğim başlangıç noktasına belediye otobüsü ile gelmiş ve Yenibağarası'ndan da dönüşümüzü Foça yönünde otobüsle yapmıştık. Bilginize sunar, keyifli doğa yürüyüşleri dileriz.İF
merhaba ben sosyoloji bölümü öğrencisiyim bir nesil araştırması yapıyorum foçalıyım sunumda foçayı inceleyeceğim fotoğraf ararken blogunuza rastladım bazı fotoğraflarını kullanmak istiyorum ama site izin vermiyor bunun için ne yapabiliriz?
YanıtlaSilBloğun altında yer alan e-mail adresime hangi fotoğrafları istediğinizi belirtirseniz yardımcı olabilirim.IF
SilBu tepeye kilise tepe.diyorduk o yollarda tepelerde ter dokenlere selam olsun.Komando yenifoca tepesi gozukmektedir resimlerde.
YanıtlaSilÇünkü orada bir Rum Ortodoks kilisesi varmış 19.yy.da. İlginize ve geri bildiriminize teşekkürler...İF
SilFoça orkideleri (serapias) hakkında geniş bilgi alabilirmiyim.Kaynak
YanıtlaSilbelirterek fotoğrafı kullana bilirmiyim
Merhabalar..
Sil2016 yılında Eski Foça'nın arka dünyasındaki Kapukaya diye bilinen bir hakim kayalığa doğru yaptığımız yürüyüşte halk arasında Erkeçler Mevkii diye bilinen yerde rastladığımız "serapias" ya da sağır kulağı diye anılan türden orkidelerdi gördüklerimiz. İzmir civarında; Tire'de, Karaburun yarımadasında, Foça ve daha kuzeydeki coğrafyalarda bahar aylarında çok rastlanan bir tür bu. İnternet üzerinden serapias diye aratırsanız bir çok bilgiye ulaşmanız mümkün. Foça orkideleri kavramı ise bir resim alt yazısı olarak o an aklımıza gelip kullandığımız bir tabir. Resimleri kaynak göstererek elbette kullanabilirsiniz. Size kolaylıklar ve bloğunda ilginizin devamlılığını diliyorum. İF