BADEMLİ’DEN
YAHŞİBEY GÖLETİ’NE DOĞRU
25 Nisan 2025
Kışı geçtik
Baharı çok özleyen
Nisan'ı sever.
Duran Şemşettin Şahin
Giriş
Bugün Dikili-Bademli'den
Yahşibey'e, oradan da Bademli'ye su temini için kurulmuş ve
oldukça büyük boyutlardaki Yahşibey Göleti’ne doğru yürüdük. Sabah
yürüyüşe bugün İzmir'den oldukça uzak bir destinasyon seçtiğimiz için,
12'ye doğru başlayabildik. Bademli'ye sabah 11.15 gibi vardık. Köyün merkezindeki
gölgelik asma altı kahvelerinden birinde sabah çaylarıyla başladık güne. Yahşibey,
Karesi Beylerinden birinin ismi ve Karesi Bey'in torunu...
Marmara ve Kuzey Ege'de Anadolu Selçuklularının uç beyleri olarak misyon
üstlenen bu Türkmen beyleri Batı Anadolu’da Bizans'a karşı köprü başlarını
tuttular ve Türk egemenliğinin bu topraklarda tesis edilmesinde önemli roller üstlendiler.
Bergama, Yahşibey'in bir dönem yönetim merkeziydi. Dolayısıyla
köye isminin verilmesi bu açıdan da anlamlı...
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
(MYC; Nisan 2025)
Bölge volkanik Karadağ'ın
kuzey ve batısında konumlanmış, oldukça taşlık ve volkanik püskürtü ürünü yerel
malzemeyi üreten bir jeolojik özelliğe sahip... Bu nedenle gerek Bademli'de
ve gerekse Yahşibey köyünde eski evlerin büyük kısmı, bordoya çalan
renkteki andezit taştan yapılmış. Bademli, akvaryum berraklığındaki denizinin
gördüğü rağbet nedeniyle, son yıllarda sayfiyecilerin ve müteahhitlerin akınına
uğramış durumda. Dolayısıyla geleneksel mimari Bademli'de yeni yapılan
binalarda terk edilmiş. Ancak Rumlardan kalan eski yapılardan günümüze ulaşabilenler
bu özelliğini koruyabilmiş. Bu evlerin kimisi ise, şehirli ve varlıklı insanlar
tarafından yeniden elden geçirilerek toparlanmış ve yaşam mekânı özelliğini
sürdürebilmiş. Yahşibey köyünde ise, yine şehirlilerin akını var ama
genellikle yeni yapılan evlerde modern mimarinin izleri yerel taş malzemenin kullanımıyla
bütünleşmiş durumda.
(Ocak 2024)
(Ocak 2024)
(Nisan 2025)
Şimdi gelelim günün
hikayesine…
Bademli’de
sabah
Dikili,
konumu itibariyle İlkçağ’daki Aiolis bölgesinde yer alan İzmir’in
en kuzeyindeki ilçelerinden birisidir. Özellikle Bademli ve Denizköy
önlerinde bir akvaryumu andırır ölçüdeki temiz denizi ve bitmek bilmeyen
uzunluktaki kumsallarıyla yazlıkçıların her zaman yakın takibinde olmuştur. Bir
yanda Anadolu anakarasının Ege Denizi içindeki uzantısı Midilli adasına olan
yakınlığı, diğer yandan da arka dünyasında yer alan zengin Kozak Yaylası ile bütünleşmiş topografyası, Dikili’nin tarih boyunca uygarlığın soluklandığı bir bölge işlevi
görmesine yol açmıştır. Son yıllarda Bergama-Dikili
ve Kozak Yaylası arasındaki bölgede
yoğunlaşan ve topografyanın bile değişmesine yol açacak boyuttaki altın arama
ve çıkarma faaliyetleri de bu bölgenin tarih boyunca bir çekim merkezi haline
gelmesinin bir diğer nedeni olarak dikkat çekmektedir.
(Nisan 2022)
(Temmuz 2023)
(Eylül 2007)
Bu
tarihsel gerçek, antik çağın ünlü coğrafyacı ve gezgini Amasyalı Strabon’un Geographika
adlı eserinde; hangi bölgedeki altının hangi güç tarafından çıkarıldığının
anlatıldığı aşağıdaki bölümde şu şekilde ifade edilmektedir:
“Tantalos ve
Pelopideslerin Phrygia ve Splyos dolaylarındaki madenlerden; Kadmos’unki
Thrakia’dan ve Pangaion Dağı’ndan; Priamos’unki Abydos dolaylarında Astyra
altın madenlerinin (bugün hala az miktarda kalıntı vardır. Bu madenlerden
çıkartılan toprak çok fazladır ve yapılan kazılar, çok eski çağlardan beri
madenin işlediğini gösterir) ve Midas’ınki Bermios Dağı dolaylarından; Gyges,
Alyattes ve Kroisos’unkiler Lydia’da, topraklarının madenleri tüketilmiş olan
küçük bir köyün bulunduğu Atarneus ile Pergamon arasındaki bölgeden elde
edilmiştir.”(1)
Kozak Yaylası'nda yakınlarında bir altın madeninin bulunduğu Kaplan köyünün çınar gölgesindeki kahvehanesi
(Temmuz 2023)
(Temmuz 2023)
Kaplan'dan Nebilere'e doğru inerken; "altın"a feda edilen fıstık çamlarından müteşekkil yeşil bir denizdi ortalık.
(Haziran 2007)
(Temmuz 2023)
Sabah bu coğrafyaya eski
bir Aiolis yerleşimi Pitane’nin tam üstünde kurulmuş olan modern Çandarlı
kasabası üzerinden ulaştık. Çandarlı-Dikili karayolunu takip ederek
saptığımız Esentepe-Katıralanı-Merdivenli köy yolu, yakın zamanlarda
kilit taşı döşenmiş oldukça dik bir inişle bizi Bademli’ye taşıdı. Bugün
Katıralanı üzerinden Merdivenli’ye ulaştığımızda, köyün daha
önceki zamanlara göre oldukça değiştiğini ve ağırlıklı olarak köyün denize
bakan yüzünde şehirli yazlıkçıların yaptırdığı gösterişli evlerin yamaca
saçıldığına tanıklık ettik. Bunların hepsi yeniydi ve genellikle inşasında yerel
malzeme olan volkanik andezit yapı taşı kullanılmıştı.
(MYC; Ekim 2016)
(Nisan 2025)
Çandarlı ve Dikili arasında; volkanik Karadağ'ın üzerinde yer alan krater gölü Karagöl...
(Şubat 2010)
(Şubat 2010)
Bu rota, geçmiş yıllarda
zaman zaman yürüyüşlerimizde kullandığımız ve iyi bildiğimiz bir yoldur. Katıralanı
yakınlarındaki İlkçağ kalesi Hatipler(2) ile
volkanik Karadağ’ın volkan konisinde hayat bulan Karagöl(3)
yakın coğrafyada yaptığımız yürüyüşlerden bazılarını oluşturuyor.
(Nisan 2025)
Sabah Bademli’ye
ulaştığımızda saat 11.15 civarındaydı. Köyün merkezinde yer alan konforlu koyu
gölgelik alandaki asma altı kahvehanelerden birinde oturup keyifle sabah
çaylarımızı içtik. Turizm sezonu henüz başlamadığından dolayı Bademli fazla
kalabalık değildi. Evlerin ve dükkanların bazılarında hayat belirtisi bile yoktu.
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
(Nisan 2022)
Bademli’yi bugün artık bir köy yerleşimi olarak anmak imkânsız.
Çünkü gerek sahildeki yazlık siteler ve gerekse merkezdeki yapılaşma refleksi, bu
gerçeğe işaret ediyor. Bu yüzden son yıllarda bir küçük kasaba kimliği kazanan Bademli’nin
eski yıllardan bildiğimiz mütevazı görünümü de zamanla ortadan kalkacak gibi
duruyor.
Bademli'nin Denizköy yönünden girişinde yer alan eski bir ev
(Nisan 2022)
(Nisan 2022)
(Kaynak: Rahmi Koç Müzesi)
Bademli, aslında Ege Denizi kıyısında yer alan bir
İlkçağ liman yerleşimi Kanai’nin üzerine konumlanmış durumda. Kanai, adını; Çandarlı – Dikili arasında yer alan Karadağ’dan
(İlkçağ’da Karadağ’ın Kane ya da Kanai ismiyle anıldığını Strabon’dan
öğreniyoruz) alan Aiolis
yerleşimlerinden biri... Bademli, mübadele öncesi Rum nüfusun
yoğun olarak yaşadığı bir balıkçı köyü olarak biliniyor. Bugün eski bir fırının
üzerinde; burada Rumların yaşadığı dönemde kahvehane işleten bir Rum’a ait
mermer bir plaka yer alıyor. Levhada 1880 Ağustos tarihi ile kahvehanenin
sahibi Rum Emmanuel Karaoğlu’nun ismi bulunmakta. Bademli’nin en önemli tarihi miraslarından birisi ise; İstanbul’da,
Sütlüce’deki Rahmi Koç Sanayi Müzesi’nde yer alan zeytinyağı sıkım tesisi.
1928 yılında Bademli köyünde buharlı
makinalarla imalata başlamış olan Araser
Zeytinyağı Fabrikası, bir anlamda Rahmi Koç Müzesi’nde yeniden hayat
bulmuş.
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
Bademli’ye bugün bizim
ulaştığımız Esentepe-Katıralanı-Merdivenli rotasının dışında ve volkanik
Karadağ’ın batı etekleri boyunca uzanan Çandarlı-Denizköy yoluyla
da gelmek mümkün. Halk arasında Kalem Adası diye bilinen, kireç taşı
oluşumlarından (45 derece eğimle oluşmuş) ibaret ıssız adanın biraz
ötesinde ve Bademli ana karasına ince bir kıstak ile bağlanan bir
yarımadanın üzerinde yer alan Kanai kentine dair herhangi bir yer üstü
kalıntısına rastlanmıyor.
(Nisan 2022)
(kaynak: https://erkmensenan.blogspot.com/2009/04/kanai-antik-kenti-dikilibademlikillik_22.html)
(Nisan 2022)
Pitane’den Elaia’ya; oradan da daha kuzeye doğru uzanan bir rotada; Kanai ile ilgili olarak Strabon, Geographika isimli yapıtında şu bilgileri aktarıyor:
“Sonra 100 stadia ötede (Elaia’dan sonra-İF), Kane’ye ulaşılır. Burası Lekton’un (bugünkü Baba Burnu-İF) karşı tarafında yükselen bir burundur ve Elaitikos (bugünkü Çandarlı-İF) körfezini de içine alan Adramyttenos (bugünkü
Edremit-İF) körfezini oluşturur. Kanai,
Kynos’dan (Yunanistan’da Lokris bölgesinde bir kent-İF) gelmiş olan
Lokrislilere ait küçük bir kasabadır ve Lesbos’un
(Midilli-İF) en güney ucunun
karşısındaki Karialıların topraklarında bulunur. Bu topraklar, Arginussai adaları (Kalem adası ve karşısında yer alan bugünkü Garip adaları-İF) ve üst
tarafındaki burna kadar uzanır. Bazıları bu burna hayvanın ismine dayanarak Aiga (Keçi Burnu-İF) demektedir… Şimdi Kane veya Kanai denen
dağın (şimdiki Karadağ-İF) tümüne
eskiden Aiga denirdi. Dağ, güney ve
batıda denizle, doğusunda daha aşağıda Kaikos
(şimdiki Bakırçay-İF) ovası ile ve
kuzeyde Elaia topraklarıyla
kuşatılmıştır. Bu dağlar, kitle halinde Aigaion
(Ege-İF) denizine doğru
meylettiklerinden, onun adını almışlardır. Daha sonra Sappho’da (İlkçağ’da yaşamış
Midillili kadın ozan-İF) geçtiği gibi burnun kendisine Aiga denmiş, geri kalan kısım Kane
veya Kanai olarak adlandırılmıştır.”(4)
(kaynak: https://erkmensenan.blogspot.com/2009/04/kanai-antik-kenti-dikilibademlikillik_22.html)
(Nisan 2022)
(Nisan 2022)
Köy içinden plaj yönüne dönünce; kıstağı geçtikten
sonra, sola doğru toprak yoldan kıyı boyunca devam edilirse, dalyana paralel
adayı güzel bir kumsala (yazın plaj olarak kullanılıyor) kadar dolaşmak mümkün.
Kıstağı takiben sağdaki asfalt yol, bizi Killik Kumsalı’na götürüyor. En
uçta bir jandarma karakolu bulunmakta… Buradan tekrar sağa ve kuzeye ayrılan
bir başka yol ise, halk arasında Yahudi Kalesi olarak da bilinen bir
ören yerine ulaştırıyor yolcusunu. Kanai kenti, varlığının hiçbir
döneminde gelişmiş, bayındır, önemlice bir kent durumunda olmamış. Yukarıdaki
metinde de belirtildiği gibi Strabon; çağında Kanai’yi küçük bir
kasaba olarak tanımlıyor. İ.Ö. 191 – 190 kışında Roma donanması, Selevkos
Kralı III. Antiokhos’a karşı sürdürülen savaş sırasında bağlaşık Bergama Krallığı’nın sınırları içinde
yer alan bu kentin limanında (Killik Kumsalı) konaklamıştı.
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
Asma altı kahvesinde sabah
çaylarımızı içtikten sonra, köyü ikiye bölen ana caddesinden ayrılarak batıya ve
denize doğru yönelen bir yola saptık. Yol boyunca Bademli’nin eski köy
evleri vardı. Yaşlı bir amca kendi gibi yorgun bir evin önünde güneşleniyordu.
Selamlaştık. Elimizde batonları görünce şaşırdı önce; açıklayınca anladı. Bir
süre sahile yakın konumdaki bahçeler içindeki bu yolu takip ettik. Bahçe
çitlerinin üzerinden sokağa doğru sarkan güller ve bahçe kıyısı boyunca sapsarı
krizantem papatyaları baharı müjdeler gibiydiler.
Gezgin Bademli sokaklarında; arkasında sarı papatyalar kolonisi...
(MYC; Nisan 2025)
(MYC; Nisan 2025)
Tarladan öteye; önde keçiler, arkadaki yamaçta ise; birazdan uğrayacağımız Yahşibey köyü...
(Nisan 2025)
Zeytinliğe doğru yöneldiğimiz patika
(MYC; Nisan 2025)
Bir süre sonra yürüdüğümüz
yoldan doğuya doğru dönerek zeytinliklerin içine doğru ilerledik. Olacak şey
değil, ama düz yolda yanlış bir patikaya sapmıştık. Patika, bizi sınırları tel
örgülerle çevrilmiş bir zeytinliğin içine hapsetmişti sanki. Sonunda kuru bir
dere yatağına girerek Bademli-Dikili karayoluna doğru çıkmaya karar
verdik. Yer yer sık çalılarla ve tabanı iri dere taşlarıyla kaplı olan dere
yatağının biraz yukarısında bu kez berbat kokulu bir kara suyun aktığı bölüme
rastladık. Kayalar kaygandı; ayağım kaydı ve bu
suyun içine girdim. Benim için kötü bir andı. Dereden bata çıka bir şekilde kurtulduktan sonra, en büyük
şansımız bir çeşmeye rastlamamız oldu. Burada temizlendikten ve serinledikten sonra
asfalta ulaştık.
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
(MYC; Nisan 2025)
Bademli’den
Yahşibey’e
Bademli-Dikili karayolunu atlayarak Dikili yönündeki Yahşibey
köyüne doğru bir süre yürüdük. Yahşibey köyü yamaca yaslanmıştı. Köyün
güney yönündeki girişinden merkeze doğru tırmandık. Yahşibey’e daha
önceki zamanlarda da defalarca uğramıştım. Yerel andezit yapı taşlarıyla
yapılmış megaron tipi geleneksel mimariye sahip köy evleriyle dikkat
çeken şirin bir köydü Yahşibey. Denize yakınlığı ve yüksekten manzaraya
egemenliği nedeniyle, son yıllarda daha sakin bir yerleşim düşüyle şehirden
gelenlerin ilgisini çekmekteydi. Bunun sonucu ise, köyün yukarılarında ortaya
çıkan yeni yapılaşma faaliyetleriydi.
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
(MYC; Nisan 2025)
Sokaklar erken bastıran
sıcağın ve sabahın etkisiyle derin bir sessizlik içindeydi. Köyün camisine
doğru yürüdük. Yokuşun sağında bahçedeki gösterişli dut ağacının ve zeytinin gölgesine
saklanmış; mavi doğramalı ve beyaz badanalı güzel bir ev dikkatimizi çekti.
Evin denize bakan şirin balkonunda serin bir sabahta kahvaltıyla başlayan bir
yeni günü düşledik.
Bir sokağın köşesinde rastladığımız dutun ve zeytinin gölgesine saklanmış mütevazı ama çok güzel bir Yahşibey evi
(Nisan 2025)
(MYC; Nisan 2025)
Bugün yine Cuma’ydı ve
namaz vakti yaklaşıyordu. Kimsecikler yoktu ortalıkta. O sırada Cuma selası
okundu. Ama köyün kahvehanesi bile kapalıydı henüz. Tek açık yer bakkaldı.
Fazla oyalanmadık ve yukarıdaki inşaatı devam etmekte olan evlere doğru giden
bir yolu takip ederek Yahşibey’in merkezinden ayrıldık.
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
Yahşibey sırtlarında köyün yeni sakinleri için yapılmakta olan modern çizgilere sahip evlerden biri
(Nisan 2025)
Köyün arkasına doğru
tırmandığımızda arkamızda köyün son evleri ve derin mavilikler kalmıştı. Tepede
birkaç yeni evin devam etmekte olan inşaatının yanından geçtik. Yol bizi doğu
yönünde volkanik bir arazide tatlı bir meyille yükselen ve makilikler ve meşeliklerle
kaplı bir topografyaya doğru sürükledi. Bademli’nin hemen üzerinde yer
alan bu sırta da saçılmış birkaç ev vardı. Biz bir yandan ara ara durup denizi
seyrederek gölete doğru yürümeye devam ettik.
Yahşibey'den ayrıldıktan sonra tatlı bir meyille yükselen bir sırta doğru yürüdük. Aşağılarda Bademli görünüyordu.
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
(MYC; Nisan 2025)
Doğa tamamen uyanmıştı. Bu
topografyadaki hâkim bitki örtüsü meşeler ve makilikler, tamamen yemyeşil
giysilerini kuşanmışlardı. Krizantem papatyalar, aynı saptan çıkmış ve sarı
papatyaları andıran sarı çiçekleriyle kanarya otları, mor renkli peygamber
çiçekleri (dağ karanfili diyen de var) bahçelerden sokağa sarkan ve yolcusunu
sarhoş eden kırmızı güller, enginarın akrabası kenger dikenleri (kimi mor
çiçekte, kimi tomurcuktaydı), bembeyaz, asil ve iri papatyalar; hepsi göz
alıcıydılar.
Sırtta yükselirken ardımızda Yahşibey köyünü ve Ege'nin derin maviliklerini bıraktık.
(Nisan 2025)
(MYC; Nisan 2025)
Yahşibey
Göleti’nde…
Bir süre bozuk bir asfaltı
takip ederek sırta tırmanmaya devam ettik. Her yanımız makiliklerle kaplıydı.
Yol kıyısında bir ağılın yanından geçtik. Ağılın biraz aşağısında İZSU’nun Yahşibey
Göleti’nden Bademli’ye suyu pompalayacak olan pompaj istasyonu
vardı. Dönüşte de istasyonun önünden geçen bir patikayı takip ederek Bademli’ye
indik zaten.
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
(MYC; Nisan 2025)
(Nisan 2025)
Yükseldikçe arkamızdaki manzara
bütün görkemiyle ortaya çıktı. Önümüzde ise makilikler ve meşeliklerle kaplı
tepeler vardı. Ama her yer baharın yeşil boyasıyla boyanmıştı sanki. Yüzümüzü
denize doğru döndüğümüzde önümüzde uzanan manzaranın ayrıntıları ise şöyleydi; hemen
aşağılardaki düzlüğe yayılmış evleriyle dikkat çeken Bademli köyü,
sağında solunda yemyeşil bir alan olarak göze çarpan zeytinlikler, daha ileride
ve denize daha yakın konumda dizi dizi yazlık sayfiye evleri, en arkada İlkçağ
yerleşimi Kanai’nin konumlandığı tepe ve yanındaki doğal limanı
oluşturan burun ve onun ardında ise Ege’nin derin mavilikleri göz alabildiğine
uzanıyordu; ta ki Midilli’ye doğru…
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
Karşımızdaki dağın
tepelerinde bembeyaz bir pamuk yığınını andıran bulutlar toplaşmıştı. Sağımızda
Merdivenli yönünde giderek derinleşen bir dere yatağı Yahşibey Göleti’nden
arta kalan suları denize doğru taşıyor olmalıydı. Ama şimdi kupkuruydu dibi. Uzun
süre bu toprak yolu takip ederek Yahşibey Göleti’ne doğru yürüdük. Önümüzdeki
sırtı aştıktan sonra gölet göründü. Yol kıyısından ayrılarak göletin kıyısına
oradan da bendin üzerine tırmandık. Bendin üstünden karşı kıyıya geçtik. Yaklaşık
2 saattir güneşin altında ve sıcak bir havada yürüyorduk. Şimdi gölet
kıyısındaki bir pırnar meşesinin gölgesinde mola zamanıydı.
(MYC; Nisan 2025)
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
Yahşibey Göleti, yaz aylarında bütün sahil yerleşimlerinde olduğu
gibi büyük problem olan Bademli'ye ve diğer çevre köylere daha çok
tarımsal sulama amaçlı su temini için yapılmış. Henüz devreye alınmamış.
Tarlalara vanalardan borularla çekilecek su için hazırlıklar yapılmış, ama biz
oradan geçerken henüz süreç tamamlanmamıştı. İniş sırasında bu yönde gözlemlerimiz
oldu. Yemek molasını göletin kıyısında verdik. Gri balıkçılar ve martılar suda
yıkanıyor, durmadan suya dalıp çıkıyorlardı. Göletin karşı kıyısında ise büyük
bir keçi-koyun sürüsü aheste aheste otluyordu. Suyun kıyısında uzaktan gelen
çıngırak seslerini ve köpek havlamalarını dinlemek hoşumuza gitmişti. Yarım
saat kadar göletin kıyısında dinlendik.
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
İzmir Büyük Şehir
Belediyesi’nin web sitesinde 12
Nisan 2025 tarihli bir yazıda konuyla ilgili olarak şu bilgiler yer alıyor:
“İzmir Büyükşehir Belediyesi, Dikili’nin bereketli
topraklarını suya kavuşturan Dikili Yahşibey Sulama Göleti İletim Hattı
Projesi’ni tamamladı. Dikili’deki 545 çiftçiye can suyu olacak proje, Yahşibey
Sulama Göleti’ndeki su kaynağını, yüksek basınçlı damla sulama yöntemiyle
toprakla buluşturarak kuraklığa karşı yüzde 50 su tasarrufu sağlıyor. İzmir
Büyükşehir Belediyesi tarafından tamamlanan su tesisi, 62 kilometrelik hatla
Yahşibey, Bademli ve Denizköy mahalleleri başta olmak üzere toplam 8 bin 600
dekar tarım arazisinin sulanmasına imkan sağlayacak. İklim krizi nedeniyle
bölgede kuraklıkla mücadele eden zeytin üreticileri, projeyle yıllardır
bekledikleri suya kavuşmuş olacak. Sulama göletinin kullanımıyla yeraltı su
kaynakları da önemli ölçüde korunacak. Ön ödemeli akıllı sayaçlarla hizmete
sunulan proje, Dikili Yahşibey Sulama Kooperatifi aracılığıyla çiftçiler
tarafından kullanılabilecek. (5)
(MYC; Nisan 2025)
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
Saat 15 gibi göletin
kıyısından ayrıldık. Gölete ulaştığımız toprak yol düzleminin altından ve göletin
savağının bittiği yerden vadiye doğru yönelen bir dere yatağına paralel şekilde
bir patikayı takip ederek bir süre yürüdük. Daha sonra yukarı doğru kıvrılarak geldiğimiz
yola kavuştuk ve gelirken rastladığımız Bademli üstündeki ağılın yanına
kadar bu yolu izledik. Bu noktadan Bademli’ye makilikler arasından ilerleyen
bir başka patikaya saptık. İşte bu yol üzerinde göletten gelen suyun Bademli’ye
pompalanması ve dağıtım işlemlerinin gerçekleştirileceği pompaj istasyonu vardı.
Gördüğümüz kadarıyla bu tesisin inşa süreci tamamlanmış gibi duruyordu.
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
Bademli üzerinde rüzgara boyun eğmiş nebatın savrulması
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
Çevremizde türlü renkte çiçekler
çalılar arasından baş vermişti. Uygun bir yerden dere yatağını Bademli
yönünde aşarak, bizi Bademli’nin en yukarıdaki ilk evlerine ulaştıracak
bir başka toprak yola girdik. Yol boyunca gözlemimiz göletten gelen su iletim
hatlarının zeytinliklere ve bahçelere dağıtım aşamasının henüz sürmekte olduğu
yönündeydi. Sürekli bir inişle 17 civarı Bademli'ye ulaştık. Toplamda 8
km kadar yürümüştük. Sonuç olarak baharı doya doya yaşadığımız bu günlerde keyifli
bir gün geçirmiştik. Dönüşü Bademli-Denizköy-Çandarlı kıyı yolundan
yaptık. İzmir'e döndüğümüzde, yine berbat bir trafiğin içinde bulduk
kendimizi. Ama yapacak bir şey yoktu. Bütün yaşadığımız güzel şeyler dağlarda
kalmıştı artık.
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
(Nisan 2025)
Dipnotlar:
(1) Strabon, Antik Anadolu Coğrafyası (Geographika: XII-XIII-XIV); Çeviren:
Prof. Dr. Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 3-Baskı-1993; sayfa: 214
(2)
Hatipler Kalesi ile ilgili olarak bkz. https://dagakactim.blogspot.com/2016/12/dikili-kaleleri.html
(3) Volkanik Karadağ-Karagöl yürüyüşleri için bkz. https://dagakactim.blogspot.com/2011/04/candarli-karadag-karagol-yuruyusu.html
ve https://dagakactim.blogspot.com/2024/01/denizkoy-yazliklarindan-karadaga-dogru.html
(4) Strabon; a.g.e.; sayfa: 118, C615-68)
(5) Yahşibey Göleti hakkında bkz. https://www.izmir.bel.tr/tr/Haberler/izmir-buyuksehir-belediyesi-nden-dikili-de-su-devrimi/54079/156
(6) Fotoğraflar,
belirtilenler dışında gezi sırasında İ.
Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder