17 Ekim 2012 Çarşamba

BİR BALKAN YOLCULUĞU (BÖLÜM – 6)


SARAYBOSNA
7-8-9 Temmuz 2012
İbrahim Fidanoğlu

Mostar’dan Saraybosna’ya

Mostar’ı Saraybosna’ya bağlayan karayolu, Neretva’nın belirlediği Dinar Alpleri arasındaki derin vadide nehre paralel bir rota çizer. Zaman zaman Sosyalist Yugoslavya döneminde yapılmış olan barajların gölleriyle yatağı iyice genişleyen Neretva, Saraybosna’ya dek sizi neredeyse hiç terk etmez. Derin vadilerin ve Neretva’nın üstünden; ayni dönemin bayındırlık eserlerinden olan dev demiryolu köprüleri ve viyadüklerle aşılır. Maviyle yeşilin renk cümbüşü, Dinar Alpleri’nin koynunda Saraybosna’ya kadar sürer gider. Ancak insan doğanın bahşettiği bütün bu güzelliklere karşın, bu topraklarda yaşayan insanların tarih boyunca yaşadığı acı dolu öykülerine hayıflanmadan edemez.


Jablanica’da mola yerinde kuzular dönüyor

II. Dünya Savaşı’nda; 1943 yılında Yugoslavya’nın Alman işgali sırasında bitirici bir saldırı amacıyla, Nazilerin yerel işbirlikçi güçler Hırvat Ustaşi ve Sırp Çetnik birlikleriyle birlikte yaklaşık 150.000 kişilik bir kuvvetle Tito liderliğindeki 20.000 kadar direnişçi partizana karşı hücum ettikleri yer de bu nehrin kıyılarında yer alan Jablanica kasabasıdır. Mareşal Tito, Nazilerin bu topyekûn saldırısına karşılık Neretva’nın karşı kıyısına çekilmeyi başaracak ve Almanlar’ın Adriyatik sahillerine doğru neredeyse tek geçişi noktası olan bu stratejik demiryolu köprüsü, havaya uçurularak tahrip edilecektir. Bu şekilde Almanlar’ın cephenin ileri hatlarına lojistik destek sağlayan bu önemli koridor devre dışı kalacak ve savaşın kazanılması anlamında Neretva Savunması artık olmayan Yugoslav tarihinde bir kilometre taşı oluşturacaktır. Ne yazık ki, o gün Alman Nazilerinin başaramadıklarını bu topraklarda ABD’nin öncülüğünde hareket eden ve cumhuriyeti oluşturan tüm halkları birbirine kırdıran yerel ve küresel aktörler başarmış durumdadır.

2. Dünya Savaşı’nda Tito’nun partizanları tarafından havaya uçurulan zaferin simgesi Neretva Köprüsü

Bugün Jablanica, kasabaya yaklaşırken yol kenarında konumlanmış; dumanları arasından seçilebilen bir dizi kuzu çevirme tesisi, bugün de aynı şekilde korunan Neretva’nın mavi-yeşil suları içindeki köprünün enkazı ve hemen Neretva kıyısının üstünde yer alan mütevazı savaş müzesi ile dikkat çekmektedir. Kasaba da, Neretva nehrinin kıyısında yer almaktadır. Yaklaşık 15.000 kişinin yaşadığı Jablanica, Boşnak nüfusun yoğun olduğu küçük bir yerleşim olarak dikkat çekmektedir.

Neretva vadisinde ilerlerken Jablanica’dan sonra Saraybosna’ya doğru Konjic kasabasından geçtik. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Konya yöresinden bu bölgeye yerleştirilen ahali tarafından kurulmuş bir Boşnak yerleşimi olan Konjic’de Neretva üzerinde yer alan tarihi Osmanlı köprüsü, iç savaş sırasında Sırplar tarafından bombalanarak yıkılmış. Savaş sonrası Türkiye’nin katkılarıyla TİKA işbirliğinde aslına uygun olarak köprü yeniden inşa edilmiş. Akşamüstüne doğru; batmakta olan güneşin kızıllığı altında Konjic’in 5 kemerli köprüsünün suya düşen aksi görülmeye değerdi. Saraybosna’ya doğru devam ettik.


Saraybosna yolundaki Konjic Kasabası’nda Sırp bombardımanında yıkılan ve TİKA tarafından yeniden yaptırılan Osmanlı dönemi köprüsü(5)

5 Ekim 2012 Cuma

BİR BALKAN YOLCULUĞU (BÖLÜM – 5)



KADERİNE AĞLAYAN ÜLKE; BOSNA HERSEK
“HERSEK ÜLKESİ”
(POÇİTEL-BLAGAY-MOSTAR)

7 Temmuz 2012
İbrahim Fidanoğlu


 Ston Kalesi

Giriş

Bazı yerler vardır; ilk bakışta anlarsınız; oralar kaderine ağlar. Tarih boyunca coğrafyanın ve geçmiş tarihin izinde yürüyen insanlar acıyla yoğrulmuştur bu topraklarda. Suçlu arasanız; tarih tünelinde bu kadar da geriye mi gidilir canım dersiniz içinizden. Kadim uygarlıkların geçiş yolunda; kavimler göçünün kapı ağzında yer alan bu topraklar, biçare insanların ve kültürlerinin iç içe geçtiği; halkların kendi inanç ve kültürlerini birbirlerine dayattığı yerler olmuştur geçmişte hep. Ama geçmiş geçmişte kalmamıştır; nedense acı bugüne de katmerlenerek taşınmıştır. Bugünkü dünyanın savaş lordları, farklılıkların rengini ve lezzetini bu coğrafyalarda yaşayan insanlara çok görmüşlerdir. Komşuyu komşuya düşman eden, bir gün uyandığınızda yüreklerde henüz közlenmiş o ateşi yeniden körükleyen nifak tohumlarını bu topraklara saçmıştır birileri. İşte bu coğrafyalardan birisidir; kaderine ağlayan ülke Bosna – Hersek toprakları…

 Bosna Hersek’in Adriyatik kıyısındaki Neum Kasabası

Bosna Hersek’e doğru

Dubrovnik’ten ayrıldıktan sonra, denizin karanın içine sanki bir dil gibi uzandığı körfezin karşı kıyısına Franjo Tudjman Köprüsü’nü geçerek ulaşılır. 90’lardaki savaş sırasında Slobodan Miloşeviç ile el sıkışıp Bosna’yı bölme planları yapan ve bağımsızlık sonrası Hırvatistan’ın ilk cumhurbaşkanı olan Franjo Tudjman’ın adıyla anılan bu köprü, iki kıyıya yaslanmış bir nazarlık gibidir. Dinar Alpleri’ne doğru tırmanan sağımızdaki topoğrafyada incecik zarif servilerin göğe doğru uzanışlarına tanıklık edersiniz. Burada kıyı boyunca kıvrılarak dolaştığımız yolda sınırlar da muhteliftir yani. Eğilir bükülür buralarda çoğu kez; bazen kıyıların kıvrılışına ayak uydurur; bazen de etnisitenin borazanı öter sınırlarda… Birinden çıkar, hemen bir diğerine girersiniz sessizce. 6 asırlık meşhur çınar ağacı ile ünlü Threshno, bir dönem genel müdürü de dahil; herkesin çıplak dolaştığı bir çıplaklar oteli ile ün salmış Slano, Ortaçağ’ın ünlü gezgini Marco Polo’nun doğum yeri Korçula adası ve zamanında Dubrovnik Cumhuriyeti’nin yaptırdığı Ston Kalesi’nin hala ayaktaki surlarının eteklerinde uzanan Ston kasabası; Bosna Hersek’in denize ulaşan Adriyatik kıyısındaki tek yerleşimi Neum öncesi dikkatimizi çeken son Hırvat yerleşimleridir.

Metkoviç’e doğru inerken ovadaki sulama kanalları (otobüsten)

Neum, Bosna – Hersek’in denize açılma şansının olduğu yegâne noktasıdır. Dar bir koridor şeklinde denize uzanan Neum kasabası, Hırvat topraklarını ikiye ayırır. Dubrovnik ve çevresindeki kasabalar bu koridorun güneyinde yer alır. Karlofça Antlaşması ile Dubrovnik Cumhuriyeti’nden Osmanlı İmparatorluğu’na geçen Neum, Bosna’nın kaybedildiği 1878 yılına kadar Osmanlı idaresinde kalır. Yaklaşık 5000 civarında olan kasabanın nüfusunun çoğunluğu Hırvatlardan oluşmaktadır. Bosna Hersek’in tek sahil yerleşimi olması nedeniyle yaz aylarında Bosnalı tatilcilerin oldukça rağbet ettikleri bir sayfiye görünümündedir.

Bosna Hersek’te; genel bir kural olarak, farklı alfabe kullanan etnik yapılar nedeniyle tüm trafik levhalarında bulunan yazılar; hem Latin, hem de Kiril alfabesi ile ifade edilmektedir. Neum’da gördüğümüz manzara, Latin alfabesi kullanan Hırvatların; Kiril alfabesi ile yazılı ifadelerin üzerlerini karalamış olduğudur. Çünkü onlara ve Boşnaklara göre Kiril alfabesi, Sırpları temsil etmektedir. Aynı durum Sırp Bölgesi’nde ise tersinedir; bu kez Sırplar, yer adlarının Latin harfleri ile yazılı ifadelerini karalamaktadırlar. Bosna – Hersek topraklarındaki savaşlarda ekilen düşmanlık tohumları, bugün trafik levhalarına yansımış durumdadır. Manzara göstermektedir ki; yakın bir gelecekte de bu kin ve nefret atmosferi, kolay kolay bu topraklardan silinmeyecektir.

Bosna Hersek öncesi son Hırvat Kasabası, Metkoviç ve Aziz İlyas Kilisesi

Neum’dan sonra yeniden Bosna topraklarından Hırvatistan topraklarına geçilir. Ploce yakınlarında Mostar yönüne kıvrılan karayoluna, sınıra ve hatta Saraybosna’ya kadar filmlere ve romanlara konu olmuş Bosna’nın meşhur ırmağı Neretva yoldaşlık eder. Dinar Alpleri’nin geçit veren bir noktasından dağların ardına doğru süzüldüğünüzde, sizi Neretva’nın deltası ve onun yüzlerce kanaldan oluşan kolları ile sulanan ve ufka doğru göz alabildiğine uzanan mümbit bir ova karşılar. Denize doğru iyice genişleyen yatağında usul usul akmakta olan Neretva, yeşilden maviye doğru çalan tonlarda eşsiz bir görüntü sergiler. Biraz ilerde karşı tepelerin eteğinde Mostar yolundaki Bosna Hersek sınır kapısından önce son Hırvat kasabası olan Metkoviç durmaktadır.

Metkoviç, Bosna - Hersek sınırından önce Neretva kıyısında küçük bir tepenin üstüne konumlanmış son Hırvat kasabasıdır. Yerleşimin en dikkat çekici yapısı Aziz İlyas Kilisesi dikkat çekicidir. Neretva’nın yol boyunca denize doğru hayranlık uyandıran akışı görülmeye değerdir.
  
Neretva Irmağı geniş yatağında Adriyatik’e doğru akarken