12 Ocak 2011 Çarşamba

KEMALPAŞA - KURUDERE SIRTLARI YÜRÜYÜŞÜ

12 Ocak 2011



Kemalpaşa Kurudere Sırtları yürüyüş rotası 9.5 km
(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)

(Haritayı farenin sol tuşuyla tutup gezebilirsiniz, sağ üst köşedeki "Earth" düğmesine tıkladıktan sonra farenin tekerleğine basıp döndürerek yükseltileri görebilirsiniz.)




Sırtlarda



Kurudere




Düzenleyen:MYC                                                                                                 



7 Ocak 2011 Cuma

MANİSA YUNTDAĞI – DEMİRCİ KÖYÜ YÜRÜYÜŞÜ


7 Ocak 2011

İbrahim Fidanoğlu



Sabah Bornova’dan Manisa’ya doğru hareket ettik. Manisa’yı geçtikten sonra Üçpınar levhasından sola döndük. Asfalt ama dar bir yoldan sola doğru ilerledik. Sağa sapak veren Tekeliler ve Halitli kavşağını geride bıraktıktan sonra Çınarlıköy – Çamköy - Kaleköy sapağından sağa doğru saparak Üçpınar yolundan ayrıldık. İç içe girmiş iki köyden sağdaki Çınarlıkuyu’nun içinden, soldaki Çamköy’ün ise kıyısından geçerek Kaleköy’e yöneldik. Kaleköy, arkasında doğal bir kayaya yaslanmış yüksek bir tepeye monte edilmiş gibiydi. Kaleköy’den yoğun çam ormanı içinden ilerleyerek doğal kale görünümünde dev bir kayaya ve sonra Demirciköy’e ulaştık. Demirciköy – Örencik – Sakallı üç yol ağzında bir çobanla karşılaştık.

Koyuneli köyü

Amacımız Yunt Dağında yer alan agat taşlarının bulunduğu alana ulaşmaktı. Çobandan arazi hakkında bilgi aldık. Sakallı yönüne döndük. Arabayı sağda düzlükte akmayan bir çeşme dibinde bırakarak yaklaşık 11.30 gibi yürüyüşe başladık. (rakım 250 metre) Kuzey doğu yönüne doğru Sakallı’ya giden asfalt yoldan ayrıldık. Toprak, yakındaki yağışlardan suya dönmüştü. Her yer karasuluk görünümündeydi. Tedrici olarak yükselmeye başladık. Ağaç kesimi yapılan doğu yönündeki sırtı dönen toprak yolu izleyerek, zaman zaman da makilik araziye saparak yaklaşık 1,5 saat kadar yürüdük. Artık arkamızda bıraktığımız asfalt yol görüş alanımızdan çıkmıştı. Biz, giderek solumuzda uzanan derin bir dere yatağına paralel olarak yürüyorduk.

Kocaçay deresi

Bitki örtüsü meşe ve çam ağaçlarından, pırnar meşesi çalılarından oluşuyordu. Aşağıda akan derenin sesi bize dek ulaşıyordu. Vadinin yamacında birden karşımıza 13 civarında yılkı atı sürüsü çıktı. Atlar önce bizi sessizce izlediler, daha sonra lider aygırın kişnemesine uyarak hızla bizden aksi yönde uzaklaştılar.

Yılkı atları

Karşı yamaçta birbirinden uzakta iki çeşme vardı. İkinci çeşmeye ulaşmak için dereyi geçmemiz gerekiyordu. Vadinin dibine kadar indik. Dereyi atladık. Tekrar tırmandık. Çeşmenin bulunduğu düzlüğe çıkarken agat taşlarının döküntüleriyle karşılaşmaya başladık. Yüksek sıcaklık ve basınç altında farklı mineral yapıların birbirleriyle yapışık biçimde yada yalın halde bulunan örnekleri topladık. (rakım 565 metre) Çoğunlukla kirli beyaz, bazen açık eflatun renklerde kristalize olmuş agat taşları üstümüzde bulunan şosenin üstünden aşağıya doğru dökülmüş ve etrafa saçılmıştı. Çeşme başında otlayan koyunların yavrularıyla meleşmeleri arasında azığımızı yedik, üstüne de yaktığımız ateşte yaptığımız çorbalarımızı içerek nevale faslını bitirdik. Saat 2 civarında geri dönüş için harekete geçtik. Bir süre dere yatağından yürüdük. Daha sonra makilik araziden ve bozuk ormanlık araziden yukarı tırmanarak geldiğimiz toprak yola ve sırta ulaştık. Saat 4 gibi arabaya ulaştık.

Kocaçay ve köprü

Dönüşte Kocaçay’a doğru Örencik, Pelitalan, Yuntdağı Yenice ve Yuntdağı Köseler üzerinden Aigai yakınlarındaki Roma döşeme yoluna çıktık. M.Ö. 170 yıllarında, 30.000 kişilik Roma ordusunun Selevkoslarla Manisa önlerinde yaptıkları savaşa giderken geçtikleri bu tarihi yolun yaklaşık 100 metresi kalmıştı. Saat 5’de döşeme yolu arkamızda bırakarak Şakran üzerinden İzmir’e döndük.

Yazan: İ.F




4 Ocak 2011 Salı

KEMALPAŞA - DEREKÖY YÜRÜYÜŞÜ



4 Ocak 2011
İbrahim Fidanoğlu

Sabah 12’de Kemalpaşa’ya bağlı Dereköy’de köy meydanında arabamızı park ederek yürüyüşe başladık. Doğuya doğru başlangıcında köyün camisinin bulunduğu yolu takiben yürüdük.
Dereköy köy kahvesi önündeki çınar

Hava sıcaklığı 8 derece idi. Hava bulutlu ancak yağış yoktu. Parke yol bitince sağımıza dereyi alarak köye de su sağlayan ve Fethiye’deki Saklıkent’in bir prototipi şeklinde iki dev kaya kütlesinin arasından akan kaynağa doğru yürüdük.

Kaynağa doğru giderken

Solumuzda yukarı doğru Yukarı Kızılca yönüne doğru tırmanan yolu bırakarak kaynağa ulaştık. İZSU buradaki kaynağı da kapalı hale getirerek suya gem vurmuş ve şehre yönlendirmişti. Kaynakta iki beygiri ile su almaya gelen ve ormanda ağaç kesimi yapan Ormancı İbrahim ile yurtdışına yok pahasına Devlet tarafından satılan humuslu toprak vurgunu üzerine konuştuk. Su kaynağından (bir tür kanyon denilebilir) geri dönüp sola ve yukarı doğru ilerleyen Yukarı Kızılca yönüne doğru ilerleyen yola kaynağın yanındaki yaklaşık 70 derecelik bir eğime sahip tepeyi tırmanarak ulaştık. Yol boyunca bazen solumuzda bazen sağımızda akan dere pırıl pırıl bir suya sahipti.

Dereköyün deresi

Dereyi defalarca geçtik. Sürekli tırmandık. Toprak yol gayet muntazamdı. Yol boyunca kızılçamlar hâkim bitki örtüsünü oluşturuyordu. Güney doğu yönünde Mahmut Dağı tarafında kireç taşı yalçın kayalık üzerinde bitmiş çam ağaçları Japonların bonzai sanatını andırıyordu.

Karabel yolunda

Yaklaşık 1 saat 45 dakika sonra (13.45’de) 800 metre irtifada yol çatısına ulaştık. Kemalpaşa – Torbalı yolu, arkasında Vişneli köyü, en arkada boğazdan görünen Gaziemir yönünde Tahtalı Dağı seçiliyordu. Manzara muhteşemdi. Bitki örtüsü buralarda kızılçamdan karaçama ve yer yer meşe ağaçlarına dönüyordu. Burada sağdaki yol Yukarı Kızılca yönüne devam ederken soldaki yol ise geldiğimiz yöne doğru (yani Batıya ve Vişneli köyü istikametine doğru) dönüyordu. Biz bu yola devam ettik. Sıcaklık zirvede 3 dereceydi. Toprak yol yakında yağan yağmurlardan dolayı oldukça çamurluydu. İki kez iniş esnasında kuzey güney yönünde kuzeyden esen poyraz rüzgârına tutulduk. 700 metrelerde bizi uçuracak şiddette ve 4 kuvvetindeydi. Bu yolu takip ederek ve altımızda uzanan ovaya doğru sürekli alçalarak ilerledik. Dereköy hemen altımızda ve solumuzda belirdi. Biraz ilerleyince yol sağa ve geriye doğru bir sapak verdi. Biraz sonra sağa doğru ve aşağıya doğru bir yol ayrımı daha geldi. Biz sola doğru devam ettik. 800 metrelik yol çatısından 1,5 saat sonra Dereköy’e arkadan indik.

Dereköy evleri

Köy meydanında yer alan kahvede mısır ekmeği, peynir, zeytin ve cevizden oluşan yemeğimizi çay eşliğinde yedik. Saat 4’de Dereköy’den ayrıldık.

Yazan: İ.F
Düzenleyen: MYC