27 Kasım 2023 Pazartesi

KARAKIZLAR-HELVACI-ORMANKÖY-KARAKIZLAR YÜRÜYÜŞÜ

BİR SONBAHAR GÜZELLEMESİ
 
23 Kasım  2023
İbrahim Fidanoğlu
Giriş
 
Bugün yağmurun ara verdiği güneşli bir sonbahar gününde Kemalpaşa dünyasında; Mahmut Dağı’nın eteklerindeki Karakızlar köyünden başlayarak Torbalı’nın köyleri; Helvacı ve Ormanköy’e doğru yürüdük. Hava sıcaklığı gün boyu yaklaşık 20 derece civarındaydı. Karakızlar’ın üzerindeki Karakızlar Göleti’nin kıyısından onu besleyen bir küçük dere boyunca yürüdük uzun süre. Daha sonra yükselerek Helvacı’ya yöneldik. Öğle yemeği molamızı Helvacı köy kahvehanesinde verdik. Yaklaşık 1 saatlik bir dinlenme sonrasında, dönüş yolunda önce Ormanköy’e uğradık ve yine göletin tam üstündeki bir tepeden gölet düzlemine doğru dik bir iniş yaptık. Karakızlar’a vardığımızda saat 17 civarındaydı; köy kahvehanesinde yorgunluk çaylarını yudumlarken 18,5 km kadar yürüdüğümüzü ve oldukça yorulduğumuzu anladık. Ama sonbaharın bütün renklerinin nebata, göğe ve suya yansıdığı bir coğrafyada ve çoğunlukla yemyeşil bir orman örtüsü içinde yürüdüğümüz için hepimiz mutluyduk sonuçta. Doğada geçirilen bir gün bizim için kazançtı. Şimdi geçelim hikâyesine…
 
Kızılçamların arasından Karakızlar köyünün görünümü
(Kasım 2023)
 
Karakızlar Göleti; doğudan bakış...
(Kasım 2023)

Dağa Kaçtım gezginleri, Helvacı köyü girişinde...
(Kasım 2023)
 
Ormanköy'de bir "Küçük Gri Fergie" "
Ferguson" traktör; sanki müzelik...
(Kasım 2023)
Karakızlar’dan Helvacı’ya…
 
Sabah saat 10.30 civarı Kemalpaşa ekibi ile Karakızlar köyünün meydanındaki kahvehanesinde buluştuk. Karakızlar Camii’nin hemen önünde iki Dorik sütun parçası vardı. Anıt gibi koymuşlardı oraya. Bildiğimiz kadarıyla hemen Karakızlar köyüne komşu bir yerleşim olan Karakuyu ve civarı İ.Ö. 2.binde Aphasa ya da Apasas (daha sonraları Ephesus; bugünkü Selçuk Kalesi’nin bulunduğu tepe) merkezli Arzawa Krallığı sınırları içinde yer almaktaydı. Karakızlar köyünde gördüğümüz bu sütunlar belki de o zamanlardan günümüze ulaşmış olmalı.
 
Selçuk'da Ayasuluk Tepesi'ndeki Selçuk Kalesi; ya da Aphasa...
(Şubat 2023)
 
Torbalı-Kemalpaşa geçişinde yer alan Karabel Hitit Baba Kabartması
(Kasım 2014)
 
Arzawa Krallığı’nın egemenlik sınırını belirleyen ve bugün Kemalpaşa-Torbalı geçişindeki Karabel’de bulunan Hitit Baba Kabartması’na(1) çok benzeyen bir başka savaşçı kabartması, 2007 yılında Karakuyu kırsalında bulunmuş ve İzmir Müzesi’ne teslim edilmişti. Karakuyu’dan Karakızlar’a giden tali yol üzerindeki kadim su kuyusundan ismini alan bugünkü yerleşim Karakuyu ve civarındaki Karakızlar gibi diğer köyler, günümüzde büyük olasılıkla, İlkçağ’da Arzawa Krallığı’na dek uzanan bir eski geçmişin üzerinde hayat sürmekteydiler.
 
Karakuyu köyünde 2007 yılında bulunan Hitit Savaşçısı Kabartması'nın bir bölümü; şimdi İzmir Müzesi'nde sergileniyor.
(https://www.hittitemonuments.com/torbali/torbali03.jpg)
 
Karakızlar köy meydanında iki sütun parçası
(Kasım 2023)
 
Karakızlar kahvehanesine ulaştığımızda birkaç köylü dışında ortalıkta kimsecikler yoktu. Kahvehanenin yoldan yüksek avlusunda sabah çaylarını içtikten hemen sonra, köyün sırtına doğru çıkan bir ara sokaktan bir üst düzleme ve kızılçam ormanının kıyısından ilerleyen orman yoluna doğru yürümeye başladık. Köyün son evlerini arkamızda bıraktıktan sonra, son yağmurlarla aşınmış bir toprak rampadan bir süreliğine orman yoluna doğru tırmandık. Yükseldikçe Karakızlar köyünün evleri iyice ortaya çıktı.
 
Karakızlar köy kahvehanesi; sabah vakti...
(Kasım 2023)
 
Karakızlar köyünde; yürüyüşün başlangıcında...
(Kasım 2023)

Karakızlar'ın yerel malzeme kullanılarak yapılmış tipik evleri
(Kasım 2023)

Karakızlar köyü'ne bakarken; karşıda Nif Dağı...
(Kasım 2023)
   
Gezginler, Karakızlar Göleti'ne doğru yürürken...
(Kasım 2023)
 
Köyün üst düzleminden güneydoğu yönünde ilerleyen bu toprak orman yolu, bizi kızılçamların arkasına gizlenmiş Karakızlar Göleti’ne ve onu doğu yönünden besleyen İncircik deresine ulaştırdı. Son yıllarda bir mesire alanı haline gelen ve bu nedenle çok sayıda ziyaretçinin uğradığı bölge, ne yazık ki tuhaf yapı yıkıntıları ve piknik artıklarıyla kirletilmiş durumdaydı. Özellikle 400-500 yıllık anıt çınar ağaçlarının koyu gölgesinin altındaki İncircik deresinin arka planında yer alan ve benzersiz sonbahar manzaralarıyla bezenmiş bu köşe, bu kötülükten fazlasıyla nasibini almış durumdaydı. Her zamanki gibi yine çok üzüldük, ama yapacak fazla bir şey yoktu; insanımız iyinin ve güzelin düşmanıydı. Buna bir kez daha bugün Karakızlar yakınlarındaki İncircik deresinin kıyısı boyunca tanık olduk.
 
Kızılçamların ardında Karakızlar Göleti
(Kasım 2023)

Karakızlar Göleti ve İncircik deresinin önünü kesen bent
(Kasım 2023)
 
Dağa Kaçtım gezginleri Karakızlar Göleti önünde...
(İ.Berktaş; Kasım 2023)
 
İncircik deresi usul usul akarken...
(Kasım 2023)
 
İncircik deresinde...
(Kasım 2023)
 
Oysaki İncircik deresi ne kadar masum ve ne kadar verici bir şekilde çevresine hayat sunmaktaydı. Yağışların yeni yeni başladığı şu günlerde dere yatağının içinden fışkıran hayıt, zakkum ve diğerleri bu dereden beslenmekteydi ve daha niceleri… Sağ yanımızda yükselen yamaç boyunca yerden fışkırırcasına hayat bulmuş, sırım gibi kızılçamlar birbiri ardına ışığın ardından göğe doğru uzanmaktaydılar. Kuşların ve sağımızda gölete doğru usul usul akmakta olan İncircik deresinin şırıltısından başka ses seda yoktu çevremizde. Bundan daha güzel ne olabilirdi ve “büyük insanlık” bu güzelliğe nasıl kast edebilirdi; aklımızı başımızdan alan sorulardı hepsi. Yürümeye devam ettik.
 
İncircik deresinin kıyısından yürüyoruz.
(Kasım 2023)
 
Sağ yanımızda yerden fışkırmış gibi kızılçamlar
(Kasım 2023)
 
İncircik deresi; insanın ihanetine rağmen hayat kaynağı...
(Kasım 2023)
 
Sonbaharın çiçeklerinden; kuytularda siklamenler...
(Kasım 2023)
 
Dağa Kaçtım gezginleri, İncircik deresini geçerken...
(Kasım 2023)
 
İncircik deresinde yosun tutmuş çımarlar
(Kasım 2023)
 
Helvacı’ya doğru dere yatağından uzaklaşıp yükseldikçe, çevremizdeki topografya iyice belirginleşti. Çınarlar, kızılçamlar, Anadolu meşeleri ve yer yer kavak ağaçları, vadideki ağaç örtüsünün en belirgin unsurlarıydı. Karşı tepelerde pervaneleri dönmeyen rüzgârgülleri vardı birkaç tane. Sanırım dağın arkasında Armutlu Vadisi’nde yer alan Pomak köyleri; Çınardibi ve Bayramlı bulunmaktaydı.
 
Sonbaharın bütün renkleri İncircik deresinin aktığı vadiye yansımış.
(Kasım 2023)

İncircik deresinin kıyısında...
(Kasım 2023)
 
İncircik deresinde tabiat...
(Kasım 2023)
 
Siklamenler
(Kasım 2023)
 
İncircik vadisinden Helvacı'ya doğru ayrılırken...
(Kasım 2023)
 
İncircik kıyısında gezginlerin kayası
(Kasım 2023)
 
Yürüyüşe başladığımız Karakızlar köyünden çıktıktan yaklaşık 2 saat kadar sonra; 12.30 gibi, Helvacı köyünün hemen kuzeydoğusunda yer alan Atizi Orman Yangın Müdahale Ekibi’nin bulunduğu noktaya ulaşmıştık. Zaten biraz sonra da Dağteke-Helvacı-Ormanköy-Dirmil-Karakuyu asfaltına kavuştuk. Yerel malzemeden elde edilen kayrak taşlarından yapılmış köy evlerinin arasından geçerek, köyün camisinin de yer aldığı köyün kahvehanesindeki masalardan birine tezgâhımızı kurduk hemen. Artık yemek molası ve dinlenme vaktiydi.
   
Helvacı'nın evleri
(Kasım 2023)
 
Helvacı Camii
(Kasım 2023)
 
Helvacı'nın traktörleri
(Kasım 2023)
 
Helvacı'nın ara sokaklarından biri
(Kasım 2023)
 
Dağa Kaçtım gezginleri; Helvacı kahvehanesinde...
(Kasım 2023)
 
Bayındır yönünden gelen kervan yolunun üzerinde kurulu Helvacı da Karakızlar gibi bir Yörük köyü aslında. Köyün muhtarının verdiği bilgiye göre; yaklaşık 600 yıldır köyde ölen kişilerin başına bir zeytin ağacı dikmek gelenek olarak benimsenmiş. 150 hanelik Helvacı köyünün isminin ise, kervan yolu üzerindeki köyden geçen devecilere ikram edilen helvadan geldiği belirtiliyor.
 
Dağa Kaçtım gezginleri, Helvacılı Çınar ile birlikte...
(İ.Berktaş; Kasım 2023)
 
Dağa Kaçtım gezginleri, Helvacı'da...
(İ.Berktaş; Kasım 2023)
  
Helvacı'dan çıkarken...
(Kasım 2023)
 
Helvacı çıkışında...
(Kasım 2023)
 
Helvacı’dan Ormanköy'e...
 
Yemeğimizi kahveden gelen çaylar eşliğinde yedikten sonra, Ormanköy’e doğru Helvacı’nın sırtındaki bir patikayı takip ederek yürümeye başladık. Saat yaklaşık 13.30 civarıydı. Helvacı’nın arkasındaki zeytinliklerin arasından ilerleyen patika, bir süre sonra iki yanında mersin çalılarının yoğun olarak bulunduğu bir orman yoluna dönüştü. Sırtlarda kızılçamlar başladı yeniden.
 
 
Helvacı düzleminden Ormanköy yönüne bakış
(Kasım 2023)
 
Ormanköy yolunda mor çiğdemler ya da safran bitkisi
(Kasım 2023)
 
Kızılçamlar arasından Ormanköy'e doğru alçalırken...
(Kasım 2023)
 
Ormanköy yolunda  gördüğümüz mersin kolonileri; üzümleri yeterince gelişmemişti.
(Kasım 2023)
 
Bazen inip bazen yükseliyorduk. Mersin kolonilerini geçtikten sonra bulunduğumuz yol düzleminden Ormanköy’ün evlerini görmeye başladık. Zeytinlikler arasındaki köy uzaktan pek şirin görünüyordu. Köye doğru dik bir rampadan iniyorduk şimdi. Sağda solda prefabrik kır evleri vardı. Ormanköy’ün kıyısındaydık artık. Karakuyu asfaltı biraz altımızdan geçmekteydi.
 
Ormanköy'e doğru; bu kez çıkıyoruz.
(Kasım 2023)
 
Ormanköy göründü.
(Kasım 2023)
 
Ardımızda Ormanköy...
(MYC; Kasım 2023)
 
Geçip gittik Ormanköy'ün kıyısından. Altımızdaki vadide sebze bahçeleri...
(Kasım 2023)
 
Yol kıyısında kesim yapılan sırtlardan derlenen ağaç kütükleri düzgün bir şekilde sıralanmış.
(Kasım 2023)
 
Ormanköy'den Karakızlar Göleti'ne doğru; çevremizdeki topografya...
(Kasım 2023)
 
Toprak yolu takip ederek Ormanköy’ün son evlerinin arasından ilerledik ve karşıda kesim yapılmış sırtlara doğru yürüdük. Yol kıyısında düzgün şekilde kesilmiş odun yığınları vardı. Yürüdüğümüz yol, kesim yapılmış sırttan batıya doğru kıvrılarak, bir başka tepeye doğru yöneliyordu. Solumuzda otlayan bir koyun sürüsünün çıngırak sesleri, kulağımıza bir müzik ezgisi kıvamında ulaşmaktaydı. Ormanköy’e doğru uzanan arkamızdaki vadide yoğun sebzelikler vardı. Artık yaz sebzelerinin bulunduğu tarlaların bozgun zamanıydı. Ama hala tek tük biberleri seçebiliyorduk uzaktan.
 
Ormanköy yönüne doğru son bakış
(Kasım 2023)
 
Çıkıyoruz, iniyoruz. Biz bu işi hep yapıyoruz.
(Kasım 2023)
 
Ormanköy-Karakızlar yolunda rastladığımız hoş bir fıstık çamı; tek başına...
(İ.Berktaş; Kasım 2023)
 
Yol boyunca kütük yığınları içinde güneş kursu gibi kesitler gördük.
(MYC; Kasım 2023)
 
Karakızlar'a doğru...
(İ.Berktaş; Kasım 2023)
 
Ormanköy'den yeniden Karakızlar'a...
 
Batıya doğru epeyce yükseldik. Tepeye geldiğimizde güney yönünde uzanan vadiler ve ardı sıra dizilmiş dağ sıralarının görünümü gerçekten etkileyiciydi. Yürürken bazen sis, bazen kararmış bulutlar kesti önümüzü. Ama çoğunlukla açık ve güneşli bir havada yürüdük gün boyu. Tepeye çıktığımızda Kemalpaşa-Torbalı geçişine ve yolun iki yanında uzanan düzlüklere dek geniş bir görüş açısına kavuşmuştuk. Güneyden kuzeye doğru Çapak, Saip ve Bozköy ile Dağkızılca ve biraz ileride; Nif Dağı’nın eteklerindeki Vişneli’ye kadar karşıdaki köylerin çoğunu görebiliyorduk.
 
Karakızlar yolunda çay ve nar molası
(MYC; Kasım 2023)
 
Az bekleyin; geliyoruz.
(MYC; Kasım 2023)
 
En tepeye doğru; Karakızlar yolunda...
(Kasım 2023)
 
Karşımızda Nif Dağı ve Torbalı-Kemalpaşa geçişindeki düzlükler
(Kasım 2023)
 
Kızılçamların altından ve yeşil patikalardan süzülerek indik ovaya doğru.
(Kasım 2023)
 
Üzerinde biten insan boyunda otların varlığından anladığımıza göre; uzun süredir kimsenin geçmediği bir patikayı kullanarak bulunduğumuz tepeden ve sık kızılçamların oluşturduğu bir ormanın içinden, Karakızlar Göleti’ne doğru inmeye başladık. Kızılçamların arasından seçebildiğimiz kadarıyla kuzey yönünde Mahmut Dağı’nın zirvesi, onun önünde birkaç rüzgârgülü ve daha aşağılarda Karakızlar köyü görünüyordu. Bu hayal peşinde yaklaşık yarım saat kadar gölete doğru indik.
 
Uzun zamandır kimsenin  geçmediği dik bir patikadan Karakızlar Göleti'ne doğru indik.
(Kasım 2023)
 
Kızılçamlar arasından görünüyordu Karakızlar köyü.
(Kasım 2023)
 
Sağımızda Mahmut Dağı...
(Kasım 2023)
 
İniyorduk aşağıya; diz boyu otların ve sırım gibi göğe yükselen kızılçamların arasından...
(Kasım 2023)
 
Her yanımız kızılçamlarla kaplı...
(Kasım 2023)
 
Yerde hayat bulmuş bir pırnar meşesi; henüz bebek, acaba yaşar mı?
(Kasım 2023)

Ve bir hindiba...
(Kasım 2023)
 
Göletin bulunduğu düzleme ulaştığımızda; gelirken izlediğimiz yoldan değil, göletin bendi yönünde ve batıya doğru yürüdük. Daha sonra kuzeye dönen bir patikaya saparak, göletin de yer aldığı doğu-batı eksenindeki vadide bulunan kavaklıklar ve kır evleri arasından geçip, son sırta doğru tırmanmaya başladık. Karakızlar Göleti arkamızdaydı artık.
 
Gölet göründü.
(İ.Berktaş; Kasım 2023)
 
Karakızlar Göleti'nin panoromik görünümü
(Kasım 2023)
 
Karakızlar Göleti; hayat kaynağı...
(Kasım 2023)
 
Dağa Kaçtım gezginlerinin gölete doğru inişi
(İ.Berktaş; Kasım 2023)
 
Dağa Kaçtım gezginleri; Karakızlar Göleti önünde...
(İ.Berktaş; Kasım 2023)
 
Karakızlar Göleti; bir başka açıdan...
(MYC; Kasım 2023)
 
Sırttan kuzeye doğru döndüğümüzde Karakızlar’a doğru giden bir döşeme yolun başlangıcına ulaşmıştık. Artık Karakızlar’ın girişindeydik. Biraz sonra köyün ilk evleri başladı. Köpek sesleri, yollarda park etmiş traktörler, meyveden yıkılan nar ağaçları, sürüp giden inşaat faaliyetleri, geniş avlulara açılan koca kapılar ve yürüdüğümüz yolun sonunda karşımıza çıkıveren Karakızlar Camii; işte köye girişimiz bu kıvamda gerçekleşti.
 
Göletten sonra; İncircik Vadisi'nde, ardımızda kavaklar...
(Kasım 2023)
 
Ardımızda bıraktığımız dağlar tepeler ve İncircik Vadisi...
(Kasım 2023)
 
Önümüzde Karakızlar...
(Kasım 2023)

Karakızlar'a girerken...
(Kasım 2023)
 
Karakızlar'da; yine bir traktör; üzerinde K.Atatürk imzası kazılı...
(Kasım 2023)

Ve çivit boyalı; yorgun bir kapının üstünde gezinen, yorgun gezginin gölgesidir.
(Kasım 2023)

 Karakızlar meydanına doğru; kuytu bir köşede saklamış kendini, nar ağacı.
(Kasım 2023)
 
Karakızlar meydanına doğru; Karakızlar köyünün camisi karşılar gezginleri.
(Kasım 2023)

Dağa Kaçtım gezginleri; akşam güneşine karşı yorgunluk çaylarının eşliğinde günün sonun karşılarken...
(Karakızlar Kahvecisi; Kasım 2023)
 
Köy meydanına ulaştığımızda saat tam 17 idi. Helvacı’dan beri durmaksızın; yaklaşık 3 saattir yürüyorduk. Toplamda 18,5 km ve 5 saatlik bir yürüyüş etkinliğini tamamlamıştık. Yorulmuştuk; yaklaşık 300 metre inip çıkmış; dönüş yolunda yarım saatlik bir nar yeme molası vermiştik. Bütün bunları dikkate aldığımızda; doğada tatmin edici ve keyifli bir gün geçirmiştik. Köy kahvehanesindeki akşam çayları eşliğinde günün değerlendirmesiyle kapattık günümüzü. Ve ne mutlu bize dedik; ne mutlu doğanın sadece bir bileşeni olduğunu kavrayıp onu sevebilenlere ve yürüyebilenlere…

Dipnotlar:
(2)  Fotoğraflar, belirtilenler dışında gezi sırasında İ. Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
 
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC