24 Mayıs 2023 Çarşamba

KARABURUN’DA; SAİP’TEN SAİP KAYASI'NA DOĞRU YÜRÜDÜK.

11 Mayıs 2023
İbrahim Fidanoğlu

Karşı kıyıdan hüzün dolu bir sesleniş;
 
Sto Pa Kai Sto Ksanaleo
(ya da)
Furtuna
 
Sana söyledim ve tekrar söylüyorum,
sahile inme;
denizde fırtına olur
ve alır seni götürür.
 
Ve eğer beni de alırsa
oraya; o derin sulara
vücudumu tekne yaparım,
küçüçük ellerimi kürek
mendilimi yelkencik
alır seni karaya çıkarım.
 
Sana söyledim ve tekrar söylüyorum,
bana mektup yazma;
çünkü ben yazmasını bilmiyorum.
Ve ben gözyaşlarına boğuluyorum.
 
Sevdalı Bir Girit Türküsü 
 
 
 
Giriş
 
Bugünkü rotamız baharda olmazsa olmazımız; Karaburun yarımadasına doğruydu. Engebeli topografyası, ona uygun düşen dirençli bitki örtüsü ve tarihsel arka planının zenginliği ile dikkat çeken Karaburun yarımadası her zaman ilgi odağımız olmuştur. Neredeyse gitmedik rota bırakmadık yarımadada. Ama elbette hala gidilecek yerler, hatır sorulacak kayalıklar, aniden karşımıza çıkıveren güzelim Karaburun çeşmeleri, belki başka sürprizlerle bizi bekleyen kuytu köşe mekânlar mutlaka vardır. Bugün de öyle oldu; Saip köyünden başladığımız yürüyüşümüzü köyün hemen arkasında yükselen Saip Kayası’na doğru gerçekleştirdik. Rotanın zorlu olması ve bir ara yolu karıştırmamız nedeniyle ancak Saip Kayası düzlemindeki Çınarlı Çeşme’ye kadar yürüdük. Yaklaşık 12 km.lik bir yürüyüş rotasını gerçekleştirirken Saip Kayası’na doğru çıkan; belki de bir antik yolun başlangıcında Karaburunlu dostlarla karşılaştık. Velhasıl sürprizlerle dolu her bakımdan verimli güzel bir gün geçirdik Rüzgârlı Mimas’ın eteklerinde…
 
Saip Kayası'na tırmanırken; Karaburun ve Saip Altı İskelesi'ne bakış
(Mayıs 2023)

Saip köyünün girişi ve sırtını dayadığı Saip Kayası
(Mayıs 2023)
 
Saip kırsalında Girit ladenleri; hem pembesi, hem beyazı yan yana...
(Mayıs 2023)
 
Dağa Kaçtım gezginleri, size Saip sırtlarından selam eder.
(Mayıs 2023)

Karaburun’a doğru
 
Sabah Bornova’dan yola çıktığımızda 8.30 gibiydi. Bu sabah şehrin kalbine doğru akan trafik, geçen haftaya göre daha sakindi. Yeşildere vadisi yoluyla Konak Tüneli’ni kullanarak, sahil yolundan Çeşme otoyoluna vasıl olduk. Kahvaltı yapmayı planladığımız İnecik köyüne vardığımızda yarımadanın doğusundaki maviliklere bakan verandasıyla bizim için her zaman cezbedici olan köyün şirin kahvehanesinin henüz açılmadığını gördük. Bu durumda Kösedere köyünün meydanına bakan kahvehaneye gitmek uygun bir seçenekti. Kösedere’de arabadan indiğimizde dışarıda resmen bir ayaz vardı; hem sıcaklık düşüktü, hem de sert bir poyraz esmekteydi. Mayıs’ın 11’inde neredeyse kış geri gelmiş gibiydi. Ekip, arabadaki kışlıkları kuşandı hemen; elbette dışarıda yapacaktık kahvaltıyı. Arka arkaya gelen sıcacık çaylar içimizi ısıtmıştı. Karşıyaka’dan aldığımız sıcacık gevrekler her ne kadar Karaburun’a kadar buz gibi olsa da, hiçbir şey keyfimizi bozamazdı. Kahvaltı sonrası Saip köyüne doğru yola çıktık. Saat 11 gibi Saip köyündeydik. Sokaklarda hala sabahın ıssızlığı vardı. Köyün girişindeki kır kahvesinde birkaç kişi dışında ortalıkta kimsecikler yoktu.
 
Kösedere köy kahvehanesi
(Mayıs 2023)
 
Kösedere Camii; 19.yy.da Müslüman halka moral vermek amacıyla II. Abdülhamit döneminde sarmısak taşından yaptırılan tek tip minare örneklerinden biri
(Mayıs 2023)
 
Kösedere Çeşmesi; bir Karaburun çeşmesi...
(Mayıs 2023)
 Saip 
 
Yarımadayı çepeçevre saran kıyı çizgisi boyunca konumlanmış; kimi Akdağ’ın eteklerinde, kimisi ise hemen kıyıda bulunan köylerin isimlerinin hepsi ayrı bir hikâyeyi saklar gibidir. Saip de bu köylerden biridir aslında. Bu köye her gelişimde nedense Yunus’un “mal sahibi, mülk sahibi / hani bunun ilk sahibi/mal da yalan mülk de yalan/var biraz da sen oyalan” dizeleri gelir aklıma. Acaba derim kendi kendime; “yârin yanığından gayri her şeyin ortak olduğu” bir düzeni düşleyerek 15.yy.da bu dağları mesken eylemiş Bedrettin yiğitlerinin ütopyası ile bir ilgisi var mıdır diye düşünürüm bu ismin; ama oradan öteye de gidemem.
 
Saip köyü camii
(Mayıs 2023)
 
Saip'te krizantemlerin ardından maviliklere bakış
(Mayıs 2023)
 
Saip'de sokaklardan geçerken; bir avlu duvarının ardından Saip Kayası'na bakış
(Mayıs 2023)
 
Bu köylerin bir kısmı 15.yy.daki bu coğrafyada yaşanmış bir büyük deneyimin ve kavganın tanıkları olmuşlardı. Öyle bir alt üst oluş ve kıyımı yaşamış olmalı ki yarımada; belki Osmanlı’nın bu toprakları lanetlemesi, belki de kıyımdan kurtulan kılıç artığı halkın korkudan ve acıdan sinerek, bu dar geçitlerin hikâyelerinden uzaklaşıp unutmak düşüncesiyle bu vadilere ve eski yerleşim alanlarına en az iki yüz yıl uğramayışı sonrasında her yer balkanlık olmuş.
 
Saip sokaklarındayız.
(Mayıs 2023)
 
Saip kırsalında taş yığınları
(Mayıs 2023)
 
Yaşam alanlarını ele veren taş yığınları
(Mayıs 2023)
 
Bütün bunlar; Karaburun yarımadasında yaşanan o toplumsal dramın izlerinin üstünü doğanın yorganıyla örtüvermiş sanki. Bütün patikalar, bütün yollar kapanmış gitmiş. Yaşam alanları battal olmuş; evlerin taş duvarları birer yıkıntıya dönerek zaman içinde ağıl malzemelerinde değerlendirilmiş. Kırsalda taşların çevrildiği dev taş havuzlarına dönmüş yaşam mekânları. Bugün Saip’ten Saip Kayası’na doğru yürürken kırsalda pek çok yerde bu taş yığınlarına yine rastladık. Zaman zaman bir yaşlı zeytin ağacının dibinde ya da anlamsızca bir vadinin yamaçlarına doğru dağılmış konumda birçok taş yığını gördük. Gerçekten ilginçti. Bir yaşanmışlık ifade ediyordu; bir hikâyesi olmalıydı. 
 
Saip köyünde; Saip Kayası'na karşı...
(Mayıs 2023)

Saip köyünden denize bakış
 (Mayıs 2023)

Tarla sarmaşığı; Saip'te...
(Mayıs 2023)
 
Saip; Karaburun’a oldukça yakın konumda; yine korsan akınlarına karşı tüm yarımadada gelişen savunma refleksinden kaynaklanan nedenlerle Akdağ’ın eteklerindeki bir başka sekide yer almaktadır. 19.yy.da Osmanlı’dan elde edilen bağımsızlık sonrası geçim kaygısı nedeniyle Rum ahalinin Ege adalarından Batı Anadolu kıyılarına yönelmesiyle birlikte, Ege kıyılarındaki kasabalarda Rum nüfusunun artışı gözlenmektedir. Batı Anadolu şehir ve kasabalarındaki 19.yy.da yaşanan bu Rum nüfus hareketlerinin esas nedeni genellikle budur.
 
Saip geçitlerinde...
(Mayıs 2023)
 
Uzaklardan Saip köyüne bakış
(MYC; Mayıs 2023)
 
Dağa Kaçtım gezginleri; Saip köyünde...
(Mayıs 2023)
 
Saip köyü de bu zaman diliminde Ege adalarından Rum tebaanın göçünden etkilenen Karaburun köylerinden biridir. Ari Çokana’nın 20.yy. başlarında Anadolu ve Trakya’daki Rum Yerleşimleri isimli kitabından Saip köyünde 19.yy.da 800 Rum ile 300 Türkün birlikte yaşadığını öğreniyoruz.(1) İsmini bilemediğimiz; ama Saip kırsalında yıkıntıları bulunan kilise, 19.yy.da köydeki Rum cemaatinin varlığına işaret ediyor.
 
Sevdalı kıyıların; Girit'in eski bir türküsü; Sto Pa Kai Sto Ksanaleo ya da "Furtuna" Türküsü; Natassa Mpofiliou söylüyor.
Girit türküsünün Türkçe sözleri yazının girişinde yer almaktadır.
(Youtube'dan alınmıştır.)
 
Saip köyünden Karaburun'a doğru bakış
(Mayıs 2023)
  
Saip köyünde bir döşeme yol parçası
(Mayıs 2023)

Saip'ten Saip Kayası'na doğru...
(Mayıs 2023)
 
Ambarseki’den Akdağ’ın eteklerini dolaşarak Saip’e ulaşan dağdaki yolun dışında, köye Mordoğan-Karaburun karayolu üzerindeki iki farklı noktadan ayrılan tali asfalt yollarla da ulaşma imkânı mevcut aslında. Zaten köyün Karaburun ve Mordoğan yönündeki esas ulaşım rotaları bu iki yolla irtibatlı… 19.yy.da oldukça işlek olduğu bilinen kıyıdaki Saip Altı İskelesi bugün de balıkçı ve yazlıkçıların uğrak noktasını oluşturuyor. Ari Çokana’nın kitabından alınan Saip köyüne ve Karaburun merkezine (Ahırlı) ait 19.yy. nüfus rakamlarına göre, Saip köyünün en az Ahırlı kadar önemli bir yer olduğu anlaşılıyor. Saipliler, o yıllarda daha çok tarım, hayvancılık ve kıyı balıkçılığı ile uğraşırlarmış. Hayvanlarının ahırları da Saip’ten yaklaşık 3 km kadar uzaklıkta bulunan bugünkü Karaburun merkezindeymiş. Bu hayvan damlarının bulunduğu yer nedeniyle bugünkü Karaburun merkezi, o yıllarda Ahırlı adıyla anılırmış. 
 
Saip Camii ve avlusu
(Mayıs 2023)

Caminin harime ulaşan giriş kapısı ve üzerindeki süslemeler
(Mayıs 2023)
 
Son yıllarda kapsamlı bir restorasyon geçiren Saip köyünün camisi, bugün daha çok bir kahvaltı evi olarak işlev gören ve aşağılardaki Saip Altı İskelesi’nin bulunduğu deniz kıyısına hâkim konumdaki köyün kahvehanesinin hemen arkasında yer alıyor. Yapı doğudan batıya doğru eğimli bir arazide; dikdörtgen planlı bir yapı olarak inşa edilmiş. Caminin duvarları sıvalı ve badanalı… Caminin girişindeki ahşap sütunların taşıdığı sundurmanın altındaki son cemaat yerinin iki penceresinin üzerinde birer vazo içinde yaprak ve çiçeklerden oluşan kalem işi bitki süslemeleri, harimin doğudaki ve batıdaki cephelerinde ise, yine pencere alınlıklarının üzerinde bu kez iki ayrı cami tasviri yer alıyor.
 
Pencere üstü kalem işi süslemelerden biri; vazo içinde çiçekler...
(Mayıs 2023)
 
Bu da diğer pencere üstünde yer alan bitki süslemeleri; yine vazo içinde betimlenmiş.
(Mayıs 2023)

Cami pencerelerinden birinin genel görünüşü
(Mayıs 2023)

Son cemaat yerinden harime açılan basit görünümlü kemerli ahşap kapının en üstünde ise, bir kitabenin iki yanında birer servi ve birer ay-yıldız motifi bulunuyor. Harimin üstü ahşap bir tavanla örtülü olup, diğer Karaburun camilerine benzer şekilde harime doğru uzanan küçük balkonlu bir kadınlar mahfili; mahfilin harime bakan korkuluklarının yüzünde mahfil boyunca uzanan, koyu yeşil renkli, stilize edilmiş sivri tepeler ve tepelerin arasında ağaç siluetleri yer alıyor. Minber ve kürsü, ahşaptan olup herhangi bir özelliğe sahip değil.
 
Diğer pencere üzerindeki süslemeler; ağaçlar arasında bir cami betimlenmiş.
(Mayıs 2023)

Bu resimde de bir cami betimlenmiş.
(Mayıs 2023)
 
 
Saip köyünde eski bir evden kalanlar
 (Mayıs 2023)
 
Caminin inşa tarihine ilişkin bir bilgi olmamakla birlikte; harime giriş kapısının üzerinde yer alan kitabeden, caminin (Hicri 1250/Miladi 1835 yılında Ali Efendi tarafından onartıldığını öğreniyoruz. Onarım tarihinin 19.yy.ın ilk yarısı olduğu dikkat edilirse, caminin ilk inşasının 18.yy. içinde gerçekleştirilmiş olması olasıdır.(2)
 
Saip köyünde 19.yy.dan kalma bir döşeme yol
(Şubat 2010)
  
Saip köyüne Saip Kayası eteklerinden bakış
(MYC; Mayıs 2023)
  
Saip köyü; sırtlardan bakış
(Şubat 2010)
 
Saip köyünün daracık sokaklarında dolaşırken, moloz taş/köşelerinde ise kesme taş kullanılarak yapılmış; sıvalı ve badanalı ya da sıvasız çok sayıda eski köy evini görmek mümkün. Bunların bir kısmı yıkılmak üzere, bir kısmı ise restorasyon geçirip günümüze daha sağlam bir şekilde ulaşabilmiş durumdalar. Şimdilerde Saip köyü şehrin sıkıntılı hayatından uzaklaşıp kafa dinlemeye gelen şehir kaçkınlarının sığınağı haline gelmiş gibi. Köyün çekirdeğinin çevresinde yükselen çok sayıdaki villa ve devam etmekte olan benzer yapıların inşaatları, bu dediğimizin canlı birer kanıtı gibi karşımızda duruyor. Bu inşaat furyası, şehirden kaçanlar için ilk anda belki bir kurtuluş kapısı gibi görülebilir; ama her şeyin de bir doyum noktası var. Küçücük Saip köyü bu inşaat baskısına ne kadar dayanabilir; orası meçhul görünüyor.
 
Saip'de sıracaotugillerden karaballıbaba (bellardia)
(Mayıs 2023)

Saip'in 19.yy.dan kalma sokaklardan biri
(Şubat 2010)



Saip’ten Saip Kayası’na doğru 
 
Sabah Saip köyünün daracık sokaklarından geçerek kuzeye ve Karaburun yönüne doğru yürüyüşe başladık. Hava rüzgârlı ve oldukça serindi. Yanımızdaki polar montlarımızı geçirdik sırtımıza hemen. Birbirine sırt vermiş köyün eski evlerinin arasından ilerlerken, bazen hala varlığını sürdüren; belki 150 yıllık taş döşeme yol parçalarına ve dar geçitlere rastladık. Saip’in kuzey çıkışından bayır aşağı inen bir toprak yolu takip ederek 2019 yılındaki Karaburun-Kösedere yürüyüşü(3) sırasında kullandığımız şirin bir patikaya ulaştık. Bayırın dibinde suyu halen akmakta olan tipik Karaburun çeşmelerinden biri vardı. Su, çeşmenin ağzına bir hortum takılarak aşağıdaki tarlalara doğru taşınıyordu. Çeşmenin hemen yanında serpilip gelişmiş ve yolcusuna göğe doğru uzanan dallarıyla konforlu bir gölgelik alan sunan çınar ağacı ile çeşme bir bütünün parçaları gibiydi. Bir süre yeni yapraklanmış gövdesinin dibinde oyalandık. Sadece kuşların ve suyun sesi vardı o an.
 
Krizantemlerin ardındaki  Saip
(Mayıs 2023)
 
Saip'ten çıkarken yol kıyısında rastladık; baklagiller ailesinden keçi gevişi
(Mayıs 2023)
 
Saip köyünün yeni "sahipleri"; karşıda gösterişli Saip Kayası...
(Mayıs 2023)

Saip'ten çıkarken kantaronlara rastladık. Çiçekleri çok sık rastladığımız yaygın örneklerine benzese de yaprakları farklıydı.
(Mayıs 2023)
 
Solumuzda yekpare kireçtaşından bir kayalık şeklinde yükselen Saip Kayası’nın insanı neredeyse ezen heybeti, sağımızda denizin kıyısında Saip Altı İskelesi’nin varlığı bizi yürüyüş boyunca neredeyse hiç terk etmedi. Yükseldikçe Karaburun yarımadasının doğu yakasının Ege Denizi’nin mavilikleriyle buluşan güzellikleri iyice belirginleşti. Bir süre 2019 yılındaki Karaburun-Kösedere yürüyüşünde izlediğimiz ve işaretlenmiş bir parkurda yürümeye devam ettik. Yer yer 19.yy.dan kalma döşeme yol parçaları, makiliklerin arasında devam eden bir koridor gibi bize eşlik etti. Gerçekten çok değerli ve şirin bir patikaydı yürüdüğümüz.
 
Karaburun yönünde yürürken; çınarlı çeşmelerden ilki...
 (Mayıs 2023)

Çınarın dibindeki 19.yy.dan kalma tipik Karaburun çeşmesi
(Mayıs 2023)

Karaburun'a doğru Saip'ten yürürken bir süre kullandığımız patika ya da döşeme yol
(Mayıs 2023)

Yürüdüğümüz patikadaki döşeme parçaları
(Mayıs 2023)

Bir süre sonra bu patikadan batıya ve Saip Kayası yönünde; bir zeytinliğin içine doğru ayrıldık. Amacımız Saip Kayası’na kolayca yaklaşabilmek için Karaburun-Yaylaköy karayoluna neredeyse paralel olarak tatlı bir meyille yükselen kuzey-batı yönündeki makilerle kaplı bir sırta ulaşmaktı. Bu hedefimize ulaşmamız nedense pek kolay olmadı.
 
Yürüdüğümüz patikada makilikler arasında böyle hoş geçitler vardı.
(Mart 2023)

Bu noktada bir zeytinliğin içine doğru yürüdüğümüz patikadan ayrıldık.
(Mayıs 2023)

Yavan kenger (notobasis syriaca)
(Mayıs 2023)
 
Katırtırnakları
 (Mayıs 2023)
 
Yavan kenger (notobasis syriaca), acı baklalar (fabaceae sp.), yabani bezelyeler ve her yerde baklagiller ailesinden sapsarı çiçekleriyle katırtırnaklarının (spartium junceum) tam zamanıydı. Bezelye ve acı baklalar meyveye durmuşlardı. Yürüdükçe zeytin ağaçları ve pırnar meşeleri birbirine girmeye başlamışlardı. Bir de sıklıkla zeytin ağaçlarının hemen yanında görmeye alıştığımız taş yığınları vardı çevremizde. Ada çayları (salvia sp.)çiçekteydi. Hemen arkamızdaki makilikler ve birkaç anlamlı kaya ile çevrilmiş bir alan içinde yaşlı bir incir (ficus carica) ağacı her yana doğru dal budak vermişti. Kıvrım kıvrım kıvrılmıştı dalları yerlere doğru. İncir ağacının hemen arkasında ise, bir süsen (iris; iridacea sp.) kolonisi vardı; mor renkli çiçekleriyle oldukça göz alıcıydılar. Yukarılarda bir yol düzlemi görünüyordu. Makiliklerin arasından tırmanarak bir toprak yola ulaştık. Yolun yukarıya doğru döneceğini düşünerek bir süre güneybatı yönünde yürüdük. Ama ne yazık ki yol, bir süre sonra sık makilikler arasında nihayet buldu.
 
Zeytinlikler içinde taş yığınları
(Mayıs 2023)

İncir ağacı ve taş yığınları
(Mayıs 2023)
 
İncirin dibinde bir süsen kolonisi; (ya da
iris; iridacea sp.)
(Mayıs 2023)
  
İncir ağacının civarından Saip İskelesi'ne doğru bakış
(Mayıs 2023)
  
Makilikler ve öbek öbek taş yığınları arasında zaman zaman görünüp zaman zaman kaybolan patikaların peşinde yaklaşık 1 saate yakın bir süre mücadele ettik. Ama bir çıkış bulamadık ne yazık ki. Önce bir dinlenme molası verdik, daha sonra da taşlı bir patikayı takip ederken kararsız kaldığımız üç yol sapağına kadar geri döndük ve sapmadığımız diğer seçeneği kullanarak nispeten belirgin bir patikayı takip edip, ulaşmak istediğimiz sırtın hemen yakınlarındaki taşlarla çevrili bir açık ağıla kadar gelebildik. Oldukça yükselmiştik; arkamızda tam ortada İzmir-Karaburun asfaltı; yolun bir yanında Saip köyü, diğer yanında ise Saip Altı İskelesi ve Ege’nin mavilikleri uzanmaktaydı.
 
Saip Kayası hemen karşımızdaydı. Ama ona ulaşmak o kadar kolay olmadı.
(Mayıs 2023)

Gezginler patika peşinde...
(Mayıs 2023)

Kekik kolonileri; dönüş yolunda topladık yeterince.
(Mayıs 2023)

Her yer kekik doluydu. Bunlar zahter kekiğini andırıyordu. Kokuları anlatılmaz.
(Mayıs 2023)

Ada çayları (salvia sp.)
(Mayıs 2023)

Bu makilikler içinde kaybolduk, gittik.
(Mayıs 2023)

Bizi aldı bir düşünce; dinlenmek şarttı.
(Mayıs 2023)

Saip kırsalında arayıştayız.
(Mayıs 2023)

Sanki bundan sonrası daha kolaydı. Pırnar meşeleri arasından devam eden patikayı takip ederek biraz sonra sırta ulaştık. Bu bizim için iyi haberdi. Beyaz ve pembe renkli çiçekleriyle makilikler arasına serpilmiş bodur ardıçlar (juniperus sp.), Girit ladenleri, farklı türde; ama benzer şekilde ve kokuda çiçekleri, dikensi dallarıyla dikkat çeken katırtırnakları, gülkurusu renginde çiçekleriyle püren salepleri (orchis sancta), lila renkli çiçekleriyle sivri salepler (anacamptis pyramidalis), ladengillerden beş yapraklı sarı çiçekleriyle yer güneş otları (fumana procumbens), tıbbi bitki olarak bilinen beyaz renkli abdestbozan otları (pimpinella saxifraga), bir örümcek ağını andıran tüysü ve kırmızı renkte çiçekleriyle yıldız yoncalar (trifolium stellatum), açık lila rengi çan çiçekleri (campanulaceae sp.), şemsiye formunda çiçekleriyle sütleğenler (euphorbiaceae sp.); buraya gelene kadar, yolda gördüğümüz floraya örnek teşkil edebilecek unsurlardı.
 
Çok uğraştık, ama sonunda makilikler arasında bir çıkış yolu bulduk.
(Mayıs 2023)

Büyük uğraşılardan sonra ulaştığımız açık ağıl, bize bir anlamda yeni bir çıkış noktası oldu.
(Mayıs 2023)
 
Saip Kayası yolunda püren salepleri; (
orchis sancta) 
(Mayıs 2023)

Dalları dikenli katırtırnakları; koku aynı koku; renk aynı renk, sarıların en güzeli...
(Mayıs 2023)

Ada çayları (salvia sp.)
(Mayıs 2023)
 
Maydanozgillerden;
tıbbi bitki olarak bilinen beyaz renkli abdestbozan otları (pimpinella saxifraga)...
(Mayıs 2023)

Girit Ladeni ya da bayır gülleri; beyaz çiçekli...
(Mayıs 2023)

Sütleğenler (
euphorbiaceae sp.)
(Mayıs 2023)
  
Şirin mi şirin patikalarda yürüdük; Saip Kayası'na doğru...
(Mayıs 2023)

Katırtırnakları
(Mayıs 2023)

Ladengillerden beş yapraklı sarı çiçekleriyle yer güneş otları (fumana procumbens)
(Mayıs 2023)
 
Artık doğru patikayı bulmuştuk. Tatlı bir meyille makilikler arasından Saip Kayası’na doğru yürüyorduk. Bir ara önümüzdeki çalıların ardından insan sesleri duyduk. Önce dağda kekik v.b. otları toplayan köylüler diye düşündük. Ama bir açık alana çıkınca kayaların arasında 4 Karaburun sevdalısı ve bizleri Dağa Kaçtım bloğundaki resim ve yazılarımızdan takip eden dostlarla karşılaşıverdik. Bu, makilikler arasında kaybolup boğuşmamızı saymazsak, günün ilk sürprizi idi. İkincisini ise, dönerken yaşadık.
 
Saip Kayası yolunda YürüMeli Grubu'ndan Karaburunlu dostlarla karşılaştığımız andır.
(MYC; Mayıs 2023)
 
Dağa Kaçtım-YürüMeli yoldaşlığı
(Mayıs 2023)
 
Ardımızda Karaburun-İzmir karayolunun iki yanında yer alan Saip köyü ve Saip Altı İskelesi 
(Mayıs 2023)
 
Saip Kayası yolunda; son etap...
(Mayıs 2023)
 
Sivri salepler (anacamptis pyramidalis)
(Mayıs 2023)
 
Bodur ardıçlar;
(juniperus sp.)
(Mayıs 2023)

Kaya kekikleri çiçekte...
(Mayıs 2023)

Sivri salep ya da tavşan topuğu
(Mayıs 2023)

Kendilerine 19.yy.da bir Rum yerleşimi olan Meli köyünden esinlenerek YürüMeli ismini veren Meneviş Hanım ve arkadaşları biz oraya ulaştığımızda yemek molasındaydılar; bizleri de aralarına davet ettiler. Sanki birbirimizi uzun zamandır tanıyormuş gibi Rüzgârlı Mimas’ın eteğinde koyu bir sohbet başladı dersek yanlış olmaz. Hakkımızda değerli geri bildirimlerde bulundular. Doğrusu dağın başında bunları bu güzel insanlardan işitmek, bizim için en azından karşımızda bir duvar gibi dikilen Saip Kayası’na çıkmak için bulunmaz bir motivasyon kaynağı idi. Hemen yola devam etmeliydik; teşekkür ederek yanlarından ayrıldık.
 
İpar Buğra'ya; rahmetle, saygıyla... 
 
(https://www.evrensel.net/haber/333222/ipar-bugra-artik-karaburunun-ruzgarlarinda-yasayacak)
 
Pırnar meşelerinin taze filizleri; sanki bir renk cümbüşü...
(Mayıs 2023)

Pembe renkli çiçekleriyle Girit ladenleri
(Mayıs 2023)
 
Çan çiçekleri;
(campanulaceae sp.)
(Mayıs 2023)
 
Ardımızda mavilikler; Saip Kayası'na doğru yükseliyoruz.
(Mayıs 2023)
 
 
Sütleğen kolonisi; Saip Kayası yolunda...
(Mayıs 2023)
 
İpar Buğra rotasında; İlkçağ'dan kalma bir patikada yürüyoruz.
(Mayıs 2023)
 
Bir örümcek ağını andıran tüysü ve kırmızı renkte çiçekleriyle yıldız yoncalar (trifolium stellatum)
(Mayıs 2023)
  
İnsan elinin değdiği, düzensiz de olsa neredeyse döşeme diyebileceğimiz nitelikte belki de İlkçağ’dan beri kullanılan bir taş yolda yürümeye başlamıştık. Heyecan vericiydi doğrusu. Biraz önce yeryüzü sofralarına konuk olduğumuz Meneviş Hanım’dan öğrendiğimize göre bu antik yol, Karaburun yarımadasında uzun yıllardır sürdürülen çevreci hareketin öne çıkan ismi, Karaburun Kent Konseyi’nin 2012-2017 yılları arasında başkanlığını yürütmüş olan rahmetli İpar Buğra’ya ithaf edilmiş tanımlı bir rota imiş. İpar Buğra, yarımadada RES ve GES’lere, taş ocaklarına, balık çiftliklerine ve çevreyi tehdit eden her türlü unsura karşı yılmadan mücadele etmiş, bu anlamda hem Türkiye’de hem de Karaburun yarımadasında ismi bir anlamda öne çıkmış bir kişilik. Özellikle yarımadanın biyosfer rezerv alanı/öncelikli çevre koruma alanı olarak devlet tarafından tanımlanması için bu uğurda uzun yıllar sürdürülen çalışmaların mimarı olarak biliniyor. Ne yazık ki İpar Buğra, yarımadanın belli bölgelerinin özel çevre koruma alanı olarak 14 Mart 2019 tarihinde cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile tanımlanmasını göremeden 2017 yılında vefat etmiş. Söz konusu kararname ile ilgili olarak ise Ekoloji Birliği’nin web sitesinde yarımadanın tümünü kapsamaması ve özellikle yarımadanın batı yakasında yoğunlaşan RES ve GES’lerin bulunduğu; yerleşimin doğu yakasına göre daha az olduğu bölgelerin dışarıda tutulması nedeniyle “dağ fare doğurdu” yorumu yapılıyor.(4)
 
Özetle Karaburun yarımadasında talan devam ediyor; hem de göstere göstere…
 
İpar Buğra rotası ve Ege'nin mavilikleri bir arada...
(Mayıs 2023)
 
Sanki antik yolda yürüyoruz; yer yer döşeme parçaları...
(Mayıs 2023)
 
Zambakgillerden Akbaldır, Akdeniz akyıldızı ya da Akdeniz tükürük otu; (ornithogalum narbonense)
(Mayıs 2023)

Karaburun kıyıları ayağımızın altında sanki.
(Mayıs 2023)

Patikanın güzelliği
(Mayıs 2023)

Türkiye Ekoloji Hareketi’nin öncü isimlerinden İpar Buğra’nın ismiyle onurlandırılan ve Saip Kayası’na doğru ilerleyen antik yoldan yürümeye başladık yeniden. İki yanı makiliklerle kaplı şirin patika ve arkamızdaki bıraktığımız manzaralar, benzersiz güzellikteydi. Yükseldikçe Saip, Saip Altı İskelesi, Karaburun ve Büyük Ada, karşı kıyılar ve hatta Midilli tamamen ortaya çıktı. Bu kadim patika gerçekten görülmeye değer nitelikteydi. Bir yandan kıvrıla kıvrıla tatlı bir meyille yükselirken, bir yandan da engebeli bir taş yolda düşmeden ilerlemeye gayret ediyorduk. Sık makilikler arasındaki bir dar koridordan yaklaşık 1,5 saat kadar yürüdük. Taş yolda zaman zaman belki de İlkçağ’dan kaldığını düşündüğümüz döşeme yolun parçalarına tanıklık ettik. Solumuzdaki Karaburun-Yaylaköy karayolu düzlemine yaklaştığımızda uzaktan dibinde Çınarlı Çeşme’nin bulunduğu asırlık çınar ağacını gördük. Artık deniz ve iskeleler ardımızda kalmış, tepenin ardına doğru dönmüştük. Burada Çınarlı Çeşme yönünden aşağıya doğru yönelen ve ağırlıklı olarak henüz uyanmamış hayıtlarla kaplı bir dere yatağı vardı. Hayıtlar arasındaki küçük patikaları takip ederek kendimize yol açtık. Bir süre sonra Kırkım Alanı’nın alt düzlemindeki hayıtlarla kaplı vadinin başındaki Çınarlı Çeşme’ye ulaştık. Lavanta mavisi çiçekleriyle dikkat çeken hanımeligillerden uyuz otları (scabiosa sp.), eflatun renkli ebegümeci çiçekleri (malvaceae sp.), kırmızıya çalan gövde renkleriyle göbek otları (umbilicus rupestiris), yumak halinde bir sürü düğmeyi andıran boncuk çiçekleri (tordylium apulum), genellikle sarı renkte çiçeklerine alışık olduğumuz ve burada ilk kez gördüğümüz beyaz-pembe renkli taç yapraklarıyla dikkat çeken bir tür hindiba çiçekleri patika boyunca rastladığımız floranın örneklerindendi. Özellikle bu pembe-beyaza çalan hindiba çiçeklerine Çınarlı Çeşme civarında rastladık.
 
Önde katırtırnakları; ardında Saip Altı İskelesi ve karşı kıyılar...
(MYC; Mayıs 2023)
 
Taş yolda bir keskin virajdayız; ama tırmanmaya devam...
(Mayıs 2023)

Köşede bir dinlenme anında...
(MYC; Mayıs 2023)

Sanki bir seyir terası; Karaburun-Yaylaköy asfaltına ve aramızdaki vadiye nazır bir manzaraya sahip...
(Mayıs 2023)

Yürdüğümüz patikada döşeme parçalarından biri
(Mayıs 2023)

ve bir diğeri...
(Mayıs 2023)

Hanımeligillerden uyuz otları (scabiosa sp.)
(Mayıs 2023)
 
Bir yar başından Karaburun denizine doğru baktık.
(Mayıs 2023)

Kırmızıya çalan gövde renkleriyle göbek otları (umbilicus rupestiris)
(Mayıs 2023)
 
Yumak halinde bir sürü düğmeyi andıran boncuk çiçekleri (tordylium apulum)
(Mayıs 2023)
 
Çınarlı Çeşme’ye vardığımızda saat 16 civarındaydı. Öğle yemeği vakti çoktan geçmiş, zorlu patika bizi oldukça yormuştu. Yalağı ve taş örgülü aynası ile diğer Karaburun çeşmelerine göre oldukça naif kalan Çınarlı Çeşme usul usul akmaktaydı. Önce yüzümüzü yıkadık, suyundan içtik ve bilge çınar ağacının dibine sinerek gecikmiş öğle yemeğimizi yedik. Çeşmenin arkasındaki üst düzlemde otlayan koyunların boyunlarındaki çan sesleri, birkaç taşın arasına sıkıştırılmış basit bir hortumun ucundan yalağa usul usul dökülen suyun sesi birbirine karışmaktaydı bu anda. Çevremizde büyük olasılıkla yaz aylarında sürülerin su ihtiyacını karşılamak için beton koruganlarla çevrilmiş su kuyuları vardı. Biraz çevrede dolandık; Karaburun denizini doya doya seyreyledik yukarılardan. Manzara doyumsuzdu.
 
Çınarlı Çeşme'ye doğru; Yaylaköy'ün kabusu; en arkada RES'lerden biri...
(Mayıs 2023)
 
Patikadan bir görünüm daha...
(Mayıs 2023)
 
Hayıtlı dere yatağı
(Mayıs 2023)

Çınar ve ardında çeşme; nihayet....
(Mayıs 2023)
 
Bir tür hindiba olmalı; alışık olmadığımız bir renkte...
(Mayıs 2023)

Çınarlı Çeşme'nin çınarının altındayız.
(Mayıs 2023)
 
Bir çoban çeşmesi; Çınarlı Çeşme
(Mayıs 2023)
 
Çınarlı Çeşme ve yalağı
(Mayıs 2023)
 
Kimbilir kaç asırlık bir çınar ağacı; yolcusuna konfor sunar.
(Mayıs 2023)

Çınarlı Çeşme'nin bulunduğu sırttan Karaburun dünyasına bakarken...
(Mayıs 2023)
   
1 saati bulan yemek ve dinlenme molası sonrası Çınarlı Çeşme’nin yanından ayrıldık. Aynı taşlı yolu kullanarak aşağı inecektik şimdi. İnmek her zaman çıkmaktan daha zordur aslında. Düşmeler ve sakatlanmalar genellikle yorgunluğun ve rehavetin bastırdığı iniş anlarında olur genellikle. Hele bir de zemin takılıp düşmeye uygun engellerle doluysa. İnişe başlayalı epey olmuştu; önümüzdeki çalıların arasından iri kuyruklu bir hayvan kaybolup gitti. Bu bir tilki olmalıydı. Etrafı aradık, taradık ama bulamadık. Yeniden yürümeye başlayınca, arkamızda bir kayanın dibinde ansızın onu fark ettik. Merakla bizi izliyordu. Bir süre bakındı durdu arkamızdan; sonra yine çalılıkların arasından sıvışıp kayboldu. Tilki, günün ikinci sürprizi idi.
 
Saip Kayası hindibaları
(Mayıs 2023)
 
Saip Kayası'ndan aşağıya...
(Mayıs 2023)

Bilge çınara veda vakti...
(Mayıs 2023)
 
Çınarlı Çeşme'den dönüyoruz.
(Mayıs 2023)

İpar Buğra rotasındaki o güzelim patikadan bir bir daha geçtik.
(Mayıs 2023)
 
Yıldız yoncalar; dönüş yolunda bir koloniye rastladık.
(Mayıs 2023)

Günün sürprizi; arkamızdaki tilki...
(Mayıs 2023)

Tilkinin büyütülmüş hali; Saip Kayası yolunda...
(Mayıs 2023)
  
Karaburunlu dostlarla karşılaştığımız ve taşlı yolun başlangıcına gelen bir noktada Saip Kayası’na paralel bir patika bulduk. Buradan Saip’e doğru inmeye karar verdik. Epeyce yürüdükten sonra anladık ki; geliş anında sıkıştığımız makiliklerin bulunduğu bölgeye yine girmiştik. Her ne kadar bu patika da sık makiliklerle geçişe zaman zaman engel çıkarsa da; bazen çalılarla boğuşarak, bazen de neredeyse Saip Kayası’na çıktığımız taş yola benzer tarzda gösterişli bir patikayı izleyerek, dev kayalığın eteklerini dolaşan bir rotada ilerledik. Saip köyü uzaktan görünmüştü.
 
Dönüş yolunda inek memeleri
(Mayıs 2023)
 
Makilikler arasında patika arıyoruz; dönüş yolunda da...
(Mayıs 2023)
 
Makilikler ve biz
(MYC; Mayıs 2023)

Saip Kayası'nın dibindeyiz; yukarılardan gördüğümüz zeytinlikteyiz.
(Mayıs 2023)
 
Neredeyse Londra asfaltı...
(Mayıs 2023)

Katırtırnakları bugün bizi neredeyse hiç terk etmedi.
(Mayıs 2023)

Yürüdüğümüz yolun güzelliği
(Mayıs 2023)

Saip'e selam olsun.
(Mayıs 2023)

Bu rotanın sürprizi ise, çalıların dibinde fark ettiğimiz bir çift inek memesi oldu. Bu arada iki sel yatağını daha geçtik ve sonunda bir zeytinliğin kıyısından başlayan ve çok yukarılardan varlığını fark ettiğimiz genişçe bir toprak yola ulaştık. Bundan sonra artık sorun yoktu. Bu toprak yolun sonunda Saip köyünün ilk evleri vardı. Gün boyu çektiğimiz çile Saip köyünün girişinde son bulmuştu. Saip Kayası’ndan köye kadar iki saatte yürümüştük. Köyün girişindeki kır kahvesinde yorgunluk çaylarımızı içmeyi doğrusu hak etmiştik artık. Ege’nin maviliklerine karşı içtik akşam çaylarımızı. Vakit akşam saat 7’yi geçmişti. Gün boyu Karaburun yarımadasının kuzeydoğu kesiminde bazen çalılıklar arasında yolumuzu kaybetsek de, Akdağ’ın yavrusu gibi duran yekpare bir kayanın etrafında dolaşıp durmuştuk. Yorulmuştuk, ama sonuç olarak doğanın bağrında yine güzel bir gün geçirmiştik. Ne mutlu bize; hala yürüyebiliyorduk. Artık İzmir’e dönme zamanıydı. Ağır ağır çöken akşama ve Karaburun yarımadasının doğu yakasına veda ederek İzmir’e doğru yola çıktık.
 
Dipnotlar:
(1)   Ari Çokona, 20 yüzyıl başlarında Anadolu ve Trakya’da Rum Yerleşimleri; Literatür Yayınları; 1.Basım, Kasım 2016; sayfa: 284
 (2)  Cengiz Gürbıyık, Karaburun Yarımadasında Türk Mimarisi; Arkeoloji ve Sanat Yayınları-2010; sayfa:68-76
 (3)  Karaburun-Kösedere yürüyüşü için bkz. https://dagakactim.blogspot.com/2019/06/karaburundan-kosedereye.html
(4)  Özer Akdemir; Dünden Bugüne Karaburun; Yarımada Nasıl Talan Ediliyor? https://ekolojibirligi.org/dunden-bugune-karaburun-yarimada-nasil-talan-ediliyor-ozer-akdemir /
(5)  Fotoğraflar, belirtilenler dışında gezi sırasında İ. Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
 
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC