7 Nisan 2022 Perşembe

AKBÜK ÖNLERİNDE BİR İLKÇAĞ YERLEŞİMİ; TEİKHOUSSA

20 Mart 2022 
İbrahim Fidanoğlu
Giriş 
 
Mart kapıdan baktırır derlerdi de anlam veremezdik çocukken; bu yıl gördük Mart ayazını. Belki de kışın ortasında yaşamadığımız soğuğu, karı ve yağmuru bu yıl epey zaman sonra Mart ayında yaşadık. Sanki hiç gelmeyecek gibiydi bahar. Ne cemreler düştü; faydasız. İşte bu hafta sonu o durmadan esen poyraz biraz sakinleşir gibi olunca, insanlar zincirinden boşanırcasına attı kendisini sokaklara, kırlara. Biz de rotamızı güneye Milas’ın yakın coğrafyasına doğru çevirdik. Pandemi döneminde hiç uğramadığımız Akbük hedefimizdeydi. Büyük Menderes’in binlerce yıldır taşıdığı alüvyonlarla doldurduğu Latmos körfezinin ağzına denk gelen ve Söke ovasını neredeyse tam ortasından bölen Söke-Bodrum yolunu takiben Didim-Akköy sapağın ulaştık. Okaliptüslerle kaplı yolun iki yanında yer alan ve Bodrum yolcularını hedefe almış alışveriş merkezlerinin çoğu eski canlılığını uzun zamandır yitirmişti. Kimisi kapanmış, kimisi küçülmüş; pandemi, ekonomik kriz ve Ukrayna savaşının kümülatif olumsuz etkisi her yerde kendini hissettirmekteydi. Ortalıkta tek güzel şey, baharın baş veren ılık yüzüydü.
 
 Saplı Ada, mavilikler ve karşıda Akbük sahili...
(Mart 2022)

Saplı Ada ve aynı formatta oluşmuş Kömürcü Adası; İyon yerleşimi Teikhoussa'ya mekan olmuşlar.
(Google Earth'den yararlanılmıştır.)

Bir ada soğanının ardından maviliklere bakış...
(Mart 2022)

Saplı Ada'nın mor anemonları
(Mart 2022)
 
Sapaktan sonra Milas yolundaki ilk rampayı aşınca Akbük kavşağı göründü. Bafa dünyasını arkamızda bırakarak Akbük yoluna kıvrıldık. Dağ taş evle doluydu. Dağların sırtları yetmemiş; çılgınca betonlaşma bütün Didim, Akbük ve çevre topografyayı esir almış durumdaydı. Akbük’e doğru belediye bütün yolları kapatmış ve her yer kazılıydı. Yazlık sitelerin içinden geçen sokakları takip ederek yörede Saplı Ada olarak bilinen ve bir kumul birikintisiyle ana karaya bağlanmış küçücük bir adacığın yanına kadar geldik.
 
Saplı Ada'nın ortasında...
(Mart 2022)

Didyma Apollon Tapınağı; 2005 yılından bir an...
(Ekim 2005)

Didyma Apollon Tapınağı
(Ekim 2005)

Apollon Tapınağı'na girerken...
(Ekim 2005)
 
Yoran'dan Apollon Tapınağı'na bakış...
(Ekim 2010)
 
Saplı Ada ya da Teikhoussa (Teichiussa) 
 
Yörede Saplı Ada olarak anılan ve hemen yakınlarındaki Kömürcü Adası ile birlikte İyonya yerleşimi Teikhoussa’ya mekân olmuş Akbük coğrafyası, bugün yazlıkçıların tarassutu altında ve eriyip gitmiş bir halde ziyaretçisini karşılıyor. Adaya kumullardan oluşan bir dar kıstak ile bağlı Saplı Ada aslında ismini de bu sapa benzetilen ve sonradan oluşmuş kara bağlantısından alıyor. İtalyanca kökenli bir kelime olan tombolo ise, coğrafyada dalga ve akıntıların kara parçalarını aşındırma ve biriktirme faaliyetlerine bağlı olarak uzun zaman süreçleri boyunca meydana gelen bu tür oluşumları adlandırmak için kullanılıyor. Tomboloların büyük bir kısmı adaya doğru tekli bir kara uzantısı ya da kordonu şeklinde olabildiği gibi birden fazla kıyı kordonunun zamanla birleşiminden oluşan daha geniş bir kıstak şeklinde de olabiliyor. Ülkemizde bunların en tipik örneklerinden biri Bandırma-Erdek ekseninde Marmara denizine doğru uzanan Kapıdağ yarımadası olarak biliniyor. Akbük’teki Saplı Ada da benzer oluşumların eseri… 
 
Dalgaların ve akıntıların hareketi sonucu oluşan kumdan bir kıstak ile ana karaya bağlanmış Saplı Ada
(Mart 2022)
 
Anakarayı Saplı Ada'ya bağlayan tombolo kordonu; aslında uzayıp giden bir kumsal; bazen de sığ bir deniz...
(Mart 2022)
 
Saplı Ada'yı çepeçevre dönen basit toprak patika...
(Mart 2022)

Saplı Ada'nın kuzey yönünden girişinde yer alan kesme taştan temel izleri 
(Mart 2022)
 
Saplı Ada'nın ortasında höyükleşmiş yerleşim izleri
(Mart 2022)
 
2022 Mart'ında Saplı Ada'dan anakaraya bakış; Akbük yamaçlarına doğru tırmanan bir sayfiye istilası, dağ taş beton beyazı...
(Mart 2022)
 
Dağların arkasına dek sokulan kalıntılarıyla Teikhoussa, İyon göç dalgasından da önce var olan bir yerleşim olarak biliniyor.(1) Saplı Ada’da yapılan kazılarda Minos dönemine dek inen bulgulara rastlanmış olması, burada yaklaşık İ.Ö. 16.yy.dan önceye giden bir iskânın varlığını gösteriyor. İyonların buralara gelmesiyle ada bir surla çevrili kaleye dönüşmüş ve zaman içinde şimdiki höyükleşmiş görünümü ortaya çıkmış. 
 
Miletos'da şehir krokisi önünde Şükrü Hoca anlatıyor; Ebruli gezginleri dinliyor. 
(Ekim 2005)

British Museum'da sergilenen ve Miletos-Didyma hac yolunda sıralanmış heykellerden biri olan Teikhoussa Tiranı Chares'in başsız heykeli

Tiran Chares'in aynı mekandaki diğer heykellerle birlikte görünümü; sağdan ikinci...

Saplı Ada'da Teikhossa'dan kalan temel izleri...
(Mart 2022)
 
Arkeolog Şükrü Tül’ün aktarımına göre; İyonların İ.Ö. 4.yy. civarında Karia’nın yerli halkı Lelegler ile birlikte yaşadıkları kimi kalıntılardan anlaşılmaktadır. Anakaradaki kalıntıların çoğunluğunu Leleg tarzı mezarlar ve duvarlar oluşturur. Yazlık sitelerin arasında kalmış olan kaba taşlı anıtların gösterdiği gibi aslında bölge Leleg yerleşimidir. İyonlardan en ünlü kişilik ise Miletos’dan Didyma’ya uzanan hac yolu üstünde oturan heykeli bulunan ve şimdi British Museum’da sergilenen Tiran Chares’tir. Bizans çağında Saplı Ada’nın en kuzey ucunda bir kilise belirmiş; 19.yy.da adalardan gelen Rumlar Akbük’ü kurmuşlar. 1922’den sonra da Yörükler, yöreye yerleşmişler. Bugün yeniden restorasyonunu bekleyen kıyıdaki Akbük kilisesi, bir zamanlar muhtarlık ve okul olarak kullanılmış küçük bir Ortodoks kilisesidir. Yaklaşık 10 yıl kadar önce restore edilip bir dönem kütüphane olarak kullanılan yapı, bugünlerde kapalı durumdadır.
 
Saplı Ada'da; sert poyrazdayız.
(Mart 2022)

Saplı Ada'nın güney sahilinden görünüm
(Mart 2022)

Saplı Ada'nın güneyindeki bir iskeleyi andıran kayalıklar
(Mart 2022)

Yeni açmıştı papatyalar Teikhoussa'da...
(Mart 2022)
 
İ.Ö. 250 yıllarında Roma’da yaşayan filozof Athenaeus’a dayandırılan bir söylenceye göre i.Ö. 350-400 yılları civarında İyonyalı denizci Sratonikos ve arkadaşlarını taşıyan küçük bir yelkenli gemi, Mandalya Körfezi’nin kuzeyindeki Akbük koyuna girer. Koyun mavi sularını yararak bir süre ilerleyen İyonyalı denizciler, bir süre sonra kendilerini büyüleyen bir manzara ile karşılaşırlar. Koyun bitimindeki iki küçük adacıkla kıyıda birbirinden güzel, bembeyaz mermerden yapılmış evler ve tepelere doğru uzayıp giden birbirinden görkemli anıt mezarlar İyonyalı denizcileri şaşkına çevirir. İyonyalı Stratonikos ve arkadaşlarını şaşırtan bu kentin adı, İ.Ö. 5.yy.da yaşamış İlkçağ’ın meşhur tarihçilerinden Tükidides’e (Thucydides) göre Teikhoussa’dır. 
 
Miletos'dan Didyma Apollon Tapınağı'na ulaşan hac yolu
(Ekim 2010)

Aynı yolun bir başka görünümü
(Ekim 2010)

Tiran Chares'in heykelinin yer aldığı Dydma-Miletos yolu
(Ekim 2010)
 
Saplı Ada'da kıyıdaki sur duvarlarına ait izler
(Mart 2022)
 
Bölgede ilk yüzey araştırmalarını yürüten Alman Arkeolog Dr. Walter Voigtlander'a göre; Teikhoussa, Didim'in 13-14 km kadar güneyindeki Akbük köyüdür. Akbük koyunun oldukça sığ kıyılarından başlayarak hafif bir eğimle yükselen ve makiliklerle kaplı bitki örtüsüyle kaplı yamaçlarda mermer döküntülerden oluşan yığınlar geniş bir alana yayılmış durumdadır. Dr. Walter Voigtlander'a göre; bu mermer yığınlar, yanaşık düzenli mezarlardır. Bu uzun mermer yığınlardan başka fundalıklar arasında gizlenmiş durumda koni biçimli pek çok küçük tepecik de vardır. Dr. Walter Voigtlander'a göre, beyaz mermer parçacıklarının yığılmasıyla oluşmuş bu tepecikler ise, heroon olarak adlandırılan kahraman mezarlarıdır. 
 
Akbük Rum Ortodoks Kilisesi
(Kaynak: Sabah Gazetesi)
 
Didyma-Miletos yolundan bir görünüm
(Ekim 2010)

19.yy.da Rum yerleşimi; Hieronda ya da Yoran, Apollon Tapınağı'nın hemen ötesinde...
(Ekim 2010)

Eski bir Rum evinden kalan kapı üstü yazıtı; yıl 1874...
(Ekim 2010)

Aynı evin 2010 yılındaki hali
(Ekim 2010)
 
Yoran'da bugüne kalan; sönmüş ocaklar...
(Ekim 2010)
 
Yoran evleri
(Ekim 2010)
 
Kaynaklarda Teikhoussa’nın; İlkçağ’da Perslere karşı oluşturulan Delos Birliği’ne katılan kentler içinde adı Miletos’a bağlı ve Karialıların yakınlarında konumlanmış bir demos olarak listelendiği aktarılıyor.(2) Yine Thucydides ve Athenaeus’a referansla bölgenin Iasos’a yönelik bir saldırıda Spartalılar tarafından bir askeri üs olarak kullanıldığı belirtiliyor. 
 
Saplı Ada'da sarı sarı hindibalar
(Mart 2022)
 
Saplı Ada'dan Akbük dünyasına bakış
(Mart 2022)
 
Saplı Ada'da ekili alanlar; arkada höyükleşmiş yerleşim izleri
 (Mart 2022)
 
Sakız çalıları çiçekte...
(Mart 2022)

Sert poyrazda; Saplı Ada’da… 
 
Bugün Didim’den Akbük’e doğru ilerleyen karayolu üzerinde; kıyıdaki bir dizi devasa konaklama tesisini geçtikten sonra, kıyı ile yolu ayıran makiliklerin arasından geçen bir patika aracılığı ile ulaşılabilen Saplı Ada, denize doğru bir dil gibi uzanıyor. Baharın tetiklediği yeni hayat, ince bir kıstakla ana karaya sanki bağlanmış gibi duran Saplı Ada’da uyanmış gibiydi o gün. Şiddetli esen kuzeyli rüzgârlara rağmen adanın bütün çevresini tamamen dolaştık. Neredeyse yere yapışık durumdaki geniş yayvan yapraklarının ortasından baş vermiş mor renkli göz alıcı çiçekleriyle tıbbi bitki; adamotları, yeni yeni çiçeklenen baharın habercisi çiriş otları, sapsarı hindibalar, kırmızı ve mor renkte anemonlar, henüz çiçeğe yeni durmuş; koloniler şeklinde kıyıya doğru yayılmış sakız çalıları, bol miktarda ada soğanı, zeytin ağaçları ve güzelim papatyalar adanın bitki örtüsü içinde hemen dikkatimizi çeken önemli unsurlarıydı. 
 
Saplı Ada'da anemonun güzelliği
(Mart 2022)

Tıbbi bitki olarak bilinen adamotları
(Mart 2022)
 
Güney sahilinde; sakızlar arasından denize bakış
(Mart 2022)
 
Güney sahilinde sakız (ilkim) kolonileri
(Mart 2022)

Çiriş otlarının ardındaki Akbük yamaçları
(Mart 2022)
 
Sakız (ilkim) çiçekleri
(Mart 2022)
 
Dalgaların aşındırdığı kıyıda; yer yer, vaktiyle adayı çepeçevre saran sur duvarlarına ait izler vardı. Kıstaktan adaya ulaşılan ilk düzlükte; kesme taşlardan oluşturulmuş bir yapının temel izleri, adanın hemen ortasında ise, belki bir tapınağın kalıntılarının yer aldığı bir höyüğü andıran taş yığınları yer almaktaydı. Adanın güney kıyılarında; belki bir iskeleyi andıran ve uzun yıllar boyunca dalgalarla aşındırılmış dev boyutlu kayalıklar, yine güney kıyısında bir kumsal; deniz seviyesinden mutedil yükselen batı kıyısında denizin aşındırdığı katmanlarda seçilen yanık izli tabakalar (İ.Ö. 16.yy.da Santorini adasındaki volkanik patlama ve ardı sıra oluşan büyük depremler sonrasında bölgeye ulaşan kül yağmurlarının izleri olduğu belirtiliyor) adayı dolaşırken dikkatimizi çeken ayrıntılardı. Şimdilerde yok olmuş; eski zamana dair hayatın bugüne ulaşan silik izleri arasında dolaştık bir süre; elle tutulur gözle görülür bir şeyler aradık durduk. Ama yüzeyde saydıklarımız dışında başka bir şeye rastlayamadık. Genellikle mevsiminde yazlıkçıların ve piknikçilerin sıkça uğradığı bir mekân olarak dikkat çeken Saplı Ada, bugün sert poyraz nedeniyle olsa gerek, pek sakindi. Batı kıyısında balık tutan birkaç kişi ve arabalarıyla toprak yoldan adayı dolaşan birkaç ziyaretçi dışında pek kimsecik yoktu ortalıkta. Biz de poyraza yenik düşerek ayrıldık bir süre sonra adadan. Şimdi yönümüz Kazıklı’ya ve daha ötelere; Iasos’a doğruydu.
 
Saplı Ada'da pandemi hatırası
(Mart 2022)

Adamotları
(Mart 2022)
 
Önde Yoran'dan kalan; arkada ise Apollon Tapınağı; Didyma...
(Ekim 2010)
 

Yoran; Aya Yani (Hz. Yahya) Rum Ortodoks Kilisesi; şimdi cami...
(Ekim 2010)
 
Dipnotlar: 
(1)     Miletos, Ddyma, Teikhoussa gezi notları; Arkeolog Şükrü TÜL; Ebruli Turizm 
(2)    The Princeton Encyclopedia of Classical Sites; Teichiussa (Doğanbeleni) Turkey maddesi; The Princeton Encyclopedia of Classical Sites, TEICHIUSSA (Doğanbeleni) Turkey. (tufts.edu), 
(3)    Fotoğraflar, belirtilenler dışında İ.Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
 

Yazan: İbrahim Fidanoğlu

Düzenleyen: MYC

2 yorum:

  1. Bafa gölünün güneyinden gecen ana yolun yıllar önce genişletme çalışmaları yapılırken yol saatlerce trafiğe kapatılmıştı. Borumda hastanedeki yeğenime acil yetişmem gerekiyordu. Arabamdaki haritaları inceledikden sonra Akbük-kazıklı-Gürcamlar-Kızılağaç üzerinden Bodruma ulaşmıştım. O zaman telaşıma rağmen güzegah hafızamda izler bıraktı,şimdi tam hatırlıyamadığım , Kızılağaç mı, Gürcamlar mı köylerinden birinin mezarlığı değişik mezar yapılarıyla ilgimi çekmişti. O Bölgeler çok çeşitli kadim kültürlerin izleriyle bezenmiş adeta ...coşkun dilme

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geri bildirimine teşekkürler Coşkun ağabey... Sözünü ettiğin köy Kızılağaç... Açık birer türbeyi andıran mezarlar var. Oldukça da eski mezarlar. Ben Orta Asya'daki Şaman köklerimize bağlamıştım onları. Beylikler döneminden kalmış olabilir. Henüz İslam'ın tüm ritüellerinin tam kökleşmediği bir zaman diliminden olabilir. Yine de araştırmaya değer... Bu hafta yine oradan geçtik; hala duruyorlardı. 3-4 tane vardı galiba...İF

      Sil