5 Ağustos 2025 Salı

DİKİLİ COĞRAFYASINDA DOLAŞIRKEN...

BADEMLİ’DEN YAHŞİBEY GÖLETİ’NE DOĞRU
 
25 Nisan 2025
 
Kışı geçtik
Baharı çok özleyen
Nisan'ı sever.
 
Duran Şemşettin Şahin 
 
Giriş
 
Bugün Dikili-Bademli'den Yahşibey'e, oradan da Bademli'ye su temini için kurulmuş ve oldukça büyük boyutlardaki Yahşibey Göleti’ne doğru yürüdük. Sabah yürüyüşe bugün İzmir'den oldukça uzak bir destinasyon seçtiğimiz için, 12'ye doğru başlayabildik. Bademli'ye sabah 11.15 gibi vardık. Köyün merkezindeki gölgelik asma altı kahvelerinden birinde sabah çaylarıyla başladık güne. Yahşibey, Karesi Beylerinden birinin ismi ve Karesi Bey'in torunu... Marmara ve Kuzey Ege'de Anadolu Selçuklularının uç beyleri olarak misyon üstlenen bu Türkmen beyleri Batı Anadolu’da Bizans'a karşı köprü başlarını tuttular ve Türk egemenliğinin bu topraklarda tesis edilmesinde önemli roller üstlendiler. Bergama, Yahşibey'in bir dönem yönetim merkeziydi. Dolayısıyla köye isminin verilmesi bu açıdan da anlamlı...
 
Bademli'de sabah vakti
(Nisan 2025)

Bademli'de bir evin bahçe duvarından sokağa sarkan güzelim kırmızı güller
(Nisan 2025)

Yahşibey Göleti yolundan Bademli ve Ege Denizi'ne bakış
(MYC; Nisan 2025)
 
Bölge volkanik Karadağ'ın kuzey ve batısında konumlanmış, oldukça taşlık ve volkanik püskürtü ürünü yerel malzemeyi üreten bir jeolojik özelliğe sahip... Bu nedenle gerek Bademli'de ve gerekse Yahşibey köyünde eski evlerin büyük kısmı, bordoya çalan renkteki andezit taştan yapılmış. Bademli, akvaryum berraklığındaki denizinin gördüğü rağbet nedeniyle, son yıllarda sayfiyecilerin ve müteahhitlerin akınına uğramış durumda. Dolayısıyla geleneksel mimari Bademli'de yeni yapılan binalarda terk edilmiş. Ancak Rumlardan kalan eski yapılardan günümüze ulaşabilenler bu özelliğini koruyabilmiş. Bu evlerin kimisi ise, şehirli ve varlıklı insanlar tarafından yeniden elden geçirilerek toparlanmış ve yaşam mekânı özelliğini sürdürebilmiş. Yahşibey köyünde ise, yine şehirlilerin akını var ama genellikle yeni yapılan evlerde modern mimarinin izleri yerel taş malzemenin kullanımıyla bütünleşmiş durumda.
 
Volkanik Karadağ ve krater gölü Karagöl
(Ocak 2024)

Karadağ'ın eteklerinden Denizköy açıklarındaki Corciyo Adası'na bakış
(Ocak 2024)
 
Yahşibey köyünün daha yukarılardan görünümü
(Nisan 2025)
 
Şimdi gelelim günün hikayesine…
 
Bademli’de sabah
 
Dikili, konumu itibariyle İlkçağ’daki Aiolis bölgesinde yer alan İzmir’in en kuzeyindeki ilçelerinden birisidir. Özellikle Bademli ve Denizköy önlerinde bir akvaryumu andırır ölçüdeki temiz denizi ve bitmek bilmeyen uzunluktaki kumsallarıyla yazlıkçıların her zaman yakın takibinde olmuştur. Bir yanda Anadolu anakarasının Ege Denizi içindeki uzantısı Midilli adasına olan yakınlığı, diğer yandan da arka dünyasında yer alan zengin Kozak Yaylası ile bütünleşmiş topografyası, Dikili’nin tarih boyunca uygarlığın soluklandığı bir bölge işlevi görmesine yol açmıştır. Son yıllarda Bergama-Dikili ve Kozak Yaylası arasındaki bölgede yoğunlaşan ve topografyanın bile değişmesine yol açacak boyuttaki altın arama ve çıkarma faaliyetleri de bu bölgenin tarih boyunca bir çekim merkezi haline gelmesinin bir diğer nedeni olarak dikkat çekmektedir.
 
Bir başka zamanda Denizköy'ün sırtlarındayız. Ardımızda Corciyo Adası...
(Nisan 2022)

Bergama-Kozak Yaylası'nda fıstık çamları
(Temmuz 2023)

Bademli sahilinde gün batımı
(Eylül 2007)

Bu tarihsel gerçek, antik çağın ünlü coğrafyacı ve gezgini Amasyalı Strabon’un Geographika adlı eserinde; hangi bölgedeki altının hangi güç tarafından çıkarıldığının anlatıldığı aşağıdaki bölümde şu şekilde ifade edilmektedir:
 
“Tantalos ve Pelopideslerin Phrygia ve Splyos dolaylarındaki madenlerden; Kadmos’unki Thrakia’dan ve Pangaion Dağı’ndan; Priamos’unki Abydos dolaylarında Astyra altın madenlerinin (bugün hala az miktarda kalıntı vardır. Bu madenlerden çıkartılan toprak çok fazladır ve yapılan kazılar, çok eski çağlardan beri madenin işlediğini gösterir) ve Midas’ınki Bermios Dağı dolaylarından; Gyges, Alyattes ve Kroisos’unkiler Lydia’da, topraklarının madenleri tüketilmiş olan küçük bir köyün bulunduğu Atarneus ile Pergamon arasındaki bölgeden elde edilmiştir.”(1)
 
Kozak Yaylası'nda yakınlarında bir altın madeninin bulunduğu Kaplan köyünün çınar gölgesindeki kahvehanesi
(Temmuz 2023)
 
Kaplan'dan Nebilere'e doğru inerken; "altın
"a feda edilen fıstık çamlarından müteşekkil yeşil bir denizdi ortalık.
(Haziran 2007)
 
Kozak Yaylası'ndan inerken; Dikili'ye ve denize doğru bakış...
(Temmuz 2023)
 
Sabah bu coğrafyaya eski bir Aiolis yerleşimi Pitane’nin tam üstünde kurulmuş olan modern Çandarlı kasabası üzerinden ulaştık. Çandarlı-Dikili karayolunu takip ederek saptığımız Esentepe-Katıralanı-Merdivenli köy yolu, yakın zamanlarda kilit taşı döşenmiş oldukça dik bir inişle bizi Bademli’ye taşıdı. Bugün Katıralanı üzerinden Merdivenli’ye ulaştığımızda, köyün daha önceki zamanlara göre oldukça değiştiğini ve ağırlıklı olarak köyün denize bakan yüzünde şehirli yazlıkçıların yaptırdığı gösterişli evlerin yamaca saçıldığına tanıklık ettik. Bunların hepsi yeniydi ve genellikle inşasında yerel malzeme olan volkanik andezit yapı taşı kullanılmıştı.
 
Hatipler Kalesi'nden Katıralanı köyüne ve çevre topografyaya bakış
(MYC; Ekim 2016)

Bademli köyünde kahvelere doğru...
(Nisan 2025)
 
Çandarlı ve Dikili arasında;  volkanik Karadağ'ın üzerinde yer alan krater gölü Karagöl...
(Şubat 2010)
 
Bu rota, geçmiş yıllarda zaman zaman yürüyüşlerimizde kullandığımız ve iyi bildiğimiz bir yoldur. Katıralanı yakınlarındaki İlkçağ kalesi Hatipler(2) ile volkanik Karadağ’ın volkan konisinde hayat bulan Karagöl(3) yakın coğrafyada yaptığımız yürüyüşlerden bazılarını oluşturuyor.
 
Dağa Kaçtım gezginleri sabah vakti Bademli kahvehanelerinden birinde...
(Nisan 2025)
 
Bademli; Asma Altı...
(Nisan 2025)
 
Sabah Bademli’ye ulaştığımızda saat 11.15 civarındaydı. Köyün merkezinde yer alan konforlu koyu gölgelik alandaki asma altı kahvehanelerden birinde oturup keyifle sabah çaylarımızı içtik. Turizm sezonu henüz başlamadığından dolayı Bademli fazla kalabalık değildi. Evlerin ve dükkanların bazılarında hayat belirtisi bile yoktu.
 
Bademli sokaklarında...
(Nisan 2025)

Eski bir Bademli evi, şimdi meyhane olmuş.
(Nisan 2025)

Bademli'de Rumlardan kalma eski bir taş ev
(Nisan 2022)
  
Bademli’yi bugün artık bir köy yerleşimi olarak anmak imkânsız. Çünkü gerek sahildeki yazlık siteler ve gerekse merkezdeki yapılaşma refleksi, bu gerçeğe işaret ediyor. Bu yüzden son yıllarda bir küçük kasaba kimliği kazanan Bademli’nin eski yıllardan bildiğimiz mütevazı görünümü de zamanla ortadan kalkacak gibi duruyor.
 
Bademli'nin Denizköy yönünden girişinde yer alan eski bir ev
(Nisan 2022)
 
Bademli'de eski bir zeytinyağı fabrikasının duvarlarının ardından fark edebildiğimiz yıkık bacası
(Nisan 2022)

Bademli Araser zeytinyağı işliği;  Rahmi Koç Müzesi, Sütlüce-İstanbul
(Kaynak: Rahmi Koç Müzesi)
 
Bademli, aslında Ege Denizi kıyısında yer alan bir İlkçağ liman yerleşimi Kanai’nin üzerine konumlanmış durumda. Kanai, adını; Çandarlı – Dikili arasında yer alan Karadağ’dan (İlkçağ’da Karadağ’ın Kane ya da Kanai ismiyle anıldığını Strabon’dan öğreniyoruz) alan Aiolis yerleşimlerinden biri... Bademli, mübadele öncesi Rum nüfusun yoğun olarak yaşadığı bir balıkçı köyü olarak biliniyor. Bugün eski bir fırının üzerinde; burada Rumların yaşadığı dönemde kahvehane işleten bir Rum’a ait mermer bir plaka yer alıyor. Levhada 1880 Ağustos tarihi ile kahvehanenin sahibi Rum Emmanuel Karaoğlu’nun ismi bulunmakta. Bademli’nin en önemli tarihi miraslarından birisi ise; İstanbul’da, Sütlüce’deki Rahmi Koç Sanayi Müzesi’nde yer alan zeytinyağı sıkım tesisi. 1928 yılında Bademli köyünde buharlı makinalarla imalata başlamış olan Araser Zeytinyağı Fabrikası, bir anlamda Rahmi Koç Müzesi’nde yeniden hayat bulmuş.
 
Bademli'de sabah vakti; kahveler arasında...
(Nisan 2025)
 
Bademli yazlarında koruk şurubu meşhurdur.
(Nisan 2025)
 
Bademli İskelesi yakınlarında 19.yy.dan kalma gümrük binası
(Nisan 2025)
 
Bademli’ye bugün bizim ulaştığımız Esentepe-Katıralanı-Merdivenli rotasının dışında ve volkanik Karadağ’ın batı etekleri boyunca uzanan Çandarlı-Denizköy yoluyla da gelmek mümkün. Halk arasında Kalem Adası diye bilinen, kireç taşı oluşumlarından (45 derece eğimle oluşmuş) ibaret ıssız adanın biraz ötesinde ve Bademli ana karasına ince bir kıstak ile bağlanan bir yarımadanın üzerinde yer alan Kanai kentine dair herhangi bir yer üstü kalıntısına rastlanmıyor.
 
Dikili sahillerinden; Hayıtlı Bükü ve arkada Kalem Adası, daha batıda ise Garip Adaları
 
(Nisan 2022)
 
Kıyıda Killik Burnu'ndaki Kanai'den kalan bir duvar parçası izi
(kaynak: https://erkmensenan.blogspot.com/2009/04/kanai-antik-kenti-dikilibademlikillik_22.html)
 
Bademli İskelesi
(Nisan 2022)
  
Pitane’den Elaia’ya; oradan da daha kuzeye doğru uzanan bir rotada; Kanai ile ilgili olarak Strabon, Geographika isimli yapıtında şu bilgileri aktarıyor:
 
“Sonra 100 stadia ötede (Elaia’dan sonra-İF), Kane’ye ulaşılır. Burası Lekton’un (bugünkü Baba Burnu-İF) karşı tarafında yükselen bir burundur ve Elaitikos (bugünkü Çandarlı-İF) körfezini de içine alan Adramyttenos (bugünkü Edremit-İF) körfezini oluşturur. Kanai, Kynos’dan (Yunanistan’da Lokris bölgesinde bir kent-İF) gelmiş olan Lokrislilere ait küçük bir kasabadır ve Lesbos’un (Midilli-İF) en güney ucunun karşısındaki Karialıların topraklarında bulunur. Bu topraklar, Arginussai adaları (Kalem adası ve karşısında yer alan bugünkü Garip adaları-İF) ve üst tarafındaki burna kadar uzanır. Bazıları bu burna hayvanın ismine dayanarak Aiga (Keçi Burnu-İF) demektedir… Şimdi Kane veya Kanai denen dağın (şimdiki Karadağ-İF) tümüne eskiden Aiga denirdi. Dağ, güney ve batıda denizle, doğusunda daha aşağıda Kaikos (şimdiki Bakırçay-İF) ovası ile ve kuzeyde Elaia topraklarıyla kuşatılmıştır. Bu dağlar, kitle halinde Aigaion (Ege-İF) denizine doğru meylettiklerinden, onun adını almışlardır. Daha sonra Sappho’da (İlkçağ’da yaşamış Midillili kadın ozan-İF) geçtiği gibi burnun kendisine Aiga denmiş, geri kalan kısım Kane veya Kanai olarak adlandırılmıştır.”(4)
 
Killik Burnu
(kaynak: https://erkmensenan.blogspot.com/2009/04/kanai-antik-kenti-dikilibademlikillik_22.html)
 
Bademli'de Rumlardan kalma eski ev daha...
(Nisan 2022)
 
Bu ev de benzer bir hikayeyi taşıyor; Rumlardan kalma...
(Nisan 2022)
 
Köy içinden plaj yönüne dönünce; kıstağı geçtikten sonra, sola doğru toprak yoldan kıyı boyunca devam edilirse, dalyana paralel adayı güzel bir kumsala (yazın plaj olarak kullanılıyor) kadar dolaşmak mümkün. Kıstağı takiben sağdaki asfalt yol, bizi Killik Kumsalı’na götürüyor. En uçta bir jandarma karakolu bulunmakta… Buradan tekrar sağa ve kuzeye ayrılan bir başka yol ise, halk arasında Yahudi Kalesi olarak da bilinen bir ören yerine ulaştırıyor yolcusunu. Kanai kenti, varlığının hiçbir döneminde gelişmiş, bayındır, önemlice bir kent durumunda olmamış. Yukarıdaki metinde de belirtildiği gibi Strabon; çağında Kanai’yi küçük bir kasaba olarak tanımlıyor. İ.Ö. 191 – 190 kışında Roma donanması, Selevkos Kralı III. Antiokhos’a karşı sürdürülen savaş sırasında bağlaşık Bergama Krallığı’nın sınırları içinde yer alan bu kentin limanında (Killik Kumsalı) konaklamıştı.
 
Yolun kıyısında rastladık bu güzelim çiçeklere; eşek hıyarı ya da düvelek...
(Nisan 2025)
 
Yabani bezelyeler; hemen Bademli'nin kıyısında...
(Nisan 2025)

Gezginin gül sevdası; bir bahçeden sokağa sarkan bahar sevinci
(Nisan 2025)
 
Asma altı kahvesinde sabah çaylarımızı içtikten sonra, köyü ikiye bölen ana caddesinden ayrılarak batıya ve denize doğru yönelen bir yola saptık. Yol boyunca Bademli’nin eski köy evleri vardı. Yaşlı bir amca kendi gibi yorgun bir evin önünde güneşleniyordu. Selamlaştık. Elimizde batonları görünce şaşırdı önce; açıklayınca anladı. Bir süre sahile yakın konumdaki bahçeler içindeki bu yolu takip ettik. Bahçe çitlerinin üzerinden sokağa doğru sarkan güller ve bahçe kıyısı boyunca sapsarı krizantem papatyaları baharı müjdeler gibiydiler.
 
 
Gezgin Bademli sokaklarında; arkasında sarı papatyalar kolonisi...
(MYC; Nisan 2025)
 
Bahçeler arasında; Bademli'de...
(MYC; Nisan 2025)
 
Tarladan öteye; önde keçiler, arkadaki yamaçta ise; birazdan uğrayacağımız Yahşibey köyü...
(Nisan 2025)
  
Zeytinliğe doğru yöneldiğimiz patika
(MYC; Nisan 2025)

Bir süre sonra yürüdüğümüz yoldan doğuya doğru dönerek zeytinliklerin içine doğru ilerledik. Olacak şey değil, ama düz yolda yanlış bir patikaya sapmıştık. Patika, bizi sınırları tel örgülerle çevrilmiş bir zeytinliğin içine hapsetmişti sanki. Sonunda kuru bir dere yatağına girerek Bademli-Dikili karayoluna doğru çıkmaya karar verdik. Yer yer sık çalılarla ve tabanı iri dere taşlarıyla kaplı olan dere yatağının biraz yukarısında bu kez berbat kokulu bir kara suyun aktığı bölüme rastladık. Kayalar kaygandı; ayağım kaydı ve bu suyun içine girdim. Benim için kötü bir andı. Dereden bata çıka bir şekilde kurtulduktan sonra, en büyük şansımız bir çeşmeye rastlamamız oldu. Burada temizlendikten ve serinledikten sonra asfalta ulaştık.
 
Tarlada sarı krizantemler
(Nisan 2025)
 
Gezginler Bademli zeytinliklerinde; sapaktan sonra...
(Nisan 2025) 

Kıyıdaki çitler nedeniyle içinden bir türlü çıkamadığımız zeytinlik
(Nisan 2025)

Zeytinlikten çıkmak için yöneldiğimiz dere yatağı
(Nisan 2025)

Deredeki mücadeleden anlar
(MYC; Nisan 2025)

Bademli’den Yahşibey’e
 
Bademli-Dikili karayolunu atlayarak Dikili yönündeki Yahşibey köyüne doğru bir süre yürüdük. Yahşibey köyü yamaca yaslanmıştı. Köyün güney yönündeki girişinden merkeze doğru tırmandık. Yahşibey’e daha önceki zamanlarda da defalarca uğramıştım. Yerel andezit yapı taşlarıyla yapılmış megaron tipi geleneksel mimariye sahip köy evleriyle dikkat çeken şirin bir köydü Yahşibey. Denize yakınlığı ve yüksekten manzaraya egemenliği nedeniyle, son yıllarda daha sakin bir yerleşim düşüyle şehirden gelenlerin ilgisini çekmekteydi. Bunun sonucu ise, köyün yukarılarında ortaya çıkan yeni yapılaşma faaliyetleriydi.
 
Dere yatağından çıktıktan sonra ebegümeci çiçeklerine rastladık.
(Nisan 2025)
 
Yahşibey köyünün güney girişi
(Nisan 2025)

Yahşibey'in merkezine doğru tırmanıyoruz.
(MYC; Nisan 2025)
 
Sokaklar erken bastıran sıcağın ve sabahın etkisiyle derin bir sessizlik içindeydi. Köyün camisine doğru yürüdük. Yokuşun sağında bahçedeki gösterişli dut ağacının ve zeytinin gölgesine saklanmış; mavi doğramalı ve beyaz badanalı güzel bir ev dikkatimizi çekti. Evin denize bakan şirin balkonunda serin bir sabahta kahvaltıyla başlayan bir yeni günü düşledik.
 
Bir sokağın köşesinde rastladığımız dutun ve zeytinin gölgesine saklanmış mütevazı ama çok güzel bir Yahşibey evi
(Nisan 2025)
 
Yahşibey Camii
(MYC; Nisan 2025)
 
Bugün yine Cuma’ydı ve namaz vakti yaklaşıyordu. Kimsecikler yoktu ortalıkta. O sırada Cuma selası okundu. Ama köyün kahvehanesi bile kapalıydı henüz. Tek açık yer bakkaldı. Fazla oyalanmadık ve yukarıdaki inşaatı devam etmekte olan evlere doğru giden bir yolu takip ederek Yahşibey’in merkezinden ayrıldık.
 
Yahşibey köyünü terk ederken...
(Nisan 2025)

Köyün son evleri ve doğu yönündeki çıkışı
(Nisan 2025)

Yahşibey sırtlarında köyün yeni sakinleri için yapılmakta olan modern çizgilere sahip evlerden biri
(Nisan 2025)
 
Köyün arkasına doğru tırmandığımızda arkamızda köyün son evleri ve derin mavilikler kalmıştı. Tepede birkaç yeni evin devam etmekte olan inşaatının yanından geçtik. Yol bizi doğu yönünde volkanik bir arazide tatlı bir meyille yükselen ve makilikler ve meşeliklerle kaplı bir topografyaya doğru sürükledi. Bademli’nin hemen üzerinde yer alan bu sırta da saçılmış birkaç ev vardı. Biz bir yandan ara ara durup denizi seyrederek gölete doğru yürümeye devam ettik.
 
Yahşibey'den ayrıldıktan sonra tatlı bir meyille yükselen bir sırta doğru yürüdük. Aşağılarda Bademli görünüyordu.
(Nisan 2025)

Peygamber çiçekleri
(Nisan 2025)

Yolda rastladığımız bir ağıl ve aşağılarda Bademli köyü
(MYC; Nisan 2025)

 
Doğa tamamen uyanmıştı. Bu topografyadaki hâkim bitki örtüsü meşeler ve makilikler, tamamen yemyeşil giysilerini kuşanmışlardı. Krizantem papatyalar, aynı saptan çıkmış ve sarı papatyaları andıran sarı çiçekleriyle kanarya otları, mor renkli peygamber çiçekleri (dağ karanfili diyen de var) bahçelerden sokağa sarkan ve yolcusunu sarhoş eden kırmızı güller, enginarın akrabası kenger dikenleri (kimi mor çiçekte, kimi tomurcuktaydı), bembeyaz, asil ve iri papatyalar; hepsi göz alıcıydılar.
  
Oxalis ya da ekşi yoncalar
(Nisan 2025)
 
Orlaya ya da dil kanatanlar
(Nisan 2025)
 
Sırtta yükselirken ardımızda Yahşibey köyünü ve Ege'nin derin maviliklerini bıraktık.
(Nisan 2025)
 
Sırtta yükselirken zaman zaman doyumsuz manzarayı seyrettik.
(MYC; Nisan 2025)
 
Yahşibey Göleti’nde…
 
Bir süre bozuk bir asfaltı takip ederek sırta tırmanmaya devam ettik. Her yanımız makiliklerle kaplıydı. Yol kıyısında bir ağılın yanından geçtik. Ağılın biraz aşağısında İZSU’nun Yahşibey Göleti’nden Bademli’ye suyu pompalayacak olan pompaj istasyonu vardı. Dönüşte de istasyonun önünden geçen bir patikayı takip ederek Bademli’ye indik zaten.
 
Bulutlara ve gölete doğru yürüdük.
(Nisan 2025)

Göletten çıkan derenin yatağının giderek derinleştiği vadi ve ortada volkanik Karadağ'ın kuzey yüzü
(Nisan 2025)

Çevremizdeki bitki örtüsü; meşelikler
(MYC; Nisan 2025)
 
Ballıbabagillerden...
(Nisan 2025)
 
Yükseldikçe arkamızdaki manzara bütün görkemiyle ortaya çıktı. Önümüzde ise makilikler ve meşeliklerle kaplı tepeler vardı. Ama her yer baharın yeşil boyasıyla boyanmıştı sanki. Yüzümüzü denize doğru döndüğümüzde önümüzde uzanan manzaranın ayrıntıları ise şöyleydi; hemen aşağılardaki düzlüğe yayılmış evleriyle dikkat çeken Bademli köyü, sağında solunda yemyeşil bir alan olarak göze çarpan zeytinlikler, daha ileride ve denize daha yakın konumda dizi dizi yazlık sayfiye evleri, en arkada İlkçağ yerleşimi Kanai’nin konumlandığı tepe ve yanındaki doğal limanı oluşturan burun ve onun ardında ise Ege’nin derin mavilikleri göz alabildiğine uzanıyordu; ta ki Midilli’ye doğru…
 
Gölete doğru rastladığımız diğer ağıl
(Nisan 2025)

Önümüzde uzayıp giden kıvrım kıvrım toprak yol
(Nisan 2025)
 
Önce göletin batı yönündeki bendi göründü.
(Nisan 2025)
 
Karşımızdaki dağın tepelerinde bembeyaz bir pamuk yığınını andıran bulutlar toplaşmıştı. Sağımızda Merdivenli yönünde giderek derinleşen bir dere yatağı Yahşibey Göleti’nden arta kalan suları denize doğru taşıyor olmalıydı. Ama şimdi kupkuruydu dibi. Uzun süre bu toprak yolu takip ederek Yahşibey Göleti’ne doğru yürüdük. Önümüzdeki sırtı aştıktan sonra gölet göründü. Yol kıyısından ayrılarak göletin kıyısına oradan da bendin üzerine tırmandık. Bendin üstünden karşı kıyıya geçtik. Yaklaşık 2 saattir güneşin altında ve sıcak bir havada yürüyorduk. Şimdi gölet kıyısındaki bir pırnar meşesinin gölgesinde mola zamanıydı.
 
Yahşibey Göleti
(MYC; Nisan 2025)
 
Yahşibey Göleti; tepelerin arasında bir vadiye yuvalanmış.
(Nisan 2025)
 
Yahşibey Göleti'ne panoromik bakış
(Nisan 2025)
 
Yahşibey Göleti, yaz aylarında bütün sahil yerleşimlerinde olduğu gibi büyük problem olan Bademli'ye ve diğer çevre köylere daha çok tarımsal sulama amaçlı su temini için yapılmış. Henüz devreye alınmamış. Tarlalara vanalardan borularla çekilecek su için hazırlıklar yapılmış, ama biz oradan geçerken henüz süreç tamamlanmamıştı. İniş sırasında bu yönde gözlemlerimiz oldu. Yemek molasını göletin kıyısında verdik. Gri balıkçılar ve martılar suda yıkanıyor, durmadan suya dalıp çıkıyorlardı. Göletin karşı kıyısında ise büyük bir keçi-koyun sürüsü aheste aheste otluyordu. Suyun kıyısında uzaktan gelen çıngırak seslerini ve köpek havlamalarını dinlemek hoşumuza gitmişti. Yarım saat kadar göletin kıyısında dinlendik.
 
Yahşibey Göleti'nin kıyısında...
(Nisan 2025)

Dağa Kaçtım gezginleri Yahşibey Göleti'nde...
(Nisan 2025)

Önde çiriş otları, arkada Yahşibey Göleti...
(Nisan 2025)
 
İzmir Büyük Şehir Belediyesi’nin web sitesinde 12 Nisan 2025 tarihli bir yazıda konuyla ilgili olarak şu bilgiler yer alıyor:
 
“İzmir Büyükşehir Belediyesi, Dikili’nin bereketli topraklarını suya kavuşturan Dikili Yahşibey Sulama Göleti İletim Hattı Projesi’ni tamamladı. Dikili’deki 545 çiftçiye can suyu olacak proje, Yahşibey Sulama Göleti’ndeki su kaynağını, yüksek basınçlı damla sulama yöntemiyle toprakla buluşturarak kuraklığa karşı yüzde 50 su tasarrufu sağlıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından tamamlanan su tesisi, 62 kilometrelik hatla Yahşibey, Bademli ve Denizköy mahalleleri başta olmak üzere toplam 8 bin 600 dekar tarım arazisinin sulanmasına imkan sağlayacak. İklim krizi nedeniyle bölgede kuraklıkla mücadele eden zeytin üreticileri, projeyle yıllardır bekledikleri suya kavuşmuş olacak. Sulama göletinin kullanımıyla yeraltı su kaynakları da önemli ölçüde korunacak. Ön ödemeli akıllı sayaçlarla hizmete sunulan proje, Dikili Yahşibey Sulama Kooperatifi aracılığıyla çiftçiler tarafından kullanılabilecek.  (5)
 
Göletin kıyısında gezginin kahve keyfi
(MYC; Nisan 2025)
 
Dağa Kaçtım gezginlerinin gölet kıyısındaki yemek sonrası kahve keyfi
(Nisan 2025)

Yahşibey Göleti'nden ayrılırken...
(Nisan 2025) 
  
Göletin savağı
(Nisan 2025)
 
Saat 15 gibi göletin kıyısından ayrıldık. Gölete ulaştığımız toprak yol düzleminin altından ve göletin savağının bittiği yerden vadiye doğru yönelen bir dere yatağına paralel şekilde bir patikayı takip ederek bir süre yürüdük. Daha sonra yukarı doğru kıvrılarak geldiğimiz yola kavuştuk ve gelirken rastladığımız Bademli üstündeki ağılın yanına kadar bu yolu izledik. Bu noktadan Bademli’ye makilikler arasından ilerleyen bir başka patikaya saptık. İşte bu yol üzerinde göletten gelen suyun Bademli’ye pompalanması ve dağıtım işlemlerinin gerçekleştirileceği pompaj istasyonu vardı. Gördüğümüz kadarıyla bu tesisin inşa süreci tamamlanmış gibi duruyordu.
 
 
Yahşibey Göleti'nden ayrıldıktan sonra bir süre dere yatağına paralel olarak yürüdüğümüz patika
(Nisan 2025)
 
Meşenin ardında geldiğimiz yol saklı...
(Nisan 2025)
 
Karadağ'a doğru derinleşen vadi
(Nisan 2025)
 
Bademli'ye doğru köyün hemen üst düzleminde yer alan saptığımız son patika
(Nisan 2025)
 
Bademli üzerinde rüzgara boyun eğmiş nebatın savrulması
 (Nisan 2025)
 
Çevremizde türlü renkte çiçekler çalılar arasından baş vermişti. Uygun bir yerden dere yatağını Bademli yönünde aşarak, bizi Bademli’nin en yukarıdaki ilk evlerine ulaştıracak bir başka toprak yola girdik. Yol boyunca gözlemimiz göletten gelen su iletim hatlarının zeytinliklere ve bahçelere dağıtım aşamasının henüz sürmekte olduğu yönündeydi. Sürekli bir inişle 17 civarı Bademli'ye ulaştık. Toplamda 8 km kadar yürümüştük. Sonuç olarak baharı doya doya yaşadığımız bu günlerde keyifli bir gün geçirmiştik. Dönüşü Bademli-Denizköy-Çandarlı kıyı yolundan yaptık. İzmir'e döndüğümüzde, yine berbat bir trafiğin içinde bulduk kendimizi. Ama yapacak bir şey yoktu. Bütün yaşadığımız güzel şeyler dağlarda kalmıştı artık.
 
Bademli'ye kuzey doğu yönünden girerken...
(Nisan 2025)
 
Bademli papatyaları
(Nisan 2025)

Bir demetten fışkıran kanarya çiçekleri
(Nisan 2025)

Deve dikenleri tomurcukta...
(Nisan 2025)

Çiçeği mora dönmüş.
(Nisan 2025)
 

Dipnotlar:
(1)   Strabon, Antik Anadolu Coğrafyası (Geographika: XII-XIII-XIV); Çeviren: Prof. Dr. Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 3-Baskı-1993; sayfa: 214
(2)  Hatipler Kalesi ile ilgili olarak bkz. https://dagakactim.blogspot.com/2016/12/dikili-kaleleri.html
(4)  Strabon; a.g.e.; sayfa: 118, C615-68)
(6)  Fotoğraflar, belirtilenler dışında gezi sırasında İ. Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
 
Yazan: İbrahim Fidanoğlu