BİRGİ-KİRAZ
GEÇİŞİNDE BİR GÖZETLEME KALESİ; YILANLI KALE
15 Ekim 2023
İbrahim Fidanoğlu
Giriş
Bir Birgi
sabahına uyanmak; sonra çıkıp erkenden Fatih
Mehmet Bey Caddesi’nden iki yandaki kızılçamların arasından yukarılara
merkeze doğru yürüyüp bir katmercinin karşısına mevzilenmek… Kahveden bir çay
söyleyip içmek… Birgi sokakları, Pazar sabahı erkenden hareketlenmişti.
Birgilinin hafta sonu beklediği ziyaretçiler gelecek dört bir yandan birazdan;
bir anlamda onun telaşı var ortalıkta. Tezgâhlar kurulurken bir yanda, diğer
yanda karşıdaki katmercide arkası arkasına sıcacık katmerler kuyruktaki
Birgililere ya da dışarıdan gelenlere servis edilmekte. Hemen biraz yukarıda
tatlı maya; tam buğday ekmekleriyle öne çıkan bir fırın var; eski Belediye
binasının yan karşısında. Bir yandan ekmekler ambalajlanıp dizilmiş raflara,
diğer yandan tatlı maya sabah simitleri… Demek ki güne başlamanın zamanı; Birgi’den Kiraz’a doğru bir yolculuk var sırada. Önce İmam Birgivi’nin makamına uğramak, oradaki havayı solumak ve daha
sonra Bozdağlar’a doğru; kestane
dünyasına doğru tırmanmak… Ama önce en azından 7 asırlık anıt serviyle
vedalaşma zamanıdır artık.
Birgi'de 700 yaşındaki serviye veda zamanı
(H.Biriz; Ekim 2023)
Ulu Cami önünden Yılanlı Kale'ye doğru çıkan yolun başlangıcı; tarihi Meydan Kahvehanesi şimdilerde bir restorasyon sürecinde...
(Ocak 2012)
(Ocak 2012)
Birgi’den kestane köylerine; Bozdağlar’ın eteklerinde
dolaşırken...
Sabah kahvaltısını yapıp
Aydınoğulları Beyliği ile yaşıt ulu
servi ile vedalaştıktan sonra, Ulu Cami’nin
karşısındaki Yılanlı Kale yoluna
doğru yöneldik. Birgi çıkışındaki Bozdağlar’dan
kasabaya zamanında su getiren yıkık su kemerlerini geçip, Yılanlı Kale yolundan Bozdağlar’ın
eteklerine sıralanmış kestane köylerine doğru tırmanmaya başladık. İlk
durağımız 16.yy.da din bilgisi üzerine ürettiği önemli yapıtlarıyla öne çıkan
ve zamanının önemli müderrislerden olan İmam
Birgivi’nin makamı ve onun da içinde yer aldığı büyük mezarlıktı. Burası
yerel halk tarafından kutsal kabul edilen ve farklı dileklerle gelip ziyaret
edilen bir mekân biliniyor.
(Ocak 2012)
İslam Ansiklopedisi’nde hayatı boyunca hurafelere karşı hakikatin
ve ahlaki yaklaşımın savunucusu konumunda olan kendisiyle ilgili şu çarpıcı
bilgiler aktarılıyor:
“Zamanında kabirler üzerine türbe
yapılması, buralarda mum yakılması, ücret karşılığında Kur’an okunması gibi
bid‘atlar (sonradan türeyen şeyler; rivayetler-İF) ve ayrıca
bâtıl itikadlarla, kadılar arasında rüşvetin yaygınlaşması, zengin çocuklarına
ücretle ilmî pâyeler verilmesi gibi meşrû olmayan uygulamalara karşı da
mücadele etti. Para vakfetmenin câiz olmadığını savunan Birgivî, İmam Züfer’in
görüşüne ve örfe dayanarak bu tür vakıfların cevazına fetva veren Şeyhülislâm
Ebüssuûd Efendi’ye ve onunla aynı görüşü paylaşan Kadı Bilâlzâde’ye reddiye
olarak; İnḳāẕü’l-hâlikîn, Îḳāżü’n-nâʾimîn ve İfhâmü’l-ḳāṣırîn ve es-Seyfü’ṣ-ṣârim adlı risâleleri yazdı. Ebüssuûd’un,
esasen daha önceki Osmanlı ulemâsı arasında da tartışılan, hatta İmâm-ı Âzam’ın
öğrencilerinin de farklı görüşler ileri sürdükleri bu konuda halk arasında
fitneye yol açmaması hususunda Birgivî’ye nasihatte bulunduğu ve kendi
fetvasına gerekçe olarak da hayır işlerinin kesilmesi endişesini dile getirdiği
rivayet edilmektedir.
…
Halkın bid‘atları terk etmesinden ümidini
kesen Birgivî, İstanbul’a gidip Bayramiyye tarikatı şeyhi Abdullah Karamânî’ye
intisap ederek inzivaya çekildi. Edirne’de kassâm-ı askerî (mirası varislerine taksim edip bölüştüren-İF) iken aldığı
paraları defter kayıtlarına göre geri vererek hak sahiplerinden helâllik aldı.
Ancak müridinin ders ve irşad faaliyetleri için geri dönmesini isteyen Abdullah
Karamânî’nin de tavsiyesi üzerine, Sultan II. Selim’in hocası Birgili Atâullah
Efendi’nin Birgi’de yaptırdığı medreseye müderris tayin edildi. İlmî
ehliyetiyle kısa zamanda meşhur olan Birgivî’den ders almak isteyen pek çok
talebe ülkenin her tarafından buraya akın etmeye başladı. Ömrünün geri kalan
kısmını Birgi’de tedrîs, irşad ve telif faaliyetleriyle geçirmiş olması
sebebiyle de Birgivî nisbesiyle şöhret buldu.
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
Hakkı söylemekten çekinmeyen Birgivî,
ömrünün sonlarına doğru tekrar İstanbul’a giderek, Sadrazam Sokullu Mehmed
Paşa’ya memleketteki adaletsizliklerle mücadele etmesi için tavsiyelerde
bulunmuştur. Fıkıhta Hanefî, itikadda Mâtürîdî olan Birgivî Mehmed Efendi’nin
biyografisinden bahseden bütün kaynaklar, onun Osmanlılar döneminde yetişmiş
seçkin bir âlim olması yanında dinî ve ahlâkî şahsiyeti bakımından da mükemmel
bir insan olduğunu belirtir.
...
Birgivî son derece dürüst ve tavizsiz bir
ilim adamıdır. Nitekim döneminde çok yaygın olan anlayışa rağmen, hiçbir
eserini herhangi bir devlet büyüğüne ithaf etmemiş, aksine devlet ileri
gelenleri de dâhil olmak üzere her seviyedeki yöneticilerde ve görevlilerde
gördüğü kusurları cesaretle tenkit etmiştir. Özellikle memuriyetlerin rüşvet
karşılığı satılması, kadılar, muhtesipler (vergi toplayan-İF) ve diğer görevlilerin rüşvet almaları,
ehli olmayanlara ilmî ve idarî rütbeler verilmesi, bu yüzden cehaletin
yaygınlaşması ile her türlü bid‘at ve hurafe Birgivî’nin şiddetle karşı çıktığı
hususlardır”(1)
(Ekim 2023)
Atfedilen bu övgü ve kutsallık,
İmam Birgivi’ye öldükten sonra da yakın
olma düşüncesinin de halk içinde bir karşılık bulmasına yol açmış. Bu anlamda yaşlı
kara servilerin dibinde yatan yüzlerce mevtanın varlığıyla giderek genişleyen
gömü alanı, özellikle hafta sonları ziyaretçi akınına uğruyor. Bu durum ister
istemez; yeme içme ve yerel ürünlerle muhtelif türden hediyelik eşyanın
satışının beslediği bir ekonomi de yaratmış durumda. Sonunda mezarlığın
girişinde ve solda üstü kapalı bir holde alışveriş ve yeme içme mekânlarının
yer aldığı basit dükkânlar oluşmuş. Ödemiş
Belediyesi de bu üstü kapalı alışveriş mekânını tesis ederek bu sürece bir
anlamda yardımcı olmuş.
(Ekim 2023)
Kafeteryada satılan
yerel ürünlerden biri de kar helvası
idi. Eskiden beri Ege’de sıcak yaz günlerinde bu yiyecek, köklü bir serinleme
geleneğinin ürünüdür. Denizli’deki Babadağ
ya da Karcı Dağı’nda veya Ödemiş civarında Bozdağ’daki kar kuyularında; kıştan biriktirilen kar, yazın
katırlar ya da at sırtında, dağdaki bu yataklarından çuvallara sarılarak
aşağıya indirilir; satışa sunulduğu mekânlarda; üstü çuvalla kaplı büyük ahşap
kapların içinden kepçeyle alınıp bardaklara doldurulan karı tatlandırmak için;
üzerine pekmez, vişne ya da bir başka meyvenin şurubundan konularak kaşıkla
yenilir. Bu; özellikle Ege kırsalında ve ovadaki bezdirici yaz sıcağında,
dondurmadan bile daha çok tüketilen ve vazgeçilmez bir yaz tatlısı olarak
tanınan bir serinlik kaynağıdır. Bayındırlı Hasan kardeşimiz de burada kar
helvasını görünce dayanamadı ve çocukluk günlerinden kalma o lezzeti
ararcasına, kar helvasına daldırdı kaşığını. Belli ki bir çocukluk hatırasını
bu vesileyle yeniden yaşamak onu fazlasıyla mutlu etmişti.
(Ekim 2023)
Bir süre sonra İmam Birgivi’nin makamından ayrılarak Bozdağlar’a doğru yükselmeye başladık.
Önce Hacı Hasan, daha sonra ise Kemerköy vardı önümüzde. Hacı Hasan’da yıllar önce bir yürüyüş
sırasında yemek molası vermiştik. Bu kez Kemerköy’e
kadar durmadan devam ettik. Kemerköy
kahvehanesinde kahve molası için durduk. Ne konuksever insanlardı
Kemerköylüler; kestane üzerine yaptığımız sohbet sonrası kahveden ayrılırken,
kahve paralarını bile ödetmediler bize. Anlattıklarına göre kestanenin bu yıl
iklimsel olumsuzluklardan dolayı hem rekoltesi düşüktü, hem de henüz birçok
ağaç daha silkelenmemişti bile. Yaklaşık 1 aylık bir gecikme olacaktı kestane
hasadında. Bu nedenle Türkiye’nin en kaliteli kestanelerini üreten bu köylerden
kestane satın alma ümidimiz suya düşmüştü. Yapacak bir şey yoktu; vedalaşıp Kemerköy’den ayrıldık ve Birgi’nin Bozdağlar’ın eteklerindeki arka dünyasına devam ettik.
(Ekim 2023)
Sağımızda derin bir
vadi, solumuzda Bozdağlar; kıvrıla
kıvrıla kestanelikler içinden Yılanlı’ya
doğru ilerlemekteydik. Aslında sonbaharın alametleri bile gecikmişti bu yıl.
Dere yataklarındaki çınarlar hala yemyeşil yapraklarıyla zamanı durdurmuş
gibiydiler. Çok uzaklarda yalçın bir tepenin üzerinde eski bir kale
yıkıntısının hayali göründü uzaktan belli belirsiz; işte orası Birgi-Kiraz yolu
üzerindeki Yılanlı köyünün üzerine konumlanmış
Yılanlı Kale idi. Öğle üzeri; 12 gibi
Yılanlı’ya girdik.
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
Yılanlı Kale
Yılanlı Köyü, aynı adla anılan bir Pers dönemi savunma kalesinin de bulunduğu
oldukça dik bir tepenin hemen eteklerine kurulmuş. Bölgede buna benzer Pers
savunma noktalarına rastlanmakta. Keldağ
üzerindeki Kale(2), Tire yakınlarındaki Yörükler Gediği’nde Fesattepe’de
yer alan Pers Satrapı Gamersos’un
garnizonunun bulunduğu Kale(3)
ile yine Tire’nin Hisarlık köyündeki Hisarlık Kalesi(4)
bu yapılardan bazıları olarak dikkat çekiyor. Hatta üzerinde yer alan Ana
Tanrıça Meter’e adanmış sunak
alanlarının yer aldığı Balabanlı(5) ve Peşrefli Kaleleri(6)
bile Persler tarafından aynı dönemde stratejik geçişleri kontrol etmek için
kullanılmış olabilir. Doğal olarak; aynı hâkim mevkiler, Bizans Dönemi’nde de
özellikle 12-13.yy.larda Türk akınlarına karşı bir gözetleme noktası olarak
kullanılmış olmalı.
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
Yılanlı Kale’ye oldukça zorlu bir tırmanış ile köyün içinden başlayan ve köylüler
tarafından açılan bir patika ile ulaşmak mümkün. Biraz yükseldikçe patika
giderek belirsizleşip ortadan kayboluyor. Oldukça sarp ve şist yapıda kayrak
taşlarla kaplı bir yamaçtan gerçekleştirdiğimiz tırmanışımızda, eğim ve kaleye
giden düzgün bir patikanın bulunmaması nedeniyle çıkış oldukça zorluyor
yolcusunu. Arazinin dik topografyasına uygun olarak güneybatıdan zigzaglar
çizerek kaleye yaklaşabilmek en rasyonel yöntem olarak öne çıkıyor.
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
(H.Biriz; Ekim 2023)
(Ekim 2023)
Yaklaşık 1250 metrelik bir yükseklikteki Yılanlı Kale, İlkçağ’da Ephesos-Philadelphia (Alaşehir) geçişine hâkim
bir noktada kurulmuş, oldukça iyi bir gözetleme mekânı olarak kabul edilebilir.
Kaleden bugün berrak bir havada bakıldığında, önündeki tepelerin ardından Küçük Menderes Ovası ve Beydağ Barajı rahatlıkla seçilebiliyor.
Kaleye bugün oldukça harap durumdaki güney yönünde yer alan bir kapıdan
giriliyor. Kalenin güneyinde yer alan iki burç, kale girişini kontrol etmekte.
Duvarlar yerel malzeme olan kayrak taşlardan ve yer yer tuğla karışımlı olarak
yapılmış. Savunma yapısı, iç ve dış kaleden oluşuyor. İç içe iki sıralı duvar
temelleri rahatlıkla izlenebiliyor. Kalenin kuzey ve batı yönlerindeki iki burcu
ve onları birleştiren sur duvarları günümüze oldukça iyi durumda ulaşmış. Ancak
güney ve doğuya bakan duvarlar için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
(H.Biriz; Ekim 2023)
(H.Biriz; Ekim 2023)
(H.Biriz; Ekim 2023)
(H.Biriz; Ekim 2023)
Arkeolog Şükrü Tül’e göre ise, kuruluşu Hellenistik Döneme uzanan kale, Bizans Dönemi’nde
7-8.yy.lardan başlayarak 12-13.yy.lara kadar kullanılmıştır. Özellikle
biçimlenişi merkezi yönetimin isteği ile değil, dağda yaşayan halkın
isteğiyledir. Bu nedenle Bizans vakıf ve öteki resmi kayıtlarında anılmaz. Türk
akınları sırasında koyunların saklanması amacını taşıyabilir. Bu yanıyla Ödemiş
yakınlarındaki Balabanlı, Fata
(bugünkü Gökçen) ve Peşrefli Kalesi gibi kalelerle benzeşen
dağ başı güvenlik alanlarından biridir.(7)
Yılanlı Kale'den Yılanlı köyüne ve camisine bakış; güney yönündeki bütün topografya ayağımızın altında...
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
Yılanlı
Kale; tırmanışımız ve inişimiz
Yılanlı köyünün önündeki asfalt yoldan kalenin konumlandığı tepeye
doğru yönelen toprak patikadan başladık tırmanmaya. Köylünün kaleyi görmeye
gelen ziyaretçilere daha kolay bir çıkış olanağı sağlamak amacıyla kendi
imkânlarıyla açtıkları bu patika bir süre sonra konforunu ve belirginliğini
yitirdi. Giderek dikleşen topografyada daha önce iki kez çıkmış olmamıza
rağmen, güneybatıya doğru tırmanmamız gerekirken, doğal izleri takip ederek
daha zorlu bir rotaya girmiş bulunduk. Elbette her tarafın ayrı hikâyesi vardı;
ama İstanbul’dan gelen dostları epey zorlamıştık doğrusu.
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
Öküzderesi vadisine doğru; rüzgarla birlikte Yılanlı Kale'nin alametifarikası; ay-yıldızlı bayrağımız salına salına dalgalanmaktaydı.
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
Patikanın takip ettiği
bu zorlu topografyanın kimi yerlerinde; insan eliyle yaratılmış sekilerde,
küçük bahçeler ve bu bahçelerde elma, armut ve ceviz ağaçları vardı.
Yükseldikçe eğim arttı; neredeyse %40 düzeyinde sert bir eğim vardı. Bazen
kayalara tutunarak, bazen çalılardan güç alarak kalenin burçlarından birinin
altına doğru ilerledik.
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
Tırmanış sırasında zaman
zaman verdiğimiz molalarda dönüp arkamıza baktığımızda benzersiz güzellikteki
bir vadi; dağ taş kestanelikler, çınarlar ve kavak ağaçları; geldiğimiz yöndeki
virajların kıvrımlarında; güneşin parlattığı asfaltın izleri, ardımızda
bıraktığımız Birgi’ye doğru vadinin derinliklerinde kaybolup gidiyordu sanki.
Aşağılarda Yılanlı Camii ve onun
çevresinde öbeklenmiş birkaç ev; vadinin derinliklerine doğru inen başka
patikalar, başka evlerdeki hayatların başlangıcı gibiydiler.
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
Kaleye güney yönünden
dik bir yamaçtan ulaştık. Tepeye ulaştığımızda bazı duvar yıkıntıları, yer yer
tuğla kırıkları ve bir sarnıç ilk gördüğümüz unsurlardı. Kale yaklaşık 1250
metrelik bir yükseklikten bütün çevresindeki topografyaya hâkim bir konumdaydı.
Kuzey yönünde bir vadiye doğru alçalan yükseltinin üzerindeki iki kuzey burcu
oldukça iyi durumdaydı. Güney yönünde bulunan iki burç ve iç kale ile dış
kalenin temel izleri takip edilebilmekteydi. Bir süre tepeden, Birgi’ye doğru uzanan vadinin benzersiz
güzelliğini doya doya seyrettik.
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
Yaklaşık 1 saatlik
sürede tırmandığımız kaleden bu kez güneybatı yönündeki terasları ve yer yer
izleri görülebilen doğal patikaları izleyerek inmeye başladık. Kaymamak için
azami dikkat ve zigzaglar çizerek inmek esastı. Aşağılara doğru yer yer
böğürtlen çalıları çıktı önümüze. Her biri ciddi tuzaktı. Altımızda yoğun bir
ceviz örtüsü vardı. Cevizlerin altındaki bir köylü, bize cevizlerin altına
doğru yönelen bir traktör yolunun başlangıcını gösterdi seslenerek. Onun yanına
vardığımızda yanına çöktük; Recep ağabey ile köy ve geçim kaynakları üzerine
kısa bir sohbet yaptık. Köy 60 haneydi ve Ödemiş’in Birgi-Kiraz rotasındaki son köyü idi. Köyde 200 civarı insan
yaşamaktaydı. Genellikle yaşlılar kalmıştı köyde. Gençler Ödemiş’e ve İzmir’e
çalışmaya gitmişlerdi. Ama emekli olup da köylerine dönenler de vardı zamanla.
Köyün geçim kaynağı, genellikle kestane, elma ve diğer meyve ağaçlarından elde
edilen üründen oluşmaktaydı; bilhassa kestane… Kara aşı ve sarı aşı kestane, bu
yörelerin en kaliteli türleriydi. Kebaplık kestanelerdi bunların hepsi.
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
Kısa sohbet sırasında
epey dinlenmiştik. Vedalaşıp yanından ayrıldık. Recep Ağabey’in bahçesinin
içinden geçip önce bir küçük havuza ve daha sonra bizi Birgi-Kiraz asfaltına ulaştıracak düzgün toprak yola ulaştık. Köyün
çıkışındaki bir başka aile ile çıkışta sözleşmiştik; bize çay ikram ettiler;
vadiye doğru akşam çaylarımızı onların elinden içtik. Gerçekten bize büyük
konukseverlik göstermişlerdi Yılanlı
köylüleri. Sırtımızda günün armağanı elmalar, yavaş yavaş arabalara doğru
hareketlendik. Daha önümüzde Ödemiş kebap
etabı vardı. Dolayısıyla Yılanlı’ya
veda zamanıydı artık.
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
Yılanlı köyünden Recep Ağabey anlatıyor.
(Ekim 2023)
Yılanlı
Kale’den Kadın Deresi’ne inerken
Batıdan doğuya doğru giderek alçalan bir vadinin kuzey yakasında yer
alan Yılanlı Köyü ve diğerleri, Kiraz
yakınlarındaki Çatak Barajı’na kadar
bu vadinin kuzey yamaçları boyunca inebildikleri kadar aşağılara doğru sarkarak
konumlanmışlardı. Yılanlı Köyü’nden Dokuzlar’a doğru ilerlerken, yolun
kıyısında birikmiş kestane ve ceviz yapraklarının oluşturduğu manzara görülmeye
değerdi. Sessizliğin içinden süzülürken yaprakların ve zaman zaman
rastladığımız yol kenarlarındaki çeşmelerden akan suyun sesi dışında doğa bütün
sesleri yutmuştu sanki. Bazen bir kuşun ötüşü, bazen yoldan geçen bir traktörün
sesiyle bölünen bu sessiz ayin, kaldığı yerden yine devam edecekti birazdan. Dokuzlar Köyü’ne ulaştığımızda karşı tepelerin, yavaştan yavaşa yeşilden kahverengiye
dönmekte olan örtüsü karşıladı bizi. Belli ki kestane ağaçlarının egemenliği
altındaydı karşı tepeler. Birgi’nin arka dünyasındaki kestane diyarında süren
yolculuğumuz, Çatak Köyü
yakınlarındaki Kadın Deresi’ne doğru
zigzaglar çizen keskin virajlarla devam etti. Yol düzleminden aşağılara doğru
bakıldığında altımızdaki Öküzdere Vadisi’nin
önünün kesilerek oluşturulduğu anlaşılan Çatak
Baraj Göleti’ni görebiliyorduk artık. Ama hala 800-900 metrelerde
dolaşmaktaydık henüz. Sürekli “S”
çizerek devam eden inişimiz Kadın Deresi’nde
son buldu.
(Ekim 2023)
Recep Ağabey'in bahçesinde; bir havuzun dibinde...
(Ekim 2023)
Dönüş yolunda Yılanlı köyünden konuksever bir ailenin evinin önünde bizim için demledikleri yorgunluk çaylarından içtik.
(Ekim 2023)
(Ekim 2023)
Kadın (Çatak) Deresi ile birleşen Öküz Deresi
Vadisi’nde yükselen bendin arkasında bu kez hiç su yoktu. Kadın Deresi de cılız bir sızıntı şeklinde Küçük Menderes’e doğru akmaya çalışıyordu. Susuzluk her yanı
kavurmuştu bu yaz. Kadın Deresi,
aslında İlkçağ’da Kaystros adıyla
anılan ve Artemis’e adanmış
toprakları geçip Pamucak önlerinden
Ege Denizi’ne dökülen Küçük Menderes
Irmağı’nın Bozdağlar’dan doğarak
gelen ilk orijinal hali olarak biliniyor. Bu dere, İlkçağ’da Kelbos ya da Kilbos adıyla anılırmış. Bugün Kiraz’ın
içinden geçerek güneye doğru kıvrılan Kadın
Deresi, Kiraz’ın güneyinde Haliller Deresi ile birleşerek Küçük Menderes Irmağı’nı oluşturmakta ve
Beydağ Barajı’na doğru akmakta.
Unutulmaz anlar; tırmanıştaki çilemiz...
(H.Biriz; Ekim 2023)
(H.Biriz; Ekim 2023)
(H.Biriz; Ekim 2023)
Bitirirken…
Kadın Deresi’ne paralel olarak ilerleyen yol, Hisarlık üzerinden Kiraz’a ulaştırdı bizi. Bayındır’da
bir pidecide yaptırdığımız etli ekmeklerle başlayan Birgi gezimiz, Ödemiş’in
merkezinde hükümet konağının arkasındaki bir Ödemiş kebapçısında son buldu.
Yörede yağlı diye tanımlanan; kırmızı
biberli tereyağına bandırılmış ve kuş başı doğranmış tazecik ekmeğin üstüne
yatırılmış ve yine tereyağında pişirilmiş köftelerin domates dilimleri ve
kıyılmış maydanozlarla zenginleştirilmiş hali önümüzde durmaktaydı. Çömlek
yoğurtlarının eşliğinde lezzetli Ödemiş kebabı ile sonlanmıştı günümüz. Bütün
gün Birgi’nin arka dünyasında; Bozdağlar’ın eteklerindeki kestanelikler
arasında ve sarp Yılanlı Kale’de
dolaşmıştık. Yorulmuştuk; ama doğada geçirdiğimiz bir gün, bizim kazanç
hanemize yazılmıştı sonuçta. Gün artık akşama varmıştı; şimdi gezginlerin Ödemiş’e veda zamanıydı. Biz de öyle
yapıp yönümüzü İzmir’e doğru çevirdik. Haydi vira…
Dipnotlar:
(1)
İmam Birgivi hakında bkz. https://islamansiklopedisi.org.tr/birgivi
(2) Keldağ ve çevresi hakkında bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2014/08/bozdag-yaylalarinda-bir-gun.html
(3) Pers Satrapı Gamersos’un Kalesi hakkında bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2012/02/pers-satrabi-gamersosun-tire.html
(4) Hisarlık Kalesi için bkz. https://dagakactim.blogspot.com/2017/02/sehr-i-muazzama-ata-yadigari-tireden.html
(5) Balabanlı
Kalesi hakkında bkz.
http://dagakactim.blogspot.com/2014/05/balabanli-kalesi-yuruyusu.html
(6) Peşrefli Kalesi hakkında bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2015/04/pesrefli-kalesinde-bahar.html
(7) Artemis Yolu üstünde İlkçağ Kenti HYPAIPA, Arkeolog Şükrü TÜL; Ödemiş Belediyesi Yıldız Kent Arşivi ve Müzesi
Yayını:10, Basım: Mart-2014; sayfa:142
(8) Fotoğraflar, belirtilenler dışında gezi sırasında İ. Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC
Öncekiler gibi çok keyifliydi.
YanıtlaSil