Aybey Çini
İzmir’in Yamanlar Dağı’nda bulunan Karagöl, tektonik yer hareketleri ile
oluşmuş çökeltide yer alır. Tantalos efsanesinde de adı geçen; etrafı
çam ormanları ile çevrili, dik kayalıkların eteğinde, insan yerleşiminden
uzakta, 35-40 hektarlık bir alanı kaplayan dairesel görünüşte şirin ve çok
güzel bir göldür.
(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)
Buraya Karşıyaka-Örnekköy’den arabayla ulaşmak mümkünken, son zamanlarda
yolun bakımsızlıktan bozulması araçla buraya gelmek isteyenleri
engellemektedir. Kim bilir; belki de bütün bu sahip olduğumuz tabiat
güzelliklerine gereken önemi vermeyen halkımızın çevresini hoyratça kirletmesini,
doğada bulunmanın yalnızca mangal yakmaktan ibaret olduğunu sanan bir anlayışı
sorgularcasına yine kendi yalnızlığına bürünmüş bir saklı cennettir burası. Şimdilerde
dağcıların ve doğaseverlerin gözdesi olmuş, İzmir’e en yakın mesire yeri
konumundadır.
Karagöl
Bu bakımdan İzmir ve çevresinde faaliyet gösteren dağcılık ve doğasever
kulüplerin yıllık yürüyüş programlarında mutlaka bir Karagöl etkinliği bulunmaktadır.
Yürüyüş parkurları;
·
Kayadibi Köyü
– Karagöl
·
Kurudere Köyü
– Karagöl
·
Çamiçi Köyü –
Karagöl
·
Emirâlem – Karagöl
şeklindedir.
Bizim buraya ekip olarak 3.yürüyüşümüz... Kayadibi - Karagöl yürüyüşünü iki
yıl önce yapmıştık. Geçen yıl Kurudere - Karagöl yürüyüşünde, sis ve yağmurun
izin vermemesi nedeniyle Karagöl’e 2 kilometre kala kısa bir mola verip geri
dönmek zorunda kalmıştık. Bu yılki; Çamiçi - Karagöl yürüyüşümüz ise, çok güzel
bir havada başladı. Şehre bu kadar yakın, bir o kadar uzak bir doğa parçası… Yaklaşık
20 derecelerdeki hava sıcaklığı ve 900 metreye yaklaşan bir yükseklik… Aşağılarda
makilik ve sarı çamlar, daha yukarılarda kızılçam ve karaçamlar bunların
aralarında bir gelin gibi süslenmiş; bembeyaz çiçekleriyle ahlat ağaçları hakim
bitki örtüsünü oluşturmaktaydı.
Ahlatların bayramı
Biz bu güzellikleri seyrederek büyük bir çınar ağacının daha yeşile
dönmemiş dalları altından geçerken, ağacın koca gövdesinden çok etkilendik. Peşi
sıra yapılmış 3 çoban çeşmesinde susuzluğumuzu giderdik.
Çoban çeşmesi
Bu esnada karşımıza
çıkan ikiye ayrılmış farklı sayıdaki yılkı atları sürüsünü fotoğraflamak nasip
oldu. Onlar bizi, biz onları bir müddet izledik; kendilerini koruma güdüsüyle
30 metreden fazla yaklaşmamıza izin vermediler.
Yılkı atları
Seyrek karaçamlardan oluşmuş tepeyi aşınca Karagöl’e yaklaşık 2 km.
uzaklıktaki Yemişli Çeşme mevkisine vardık. Burada rastladığımız önceki
tırmanışlardan kalmış ateş izleri; dağcıların, doğaseverlerin veya çobanların
burayı sıklıkla kullandıkları izlenimini veriyordu. Biz de hem çıkışta hem
dönüş yolunda aynı mevkide soluklandık.
Yemişli çeşme
Tepeye tırmandıktan sonra Yemişli Çeşme mevkisinde Karagöl’e kadar
yürüyüş güzergahını işaretleyen ve yol boyunca bilgilendirici ve yön gösterici
levhalara rastladık. Bilgi levhaları İzmir Kalkınma Ajansı ve Ege Orman
Vakfı’nın katkılarıyla oluşturulmuştu. Yeni tırmanış yapan bölgeye yabancı
doğaseverlere büyük kolaylık sağlayan bu levhaların konmasında katkısı olanlara
içimizden sessizce teşekkür ettik.
Kısa bir yürüyüşün sonunda Yamanlar Karagöl’e ulaştık. Su seviyesi önceki
yıllara göre daha yüksekti. Hafta içi olduğu için etrafta bir kaç kişiden başka
kimse yoktu. Gölün kıyısındaki bir tahta masada azıklarımızı yedik; çaylarımızı
yudumladık. Bu anlarda her zamanki farkındalık zihinlerimizde canlandı; aynı imkânlara
sahip kaç kişi bu anı değerlendirebiliyor, kaç kişi etrafına ve çevreye faydalı
olabiliyor veya elinde olmadan doğanın harcanmasına engel olabilmek uğruna
kederleniyor diye düşündük.
Tepeden Karagöl'e inerken
Bizler bu büyük cümlenin basit birer üyesi; insanlarız. Yaşadığımız
müddetçe her koşulda bu sevgi filizlerini yaşatacağız ve paylaşacağız. Bu
duygularla; masamızın kenarına gelen yavru köpekler de sofradan paylarına
düşeni aldılar.
Karagöl'ün babası ve oğulları
Moladan sonraki şişkinlikle Karagöl’den Yemişli Çeşme’ye kadar nispeten
dik çıkış, yürüyüşçüleri zorladı. Hava sıcaklığının artması ve yorgunluk, dönüş
yolunda ekibin çeşme başlarında dinlenmesine ve soluklanmasına neden oldu. Uzunluk
bakımından yaklaşık 16 km.lik bir mesafeyi, bize göre oldukça erken bir saat
olan 16 da tamamladık.
Çamiçi’nin çıkışında bıraktığımız aracımıza binip şehre doğru yola
çıktığımızda, güneş hala tepede ve sıcaklık 24 derece idi. Huzur içinde dağda
geride bıraktıklarımız artık çok uzaklarda kalmıştı. Bornova’ya yaklaşırken;
şehrin kalabalık arterlerine daldık; Eğridere çıkışındaki yol çalışmaları ve
bağrış çağırış içindeki hengâmede kaybolduk gittik.
Yazan: Aybey Çini
Düzenleyen: MYC
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder