20 Ekim 2019 Pazar

KEMALPAŞA - OVACIK YAYLASI'NDA DOLAŞIRKEN


CEVİZLİDERE VE SİNANCILAR DERESİ VADİSİNDEYDİK

11 Ekim 2019
Mehmet Yavuzcezzar

Bu hafta yine Ovacık'tayız. Bir türlü ayrılamıyoruz Kemalpaşa yöresinin bu müthiş coğrafyasından.

Ovacık; İzmir'in Kemalpaşa ilçesine bağlı, yayla ve ormanlara sahip, başta; kestane, ceviz, kiraz ve üzüm olmak üzere birbirinden nefis meyve ve sebzelerin yetiştirildiği güzel bir köy. Köy dediğimize bakmayın ağız alışkanlığı işte. Eskiden köy konumunda iken, büyükşehir yasasının çıkmasıyla anlamsız bir şekilde mahalle statüsüne indirildi. Şimdilerde köy desen köy değil, mahalle desen mahalle gibi değil! Garip bir durum, neyse...


Ovacık Köyü'nden görünüm

Kemalpaşa-Bayındır veya Turgutlu-Bayındır geçiş güzergâhında olan ve içerisinde anıt kestane ağaçları bulunan Ovacık yaklaşık 780 m rakımlı bir köy.

Sabah saat 9 gibi yola koyulduk. Bornova'dan ayrılıp Kemalpaşa-Bağyurdu ve Sarılar'ı geçip güneye; Ovacık yaylasına doğru döndüğümüzde manzara herzamanki gibi muhteşemdi. Ovacık'a vardığımızda saat 10 civarıydı. Ören'den gevreklerimizi almayı da unutmadık. Hava sıcaklığı Ekim ayı ortalamalarının üzerinde; bahar ayını aratmayacak şekilde 26-27 derecelerdeydi. Köyde ortalık henüz hareketlenmemişti.


Arabamızı Cumhuriyetimizin başlangıç yıllarında, dönemin İzmir Valisi Kazım Dirik tarafından 1933 yılında yaptırılan "Paşa Çeşmesi" yanındaki Atatürk Büstü yakınlarına bıraktıktan sonra, caminin karşısındaki kahvehaneye uğrayıp sabah kahvelerimizi yudumlarken, bir taraftan da kahvedeki birkaç köylüyle sohbete daldık.

Paşa Çeşmesi

Daha önce bu yörede birkaç yürüyüş gerçekleştirdik. Bunlardan biri Ovacık Yaylası Orman İçi yürüyüşü,(1) diğeri Çaldede yürüyüşü,(2) bir diğeri ise Ovacık-Kızıloba yürüyüşü...(3)  Dediğimiz gibi buralardan ayrılamıyoruz.

Bugünkü hedefimiz; daha önceleri Sarılar'dan Ovacık'a giden karayolundan geçerken vadinin karşı yamacında gördüğümüz orman yolu ve patikalarda yürümekti. Bu amaçla Ovacık merkezinden orman içersine doğru yürüyüp, doğu yönünde bulunan; yaklaşık 1250 metre rakımlı Sarıkaya sırtlarına ulaştıktan sonra yönümüzü kuzeye Sinancılar'a çevirip 5-6 km yürümek ve daha sonra da; Sarıkaya ve Kösükkaya tepeleri arasında kalan, Cevizlidere ve Sinancılar derelerinin oluşturduğu vadinin kıyısından güneye doğru yürüyerek Ovacık'a ulaşmak, yani ring yapmak idi.

Bu amaçla kahvehanede acı kahvelerimizi yudumlarken, köy sakinleriyle sohbet edip Ovacık'ın kuzeyinde Sinancılar'a uzanan vadiyi doğu yönünde izleyebileceğimiz orman yolu ve patika tarifi aldıktan sonra saat 10.30 gibi yürüyüşümüze başladık.

Sarıkaya'ya doğru giderken Ovacık bahçeleri

Çeşmenin hemen arka tarafında bulunan, bir zamanlar orman işletmesi olarak kullanılmış, ancak şimdilerde terkedilmiş metruk bir haldeki binanın yanından geçip, doğu yönündeki bahçe yollarını izleyerek orman yoluna ulaştık. Bu arada bahçelerde ceviz ve kestane hasadı yapmak amacıyla dalları silkeleyenlerin sesleri gelmekteydi.

 Yürüyüş yolundan kareler

Kuru sel yatağında boğuşurken

Yarım saatlik bir yürüyüşten sonra köylülerin tarif ettiği yol bitti! Pırnar meşeleri, kesme çalıları, kızılçamlar, dikenli mazılar, yer yer çalılarla boğuşarak ilerlemek, sonuçta bizi epey yordu. Biraz kuru sel yatağında, biraz orman içinde debelendikten sonra geri dönüp bizim daha önce tespit ettiğimiz Cevizlidere yönünde, vadinin doğu tarafındaki rotayı yapmaya karar verdik. Yaklaşık birbuçuk saatlik bir yürüyüşün ardından yeniden köy kahvesine ulaştık. Bu arada öğlen olmuş, karnımız acıkmıştı. Yanımızdaki nevaleleri taze çaylar eşliğinde yedikten sonra, arabayla Cevizlidere Küme Evleri sapağına kadar gittik. Arabayı güvenli bir yere park ettikten sonra, gerçek yürüyüşümüze başladığımızda saat 13.30 gibiydi.

Köy kahvehanesinin davetsiz misafiri

Cevizlidere ve daha aşağılardaki Sinancılar Deresi, oldukça derin sayılabilecek bir vadide bazı aylar sakin, bazı aylar hırçın bir şekilde akarak, ovadaki Gediz Nehri'ne kavuşabilmek için yüzyıllardır aynı serüveni tekrarlamakta.


Gezgin yavru dostları doyuruyor

Sarılar-Ovacık köy yolundan vadiye doğru yaklaşık 500 metre yürüyüp, 50 metre kadar da aşağı inerek, Cevizlidere Küme Evleri'nin olduğu bölgeye vardığımızda bizi iki küçük köpek yavrusu karşıladı, yemeğimizden artanlarla onları biraz doyurduktan sonra, dere üzerindeki geçite ulaşarak karşıya geçtik. Yol, derenin doğu yönünde vadiye paralel Sinancılar'a doğru ilerliyordu. İşte tamam dedik, varmak istediğimiz orman yolu bu!

 Cevizlidere

Cevizlidere çıkışındaki orman yolu

Orman yolunun kenarına sıralanmış kütükler

Orman yolu kuzey yönünde 1 km.yi aşkın konforlu bir şekilde ilerledikten sonra, bir kayalıkta son buldu. Daha önce karşıdan bu tarafta belirlediğimiz patika görünmüyordu. Neyse ki üzerinden geçen hayvan ve insanların aşındırdığı kayalarda biraz yürüdükten sonra, çevresi pırnar meşeleri, sandal ağaçları, kesme çalıları ve kızılçamlarla kaplı güzel bir patikaya ulaştık. 


Orman yolundan sonraki patikadan görünümler

Patikadan yaklaşık 1,5 km sonra önümüze yine aşınmış kayalardan oluşan bir sapak geldi, patikanın birisi alt taraftan kuzey yönünde ve vadiye paralel, diğeri ise üst taraftan doğu yönünde vadiye dik ilerliyor gibi görünüyordu. Biz yürüyüşümüze alt taraftaki patikadan devam ettik. 500 m kadar daha ilerlediğimizde önümüzdeki muhteşem Sinancılar Vadisi ile daha ilerideki Kemalpaşa Ovası'na hakim bir kayalıkta biraz mola verip termosta getirdiğimiz çaylarımızı yudumladık.

 Vadiden manzaralar

Vadi manzarası eşliğinde çaylarımızı yudumlarken

Safran çiğdemi


Kısa dinlenmenin ardından yürüyüşümüze devam ettik. Birkaç yüz metre sonra patika bizi vadiden ayırıp orman içerisinde doğuya doğru yöneltti. Çalılar arasındaki keçi sürülerinin açtığı dar geçitleri izleyerek, yoğun kızılçamlar ve meşelikler arasından geçip, zaman zaman da makiliklerle boğuşarak ve de çeşit çeşit mantarlar görerek; yürüyüşümüzün 4. km'sinde Ovacık'ın üzerindeki Sarıkaya Tepesi'ni aşıp Sinancılar'a kavuşan orman yolu sapağına ulaştık. 

Ormanda eğrelti otları hakimiyeti

Orman içinde rastladığımız mantarlar


Sapakta birleşen üç yoldan biri güney yönünde kalan Ovacık'a doğru, diğeri doğu yönündeki Zeamet Köyü'ne, sonuncusu da kuzey tarafında kalan Sinancılar'a doğru ilerliyordu. Biz Sinancılar yönüne doğru sapıp bir süre yürüyüp coğrafyaya hakim olduktan sonra vaktin de geç olmasından dolayı geri dönmeye karar verdik.

Orman yol sapağı


Dönüş yolunda yol sapağına vardığımızda Sinancılar Köyü'nden Ramazan'a rastladık. Sepetli motorsikletiyle kuru odun ve mantar toplayan Ramazan, bize dönüş yolunda daha düzgün ve yürümesi kolay patikanın yerini gösterdi. Gerçekten oldukça rahat ve konforlu olan bu patika sayesinde dönüş yolumuz 500 m kadar kısalmıştı. Gelirken rastlayıp alttan; vadi yönünde yürümeye karar verdiğimiz sapağa, bu defa üstten doğu yününden ulaşmıştık. Bundan sonrasında geldiğimiz güzergahı takip ederek, yaklaşık toplam 8.5 km'lik bir yürüyüşün ardından aracımızı bıraktığımız yere vardık. 


Doğayla uyum içindeyiz

Doğanın kucağında geçirdiğimiz güzel bir günün biraz yorgunluğu ve daha çok huzuru içinde, aracımızı Ovacık yaylasından Kemalpaşa ovasına doğru sürdük. İzmir karayoluna çıktığımızda, akşam olmak üzereydi ve yoğun araç trafiği arasında İzmir’e doğru uzayıp gittik.


Dipnotlar:
(1)   Ovacık Yaylası orman içi yürüyüşü hakkında bkz. 
(3)  Ovacık-Kızıloba yürüyüşü hakkında bkz.
(4)   Fotoğraflar, çoklukla İ.Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.


Yazan / Düzenleyen: MYC
Edit: İF

1 yorum: