“HOŞAP KALESİ”
(5.Bölüm)
19-23
Haziran 2019
İbrahim
Fidanoğlu
Giriş
Hakkâri’den
Van’a dönerken uğradık Hoşap Kalesi’ne. Her ne kadar açılması
için yakınlardaki Jandarma karakolundan anahtarı epey beklesek de ve yine her
ne kadar yüksek hâkimlerin kaleye yönelik ziyaretleri ile ilgili merkezden
gelen bir haberle kesilmek zorunda kalsa da her şey; hem karakol komutanı
Aydınlı cevval bir jandarma astsubayının dinleme fırsatını bulduğumuz, büyük
bir coşkuyla gerçekleştirdiği anlatımları, hem de Hoşap Kalesi’nin arka dünyasında; ama Urartulardan kalma Dış Kale’nin
içindeki bir köyde yaşamakta olan çocukların aydınlatıcı açıklamalarıyla bir
bombardımana uğramış gibiydik sanki. Yine de güzeldi her şey… Urartulardan Mahmudi Beyleri’ne; Osmanlı’dan Cumhuriyet’e ne yaşandı; bir
bakalım Hoşap’ta ve Hoşap Kalesi’nde…
Sanki bir Ortaçağ derebeylik şatosu; işte Hoşap Kalesi...
Kumdan Kaleler Yapmak
Hoşap,
Van’a yaklaşık 60 km kadar uzaklıkta,
Van-Başkale karayolu üzerinde ve Güzelsu Mevkii olarak adlandırılan bir
bölgede yer alıyor. Son derece sarp bir yamaçta kurulmuş bulunan ve Ortaçağ’dan
kalma derebeylik şatolarını andıran Hoşap
Kalesi aslında bir İç Kale… Onu
çepeçevre saran ve ondan çok daha eskilere uzanan Dış Kale ise, bugün hala karşı sırtlarda bir hayalet gibi
karşımızda varlığını bir şekilde koruyor. Kumdan bir kaleyi andıran burçları,
2800 yıllık bir geçmişi ile yorgun, ama zamana meydan okuyan bir duruş
sergiliyor sanki. Kalenin doğusundaki köyün hemen arkasını çeviren sırtlar
boyunca kuzeyden güneye doğru uzanan bu Dış
Kale’nin, Urartulardan kaldığı
söyleniyor.
Dış Kale
Kale,
Anadolu’dan İran’a geçişi kontrol eden bir konumda bulunması nedeniyle, tarih
boyunca stratejik bir öneme sahip olmuş. Oldukça sarp bir kayalık üzerine inşa
edilmiş olması da ona doğal savunma kolaylığı sağlamış. Hoşap, sözcük anlamı olarak iyi
ve tatlı su anlamına geliyormuş. Osmanlı Dönemi’nde bu bölgede yerel güç
odakları Mahmudi Beyleri tarafından
yeniden yapılan kale, (1643 yılında Sarı
Süleyman Bey tarafından yapıldığı kapı üstü kitabesinde yer alıyor) aynı
zaman da Mahmudi Kalesi ya da Narin Kale olarak da adlandırılıyor.
İç Kale'nin burcu üzerinde yer alan kitabe ve aslan kabartmaları
İç Kale'nin ana kaya ile bütünleşik doğu cephesi
İç Kale'nin kabaralı yekpare demirden orjinal kapısı
Kalenin
en özgün kısmı, batıya bakan girişi ve bu girişte yer alan yekpare demir kapı…
Kapının üzerinde 1643 yılındaki yeniden yaptırılması ile ilgili Farsça kitabe
ve onun da üzerinde mükemmel aslan kabartmaları yer alıyor.
Kitabenin
Farsça metni şöyle;
“Süleyman bi eltâfu fazlı Hüda
Bina kerd in burc-i heybet-nümâ
Çu ocağ-ı ma vey bûd in câygâh
Nuvişte bi tarihine "ocağ-ı ma"
Be serhad siper geşt setti sedîd
Ki geşte bina ez sera ta semâ”
Türkçe
çevirisi ise aşağıdaki gibi;
“Süleyman Allah'ın lutufları ve fazlıyla
Bu heybetli kaleyi inşa etti
Bu yer onun ocağı olduğu için
Tarihine "ocağı ma" (1052) yazılmıştır.
Yerden göğe yükselen bina
Sınıra kadar sapasağlam bir set oluşturdu.”(1)
Hoşap Kalesi; yukarıdan bakış...
(Kaynak: Star Gazetesi)
Kalenin Tarihçesi
Kaynaklarda
Hoşap Kalesi’nin ilk kez Urartular döneminde güneydoğuya açılan Tuşba-Kelişin ordu yolu ile Van-Kotur doğu yolunun kesiştiği kavşak
noktasında askeri bir tesis olarak kurulmuş olacağı ileri sürülüyor. Urartulardan sonra Van ve çevresi ile birlikte Hoşap;
Persler, Makedonlar, Selevkoslar, Romalılar ve Bizanslılar yönetiminde kalmış.
Ortaçağ’da bölgede Abbasilerin himayesinde hüküm süren Ermeni Vaspurakan Krallığı buraları yönetmiş.
Türkler ise, 1071’de Malazgirt’te Alparslan’ın Bizans ordularını yenilgiye
uğratması sonucunda bu topraklara egemen olmuşlar. Büyük Selçuklu İmparatorluğu ile başlayan bu egemenlik dönemini,
Moğolların ardılları İlhanlılar ve
daha sonra Karakoyunlular izlemişler.
Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf, Mahmudiler olarak adlandırılan Kürt derebeylerini Hoşap’a yerleştirmiş. Mahmudiler, burada yüzlerce yıl yerel
otorite olarak hüküm sürmüşler. Osmanlı
Dönemi’nde; Osmanlı-Safevi güç
savaşlarında Osmanlılar’dan yana
tavır koyan Mahmudiler’in bölgede bu
egemenlikleri, 1839 Tanzimat Fermanı’na dek sürmüş.
İç Kale'nin içinden bir görünüm; solda Mahmudi Sarayı'na ait yapılar sıralanıyor.
İç Kale'nin burcundan bir görünüm
Kalenin
Mahmudi Beyleri tarafından yeniden
yaptırıldığı 1643 tarihinden önceki varlığını, 1548-49 yıllarında Kanuni Sultan Süleyman’ın İran seferi
dönüşünde güzergâh üzerindeki Kale-i Mahmudi
olarak söz eden Matrakçı Nasuh’dan
öğreniyoruz. Evliya Çelebi de Seyahatname’sinde bugün de varlığını
koruyan İç Kale’nin meşhur kapısından
“Osmanlı ülkesinde kale kapıları
hep ağaç üzerine demir kaplı kapılardır ki, ateş etsen ağaç yanar, demirler dökülür.
Ama bu Hoşap kalesi kapısının her kanadı üç yüz kantar Nahçıvan demirindendir.
Hiç ağaç kısmı yoktur.” şeklinde söz etmiş.(2)
Dış Kale ve soldaki tepe üzerinde yer alan kuzeydoğu burcu ile Urartular döneminden kaldığı söylenen doğu surları
Dış Kale
İç Kale’yi
batı, kuzey ve doğudan çeviren ve İlkçağ’dan da izler taşıyan Dış Kale’nin surlarının büyük bir kısmı
tahrip olmuş olsa da; özellikle kuzey ve doğudaki sırtları aşarak en tepedeki
simsiyah renkli bir kütlenin altından, içinde yer alan 30-40 civarı evden
oluşan bir köyü hala çepeçevre sarmakta. Matrakçı
Nasuh ve Evliya Çelebi gibi
kaynaklardan Dış Kale’nin önünde
herhangi bir hendeğin bulunmadığı, doğu ve batıda iki girişinin bulunduğu ve
kırk kadar kuleyle tahkim edildiğini öğreniyoruz bugün. Karşı sırtları tarayan
doğu surlarının 380 metre kadar olduğu söyleniyor. Surların kuzeyden doğuya
doğru yöneldiği bir noktada yer alan hâkim bir tepedeki gözetleme kulesinin bir
kısmı hala varlığını koruyor. Kuzeye doğru tırmanan surların bir bölümü giderek
topografyanın eğimine uygun şekilde teraslanmış ve bir merdiven gibi
yükseliyor. Karşıdan bakıldığında yüzlerce yıllık etkilerle aşınmış çürük
dişleri andıran surlar, yaklaşık 2 metre yüksekliğe kadar taş örgü, kalan kısmı
ise yöre insanının “bat” ismini
verdiği bir tür kerpiç malzeme kullanılarak inşa edilmiş(3). Yine
de 2800 yıllık bir geçmişe karşılık gelen bu surların yer yer kerpiç
bölümlerinin zamanla eriyerek boşluklara dönüş olması bir yana, bir şekilde
bugüne kadar varlığını koruyabilmiş olması dahi olağanüstü bir şey…
Hoşap Kalesi; uzaktan...
İç Kale
Savunması
kolay, oldukça sarp bir kayalık üzerine oturtulmuş; bir kartal yuvasını andıran
İç Kale’ye 26 metre çapında ve duvar
kalınlığı 4 metreyi bulan bir burçtan giriliyor. Mahmudi Beyleri tarafından yaptırılan burç, son derece düzgün kesme
taşlarla örülmüş. Ana kayanın arkasına saklanmış bir kapıdan ulaşılan kalenin
girişinde görkemli bir süslemeyle bir taç kapı etkisi yaratılmış. Hemen
yanındaki batı yönündeki duvarda ise yine kemerli bir kapı varmış hissi
uyanıyor insanda. Ancak vardı da sonradan mı kapatıldı; yoksa bazı kaynaklarda
belirtildiği gibi duvara yalancı bir kapı kemeri örgüsü mü gömülmüştü; bunu
bakarak anlamak pek olası değil. İç Kale’nin
giriş kapısı ve üzerindeki süslemelerle ilgili olarak İslam Ansiklopedisi’nde
şu bilgiler aktarılıyor:
İç Kale; burç ve giriş kapısı
“Kalın
silme kemerle kuşatılan giriş açıklığının üzerinde onunla aynı büyüklükte
dilimli kemerli, kaval silme çerçeveli bir niş içerisinde ortada yörenin mimari
tezyinatına has damla motifi, yanlarda karşılıklı ayağa kalkmış iki arslan
kabartması ve altta üç satırlık Farsça manzum kitâbe yer almaktadır. Bitki
motifleri, zencirek ve mukarnaslarla süslenen kitâbelik, ayrıca sütunçelere
yaslanan kademeli kemerler ve kaval silmelerle kuşatılmıştır. Kapı kanatları
çok kalın demir kaplamadır. Taç kapının yanına, batıya doğru bastiyon şeklinde
çıkıntı yapan sur duvarlarında geniş bir kör kemerle kapı taklidi yapılmıştır.
Kuzeydoğu surlarının orta burcunda zorunlu hallerde kaleye geçit veren küçük
bir kapı daha bulunmaktadır.”(4)
Burcun yanındaki batı duvarı boyunca izlenen kör kemerli kapı taklidi
Giriş kapısının üstünde yer alan Mahmudi Beyleri'nin Farsça kitabesi
Taç
kapıdan burcun alt katındaki giriş holüne giriliyor. Birbirine kemerlerle
bağlanan tonozlu giriş, ana kayaya oyulmuş yaklaşık 30 metre uzunluğunda bir
taş merdivene, daha sonra tatlı bir eğimle yükselen ve kalenin ana mekânlarına
doğru açılan tonoz örtülü bir yola bağlanıyor.
Burcun tonozlu girişinin içeriden görünüşü; birazdan batıya (sağa) dönülecek.
Ana kayaya oyulmuş taş merdiven geçişi
Yolcusunu İç Kale'nin içine ulaştıran tonoz örtülü yol
Burcun
üst katı askeri eğitim ve gözetleme alanı olarak düzenlenmiş. Burcun güney
tarafında bir su sarnıcı mevcut… İç kalenin en yüksek ve manzaraya hâkim
noktasına inşa edilen seyir köşkünden
başlayarak batıya doğru uzanan yapılar kompleksi, Mahmudi Sarayı’na ait bileşenleri oluşturuyor.
Tonoz örtülü yola yukarıdan bakış; tonoz örtü bu açıdan daha iyi anlaşılıyor.
Girdiğimiz burcun üst düzlemi
Doğu-batı
doğrultusunda uzanan on iki köşeli ve kenar uzunlukları birbirinden farklı
yamuk bir plana sahip olan seyir köşküne kuzeybatıdaki kapıdan girilmekte.
Yapı, giriş bölümü ile zemine çıkan iki kademeli merdiven boşluğu dışında üç
katlı bir görünüme sahip bulunuyor. Zemin katında; güney beden duvarlarına
bitiştirilmiş bir hamamla hizmetli odaları olduğu sanılan bazı mekânlar mevcut.
Hamamın dışındaki kısımların tamamı yıkıldığından mimarileri ve işlevleri
hakkında kesin bir şey söylemek mümkün değil. Diğer iki katta seyir salonları
ve odalar yer alıyor. Aynı kaynağa göre; güney beden duvarlarının dışından
yükselen piramidal külâhlarla örtülü silindirik kulelerin biri, izlerden
varlığı anlaşılan merkezî ısıtma sistemi için baca, diğeri gözetleme kulesi ve
güvercinlik olarak değerlendirilmekte.
Burcun askeri eğitim ve gözetleme alanı olarak düzenlenen kısmı
Sarnıç ve İç Kale
Sarnıç
İç Kale’de
harem yapısı, seyir köşkünün batısına yerleştirilmiş ve meyilli zemin üzerine
oturtulduğundan iki bölüm halinde planlanmış. Doğudaki büyük bölümün yalnızca
dış duvarları ayakta kalmış; iç yapısı tamamen yıkılmış.
Mahmudi Sarayı; Seyir Köşkü
Aynı mekana bir başka bakış...
Harem,
kuzey ve batıdan yüksek duvarlar üzerine iki bölümlü olarak yapılmış. Birinci
bölümün oda ve bölüntüleri yıkılmış, iki katlı olduğu anlaşılan ikinci bölüm
ise, ortada bir hol ve bunun iki yanında ikişer odadan meydana gelmiş. Odaların
pencereleri ve dolap nişleri dikkat çekici…
İç Kale'nin içinden...
İç Kale
Bunun
kuzeydoğusundaki alanda ise, önceleri fırın olarak nitelenen yapı kalıntısının,
kazılar neticesinde hamam olduğu anlaşılmış ve burası Büyük Hamam olarak adlandırılmış. Alt kesimde kalenin beden
duvarlarını takip ederek ulaşılan batı tarafta selamlık ve yanında mescit
yer almakta. Kare planlı ve kubbeli olduğu değerlendirilen mescidin üst örtüsü
tamamen yıkılmış. Uzun bir salonla batısında ona bitişen tek bir odadan oluşan selamlık bölümü iki katlı bir yapı
olarak dikkat çekiyor.
Mahmudi Sarayı
Hoşap Kalesi'nde; İç Kale önlerindeyiz.
Bunun
dışında İç Kale’de iki bölümlü
zindan, su ihtiyacı için sarnıç bulunuyor. Sağlam beden duvarları ve burçları
dışında içerisinde yapı kalıntılarıyla da dikkat çeken İç Kale ve Urartulara dek
uzanan kadim geçmişi ile farklı bir yere konabilecek Dış Kale’den ibaret Hoşap
Kalesi, barındırdığı zengin tarihi ve kültürel potansiyeli ile bölge
turizmi açısından da önde gelen kültür varlıklarından birini oluşturuyor.(5)
Seyir Köşkü'ne son bakış...
Son Söz
Ortaçağ’ın
derebeylik izlerini taşıyan ve Hoşap Suyu’nun
kıyısında yükselen yalçın kayalıklar üzerine kurulmuş Hoşap Kalesi ile haritanın sağ alt köşesine doğru yaptığımız bir
yurt gezisini burada sonlandırıyoruz artık. Anadolu insanının binlerce yıllık
tarihsel serüveninde yarattığı kültürel zenginliğin ışığı dimağımızda, Van Havaalanı yolunda zaman darlığı
nedeniyle Hakkârili şoförümüz Cemal’in referansı ile aldığımız dürüm kebapların
tadı damağımızda, bütün gördüklerimiz ve gezi boyunca dinlediklerimiz,
gözümüzün önünden bir film şeridi gibi akıp geçiyor. Ne iyi ettik de geldik
buralara. Dostluklar kurduk onlarla; sevinçlerini, hüzünlerini ve konukseverliklerini
paylaştık. Dönerken İzmir’e; bir ezgi çınlıyor kulaklarımızda, “koçer”lerin türküsü; hiç
dinmeyecek…
Aynur Doğan söylüyor; Rewend ya da Göçebe...
(Youtube'tan alınmıştır.)
Dipnotlar:
1.
Yrd. Doç.
Dr. Mehmet Top, Hoşap’taki Mahmudi Beylerine ait Mimari
Eserler, Van-1996; sayfa: 19 bkz. https://www.academia.edu/30904819/HOŞAPTAKİ_MAHMUDİ_BEYLERİNE_AİT_MİMARİ_ESERLER
2.
Yrd. Doç.
Dr. Mehmet Top, Hoşap Kalesi; İlgi Dergisi, Sonbahar-1998,
sayı:94; bkz. https://www.academia.edu/21742654/Hoşap_Kalesi
3.
İslam Ansiklopedisi; Hoşap Kalesi maddesi; Müellif: Abdüsselam Uluçam; bkz. https://islamansiklopedisi.org.tr/hosap-kalesi
4.
İslam Ansiklopedisi; a.g.m.
5.
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Top; Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü; Hoşap Kalesi Kazısı 2015 Yılı Kazı
ve Restorasyon Çalışması; ilgili doküman için bkz. http://www.xxortacag.sakarya.edu.tr/pdf/39mtop.pdf
6.
Fotoğraflar, yazıda belirtilenler dışında gezi sırasında İ.Fidanoğlu
tarafından çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC
Düzenleyen: MYC
emeğinize sağlık
YanıtlaSilİlginize teşekkürler...İF
Silsunum hazırlıyorum görsellerinizi kullanabirmiyim
YanıtlaSilElbette kullanabilirsiniz. Referans verirseniz daha makbule geçer. Sayfalar korumalıdır. Eğer kopyalayamazsanız sayfa altındaki e-mail adreslerine istediğiniz görsellerle ilgili olarak ileti yazabilirsiniz. Bilgilerinize...İF
Sil