16 Mart 2015 Pazartesi

ARKEOLOG ŞÜKRÜ TÜL’ün ANISINA



15 Mart 2015
İbrahim Fidanoğlu

Egeli bilge adam; Arkeolog Şükrü Tül, 13 Mart 2015 sabaha karşı sonsuzluğa yürüdü. Çok üzgünüz. Her şeyin değerini yokluğunda anlayan “büyük insanlık” için bu an, belki bir farkındalığın başlangıcı olur diyelim. 

 Bir Kandiya Akşamı; Nikos Kazancakis'in mezarı başındayız ve Şükrü Hoca bize birazdan bir tirad okuyacak.
(Fotoğraf: İ.Fidanoğlu-27 Ekim 2012)

Şükrü Tül Hocamız, sadece eğitimini aldığı arkeoloji alanında değil, ama bilimin ve sanatın farklı disiplinlerinde kendini geliştirerek, yaşama bir bütünsel anlayış sunan çok değerli bir bilim ve kültür insanıydı. Bir yaşam vizyonu vererek yetiştirdiği binlerce öğrencisinin dışında, topluma ve rehberlik ettiği gezginlere; aktardığı yaşama bakışı ile onlar üzerinde silinmez izler bıraktı.

 Beşparmaklar'a sinmiş bir mağarada Pantokrator İsa önünde Şükrü Hoca'yı dinliyoruz.
(Fotoğraf: İ.Fidanoğlu-26 Mart 2006)

Onun belki de en önemli yönü yerelden evrensele yakaladığı sentezler ve bu toprakların içinden fışkıran büyük aydınlıklarla ilgili farkındalığıydı. Emekle üst üste konulan tuğlalar gibi sabırla örülen bir Babil Kulesiydi sanki onun hayatı. Küçük ayrıntılarla büyüyen ve bir yaşam vizyonuna dönüşen ömrü, zamansız sonlansa da bizim beynimizde yaktığı ışık asla sönmeyecek.

 Latmos'un savunma burçlarından aşağılara doğru bakıyor Şükrü Hoca...
(Fotoğraf: İ.Fidanoğlu-26 Mart 2006)

Ekim 2012’de Ebruli gezginleriyle bir Kandiya akşamında; papazlar tarafından hiçbir Ortodoks mezarlığına kabul edilmeyen; o büyük insan Nikos Kazancakis’in Venedik surlarının üstünde, Martinego Burcu’ndaki mezarının başındaydık. O, bir tirad gibi Zorba’dan bir pasajla bitirdi konuşmasını; sanki kendi yaşam manifestosuydu.


Kendi sesinden dinlemek isteyenler için...



İşte metni aşağıda:

Hayatımda manevi bir rehber, Hintlilerin dediği gibi bir guru, Aynaroz’da söylendiği gibi bir ihtiyar seçmem gerekseydi, mutlaka Zorba’yı seçerdim. Çünkü onda bir mürekkep yalayıcısının kurtulması için gereken her şey vardı. Besinini bir göz hareketiyle yüksekte yakalayan atasal bakış. Her sabah durmadan, her şeye, yenilenen bir basitlikle bakması ve ezeli günlük şeylere bir bekâret vermesi; yani havaya, denize, ateşe, kadına, ekmeğe; elinin sağlamlığı, yüreğinin serinliği, içinde ruhtan daha yüksek bir güç varmış gibi kendi ruhuyla alay etme yiğitliği ve nihayet en kritik anlarda bir kurtarıcı olarak, Zorba’nın ihtiyar göğsünden insanın içindeki en derin dipsiz bir kuyudan yükselen vahşi, kıkır kıkır gülüşü… O silkinir ve korkak insancığın zavallı hayatını yarım yamalak koruyabilmek için bütün perdeleri yıkabilirdi ve yıkıyordu da.
(El Greco’ya Mektuplar, Nikos Kazancakis)

Ve konuşmasının sonunda; Aleksi Zorba’nın, çalıştığı madenin patronuna ölmeden önce bıraktığı mektuptaki son seslenişi ile şöyle bitirdi sözlerini:

Hatırla… Ben köyün öğretmeniyim. Buradaki maden ocağına sahip Aleksi Zorba’nın, geçen Pazar günü öğleden sonra, saat 6’da öldüğü hakkındaki acılı haberi size ulaştırmak için yazıyorum. Can çekişirken beni çağırdı. Gel buraya öğretmen dedi. Yunanistan’da filanca dostum var. Ben ölünce ona ölümümü, son ana kadar aklımın bütünüyle başımda olduğunu ve kendisini hatırladığımı yaz. Ne yaptımsa pişman olmadığımı yaz. Sonra ona de ki; artık akıllanması zamanı geldi. Ve eğer herhangi bir papaz gelip de günahımı çıkarmak isterse, defolup gitmesini, lanetinin üstüme olmasını istediğimi söyle. Hayatımda yaptım yaptım. Ama yine de az yaptım. Benim gibi adamların bin yıl yaşaması gerekirdi. İyi geceler…
(El Greco’ya Mektuplar, Nikos Kazancakis)

Daha fazla ne denebilir ki; Şükrü Tül Hocamız, tırnaklarıyla kazıyarak elde ettiği farklı disiplinlerdeki derin bilgisini sentezleyebilme yeteneği ve etkileyici retoriğiyle bizi derinden etkileyen bir bilge insandı. Unutmayacağız. Işıklar içinde yatsın…

Dipnotlar:
(1)   Hayatı ile ilgili kilometre taşları hakkında bkz. http://www.ebruliturizm.com.tr/ark_sukru_tul-s35.html


Yazan: İbrahim Fidanoğlu 
Düzenleyen: M.YC








Bumerang - Yazarkafe

Bumerang - Yazarkafe
Bumerang - Yazarkafe



1 yorum:

  1. Allah rahmet etsin. Ege Tv deki programlarını çok severek izlerdim. Dağı taşı, ağacı akarsuyu sindire sindire seyrettirirdi. Tanışmadım ama, yaptıklarından biliyorum ki, iyi insandı, güzel işler yaptı. Ailesine ve sevnlerine başsağlığı diliyorum.

    YanıtlaSil