19 Temmuz 2025 Cumartesi

PERGAMON’UN LİMANI ELAİA’DAN ÇANDARLI LİMANI’NA

11 Nisan 2025
 
Elaia’ya dair…
 
Geçmişte Elaitikos’un (Bugünkü Çandarlı Körfezi) ne denizi ne de ırmağı tekin bulunurmuş aslında. Gemiciler Pitane açıklarından geçmeye çekinirlermiş. Rüzgârlara açık bu suların heybetli dalgaları, eskinin ahşap gemilerinin kaptanlarına korku salarmış. Irmağın şiddeti ise efsanelere konu olmuş. 
 
Elaia bataklıkları ve antik liman
(Eylül 2008)

Kaikos ya da Bakırçay'ın yüzlerce yıldır bitmeyen çabası
(MYC; Nisan 2025)
 
Bugün de bu coğrafyada Aliağa’dan Çandarlı önlerine kadar uzanan bölge, siklon alanlarının kesiştiği bir yer olarak bilinmektedir. Bu durum yöredeki büyük sanayi kuruluşlarının yer seçiminde ve rüzgâr enerjisinden yararlanmak üzere rüzgâr jeneratörlerinin de yoğunlukla kurulduğu bir alan haline gelmesinde etkin bir rol oynamıştır. Geceleri Dikili yönünden Bergama’ya doğru ilerlerken Zeytindağ’ın yukarılarına doğru dikkatle bakılırsa, onlarca rüzgâr jeneratörünün kırmızı ışıklarının uzaklardan birer ateş böceği gibi yanıp söndüğünü görebilirsiniz.
 
Pergamon'un limanı Elaia'nın bugüne erişen mendireği; deniz tarafından bakış...
(Eylül 2008)
 
Bakırçay'ın taşıdığı alüvyonların Çandarlı Körfezi'nde denizin içlerine doğru ilerleyişi bitmez tükenmez bir öyküdür.
(Eylül 2008)
 
İlkçağda Aliağa ve Çandarlı körfezlerinde esen bu rüzgâr, Aiolos ismi ile anılırmış. Meraklısı için belirtelim; o çağda Çanakkale bölgesinde esen rüzgâra Hellespontes, şimdiki Edremit körfezinde esen rüzgârlara ise Adramittenos adı verilirmiş.
 
Kaikos'un Kaikos olarak adlandırılışına dair ise şöyle bir anlatı var:
 
Söylenceye göre; denizler ve okyanuslar tanrısı Poseidon, oğlu Astros'a tanrılık alanı olarak bugünkü Bakırçay'ı vermiş. Ama Astros, çayı yöre halkına eziyet etmek için kullanmış. Selin getirdiği felaketlerin yanında her yıl bir kişi Astros'un çayında boğulurmuş. Bunun üzerine bir daha kimse yanına yaklaşmamış, ismini anmamış bu suyun. Böylece rahatlamışlar bir süre. Ama yazgı ağlarını örmüş sinsice. Zamanında, Pitane’de (Bugünkü Çandarlı) Kaikos adında soylu ve yiğit bir delikanlı yaşarmış. Bu yiğit, arkadaşı Pindasos ile geyik avına çıkmış günün birinde. Ormanda iz sürmüş ve bir geyiğin peşine düşmüşler. Yayını geren Kaikos, okunu geyiğe atmış ki hayvan sıçrayıvermiş. Ok da hayvanın arkasındaki arkadaşını bulmuş. Kaikos saçını çözmüş ve acı acı ağlamış. Irmağın kenarına çıkıp kendini Bakırçay'a atmış. Çılgın suların sürüklediği ceset sonunda bir ağacın köklerine takılmış. Günler sonra cesedi bulan Pitaneliler lanet etmişler bu deli çaya. Anısı yaşasın diye de Kaikos'un adını çaya vermişler.
 
Dağa Kaçtım gezginleri sabah vakti Elaia'da...
(Nisan 2025)
 
Kaikos ve Elaitikos (Çandarlı Körfezi); tarih boyunca bu bataklıklarda bir birleşir, bir ayrılırlar.
(MYC; Nisan 2025)
  
Elaia, Aiol yerleşimi Pitane'ye yakın bir konumda İlkçağ'da Elaitikos olarak adlandırılan Çandarlı Körfezi'nin güney kıyılarında kurulmuş. Bugüne ulaşan iki mendireği var. Doğal bir liman görünümdeki körfezin güney kıyıları modern çağda da bu işleve soyunmuş, ama onu da bugün için elimize yüzümüze bulaştırmış durumdayız. Çevreye ve canlılara verdiğimiz zarar da cabası... 
 
Elaia bataklıkları; mevsiminde deniz börülcelerinden geçilmez.
(Eylül 2025)
 
Antik limnın mendireğinde yer alan kesme taş bloklar arasındaki kurşun kenet yuvaları
(Eylül 2008)
 
Elaia’nın; M.Ö. 11.yy.da Orta Yunanistan’dan başlayıp Kuzey Ege üzerinden Bakırçay ve Gediz vadileri ile sınırlandırılan alan üzerinde yoğunlaşan, ama onunla da sınırlı kalmayıp Midilli - Limni hattındaki bazı adalarda da kolonize olan Aiol göçünden daha önce kurulmuş olduğuna dair destansı gelenekten kaynaklanan savlar bulunmaktadır. Kentin; Troya Savaşı dönüşünde bu savaşa 50 parça gemi ile Atinalıların başında katılan “kara kargılı Peteos oğlu Menestheus tarafından kurulduğuİlyada destanında anlatılmaktadır.(1) Bu nedenle de 12 kentten oluşan Aiolis kent birliğine Elaia alınmamıştır. Kent, en parlak günlerini Helenistik dönemde Bergama Krallığı’nın kıyıdaki liman kenti olarak işlev gördüğü zamanlarda yaşamıştır.
 
Elaia antik limanı; mendirek...
(Eylül 2008)
 
Elaia limanından bir başka görünüm
(Eylül 2008)
 
Coğrafyacı Amasyalı Strabon ise Batı Anadolu’da yer alan kıyıdaki kentleri anlatırken kentin deniz kıyısında bir liman konumuna sahip olduğunu belirtmektedir:
 
Pitane’den(2) sonra Kaikos(3) nehrine gelinir. Bu nehir, otuz stadia(4) ötede Elaitikos(5) körfezine dökülür. Kaikos’un karşı kıyısında, nehirden on iki stadia ötede bir Aiol kenti olan Elaia bulunur. Pergamon’dan yüz yirmi stadia uzaklıkta bulunmasından ötürü burası Pergamonluların limanıdır.” (6)
 
Yine biraz ilerde Strabon kentin kuruluş ve konumuna dair şunları yazmaktadır:
 
“…sonra Gryneion(7) denen bir köye, bir Apollon sunağına, bir eski kehanet ocağına, beyaz mermerden yapılmış görkemli bir tapınağa ulaşılır. … Yetmiş stadia sonra Menestheus ve onunla birlikte İlion(8) seferine katılmış olan Athenalılar tarafından kurulmuş olan ve Attaloslara(9) ait bir limanı ve Deniz Merkezi bulunan Elaia gelir.”(10)
 
Elaia mendireği
(Eylül 2008)

Elaia bataklıklarının zenginliği; deniz börülceleri...
(Eylül 2008)
 
Helen dilinde Elaia zeytinlik anlamına gelmektedir. Gerçekten de bugün bile çevrenin hâkim bitki örtüsü, göz alabildiğine dağlara doğru uzanan dönümlerce zeytin ağacıdır. Meyvesi İlkçağ’da ilaç niyetine kullanılan ve kendisinden şifa beklenen ölümsüz zeytin ağacının adının burada bir liman kentine isim olması oldukça dikkat çekicidir. Tarihin yıkıcı etkisi altında sahneden çekilen Elaia’nın yerine ise zeytin ismini, sanki tarihteki kente nazire olsun diye hemen üstünde yer alan Zeytindağ beldesi bugün taşımayı sürdürmektedir.
 
Pergamon'un limanı Elaia
(Eylül 2008)

Elaia bataklıkları
(Eylül 2008)
 
Limanın mendireği dışında, yer üstünde görünür halde bir kalıntı bulunmamaktadır. Bergama yolu üstünde Kazık Bağları mevkiinde yer alan Sındırgılılar Petrol istasyonunun karşısındaki toprak köy yolundan denize doğru ilerlendiğinde bu mendirek kalıntısına ulaşmak mümkündür. Roma döneminde bu limana yanaşan mermer taşıyan gemilerin indirdiği mermerlerin Bergama’ya kervanlarla götürülüp bu mermerlerden Trajan Tapınağı’nın yaptırıldığı bilinmektedir. Antikçağda, Pergamon Akropolisi’ne dikilen 12 metre yüksekliğindeki Zeus Sunağı ile Trajan Tapınağı rivayete göre Çandarlı'dan görülebilirmiş. Özellikle mehtaplı gecelerde beyaz mermerlerden yansıyan ayın ışığı Çandarlı'ya yaklaşan gemilerin yönlerini bulmasına yardım edermiş.
 
Pergamon Akropolü; Trajan Tapınağı
(Nisan 2022)

Pergamon Akropolü; Zeus Sunağı
(Haziran 2017)
 
Strabon’un yukarılarda anılan ifadesine göre Attaloslar döneminde kent en parlak zamanını yaşamıştır. Bu dönemde, Elaia, Pergamon’un bir limanı ve aynı zamanda da donanmasının bulunduğu bir askeri deniz üssüdür.
 
Hellenistik dönemde Büyük İskender sonrasında; bir ara Selevkoslar’ın (Suriye Krallığı) istilasına uğrayan kentin; Selevkoslar’ın Anadolu’daki egemenliğini sona erdiren bugünkü Manisa önlerindeki büyük Magnesia Savaşı’nda önemli bir lojistik rolü olmalıdır. M.Ö. 190 yılı kışında Bağlaşık Roma – Bergama Ordusu, Selevkoslar’ın üstüne yürür. Filler, atlılar ve piyadelerden oluşan yaklaşık 34 000 kişilik bu dev Roma ordusunun Elaia önlerinden Batı Anadolu’ya çıkışı muhteşem olmalıdır. Ordu; buradan, bugün de Şakran’ın hemen üstünde yer alan ve Kapukaya - Köseler arasında halen izlenebilen döşeme bir yol üzerinden Aigai’ye ulaşır. Bu kadar büyük bir ordunun iaşesi ve onlarla ilgili her türlü lojistik destek, küçük Aigai kentinin altından kalkabileceği bir durum olmasa gerektir. Ancak Pergamon Krallığı’nın desteği ile bu ordunun konaklaması ve Magnesia ad Sipylum (yani bugünkü Manisa) önlerinde gerçekleşecek büyük karşılaşmaya en iyi bir şekilde hazırlanması mümkün olabilmiştir. Elaia limanından sağlanan lojistik desteğin bu anlamda ne kadar hayati olduğu tartışılmaz. Son derece yüksek kabiliyetli ve disiplinli Bağlaşık Roma – Bergama Ordusu, Aigai’den hareket ederek Yunt Dağı’nı aşar ve Manisa önlerinde Harmandalı Ovası’nda Selevkoslar’ın Kralı III.Antiokhos’un ordusunu yenilgiye uğratır. Bu savaş, Selevkoslar’ın Batı Anadolu’daki egemenliğine son verecek ve M.Ö. 188 yılında bugünkü Dinar’da yapılacak Apameia Barış Antlaşması ile Selevkoslar Toros Dağları’nın ardına çekileceklerdir.
 
Elaia Akropolü'nden Elaitikos (Çandarlı) Körfezi'ne bakış
(Eylül 2008)

Aigai ören yerinden Yunt Dağı Köseler köyüne bakış
(Kasım 2008)
 
Elaia bugünkü adıyla Kazık Bağları; hemen altında uzandığı Zeytindağ kasabası ile modern çağda hayatiyetini bir şekilde sürdürmektedir. Osmanlı döneminde bir ara V. Mehmet Reşat’ın tahta çıkışı ile Reşadiye ismini alan Zeytindağ (eski Kiliseköy), şimdilerde bu ismi Şakran yönünden Bergama’ya doğru ilerlerken deniz kıyısında yer alan İskele mevkiinde yaşatmaktadır. Halk arasında Reşadiye İskelesi olarak da bilinen bu bölgede 19.yy. Osmanlı Döneminden kalma eski bir cami kalıntısı (yakınlarda kötü bir restorasyon geçirdi) ve kıyıdaki antrepolar dikkat çekmektedir. Ne yazık ki; bu tarihi yapılar, özenden uzak bir şekilde çevrenin her türlü tahrip edici etkisine açık durumdadırlar.
 
 Elaia limanından Çandarlı limanına doğru...
(Nisan 2025)
 
Sazlıklar, ekili alanlar; hepsi bir arada...
(Nisan 2025)

Yürüyüşün hikayesi
 
Bugün Çandarlı Körfezi'nin güney kıyıları boyunca Bakırçay ya da tarihteki ismiyle Kaikos’un deltasında dolaştık. Hava 15 derece civarındaydı. Biraz rüzgâr vardı zaman zaman. Ama tamamen düz bir topografyadaydık bu kez.
 
Sabah Kaikos'un denizden kazandığı topraklar üzerinden başladı yürüyüşümüz. Tarlaların içinde derme çatma çiftlik evleri vardı.
(Nisan 2025)

Çandarlı Limanı'na giden patika oldukça konforluydu.
(Nisan 2025)

Elaia'dan Çandarlı Limanı'na doğru...
(Nisan 2025)
 
Bakırçay, durup dinlenmeden taşıdığı alüvyonlu toprakları getirip Pergamon’un antik limanı Elaia’nın iki mendireğinin önüne bırakıp kavuşuyordu denize. Bu nedenle kıyı-kenar çizgisi her geçen gün biraz daha uzaklara ve denize doğru sürükleniyor gibiydi. Denizin içinde oluşan küçük toprak öbekleri giderek genişliyor ve bir süre sonra diğerleriyle birleşerek denizden kazanılan karasal alanı biraz daha büyütüyordu. Bir zamanlar hemen denizin kıyıcığında yükselen alçak bir tepe üzerindeki Elaia’nın akropolü de artık denizden oldukça uzaklaşmıştı.
 
Karşıda Aşağı Şakran köyünün kıyısındaki meşhur Sakarkaya (tıraşlanmış tepe); önde Elaia bataklıkları
(MYC; Nisan 2025)

Denizden kazanılmış alanlarda inekler otluyordu.
(Nisan 2025)
 
Bir yaşlı çitlembiğin dibinden geçtik.
(Nisan 2025)
 
Sabah 11.15'de Kazık Bağları Mevkii'nden Pergamon'un antik limanı Elaia'nin mendireğine doğru yürüdük. Arabayı bıraktıktan sonra Bakırçay'ın binlerce yıldır taşıdığı alüvyonlardan oluşan; kimi bataklık kimi işlenen tarla konumda geniş bir alandaki patikalardan birini; "Yenikent-9 km" bisiklet yolu levhasını taşıyan toprak yolu takip ettik. Toprak yol boyunca zaman zaman yıkık dökük bağ evleri çıktı karşımıza; bazen de çayırlarda keyifle otlayan inekler…
 
Tarlalar arasında; Çandarlı Limanı'na doğru...
(MYC; Nisan 2025)

Bazen sazlıklar arasından, bazen ekili alanların arasından geçtik; Çandarlı Limanı'na d0ğru...
(MYC; Nisan 2025)
 
Kimi tarlaların ortasında yıkık dökük kulübeler vardı.
(Nisan 2025)
 
Bizi limana götürecek servis yoluna erişmek için bir tarlanın sınırları boyunca ilerledik.
(MYC; Nisan 2025)
 
Sayısız çeşitlilikte flora ve fauna içinde sulak alanlar da sürüler halinde dolaşan flamingolar, ak balıkçıllar, su kırlangıçları, tarla kuşları, tatlı suda yıkanan martılar, sarı karınlı kuyruk kaldıranlar, bataklıklara C-130 gibi inip kalkan dev pelikanlar, uzaktan karabatakları andıran ibisler ve daha neler; takıldı kaldı gözlerimiz onlara. Yeşilin ve mavinin türlü tonlarıyla bezenmiş Elaia bataklıklarında patikalarında yürümek bir ayrıcalıklı bugün.
 
Kaikos'un deltasında flamingolar
(MYC; Nisan 2025)

Bataklığın bitki örtüsünden örnekler; ılgınlar çiçekte...
(Nisan 2025)

ve deltada bir ebegümeci çiçeği...
(Nisan 2025)
 
Kara başlı ibis kuşu
(kaynak: wikipedia)
 
Parlak ibis (plegadis)
(kaynak: wikipedia)
 
Uzun süre kovalıklar ve ılgınlarla kaplı bataklıklar arasından yürüyerek, bizi Çandarlı’nın bitmek bilmeyen liman inşaatının alameti farikası konumundaki mendireğine götürecek olan servis yoluna ulaştık. Çevremizdeki sulak alanlardan beslenen benzersiz bir hayat, tüm çevremizi sarıp sarmalamıştı sanki.Pembeye boyanmış ılgınlar, bembeyaz ak yıldızlar, karahindibalar, sapları kırbaç gibi bataklık bitkileri kovalıklar, içlerinde türlü canlıya yaşam mekânı sunan göz alabildiğine sazlıklar gözümüze çarpan hayattandı. Süsengiller henüz çiçek açmamıştı. Kuş avlamak için avcıların kurduğu hain tuzaklara rastladık. Yer yer önümüzden flamingolar havalandılar pembe beyaz renkte.
 
Deltada çamın yalnızlığı
(Nisan 2025)

Kaikos'un deltasında; kimi zaman toprak, kimi zaman bataklık...
(Nisan 2025)

Bataklıktaki hayat; kamçı gibi saplarıyla kovalık bitkileri
(Nisan 2025)
 
Kaikos'un deltasında...
(Nisan 2025)
 
Bir zamanlar vızır vızır hafriyat kamyonlarının hareket halinde olduğu bu cüruf kaplı şose şimdi ıpıssızdı. Çünkü limanda hayat durmuştu. Ne yazık ki parasızlıktan liman inşaatı tamamlanıp işletmeye açılamamıştı. 14 Ekim 2014 tarihli Denizcilik Dergisi’nde konu ile ilgili bir haberde Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı ve İzmir Ticaret Odası Meclis Üyesi Jak Eskinazi, derin bir uykuya yatırılmış Kuzey Çandarlı Limanı konusunu gündeme getirerek, bir anlamda “Uyuyan Güzel” olan Kuzey Çandarlı Konteyner Limanı konusunu hatırlatarak, “Çandarlı Türkiye’nin Pire’si olabilir” demiş.(11) Kendisine böylesine benzersiz bir potansiyel atfedilen Çandarlı Limanı peki şimdi ne durumdaydı?
 
Liman yolu; ılgınlarla kaplı...
(MYC; Nisan 2025)

Liman mendireğine çıkışımız...
(MYC; Nisan 2025)
 
Çandarlı Limanı'nın mendireği üzerindeyiz.
(MYC; Nisan 2025)

Çandarlı Limanı mendireği
(MYC; Nisan 2025)
 
1976 yılında Devlet Planlama Teşkilatı ve Ulaştırma Bakanlığı’nın gündemine alınan projede aradan geçen 49 yılda gelinen nokta, sadece mendireğin inşaatının tamamlanabilmiş olmasıydı. Arka planında saklı kültürel ve doğal sit konumuna rağmen girişilen böyle bir projenin, devlet organizasyonu içindeki farklı çıkar gruplarının etkisine açık çatışmalar çerçevesinde gelgitlere maruz kalması sonucunda, bugün gelinen noktada ortada betondan bir mendirek kütlesi uzanıyor denize doğru…
 
Yıkılmış inşaat şantiyesine ait moloz atıkları
(Nisan 2025)
 
Çandarlı Limanı; pislik içindeki oluklar...
(Nisan 2025)
 
Çandarlı Limanı; mendirek
(Nisan 2025)

Mührümüzü esirgemeyiz. Ulaştırma Bakanlığı; Alt Yapı Genel Müdürlüğü...
(Nisan 2025)
 
Mendireğe giden geniş yolda ilerlerken zaman zaman yanımızdan limana doğru araçlar geçti. Meğerse hepsi balık tutmaya ya da içmeye gidiyorlarmış. Bunu oraya varınca anladık. Ortalık inşaat artıkları, şantiye binalarının yıkıntıları ve beton artıklarıyla doluydu. Bir süre mendirekte oyalandık. Mendireğin olukları, tamamen buranın müdavimleri tarafından bırakılmış her türlü kırık şişe, yiyecek ambalajı ve atığı ile doluydu. Manzara hiç iç açıcı değildi; kısa sürede ayrıldık limandan. Deniz kıyısında küçük bir plajda yemeğimizi yedik. Dönüşü bu kez doğuya ve bataklıkların içine doğru ilerleyen bir patikadan yaptık.
 
Servis yolu boyunca bataklıklar devam etti iki yanımızda.
(Nisan 2025)

Kaikos'un deltasında...
(Nisan 2025)

Ilgınlar...
(Nisan 2025)

Çandarlı Limanı yakınlarında geven kolonileri
(Nisan 2025)

Süsenler
(Nisan 2025)
 
Her tarafımız sazlıklar ve küçük su yollarıyla kaplıydı. Kurbağaların bağırışları, sazlıklardan havalanan su kuşlarının çığlıkları arasında uzun süre yürüdük. Yer yer patikalar arasındaki kanallardan geçişleri sağlayan derme çatma tahta köprüler vardı. Bir de yığınla atık malzeme; deniz mi kusmuştu bunca kötülüğü tornistan geriye?
 
Dönüş yolunda deltanın derinliklerine doğru ilerleyen bu patikaya girdik.
(MYC; Nisan 2025)

Sazlıkların ardındaki güzellik
(MYC; Nisan 2025)

Elaia bataklıklarında; kanallar arasında...
(MYC; Nisan 2025)

Kanalları geçmek için kullanılan derme çatma tahta köprüler gördük.
(MYC; Nisan 2025)

Yolumuza inekler çıktı zaman zaman...
(MYC; Nisan 2025)
 
Deltada salaş balıkçı kulübeleri de gördük. Çevremizde tahta, plastik, ilaç şişesi, hortum parçası, mobilya, eski buzdolabı v.b. beyaz eşya hurdaları; her türlü atık malzeme mevcuttu. Utanç verici bir durumdu, ama gerçekti hepsi. Limanda gördüklerimiz ise tam bir faciaydı. Uzaklarda volkanik Karadağ, onun üzerinde geçen yıl yürüdüğümüz Yaylaköy'ün evleri, eteklerinde Çandarlı kasabası ve çok uzaklarda yine geçen yıl uğradığımız Deliktaş köyü görüş alanımıza girdiler ve çıktılar zaman zaman.
 
Sazlıklar arasında bir başka tahta köprü...
(MYC; Nisan 2025)

Kaikos (Bakırçay) tarafından ele geçirilmiş topraklar; bir zamanlar denizdi.
(MYC; Nisan 2025)

Yürüdüğümüz patika; sona doğru yaklaşıyoruz. Hemen sağdaki derme çatma kulübemsi sığınak, ördek avlamak için avcıların kullandığı bir tuzak...
(MYC; Nisan 2025)
 
Küçük su yolları, kara ve deniz...
(MYC; Nisan 2025)

Bir köprüden de biz geçtik.
(MYC; Nisan 2025)
 
Başladığımız yere vardığımızda saat 16 civarıydı. Yaklaşık 4 saat kadar yürümüş, 45 dakika kadar yemek molası vermiş, toplamda 12 km kadar mesafe katetmiştik Bakırçay’ın deltasında. Velhasıl pislik ve doğaya kast edilen kötülükler dışında her şey güzeldi bugün de. Yürüdük, yürüdük sonuna kadar... Bakırçay deltası mekân oldu bizlere kayıtsızca. Ne diyelim; tekrarını nasip etsin ilahlar...
 
Arabaya doğru; sona doğru...
(MYC; Nisan 2025)
 
Dipnotlar:
(1)   Aiolis Şiirleri ve Meraklısına Notlar; Prof. Dr. Ersin Döğer; Ege Yayınları; sayfa:85
(2)  Çandarlı,
(3)  Bakırçay,
(4)  stadia: İlkçağda uzunluk birimi; 1 stadia, 192 metreye karşılık geliyor.
(5)  Çandarlı Körfezi
(6)  Geographika; Strabon; Arkeoloji ve Sanat Yayınları, C615, paragraf 67; sayfa 117
(7)  Bugünkü Şakran’a girerken denize bir dil gibi uzanan bir yarımada; eski Çıfıt Kalesi)
(8)  Troya
(9)  Bergama Krallığı’nın en önemli hanedanı
(10)  Geographika; Strabon; Arkeoloji ve Sanat Yayınları; C622, paragraf 5; sayfa 127-128
(11)  Çandarlı Liman Projesi ve İnşaatı hakkında bkz. https://www.denizcilikdergisi.com/yazarlar/osman-ondes/candarli-turkiyenin-piresi-olabilir/
(12)    Fotoğraflar, belirtilenler dışında gezi sırasında İ. Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
 
Yazan: İbrahim Fidanoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder