KARAKÖY’DEN
KALABAK’A…
24 Ocak 2025
İbrahim Fidanoğlu
Sabah vakti Karaköy’de…
Bugün Aliağa'nın
Eski Karaköy ile Kalabak köyleri arasında yaklaşık 12 km.lik bir
parkurda yürüdük. Sabah saat 9.30’da Karşıyaka’dan İzmir’in
kuzeyine; İlk Çağ’ın Aiolya coğrafyasına doğru hareket ettik. Aliağa’dan
Güzelhisar’a doğru saptık. İki hafta önce de bu coğrafyada Samurlu’dan
Güzelhisar’a yürümüş ve Osmanlı döneminde bir kaza merkezi olarak işlev
gören Güzelhisar köyünü etraflıca dolaşmıştık. Petkim Barajı
yakınlarında, Uzunhasanlar köyüne gelmeden sola kıvrılan ve Karaköy
levhasının bulunduğu bir yerden, Güzelhisar Vadisi’ne doğru yöneldik.
Tali asfalt yol, önce bizi Yeni Karaköy’e getirdi. Sabahleyin ortalıkta
kimsecikler yoktu. Köy belli ki yakın zamanlarda kurulmuş; belki de terk
edilmiş Eski Karaköy’ün yerine; bu civara gelen göçleri karşılamak
niyetiyle oluşturulmuştu. Biz esas hedefimiz olan Eski Karaköy yoluna
doğru döndük. Hava açık ve sıcaklık 17 derece civarındaydı.
Ortalıkta bahar alametleri vardı. Son yağmurlarla toprak suya doymuş; yer yer
balçık ve karasuluklar oluşmuştu.
(Ocak 2025)
(MYC; Ocak 2025)
Karaköy
Karaköy, Petkim'in
kendine proses suyu sağlamak için kurduğu Güzelhisar Barajı'nın
kuzeybatısında yer alıyor. Bu köy eski bir yerleşim olmakla birlikte, zaman
içinde şehirde çalışmak amacıyla terk edilmiş; daha sonraki zamanlarda ise
baraja daha yakın konumda Yeni Karaköy yerleşimi oluşmuş. Eski
Karaköy'ün harap evleri, şimdilerde şehirden gelenler tarafından onarılıp,
şehirden uzakta bir kafa dinleme mekanına dönüşüyor yavaş yavaş. Bir de 5-6
evden oluşan bir turistik tesis, inşa aşamasında...
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
Karaköy, Güzelhisar
havzasında yer alan ve uzun yıllar Güzelhisar kazasına bağlı olarak
varlığını sürdürmüş bir köy… Daha sonra Menemen ve Manisa
vilayetinin Merkez kazasına bağlanmış. Cumhuriyet döneminde ise 1930
yılında Aliağa Çiftliği’ne yakınlığı dolayısıyla Manisa’ya bağlı Uzunhasanlar,
Karakuzu, Atçukuru ve Kalabak köyleriyle birlikte Aliağa
nahiyesine bağlı bir yerleşim haline dönüştürülmüş. (1)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
Terk edilmiş
köydeki bazı yıkık dökük evlere baktığımızda, Rumların yaşadığına dair izler
buluyoruz. Köyün camisinin hemen yan karşısında ve iki katlı bir harap yapı
bunlara dair en tipik olanı… Düzgün taş işçiliği ile dikkat çeken pencere lento
ve söveleri, kesme taştan imal edilmiş evin muntazam köşe duvarı ve 19.yüzyıl
eşkıya baskınlarına yönelik korunma refleksine işaret eden tüm pencerelerdeki
demir parmaklıklar, bir dönem mimarisinin izlerini yansıtıyor.
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
Köyün merkezindeki
şu anda kullanılmayan taş cami ve çevresinde, avluya hemen bitişik konumda
köyün eski mezarlığı, avlunun zemininde izlenebilen taş döşeli bir patika, caminin
üç kemerli girişi, yine avluda yer alan harap bir kulübe ve şu anda mevcut
olmayan minareye çıkan on beş basamaklı bir taş merdiven dikkat çekici… Ayrıca
avludan doğu yönünde geçişe izin veren bir başka merdiven ise, işlevi
açısından oldukça ilginç…
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
Balkan
bozgunları sonrasında Anadolu’ya yönelen büyük göçlerin yoğunlaştığı bir zamanda;
1914’e yaklaşırken Foça ve Urla’da İttihat ve Terakki
döneminde zamanın ruhuna karşılık gelecek şekilde, milliyetçi reflekslerle
özellikle Rumlara yönelik olarak gelişen birtakım olaylar sonucu, bu bölgede
yaşayan Rumların da tedirginlik içinde adalara ve İzmir’in merkezine
yönelik göçlere dahil oldukları anlaşılıyor. İzmir’de yayınlanan Ahenk
gazetesinin o günkü nüshalarından (17 Haziran, 8 Temmuz ve 12 Ağustos 1914)
elde edilen bilgilere göre; bölgedeki Aliağa Çiftliği, Arap Çiftliği ve Karaköy
gibi köylerde yaşayan Rum ahali de kendilerini daha güvende hissedecekleri İzmir’e
gitme arzusunu, İzmir Metropolitliğine mektup yazarak bildirirler. Ancak
yerel yöneticilerin ve Metropolitliğin ortak çabasıyla bu göçler yeniden
tersine döndürülür ve bu köylere daha önce yerleşen Balkan muhacirleri Menemen
kaymakamı ve jandarma komutanının aldığı tedbirler çerçevesinde tahliye
edilerek, İzmir’den geri çevrilen Rumlar yeniden eski yerlerine
yerleştirilirler. (2)
(MYC; Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
Karaköy’den
Kalabak köyüne doğru…
O eski
hikayelerin ve kavgaların izlerinin artık toprak altında kaldığı Eski
Karaköy, bugün Güzelhisar Baraj Gölü’ne bakan bir sırtta sessiz
sedasız bir şekilde hala varlığını sürdürüyor. Baraja doğru alçalan bir sırtta
terk edilmiş ve yıkık haldeki beş on evin önünden geçerek bir koyun sürüsünün
otladığı taşlı arazide yürüdük. Çevremizde volkanik jeolojiye uygun şekilde
hayat bulmuş meşe ağaçları vardı çoğunlukla. Köyün ikinci mezarlığı da bu
sırttaydı.
(MYC; Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(MYC; Ocak 2025)
(Ocak 2025)
Karaköy'den baraj
gölüne doğru bir süre indik ve daha sonra yönümüzü kuzeye dönerek, vadinin
tabanından doğu-batı ekseni boyunca akan Koca Ağıl Deresi'ne doğru alçaldık.
Derede fazla su yoktu; kolayca karşıya geçtik. Çevrede topraktan fışkırmış
binlerce çiriş otu arasında gördüğümüz nergis ve çiğdemler bize baharı işaret ediyorlardı.
Benzersiz kokularına doyamadık.
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
Koca Ağıl Deresi'ni geçerken...
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
Bazen zeytinlikler, bazen meşe
ağaçları ve çitlembikler çıktı karşımıza. Ama Karaköy’den Kalabak’a
doğru yürürken, adından dolayı volkanik bir tepe olduğunu düşündüğümüz Kara
Devlit Dağı’nın çevresinden neredeyse hiç ayrılmadık. Kalabak yönüne
doğru ilerlediğimiz bu sırtta bir süre aşağılarda kalan Güzelhisar Baraj
Gölü’ne paralel bir şekilde yürüdük. Zaman zaman önümüze arazileri
birbirinden ayıran derme çatma sınır duvarları çıktı. Meşeler arasında bazen
geçmiş zamanlardaki yaşanmışlıkları temsil eden kulübe yıkıntılarına ve açık
ağıllara rastladık. Deliceler vardı çevremizde. Ama sanki ortası boşalmış gibi
duran, ama bu dairesel boşluğun 4 yanından göğe doğru yükselen bir anıtsal meşe
ağacı bizi en çok etkileyeniydi doğrusu.
(Ocak 2025)
(MYC; Ocak 2025)
(MYC; Ocak 2025)
(MYC; Ocak 2025)
Bir süre
sonra meşelerin ve araziye saçılmış volkanik malzemenin içinden ilerleyen bir
patikayı takip ederek, yönümüzü kuzey batıya doğru döndük. Yine tatlı meyille
yükselen bir sırttan yürüyorduk. Sırtın en yüksek noktasına ulaştığımızda, bir
toprak yolun başına gelmiştik. Karşı tepede bir siluet olarak görünen camisiyle
fark ettiğimiz köy, Hacı Ömerli köyü olmalıydı. Yöneldiğimiz bozuk toprak
yol, bizi makilik bitki örtüsünün yoğunluk kazandığı bir topografyadan aşağıya
doğru Kalabak köyünün girişine dek uzanan düzgün bir şoseye taşıdı.
Sağımızda son yağmurlarla zenginleşmiş bir gölcük ve onun civarında sazlıklar
vardı. Kalabak ile Kara Devlit Dağı arasında köyün tarımsal alanları
uzanmaktaydı.
(MYC; Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
Kalabak
köyüne yaklaşırken, bir köylüyle karşılaştık yolda. Kalabak
köyünün ağa sülalesinden olduğunu söyledi köylü. Himmetoğulları’ndanmış
ataları. Ayaküstü söyleştik. Aşağılardaki tarlalardan gelen iki köylü kadın
ise, iki kucak nergis ile köyün sokaklarının arasında kaybolup gittiler. Köye
doğu yönünden kilit taşı döşeli bir sokaktan girdik. Köyün camisi ilerdeydi.
Yanına vardığımızda caminin yakınlarındaki kahvehanesi bile kapalıydı. Çünkü
herkes Cuma namazındaydı. Biz de kahvehanenin verandasındaki boş masalardan
birine oturup, yanımızda getirdiğimiz yiyecekleri öğle yemeği niyetine yemeğe
başladık.
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(MYC; Ocak 2025)
(MYC; Ocak 2025)
Kalabak
hakkında…
Bugün
yenisinin varlığı nedeniyle Eski Kalabak olarak anılan Kalabak köyü,
Yunt Dağı coğrafyasında konargöçer Türkmenlerin Osmanlı Devleti
tarafından 18-19. yüzyıllarda yerleştirildiği yerleşimlerden biri… 1863-1873
yıllarına ait sicil defterlerine göre, bu kapsamda Karayağcı aşiretinin; Belen,
Durasıllı ve Kalabak köylerine
yerleştirildiği anlaşılıyor. (3)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
Köyün
oldukça bakımlı camii de bize köyün tarihi hakkında bazı bilgileri sunuyor.
Caminin avlusunda yer alan gösterişli ve sanatkarane mezar taşlarıyla dikkat
çeken haziresi, köyün bağlı olduğu Güzelhisar Kazası’nı bir dönem
yöneten Himmetoğulları’nın bölgedeki hakimiyetine işaret ediyor. Cami,
1711’de inşaatına başlanıp 1712 yılında ibadete açılmış. Caminin girişinde yer
alan kitabeden anlaşıldığına göre; Kara Mehmet isimli biri tarafından
yaptırılan cami, Hicri 1172 (Miladi 1758) tarihinde Güzelhisar Voyvodası
Esseyid Hacı Himmet Ağa tarafından onarılmış. Kitabe de bu onarım
sonrasında konulmuş olmalı.
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
Osmanlı
Devleti’nin gerileme döneminde tımar sistemi çöktükten sonra merkezi devletin
tüm vergileri, 18.yüzyıldan itibaren mültezimler ve voyvodalar tarafından
toplanır. Güzelhisar Kazası’nın voyvodalığını uzun süre ellerinde
bulunduran Kalabaklı Himmetoğulları, bölgede önemli rol oynayan
ayanlardandır. Esseyid Hacı Himmet Ağa, Kalabak köyünden gelerek
Güzelhisar’a yerleşir ve Güzelhisar Tuzlası’nı işleterek zengin olur. Himmet
Ağa’dan sonra oğlu Zeynel Abidin, Güzelhisar Voyvodası olarak
onun yerine geçer. Ancak iltizam parasını merkezi idareye ödeyememesi nedeniyle
voyvodalık görevinden alınarak Güzelhisar kazasından sürülür.
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
Bahçede bir çiçekliğin kıyısında yer alan bir eski fesli mezar taşı; büyük olasılıkla 2.Mahmut dönemine ait...
(Ocak 2025)
Ersin
Doğer’in Aliağa Kent Kitaplığı arasında çıkan Aliağa
Tarihi isimli kitabında belirtildiğine göre; bugün Güzelhisar Çayı’nın
Ege Denizi’ne döküldüğü noktada yer alan İlk Çağ’ın liman yerleşimi Myrina,
daha sonraki zamanlarda Kalabakhisar Mevkii olarak anıldı. Burada sözü
edilen Frenk (Kalabak) isimli bir Orta Çağ yerleşimi, Türk dönemi
öncesini ya da Saruhanoğlu Beyliği döneminin hatıralarını taşıyor
olmalı. Günümüzde Myrina antik kentinin kalıntılarının bulunduğu Kalabakhisar
mevkisinde olduğu düşünülen Frenk (ya da Kalabak) köyünün,
adını Bizans ve Saruhanoğlu Beyliği döneminde burada anlaşmalı olarak
bulunan Cenevizli kale muhafızlarından almış olması ihtimal dahilindedir.
Bizans ve Saruhanlılar zamanında Foça’dan Çandarlı’ya kadar
uzanan bir kıyı boyunca, yürüttükleri şap madeni ticaretini güvenle
sürdürebilmek amacıyla kaleleşen Cenevizli ailelerin varlığı bilinen bir tarihi
vakıadır. Ortaçağ’da şap madeni, tekstil üretiminde boya sabitleyici olarak
kullanılmasından kaynaklanan nedenlerle oldukça stratejik bir öneme sahipti. (4)
(Nisan 2011)
(Nisan 2011)
(Nisan 2011)
Güzelhisar
Kazası’nın 19. yüzyılın sonlarında Menemen’e
bağlı bir köy hüviyetine dönüşmesi nedeniyle önce Menemen’e daha sonra Manisa’ya
bağlanan Kalabak köyü, daha sonra Cumhuriyet döneminde 1930 yılında
coğrafik yakınlığı nedeniyle o yıllarda nahiye merkezi olan Aliağa Çiftliği’ne
bağlanır. Bugün Kalabak köyünün bir kısmı, Şakran’a doğru Hacı
Ömerli köyü yakınlarındaki Yeni Kalabak köyünü kurarak denize
yaklaşırlar. 1982’de ilçe statüsü kazanan Aliağa, Yeni Kalabak ve Eski
Kalabak köylerinin idare merkezi konumundadır.
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(MYC; Ocak 2025)
Kalabak’tan
Karaköy’e; dönüş yolunda…
Cuma
namazından çıkan cemaat kahvehanede aldı soluğu. Bir anda verandadaki tüm
masalar doluverdi. Selamlaştık köylülerle. Onlar geldiğinde, yemeğimiz
neredeyse bitmişti. Namaz sonrası birden kalabalıklaşan kahvede masa işgal
etmeme düşüncesiyle köylülerle vedalaşarak kahvehaneden ayrıldık. Önce köyün
camisine uğradık. Meydanlığa bakan birkaç taş ev, köyün geleneksel mimarisini
yansıtması açısından ilginçti. Köydeki evlerin çoğu tek katlı ve taş duvarlarla
çevrilmiş avlular içindeydi. Evlerin köşe duvarları genellikle andezit düzgün
kesme taşlardan örülmüştü.
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
Cami ve
avlusu oldukça bakımlı… Caminin doğu yönündeki haziresinde çok sayıda
gösterişli mezar taşları var. Bunların 18. yüzyılda bir dönem Güzelhisar
Kazası’nın voyvodalığını yürüten Himmetoğlu ailesine ait mezarlar
olduğu kanaatindeyiz. Servilerin eşlik ettiği bir yolla ulaşılan caminin demir
kapılı girişi, son cemaat yerine açılıyor. Avluda giriş kapısının karşısında
bir zeytin ağacının dibinde ise, kapaklı bir kuyu bulunuyor. Kapının iki yanında
ise, duvara gömülü halde iki antik sütun var. Harime giriş kapısının üstünde
Hicri 1172 (Miladi 1758) tarihini taşıyan onarım kitabesi ve yanında bir
başka levhada tercümesi var. Şunlar yazıyor:
“Kara
Mehmed’in bina ettiği camii şerifin tamirine
Mamur
olan sahibül hayrat vel hasenat
Esseyid
Hacı Himmet Ağa Hak Teala rahmet eyleye
Aba
ecdadına mahi Muharrem sene 1172”
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
Caminin haziresinden bir görünüm; ortadaki en büyük sarıklı mezar taşında şunlar yazıyor: "Hüvel Baki el-huruf, Beni mağfiret kıl lütfunla yarab, Bi hak arş-ı azam nur kur'an, Gelub kabrime...; İde ruhuma bir fatiha, Hasan Abdül Kerim Zade, Merhum Seyyid Halaç Ahmet Ağa; tarih okunmuyor. (Transkripsiyon: Duran Şemsettin Şahin)
(Ocak 2025)
Caminin
harimi son derece sade… Restorasyonlar sonrası üzeri mozaik kaplı bir mihrap,
ahşap ve sade bir minber ile 4 taşıyıcı ahşap ayak üzerinde yükselen kadınlar
mahfili harimin ana unsurlarını oluşturuyor. Kemerli pencereler ve üzerindeki
ufak dairesel ışıklıklar, içerisinin yeterince aydınlanmasına izin veriyor.
Caminin avlusunun kuzey arkasındaki sokağa açılan bir demir kapıdan çıkarak
camiden ayrılıyoruz.
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
Caminin
önündeki meydandan kuzey batıya doğu yönelen bir yolu takip ederek yeniden
yürümeye başladık. Yolun iki yanında yine bahçeli köy evleri vardı. Kahvede
biraz sevip ilgi gösterdiğimiz bir köpek, biz evlerinin önünden geçerken havlamaya
başladı. Sahibi ile selamlaştık yeniden. O sırada evin kadını bize kalınca bir
dilim köy ekmeği verdi. Teşekkür edip vedalaştık.
(MYC; Ocak 2025)
(MYC; Ocak 2025)
(MYC; Ocak 2025)
Yol, Kalabak’ın
çıkışındaki bir dere yatağına doğru alçalıyordu. Kalabak yazılı takın
altından geçtik. Kuzey yönünde Şakran’ın üzerindeki geçen yıl çıktığımız
Sakarkaya uzaktan seçiliyordu. Bir süre asfalt yolu takip ettik. Yolun
kıyısındaki dere yatağını geçen eski bir köprü dikkat çekiciydi. Gözlerinin
büyük bir kısmı toprakla dolmuş olsa da yine sayabildiğimiz kadarıyla 5 gözlü
köprünün güzelliği ortadaydı. Üzeri döşeme taşla kaplı, kendisi ise andezit
kesme taşlardan inşa edilmiş köprünün Yunt Dağı yol şebekesinin bir
parçası olarak Osmanlı Döneminden kalmış olması muhtemeldi. Amacımız, sabah
çıktığımız Karaköy’e yönelen ve Kara Devlit Dağı’nın batısından
dolaşan toprak yolun başına ulaşmaktı. Bir süre sonra bir doğal gaz hattı ile
çakışan bu yolun girişini bulduk ve sola dönerek tatlı bir meyille yükselen
sırta tırmanmaya başladık.
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(MYC; Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
Uzun süre
doğal gaz hattının üzerinden yürüdük. Daha sonra yer yer döşeme taş zeminin
belirginleştiği Karaköy yoluna doğru sola kıvrıldık. Zeytinlikler
arasından devam eden yürüyüşümüz esnasında, artık denizi ve Şakran
sahilini görebiliyorduk. Şakran önündeki küçük adalar ve Çandarlı
Körfezi’nin kuzey kıyıları, bir sis tabakasının altından zorlukla fark
edilebiliyordu. Bu manzarayı, yolun yukarısındaki kayalık bir sırta çıkarak
termosta kalan son çaylarımızın eşliğinde bir süre seyrettik.
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
Artık Eski
Karaköy’e oldukça yaklaşmıştık. İlerideki tepeyi aşınca, köyün kırık dökük
ilk evleri ve ağıllardan biri göründü. Karaköy’e gelmiştik. Köye; akşama
yaklaşan böyle bir vakitte, terk edilmişlik ruhu iyice çökmüştü. Ortalık
ıpıssızdı; geldiğimiz gibi köyden, caminin önüne bıraktığımız arabamıza binerek
sessizce ayrıldık.
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocak 2025)
(Ocsk 2025)
Gün boyu
yine Yunt Dağı ve İlk Çağ’ın Aiolya coğrafyasında kaygısızca
dolaşmış, binlerce yıl önce sönmüş küçük bir volkanın çevresinde dönüp durmuş;
eski ve yalnız köylerin duvarlarına sinmiş hatıraları kurcalamıştık. Bu da bugünden
bize kalandı. Artık İzmir’e dönme zamanıydı.
Dipnotlar:
(1) Ersin
Doğer; Aliağa Tarihi; İlk Çağ’dan 12. Yüzyıla; Aliağa
Kent Kitaplığı, Ekim 2017-Ankara; sayfa: 233
(2) Ersin
Doğer; a.g.e.; sayfa:211-212
(3) Ersin
Doğer; a.g.e.; 184
(4) Ersin
Doğer; a.g.e.; sayfa: 130
(5)
Fotoğraflar,
belirtilenler dışında gezi sırasında İ.
Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC
Aliağa da yaşayan biri olarak,verdiğiniz bilgilerden çok faydalanıyorum. Dedemin ve babamın anlattıklarını bu yazınızla tekrar yaşadım. Emekleriniz için teşekkür ederim.
YanıtlaSilİlginize ve geri bildiriminize çok teşekkür ederiz. Bunlar bizim yürüme ve öğrenme arzumuzu teşvik ediyor. İlginizin devamlılığı dileğiyle...İF
SilAyağınıza da elinize de sağlık. Kısmetse hafta içi Yeniköy'e dönüyoruz. Bir sonraki yürüyüşünüze inşallah biz de katılırız.
YanıtlaSilSağol ilgine... Bekleriz. Her zaman...İF
Sil