BELEVİ'DEN ŞİRİNCE'YE
BİR BAŞKA GEÇİŞİN ÖYKÜSÜ
02 Nisan 2014BİR BAŞKA GEÇİŞİN ÖYKÜSÜ
İbrahim Fidanoğlu
2012 yılında Şirince'den Belevi'ye yaklaşık 20 km.lik bir yürüyüş yapmıştık. Şirince'de bıraktığımız arabamıza akşamüstü Belevi üstünden ulaşabilmek için, Tire-Selçuk ve Selçuk-Şirince minibüslerini kullanmıştık. Bu kez güzel bir bahar gününde; 2 yıl önceki rotanın tam tersi yönünde, farklı bir güzergahı kullanarak Belevi'den Şirince'ye yürümeyi hedefledik.
(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)
Bu kez çıkış noktamız Belevi idi. Sabah erkenden; Belevi Köy Meydanı'ndaki kahvehanede verdiğimiz kısa mola sonrasında, Belevi'nin arka mahallelerine doğru yürüyüşe başladık.
Belevi'de refah günlerinden kalma bir ağa konağı
Belevi'nin kalbine doğru...
Köyün bu noktasında fotoğraf çektirmeliydik. Öyle de yaptık.
Belevi'nin arka mahallerinin ara sokaklarında; eski bir ağa konağı ve üç yol ağzındaki eski bir çeşmeyi arkamızda bıraktıktan sonra, köyün içindeki sola doğru giden yoldan köyün sonuna doğru ilerledik. Yolun sonunda tamamen bitmemiş ve bazılarına yerleşilmiş tek katlı evlerden oluşan bir siteye ulaştık. Bu evler, köyün son yerleşimleriydi. Topraktan bir traktör yolunu takip ederek Şirince yönüne doğru giden vadide ilerledik.
Belevi-Şirince rotasında eski bir çeşme
Ilgınlar
Ardımızda bıraktığımız Belevi
Vadiye doğru ilerledik.
Ağaç çilekleri çiçekte...
Yol boyunca ılgınlar, ağaç çilekleri ve erguvanlar pembeden eflatuna ve beyaza; renk ve ahenk içindeydiler. Baharın bütün coşkusu nebatı uyandırmıştı. Suyu usul usul akan bir kır çeşmesinin yanından geçtik. Hafif bir meyille vadide yükseliyorduk. Sağımızda solumuzda bizi takip eden bir dere yatağının içinden cılız bir akışın sesi duyuluyordu.
Giderek yükseliyoruz; arkamızda kavaklar...
Karaağaçlar; yada Aydınlıların deyişi ile "karıngeçler"
Gezginler, bir soluklanma anında...
Erkenci katırtırnakları
Toprak yol, zaman zaman tarlalara ayrılan yol çatılarıyla kesintiye uğrasa da, bizim hedefimiz 2 yıl önceki Şirince'den Belevi'ye yürüyüşümüzdeki aştığımız kireç taşı kayalıklarıyla dikkat çeken Görünmez Tepe'ydi. Vadi boyunca karşılaştığımız yol ayrımlarında o, bizim için bir nirengi noktası oldu hep.
Vadideki erguvanlar
İşte, bu yola saptık; en soldakine yani...
Yeniden erguvanlar...
Tepeye ulaştığımızda Halkapınar Köyü yönünde yer alan bir başka vadinin bulunduğunu fark ettik. Ama amacımız Şirince yönüne yürümekti; dolayısıyla Görünmez Tepe öncesinde ulaştığımız bir başka tepeyi aşınca, 2 yıl önceki yürüdüğümüz vadiye geldiğimizi anladık. Burada sağa ve sola doğru devam eden üç adet şose sapağı vardı. Sağdaki, dere yatağını takip ederek Selçuk-İzmir karayolu yönüne doğru ilerleyen yol, geçen yürüyüşümüzdeki üzerinde Sinan Baba isminde bir yatırın bulunduğu rotayı izliyordu. Bu yolun sonu Selçuk Orman Fidanlığı'nın hemen yanından İzmir-Selçuk asfaltına kavuşuyordu. Karşımızdaki yol ise, bizim önceki yürüyüşümüzdeki Görünmez Tepe'den inip geldiğimiz yoldu. Bu kez en soldaki toprak yola girdik ve diğer yolun daha üst düzlemindeki bir rotayı izleyerek, sonunda yine Görünmez Tepe'nin Şirince yönünde geçiş verdiği bele ulaştık.
Yol üstünde rastladığımız; suya yol açan eski bir menfez yapısı
Görünmez Tepe'den Belevi düzlemine bakış
Görünmez Tepe'den güneye bakış; vadilerin ötesinde Şirince
Şirince yolunda bir patikayı takipteyiz.
Şirnce'ye doğru; belki bir sel yatağı belki bir patika
Görünmez Tepe'nin üstündeki bele ulaşıncaya kadar Belevi ve daha ötesindeki Torbalı Ovası'na dek bütün topografyayı izleyebiliyorduk. Yolun kenarında erozyona karşı dikilmiş olduğunu düşündüğümüz akasyalar da oldukça büyümüştü. Hemen hepsi çiçekteydiler. Karaağaçlar, katırtırnakları, çiriş otları, akasyalar, kızıl çamlar,sandal ağaçları ve çınarlar bu rotanın yaygın florasını oluşturmaktaydı.
Kovuklu çınar ağacı
Gezginin kovuk merakı
Çınarın yüzeyine doğanın attığı çizikler
Görünmez Tepe'den güneye doğru sarkınca, iki yıl önceki ağılın silüeti göründü uzaktan. Ağıla doğru yürüdüğümüzde o gün rastladığımız 82 yaşındaki İsmail Amca ile yolda karşılaştık. O, yine keçilerini otlatmaya yamaçlara doğru çıkarıyordu. Kendimizi tekrar hatırlattık; ancak pek çıkaramadı. Geçen yürüyüşteki rotayı kullanmamak için İsmail Amca'dan Şirince'ye giden ve ağılın altındaki yamaçtan Selçuk yönündeki aşağıdaki dere yatağına doğru inen patikayı öğrendik. Kendisiyle vedalaşıp yola devam ettik.
Şirince yolundan Selçuk düzlemine doğru uzanan vadi
Mola verdiğimiz zeytinli tepe
Şirince'ye doğru yürüdüğümüz şirin patika
Kaktüsler, bir bahçe duvarı ve gezgin
Patika; son derece keyifli, bazen dere yatağını atlayan, bazen sırta paralel eteklerden seyreden konforlu bir rota şeklinde devam etti. Vadiyi aşıp bir tepeye doğru tırmandığımızda sıcağın da etkisiyle epey yorulmuştuk; bir zeytin ağacının gölgesinde epey dinlendik. Kendimizi toparlayınca; Şirince yönünde önümüzde beliren yeni bir tepenin alt düzlemindeki bir çiftlik evinin sınırlarına paralel ilerledik. Evin bahçe sınırları yakınından geçerken birden köpeklerin hücumuna uğradık. Bir süre bizi takip ettiler, ama korumakla "görevli" alanlarından uzaklaşınca sesleri kesildi ve bizi izlemekten vazgeçip yeniden bahçelerine döndüler.
Şirince yolundaki dere yatağı
Karşımızda Şirince Köyü
Şirince yönünde panoramik bir görünüm
Dağdan indik düze; bizi Şirince merkezine götürecek şose
Zeytinlikler ve arka planda Matematik Köyü
Biz ise, bu sırada sırtı tırmanmıştık bile. Bu noktadan itibaren Şirince altımızdaki vadinin ilerisinde tam karşımızda belirmişti. Sağımızda Sevan Nişanyan'ın hapse girmesine yol açan kayaya oyulmuş mezar ve alt düzleminde ise Ali Nesin'in Matematik Köyü bulunmaktaydı. Yamaçtan aşağıya vadinin dibine doğru yürümeye başladık.
Şirince'nin atıklarının bırakıldığı dere yatağı; nasıl da köpürmüş.
Yolun bittiği noktada tarlaların arasından patikayı izleyerek bizi Şirince'ye götürecek yeni bir toprak yola ulaştık. Yarım saatlik bir yürüyüş sonrasında şimdi restoran olarak hizmet veren eski ilkokul binasının bulunduğu meydana ulaştık. Belevi'den bu yana daha kısa bir rotada; 15 km.yi yaklaşık 4,5 saatte yürümüştük. Bu süreye yürüyüş boyunca verdiğimiz molalar da dahildi.
Şirince
Dağdan indik şehire; Şirnce Köy Merkezi'ndeyiz.
Şirince sokaklarından biri
Artık; Şirince merkezindeki kalabalığı karışmak, Rumlardan kalma eski çeşmenin hemen yanındaki köy kahvehanesinde dinlemek hakkımızdı. Gecikmiş yemeğimizi de burada atıştırdık. Selçuk'daki 30 Mart yerel seçimleri ile ilgili sürüp giden tartışmaları dinlediğimiz uzunca bir mola sonrasında; Belevi'de bıraktığımız aracımıza ulaşmak için, iki yıl önce uyguladığımız yöntemin tam tersini gerçekleştirerek Şirince-Selçuk minibüsüne binip Selçuk'a indik. Selçuk Minibüs Garajı'ndan kalkan Selçuk-Tire minibüsü ise, bizi Belevi'ye götürecek yegane araçtı.
Şirince'de ayva çiçek açmış; yaz mı gelecek?
Sonuçta akşama doğru, aktarmalı bir minibüs yolculuğu sonrasında Belevi Köy Meydanı'na ulaşmış, bugün de yine doğanın içinde bir farkındalık yolculuğunu tamamlamıştık. Yeniden ve yeniden kendini üreten; düzen ve düzensizliğin iç içe girdiği o büyük cümlede biz de bir kıpırtı yarattıysak ne mutlu bize dedik ve motorlarımızı sürdük İzmir'e doğru...
Fotoğraflar: A.Aydemir
Düzenleyen: M.YC
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder