İbrahim Fidanoğlu
Bergama, tarihsel arka planı ile İzmir’in öne çıkan kasabalarından
birisidir. Helenistik dönemde Büyük İskender’in ardılları tarafından Bergama
Krallığı adı altında örgütlenen şehir, en büyük gelişim düzeyine bu çağda
ulaşmıştır. Keçi derisinden elde edilen parşömen kâğıdının ilk kullanıldığı yer
olan Bergama, bu dönemde kütüphaneleri, tapınakları, sağlık yapıları, tiyatro
ve diğer etkinlik alanlarıyla kültür ve sanat alanında kendi tarihsel doruğuna
ulaşmıştır. Takip eden dönemlerde de her zaman önemli bir yerleşim merkezi olmakla
birlikte eski önemini nispeten yitiren kent, zamanımıza daha yakın çağlarda da
kozmopolit demografik yapısı ve kent içinde farklı mahallelerde kümelenmiş
kültürel yapılanmaları ile dikkat çekmektedir.
Resim–1: Rum ve Yahudi Mahallesi’ni
ayıran Bergama çayı ve Kızıl Avlu altındaki tüneller
Rum Mahallesi ve Domuz Alanı
Kozak Yaylasından gelip aşağıdaki ovada Bakırçay’a karışacak olan
Bergama (Selinus) Çayı, Osmanlı
Döneminde Rum ve Yahudi Mahalleleri’nin sınırını çizmekteydi. Akropol’ün
eteklerinde uzanan Rum Mahallesi, zamanında bir sosyal etkinlik alanı olarak
işlev gören Domuz Alanı diye adlandırılan bir meydanla öne çıkmaktadır. Bu
alan, Rum Mahallesi’nin merkezi gibidir. Selinus Çayı üzerinde yer alan köprülerden
biri olan Tabak Köprüsü’nden
geçilerek Tabak Köprü Caddesi yoluyla yukarı doğru Rum Mahallesi’ne ve bu meydana
ulaşılmaktadır. Bergama’ya hâkim bir yükseklikte yer alan ve üzerindeki geniş
kullanım alanı ve çevresinde yer alan yaşam mekânları ile Domuz Alanı, bugün itibariyle oldukça iyi korunmuş durumdadır.
Meydanda yer alan ve en az 150 yıllık dev fıstık çamlarının altında yazın geniş
bir gölgelik alan oluşmaktadır. 19.yy.da Bergama’ya yüksekçe bir düzlemden bakan
bu alanda, Kafeneon Attalos isimli
bir Rum Kahvehanesi bulunmaktaydı. Burası, Rum ahalinin toplaşıp vakit
geçirdiği hoş bir mekândı. Eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın zamanında iyi
niyetli bir restorasyon hamlesi ile yeniden düzenlenen bu meydanda, ovaya bakan
cephede yer alan bu eski Rum Kahvehanesi, aynı amaca yönelik olarak derlenip
toplanmış durumdadır. Şimdilerde Bergama Ticaret Odası tarafından işletilen bu
bina, kafeterya ve restoran olarak hizmet vermektedir. Bu yapının hemen solunda
yer alan diğer taş yapının restorasyonu ise bu günlerde Bergama Ticaret Odası
tarafından sürdürülmektedir.
Resim–2: Domuz Alanı ve “Cafeneon
Attalos”
Alana
halk arasında Domuz Alanı denmesinin
nedeni, büyük ihtimalle bu meydanın Rumların bolca tükettiği domuz eti ihtiyacını
karşılamak için domuzların satıldığı ve paylaşıldığı bir alan olmasıdır. Domuz
eti yemeyen 19.yy. Bergama’sının Türk ve Yahudi Mahallelerinde yaşayan ahali
tarafından alana bu yüzden bu isim konmuş ve benimsenmiş olmalıdır. Asıl ilginç
olanı da, yıllar geçse de bu alanın halkın hafızasında hala bu adla anılmakta
oluşudur.
Meydana açılan çok sayıda yol, bizi birçok Rum evinin yer aldığı,
hepsinin ayrı bir öyküsü ve iç parçalayıcı dramı olan, eski ve yeni sahipleri
mübadillerinin yaşadığı daracık sokaklara sürükler. Kimi iki katlı, kimi tek
katlı, üzerlerinde 19. yüzyılın ikinci yarısına ait tarih ve isimlerin
kazındığı yapılardır hepsi. O yüzyıllarda az sayıda olsa da Ermeni sakin de bu
mahallede yaşamıştır. Genellikle 4 – 5 basamaklı bir merdivenle çıkılan, iki
kanatlı demir parmaklıklı giriş kapısından evin ana girişine ulaşılan bu
yapılarda, merdivenin sağladığı yükseklik imkânı ile alt katta bir bodrum katı
yaratılmış durumdadır. Burası çoğunlukla kiler yada depo amaçlı olarak
kullanılmıştır. Üstte esas yaşamın sürdüğü bir yada iki kat yükselmektedir.
Pencere ve kapılar, üç kenarı taştan söve ile çevrilmiş, demir kepenkli yada
değil, ama taş yada tuğladan kemerleri ile ustasının elinden dökülmüş ince bir
zevki temsil etmeye yorgun olsalar da devam etmektedirler.
Resim–3:
14 Eylül İlköğretim Okulu karşısındaki eski Rum Okulu’nun girişi
Sokak aralarından Kızıl Avlu’ya doğru inerken, Domuz Alanı’nın
hemen alt sokaklarının birinde, 14 Eylül İlköğretim Okulu’na ve okulun
bahçesine bitişik konumda, yıpranmış durumda olsa da mimari tarzı ile dikkat
çeken büyük bir Rum yapısına rastlarsınız. Binanın yan sokağa bakan ve iki
taraftan merdivenlerle çıkılan mermer giriş kapısının üstündeki açık
vaziyetteki bir kitap kabartması ve iki yanda yer alan çelenkler yapının okul
olduğuna dair işaretlerdir. Rum mahallelerinde kilise ve okulu birlikte
düşünmek gerektir. Okulun bahçesinde yer alan kilisenin granit sütunlarından
birisi bu konudaki kanaatimizin delilleri gibidir. Okulun yerinde bir kiliseyi
düşünsek, bunun hemen yanında yer alan iki katlı yapı da Rum döneminden kalma
bir okul yapısı olmalıdır. Mübadele sonrasında Rum kiliseleri genellikle
bakımsızlıktan harap vaziyete gelmiş ve nihayetinde yıkılarak okul yapılmıştır.
Bu kilisenin de akıbeti aynı olmalıdır. Bu alanda yer alan kilisenin adı,
kaynaklarda Aya Teodari Kilisesi
olarak verilmektedir. (1)
Resim–4:
Rum Okulu kapı detayı
19.yy.da Rum cemaat içinde giderek
yükselmekte olan Yunan Milliyetçiliği dalgası, 1.Dünya Savaşı sonrasında İtilaf
Devletleri’nin gözetiminde Yunanistan’ın Batı Anadolu’yu işgali sırasında doruk
noktasına ulaşır. İzmir’in işgalini takiben yakın kasabaların da birer birer
Yunan kuvvetlerinin eline geçişiyle savaş sonrası Büyük Mübadele ile
sonuçlanacak dramatik süreç Bergama’da da işlemeye başlar. 30 Mayıs 1919’da 8.
Giritliler Alayı’nın 1.Taburu, beraberinde bir topçu ve süvari takımı eşliğinde
Bergama’ya girer. 2 Haziran’da da üstün Türk kuvvetlerinin müdahalesi sonrası
Yunan Taburu Menemen’e kadar çekilir. Ertesi gün Midilli’den Dikili’ye
çıkarılan 4 bin kişilik bir destek kuvveti ile Bergama tekrar işgal edilir. Bu
sırada Dikili’de yerli halka ciddi bir mezalim uygulanır; birkaç yüz Müslüman
katledilir. Bu askeri kuvvet, Bergama’ya doğru ilerlerken yolda karşılaştığı
her şeyi yağmalar ve herkesi kılıçtan geçirir. Silahlı Yunanlıların Bergama’ya
yaklaşması üzerine Türk nüfus, Soma’ya kaçıp sığınır; kaçamayanlar ise
öldürülür.(3) Bu süreçte
Rumların kendilerine katılarak İşgal Yönetimi’ni desteklemeye zorladıkları
cemaatlerden biri de Yahudilerdir.
Resim–5:
Rumlardan kalan bir eski Bergama Evi’nin girişi
Bergama Yahudileri
Bergama Yahudileri, Bergama Çayı’nın alt yakasında, hemen Kızıl
Avlu yada Serapion Tapınağı’nın karşısındaki alanda yerleşmişlerdi. Bugünkü
Kınık Dolmuş Garajı’nın bulunduğu bu alanda sinagog, kitaplık ve düğün salonu,
Üç Kemer Caddesi’nin karşı yakasında ise havra(4) yer almaktaydı. Yahudi yerleşimleri, bu ibadethanelerin
etrafında, birbirleri ile iç içe geçmiş ve öbeklenmiş vaziyette bulunmaktaydı. Yahudi
evleri genellikle geniş alanlı, kalabalık aile üyelerine göre büyük avlu içinde
birkaç ev ve çok sayıda odadan oluşmaktaydı.
Havra; kare planlı, taş duvarlı, kiremitli çatısı ve içinde yer
alan ahşap işçiliğiyle önemli bir binaydı. Bugün Havra zamanın ve insanın
tahribatına dayanamayarak neredeyse tamamen yıkılmış ve harap vaziyette
durmaktadır. Ortada hahamın ayini üstünden yönettiği minber, hasarlı vaziyette
kaba çizgileriyle ayaktadır. Bu minberin tavan alçı süslemeleri halen
seçilebilmekte olsa da harabiyet had safhadadır.
Resim–6: Bergama
Havrası’nın 2008 yılındaki hali
Havranın karşısında yer alan Bergama Sinagogu’nun yapılış tarihi
olarak, kaynaklarda 1862 yılı verilmektedir.(5) Sinagog, aynı zamanda dini nikâh ve düğün
törenlerinin gerçekleştirildiği mekânlara sahipti. 1896 yılında onarım gören
yapının içinde gösterişli mermer sütunlar yer almaktaydı. Zamanla tavanı çöken
ve Kınık Dolmuş Garajı’nın yapılması gerekçe gösterilerek yıkılan bu dinsel
yapıdan günümüze sadece Kızıl Avlu’ya bakan yönde mermerden bir kemerli giriş kapısı
kalmış durumdadır.
Resim–7: Havranın minberinin 2008
yılındaki hali
Sinagogda, kadınlar için ayrı bir ibadet bölümü vardı. Yahudiler,
günde üç kez sabah, öğle ve akşam duaları için havraya ya da sinagoga giderlerdi.
Asıl ibadet toplantısı öğleye doğru gerçekleşirdi. İbadetlerinde ayakta
dururlar, boyunlarına kaşkola benzer uzun bir atkı atarlar, erkekler kipa denilen küçük takke giyerlerdi.
Bayram törenlerinde haham, minbere çıkıp boynuzdan yapılan boruyu üç kez öttürür,
dolaptan çıkarılan asa ile birlikte minberin etrafında üç kez dönerlerdi. Kudüs
yönüne dönerek ibadet edilir, ibadet sırasında yalnız Tevrat okunur, ilahi söylenir
ve dua edilirdi. Evlenme törenleri de hahamın başkanlığında sinagogda
yapılırdı, gelin ve damat nikâha oruçlu giderdi. (6)
Resim–8: Bergama Sinagogu girişi
Yahudiler, özellikle Fransız Devrimi sonrasında gelişen özgürlük
ve aydınlanma düşüncesinden etkilenerek, evrensel normlara uygun programlar
çerçevesinde eğitim ve öğretimin verildiği eğitim kurumlarını oluşturma yoluna
girdiler. Paris merkezli bir çabanın ürünü olarak 1860 yılında Fransa’da
yaşayan Yahudiler tarafından başlatılan bu hareket, tüm Avrupa ve Osmanlı
topraklarında yoğunlaşarak Alliance
İsraelite Universelle mekteplerinde (Alyans Okulları) vücut buldu.
“Alyans baştan beri dini bir devamlılık, çağdaşlık ve özgürlük
tutumu içinde dünya çapında bir perspektifle ortaya çıkmaktaydı.”(7) 19.yy.da Paris’den
yönlendirilen bilinçli bir programın güdümünde Anadolu’ya kadar yayılan Alyans Okulları,
İzmir (1873 yılında) ve çevresinde de birbiri peşi sıra açılmıştır. İdeolojik
yaklaşımlarını Fransız Devrimi’nden alan Alyans Okulları, bu Fransız modelini
iyi bir şekilde uygulayabilmek için son derece merkeziyetçi ve otoriter bir
siyaset uygulamışlardır. “Alyans, merkezi Paris’te bulunan, çok keskin ve sık
direktifler gönderen ve okullarla cemaat hakkında öğretmenlerin ayrıntılı ve
düzenli raporlarıyla bilgilendirilen bir merkez komite tarafından
yönlendirilmekteydi.” (8)
Batı Anadolu’da açılan Alyans okullarından biri de 19.yy.ın
sonlarına doğru Bergama’da faaliyete geçen Alyans Okuludur.
“Alyans Yönetimi, bir Yahudi zanaatkârları sınıfı oluşturmak,
gençlere iş, tasarruf ve düzen alışkanlıkları vermek, özellikle de onları
“büyümüş oldukları manevi seviyenin üstüne” çıkarmak için çıraklık okulları da
açar. ”(9) Burada yeni
bir nesil yaratma isteği açıktır. Bu çabanın sonuçları, Filistin’de ve diğer
yerlerde tarım çiftlikleri oluşumunu tetikler.
Resim–9: Bergama Sinagogu giriş
holünün şimdiki hali
19.yy.da Bergama’da Rum ve Yahudi cemaati arasında yaşanan en
önemli olaylardan biri de kan iftirası üzerine dayandırılan toplumsal çatışmalardır.
“Paskalya yaklaşırken bir Rum çocuğu, daha nadiren de bir yetişken kaybolur.
Rumlara göre Yahudiler, Pesah(10) bayramlarının
kutlanması sırasında gerekli olan hamursuz ekmeğe kanını katmak için onu
öldürmekle suçlanır. Kalabalık Rumlar, sopalarla Yahudi Mahallesi’ni istila
eder, yoldan geçenleri tartaklar, mağaza camekânlarını kırar, dükkânları
yağmalar. Bazen biri ölür. Sahne art arda birkaç gün tekrarlanır. Türk Polisi,
Vali’nin emriyle sükûneti sağlamak için araya girer. Çocuk bulunur, kaçmıştır;
ya da katil ortaya çıkarılır, Yahudi değildir. Gazetelerde bir polemik başlar.
Birkaç ay sonra bir mahkeme olur: isyancılar hüküm giyer. Ama gerginlik devam
eder. Bir sonraki Pesah sırasında, ya
da iki yıl sonra her şey baştan başlar.”(11)
Kaynaklara göre 1894 ve 1898 yıllarında Bergama’da kan
iftirasından kaynaklanan Rumlar ve Yahudiler arasında çatışmalar meydana
gelmiştir.(12) Benzeri
çatışmalar; özellikle İzmir’de ve İzmir’in diğer ilçelerinde de 19.yy. boyunca sıkça
tekrarlanmış bulunmaktadır. Her ne kadar Büyük İskender dönemine dek uzanmasına
ve çoğunlukla dinsel nedenlere dayanmasına rağmen, bu çatışmaların 19.yy.da
daha sık tekrarlanmasının nedeni, Osmanlı Yönetimi altındaki Rum ve Yahudi
cemaatleri arasındaki dengelerin giderek değişmesi olmalıdır. Çünkü 19.yy.da Türk-Yunan
çekişmesinin giderek yükselişi, buna paralel olarak yerli Rumların Yunan Milliyetçiliği
temelinde giderek Osmanlı Yönetimi’ne kafa tutar noktaya gelmeleri, bunun
yanında Yahudi cemaatinin Osmanlı’ya devam eden sadakati ve yükselen eğitim
düzeyi ile ekonomik zenginliğinin artışı iki cemaat arasındaki çatışmalara
uygun şartlar hazırlamıştır.
Batı Anadolu’nun Yunan kuvvetleri tarafından işgali sırasında
Rumlar ve Türkler arasında sıkışan Yahudiler, giderek manevra alanlarını
yitirirler. 1919–1922 yılları arasında yanıp yıkılan kasabalarda iş ve yaşam mekânları
harap olan cemaat, önce İzmir’e daha sonra da denizaşırı memleketlere göç
ederler. 1948 yılında İsrail Devleti’nin kuruluşunu takip eden yıllarda
1960’ların başına kadar kasabalarda yaşayan son Yahudi aileler de Filistin’e
göç ederler.
Resim–10: 19.yy. Rum Mahallesi’nden
Kızıl Avlu ve Yahudi Mahallesi’ne bakış
Göç sonrası tamamen sahipsiz kalan Yahudi evleri ve ibadethaneler,
bugün ne yazıkki yıkık dökük ve harap vaziyette bulunmaktadırlar. İsrail’in
Bergamalı (son) Ankara Büyükelçisi Gabby Levy’nin 2008 yılında basına yansıyan Bergama
ziyaretiyle de gündeme gelen Bergama’daki Yahudi dini yapılarının ve Yahudi
Mezarlığı’nın koruma altında olduğu o dönemin yerel yetkilileri tarafından
söylense de, bugünkü hallerini gördükten sonra bu koruma koşullarını anlamak
pek de kolay olmasa gerektir. Çünkü geride kalan tek şey; yıkık dökük yaşam mekânları ve Kızıl
Avlu’nun bahçesinde yer alan Yahudi mezar taşlarıdır. (**)
Dipnotlar:
(1): Bergama
Belleten; Sayı–12; Bergama Tarihinde İnanç Coğrafyası; Eyüp Eriş; Kasım 2003;
s.66,
(2): Anadolu ve
Rum Göçmenlerin Kökeni; Georgios Nakracas; Belge Yayınları; Şubat 2003; s.82,
(3): a.g.e;
s.92–93,
(4): Her ne
kadar havra ve sinagog sözcükleri birbirleri yerine kullanılsa da; bugünkü
Bergama’da Kızıl Avlu’nun karşısındaki Eski Elektrik Fabrikası Caddesi’nin alt
yakasında kalan ibadethane havra; üst yakasında kalan ve bugünkü dolmuş
garajının bulunduğu alanda yer alan ibadethane ve yapılar sinagog olarak
anılmakta ve kaynaklarda bu şekilde belirtilmektedir.
(5): Bergama
Belleten; Sayı-12; Bergama Tarihinde İnanç Coğrafyası; Eyüp Eriş; Kasım 2003;
s.58,
(6): a.g.e;
s.58,
(7): İzmir
Yahudileri, Henri Nahum; 2. Baskı; s. 102,
(8): a.g.e; s.
109,
(9): a.g.e; s.
104,
(10): Pesah:
Yahudiler’in Hz. Musa’nın önderliğinde Mısır’dan çıkışını anan ve Nisan ayının
dolunayına denk gelen bayram. Tevrat’a göre Yahudiler’in Mısır’dan bu çıkışı o kadar acele ve apar
topar olmuştur ki, kendileri için hazırladıkları ekmeklerin hamurlarının
mayalanmasını bile beklemeden pişirmek zorunda kalmışlardır. Bu yüzden, bu
bayramda mayalı hiçbir ürün tüketilmez ve bu nedenle Hamursuz adıyla
bilinmektedir.
(11): a.g.e; s.
90,
(12): a.g.e; s.
91,
(13): Eski
Bergama fotoğrafları http://www.bluepoint.gen.tr/izmir ve http://users1.jabry.com/bergama
adreslerinden alınmıştır. Diğer güncel fotoğrafların tümü 2008 ve 2009 yılında
İ. Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
(*) Bu yazı ilk
yazıldığında harap durumda olan Havra, 2012 Yazı itibariyle geçirmekte olduğu; Bergama Belediyesi’nin çabalarıyla sürdürülen bir
restorasyon sürecinin sonlarına gelmiş bulunmaktadır. Yapının o harap halinden
kurtarılması yolunda çabası olan herkese müteşekkiriz. Bunun yanında yukarıdaki
yazı içeriğinde anılan Kınık minibüs garajının bulunduğu alanda her hangibir restorasyon
çalışması bulunmamaktadır. (İF)
(**) Yazı, İbrahim Fidanoğlu’nun İzmir Tarih ve Toplum Dergisi’nin Ocak 2010 (7.sayı) sayısında yayınlanan
yazısından alınmıştır.
Yazan
: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: M.YC
Düzenleyen: M.YC
elinize sağlık
YanıtlaSilçok güzel tarafsız elinize sağlık
YanıtlaSilelinize sağlık. Peki Bergama'da yaşamış Ermeni nüfus ve onların dini mekanlarıyla ilgili bilgi var mıdır elinizde? Nasıl ulaşabilirim. Mailimi versem, ilgilenir misiniz lütfen. vedatxates@gmail.com
YanıtlaSilSayın takipçimiz, 19.yy. Bergama'sında yaşayan Ermeni nüfus ile ilgili olarak yazı içeriğinde Georgios Nakracas'a ve 1899 yılı Salnamesi'ne dayandırılan bilgiler yer almaktadır. (300 ila 1500 kişi olarak veriliyor) Ayrıca; bugün Domuz Alanı olarak bilinen ve Akropol'ün hemen eteklerinde yer alan 19.yy. Bergama'sının Rum Mahallesi'nde bir evin girişinde de Ermenice bir yazıt mevcuttur. Bu bilgi bize Ermenilerin de Selinus Çayı'nın üst yakasında Rumlarla yakın bir komşuluk içinde oturduğuna dair bir bilgi sunmaktadır.Ama bütün bunlar sizin sorunuzu yeterince karşılamaz. Bunun için ek araştırmaya ihtiyaç bulunmaktadır. Bilgilerinize sunar, bloğumuza olan ilginizin devamını dileriz. İF
YanıtlaSilçok güzel olmuş
YanıtlaSilaraştırmalarım için harika bir kaynak cidden teşekkür ederim
YanıtlaSilİlginiz ve geri bildirimleriniz için teşekkürler... İF
Silözenli bir çalışma ..bergama lı olarak teşekkür ederim
YanıtlaSilİlginiz ve geri bildiriminiz için teşekkürler... İF
Sil