29 Mayıs 2015
İbrahim Fidanoğlu
Bir Mayıs "sıkıntısı"ydı yaşadığımız. Ovadan Güme Dağı’na tırmanırken
hissettiğimiz havadaki boğucu baskı, Büyükkemerdere sapağına doğru ortadan
kayboldu. Hele ki şimdilerde rüzgâr güllerinin kanatlarından çıkan seslerin
belli fasılalarla sessizliği böldüğü Dibekçiler-Yamandere-Dallık kavşağında nerdeyse
üşüten bir serinliğin içine daldık. Yol boyunca katırtırnaklarının rüzgâra
karışmış sapsarı çiçeklerinin kokusu baş döndürücüydü. Doya doya içimize çektik
ve bu parfüm tünelinin içinden rüzgârla birlikte geçtik.
Kemerdere'nin üstünde katırtırnakları
Katırnakları; bu güzelliği yakından çekmezsek olmaz.
Dibekçiler Yaylası’na doğru Söğüt Gediği Mevkii’nden Ovacık Yaylası yönüne
saptık. Amacımız geçen hafta tırmandığımız Çaldede Zirvesi’nin doğusunda yer
alan Dibekdere Vadisi’ne inmek, şimdi Ovacık Yörük Mezarlığı’nda ebedi uykusuna
yatmış ve bu dağlarda adı kalmış Koca Peçen’in torunu Abdurrahman Peçen’in
mekânına uğramaktı.
Dibekçiler'e doğru dağların beyaz çiçekleri
Adaçayı ailesinden bir tür...
Dikenler ve katırtırnakları bir arada...
Hava, meteorolojik raporlar doğrultusunda oldukça yüklü idi;
Kemerdere’nin üstünden ilerlerken sapsarı katırtırnaklarının arasından geçerken
sis bastı yamaçları. Günün ilerleyen saatlerinde 5 kez şiddetli sağanak yağışa
maruz kaldık; ama ovadaki bunaltan sıcağa karşılık ıslanmak bile güzeldi.
Ancak; hava yükseklerde oldukça serin olduğu için, bacalarında hala dumanı
tüten yayla evlerinden bazıları üstümüzü tekrar tekrar kurutmak açısından ve
ani bastıran şiddetli yağmurdan kaçarak sığınmak açısından benzersiz avantajlar
yarattı.
Ovacık sırtlarında katırtırnakları; vadiyi sis basmış durumda...
Ovacık'dan aşağı
Yakın zamanda yağan yağmurlarla toprak nispeten ağırlaşmıştı. Ovacık
Yaylası’ndan Dibekdere Vadisi’ne doğru inen toprak yolun başında arabayı
bırakarak yürümeye başladık. Dik bir eğimle dere yatağına doğru inen yol, ilk
önce bir mandıra eskisinin yanından geçti. Mandıradan sonra toprak yol, giderek
derinleşen Dibekdere Vadisi’ne paralel olarak; güneye, İncirliova yönüne döndü.
Vadi yamaçlarının yukarılarında; üzerinde küçücük yeşil meyveleriyle deli
bademler dikkat çekiciydi.
Bir kez daha katırtırnakları
Dağ çileği çiçekte...
Ovacık Yaylası'nda ada çayları
Ovacık Yaylası'nda tarihi Yörük Mezarlığı önünde geçici yol arkadaşlarımız merakla bizi süzmekteler.
Sis altında; Ovacık Yaylası'ndan Karaçamur'a giden yol
Dibekdere Vadisi'ne inerken karşılaştığımız eski mandıra
Vadinin ceviz ağaçlarıyla kaplı yamaçları
Dibekderesi'ne doğru akan bir küçük dere yatağı
Mandırayı arkamızda bırakarak vadinin aşağılarına doğru yürümeye devam
ettik. Sağ yanımızda katırtırnaklarıyla kaplı sarı yamaçlar, Çaldede Zirvesi’ne
doğru tırmanıyordu. Toprak yol, Dibekdere’nin yatağına paralel bir şekilde
kıvrımlar çizerek Aydın yönünde güneye doğru ilerliyordu. Biraz ilerde, dere
yatağının içinden yükselen dumanları fark ettik. Yaklaşınca, bunun o bölgedeki
son yağmurlar sırasında devrilen büyük bir ceviz ağacının parçalanan dallarının
ateşte yakılmasından kaynaklandığını anladık. Ateşin başında bir kadın ile adam
vardı. Merhaba deyip tanıştık. Germencik’in köylerindendiler. Vadinin biraz
altında da kardeşinin evinin olduğunu öğrendik. Çocuklarına evlendikten sonra
karşı yamaçlarda cevizlik yeri verdiklerini, onların da cevizlere iyi bakıp
geliştirdiklerini, bundan da ne kadar memnun olduklarını anlattılar. Ev
sahipleri, işlerini yarıda bırakıp bizi yolun hemen altındaki bir sekide
konumlanmış evlerinin bahçesine davet ettiler. Hayat; yazları büyük bir ceviz
ağacının gölgesinde bulunan kayrak taşlarla yapılmış küçük kulübenin dışında
geçiyordu çoğu zaman. Evin hanımı o arada çayı demlemişti bile. Tazecik çayları
yayla serinliğinde yudumlamanın keyfi başkaydı. Çaylardan sonra ev sahipleriyle
vedalaşıp ayrıldık.
Usul usul Dibekderesi'ne doğru akan küçük derecik
Cevizlerle kaplı dere yatağı
Gezginler, Dibekderesi Vadisi'nde yürürken...
Doğayla baş başa; suyun iki yakası ceviz ağaçlarıyla kaplı.
Hevenkler halinde yola sarkan sapsarı bir öbek gibi katırtırnakları
Dibekderesi Vadisi
Yol kıyısında deli bademler
Yamaca tutunmuş gibi çan çiçekleri
Vadinin dibinde karşılaştığımız duman
İlk konuk olduğumuz yayla evi
Paşa Yaylası yönünde bahara uyanmış sırt sırta tepeler
Gök iyice kararmıştı. Toprak yol, biraz ilerde vadinin dibine ulaşarak
dereyi aşıp karşı kıyıya geçiyordu. Derenin kenarında suyun kayaların arasında
biriktiği bir bölgede bir yemek molası verdik. Tam yanımızda getirdiklerimizi
yemeğe başlamıştık ki, aniden yağmur indirdi ve giderek de şiddetli bir
sağanağa dönüştü. Burada duramazdık artık. Geriye dönüp en yakındaki bir eve
doğru hızla yürüdük. Ahmet Tamer ile evin sundurmasına doğru yaklaştığımızda;
Hasan Hoca, hanay görünümündeki evin içindeki sobanın yanına ulaşmış ve ıslanan
elbiselerini kurutmaya başlamıştı bile. Biraz sonra biz de aynı şeyleri yaptık.
Evin sahibi, vadinin daha yukarısında ilk uğradığımız evde tanıştığımız
Germencikli köylünün ağabeyiydi. Yakın zamanlarda beyniyle ilgili önemli bir
rahatsızlık geçiren ev sahibi, ikinci hayatını yaşıyor gibiydi. Bize hemen bir
yer sofrası kurdular. Köy peyniri, zeytin, yufka ekmeği ve tereyağından oluşan
yemeğimiz, çaylar eşliğinde memleket meselelerine dek uzanan koyu bir sohbetle
renklendi.
Dibekderesi Vadisi
Cevizin altındaki mutluluk
Dibekderesi
Yamaçlarda ilginç görüntüler
İki evde karşılaştığımız bu son derece konuksever ve dostça ağırlanış
hepimizi derinden etkilemişti. Bu dağların tertemiz Yörükleri, çok uzaklardan
gelmiş, hiç tanımadıkları üç insanı dağ başında evlerine kabul edip yedirip
içirmişler, güler yüzle karşılayıp güler yüzle uğurlamışlardı. İşte aşağıdaki
şehirde kaybolup da, Aydın Dağları’nın yükseklerinde hala varlığını sürdüren bu
güzel gelenek, belki de Anadolu’ya yönelen 1000 yıl önceki o büyük göçün
dağların zirvelerine kadar taşıdığı atalarımızdan kalan bir yadigârdı. Evden
ayrıldıktan sonra yeniden yağmur başladı. Bizim ise yürümekten başka seçeneğimiz
yoktu. Bu yürüyüş yaklaşık yarım saat kadar; vadinin yukarılarındaki
Abdurrahman Peçen’in evine kadar devam etti.
Yağmurdan önce; Dibekderesi yatağındayız, yemek molası için...
Dibekderesi; yukarıdan görünümü
Peçenlerin evi Ovacık Yaylası’nın hemen altında; eski mandıraya yakın
bir konumdaydı. Hasan Hoca önde, biz arkada Peçen’in evine ulaştık.
Peşrefli’nin üstündeki Karakaya Sivrisi’ne yürüdüğümüz gün(1) Abdurrahman Peçen’in dedesi Koca Peçen’i anmış,
yürüyüş yazısında kendisinden epey söz etmiştik. Yaşam çizgisi ile bu dağlarda
iz bırakan Koca Peçen, şimdi hemen altında olduğumuz Ovacık Yaylası’nda; eski
bir Yörük mezarlığında yatmaktaydı. Eve girdik; burada da soba yanıyordu. Tabii
ki biz hemen üstümüzdekileri kurutma ve ısınma işlemlerine giriştik. Evin
hanımının kaşla göz arasında hazırlayıp önümüze getirdiği çayların eşliğinde o
anda odada olanlar, büyük dede Koca Peçen’in hatırası üzerine devam eden bir
sohbetle günü anlamlandırdılar. Bu arada dışarıda sağanak yağmur durmuştu
artık. Giderek gök aydınlandı ve güneş bütün pırıltısıyla yeniden çıktı ortaya.
Fırsat bu fırsattı; artık gitme zamanıydı. Sonbaharda; Abdurrahman Peçen’den Ovacık
Yaylası’nın benzersiz lezzetteki cevizlerinden bizim için de ayırması sözünü
alarak, Dibekderesi’ndeki son evden vedalaşarak ayrıldık.
Vadinin iki yakasındaki yamaçlar
Vadide rastladığımız bir tür diken bitkisi
Kemerdere'ye doğru rüzgar gülleri
Mandıra eskisinin yanından bir kez daha geçerek dik rampayı tırmandık ve
Ovacık düzlemine kısa süre sonra ulaştık. Bugünkü yağmurlarla kesikliğe
uğrayan, ama bir o kadar da ıslanmaktan keyif aldığımız günün sonuna yaklaşmıştık.
Yönümüzü Cambazlı Köyü’nün üstündeki rüzgâr güllerine çevirdik. Kısa süre sonra
Kömürcü Gediği geçidinin hemen altından Güme Dağı’nın kuzey yönüne doğru
kıvrılmıştık bile. Yağmur sonrası Tire’nin ve aşağıdaki Küçük Menderes Ovası’nın
görünümü son derece berraktı. Ovaya doğru kıvrılarak inen yol, kısa sürede bizi
Tire’ye ulaştırdı.
Dipnotlar
(1)
Daha fazla
bilgi için Bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2014/03/pir-veli-bese-icin-pesrefliden.html
(2)
Fotoğraflar, yürüyüş esnasında İ.Fidanoğlu tarafından
çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: M.YC
Düzenleyen: M.YC
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder