ÇIKRIKÇI’DAN GÜRLEVİK’E; ORADAN DA AKÇAPINAR’A…
21 Mart 2025
İbrahim Fidanoğlu
Giriş
Bugün Turgutlu
ile Salihli arasında ve Bozdağların Gediz Ovası’na doğru alçalırken
depremselliklerle oluşmuş konglomera tepeliklerinin kuytularında yer alan Çıkrıkçı
ile Akçapınar köyleri arasında bir daire çizdik. Yaklaşık 10.30'da
başladığımız yürüyüşümüzü yemek molası da dahil olmak üzere saat 16.30'da
tamamladık. Çoğunlukla zeytinlikler ve yakınlarda büyük bir yangın geçiren
kızılçamların kıyısında yürüdük. Dere kenarlarında yaklaşık 14.2 km kadar süren
yürüyüşümüz esnasında önce Çıkrıkçı yakınlarında Karacaali Deresi
üzerinden tek kemerli güzel bir köprüden geçtik. Köprü kayrak taşlarla
örülmüştü. Derede fazla olmasa da bir akışı sürdürebilecek ölçüde su vardı. Bozdağların
uzantıları olan güneydeki tepeliklerden gelen dereler, bu yıl yağışların
yetersizliği nedeniyle iyi beslenememişti. Üzerinde bir iki küçük çavlan ve
büvetin bulunduğu Gürlevik Deresi'ne ise, Akçapınar köyüne doğru
ulaştık. Bu derenin suyu daha fazla idi ve kendi tarihselliği içinde Akçapınar'a
doğru oyduğu derin bir vadide akmaktaydı. Bu dere kıyısında suyun sesi
eşliğinde yemeğimizi yedik. Bizim için hoş ve dinlendirici zamanlardı.
Çıkrıkçı köyü; güney yönünden bakış...
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(MYC; Mart 2025)
Sabah vakti
Çıkrıkçı’da…
Çıkrıkçı, Turgutlu’yu
geçince, İzmir-Ankara karayolundan Bozdağlar dünyasına doğru saptıktan
sonra, güneye doğru ilerleyen derin bir vadinin başlangıcında yer alıyor. Bu
rotada Ayvacık, Güney ve Dağmarmara diğer önemli köylerden. Bu
rota, Ödemiş'e yaklaşırken Zeytinova baraj gölünün güney
sınırlarını dolaşarak Ödemiş-İzmir karayoluna bağlanıyor. Yıllar önce bu
yol henüz toprak iken, Turgutlu-Ödemiş geçişini bu rotayı kullanarak,
oldukça maceralı bir şekilde yapmıştık. Dağmarmara bu havalide köylerin
merkezi konumunda... Çıkrıkçı da yaklaşık 900 kişinin yaşadığı ve 3
büyük camiinin bulunduğu oldukça büyük bir köy...
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
Sabah köyün
merkezinde yer alan Merkez Camii yakınlarında yer alan bir kahvehanenin
açık olduğunu ve çay içildiğini görünce 4 çay söyledik. İçerde sigara dumanı
olduğu için dışarda kahveye ait sandalyelere oturduk. Biz çayları beklerken
çaylar bir türlü gelmedi. İçeri girdim, baktım; masada dört çay duruyor. Niye
getirmedin çayları diye sordum kahveciye. Adam ne dese beğenirsiniz; dışarı çay
servisi yapmak Ramazan'da yasak dedi. Bu "konuksever" tutumu doğrusu garipsedik;
çünkü kahvehanede başkalarının da o anda içtiği çayı isterken, bize herhangi
bir uyarıda bulunulmamıştı.
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
Kahvecinin bu
çıkışına hiçbir yanıt vermedim. Çay tabaklarının kıyısındaki şekerleri birer
birer masanın üstüne koydum. Sonra çayları tabaklarıyla birlikte dışarda
oturduğumuz yere götürdüm. Oturduk ve çayları güneşe karşı ve temiz bir havada
içtik. Çünkü içerisi sigara dumanından oturulacak gibi değildi. Çayı içtikten
sonra da zaten hemen kalktık; ama Çıkrıkçı’nın bu "konukseverliği"
unutulmazdı.
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
Kahvehaneden
ayrıldıktan sonra köyün sokaklarından geçerek güneydoğu yönündeki Karacaali
Deresi’nin aktığı vadiye doğru yöneldik. Yörede Taşkemer Köprü
olarak bilinen bu sanat yapısı, Osmanlı’nın son döneminden kalma ve yerel
malzeme; kayrak taşlar kullanılarak inşa edilmiş bir kemer köprü özelliği
taşıyor. İki yanından yaklaşık 30 santim yüksekliğinde korkulukları ile
sınırlandırılmış köprünün üzeri de taşlarla kaplı durumda hala. Kemerin
altından tabanına doğru bakıldığında, ince işçiliğiyle bir ustalık eseri
olduğunu yolcusuna fısıldıyor bu köprü.
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(MYC; Mart 2025)
(MYC; Mart 2025)
Karacaali
Deresi’nde yağışların azlığına rağmen akışı sürdürebilecek düzeyde su
vardı. Köprünün üstünden geçerken bir batı yönündeki konglomera tepeliklerine
doğru baktık. Köprüyü geçtikten sonra karşı kıyıdaki bir sırta doğru yürümeye
başladık. Gelincikler baş vermiş; kimisi çiçeklenmişti. Körpecik hardal
filizleri gel topla beni der gibiydiler. Ve papatyalar; bembeyaz ve asil
papatyalar, yeşil otların arasında rüzgârın uyarınca boyun eğmiş, bir o yana
bir yana salınıp duruyorlardı.
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
Önümüzde gnays
kayalıkların bulunduğu bir sırta doğru yürüdük. Yükseldikçe ardımızda Çıkrıkçı
köyü ve daha batıda, doğanın aşındırmasına maruz kalmış; binlerce yıllık
hikayelerin saklı olduğu konglomera tepelikler vardı. Pırnar meşeleri yol verdi
bizlere; patikalar zeytinlikler içine doğru uzandı. Tepelere doğru
seyirtmelerimiz, doğuya; kızılçam ormanlarına doğru savurdu bizi.
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
Zeytinliklerin
kıyısı boyunca epeyce yürüdük. Yol kıyısında öbekler halinde Hipokrates’in
hastaları için şifa aradığı nebattan; sarı renkli çivit otları (isatis
tinctoria) çıktı karşımıza. Teraslanmış zeytinliklerin yol kıyısından
yükselen taş duvarlarının yanından geçtik usulca. Karşımızda doğudan yükselen
ışığın seli; gümüşi rengi zeytin ağaçlarıyla kızılçamların yoğun yeşilinin sınır
çizgisi, uzaktan seçilmekteydi.
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
Kızılçamlara
doğru kır evlerinin yanından geçtik. Tarlalar gördük; yeni sürülmüştü. Çok
aşağılarda Turgutlu Ovası ve nikel uğruna delik deşik edilmiş Çaldağ
görünüyordu uzaktan. Yolun kıyısındaki ahlata aşılanmış bir armut ağacı yeni
çiçeklenmişti besbelli; her yanı kar beyazı… Hemen yanında da bir ahlat vardı;
o da bembeyaz çiçekler içindeydi. Sık çalılarla kaplı bir zorlu bir patikadan
düzgün bir orman yoluna doğru tırmandık. Yolun kıyısındaki hardallar inanılmaz
güzellikte ve tazeydiler. Toplamaya doyamadık. Yol düzleminden Çıkrıkçı
köyü, arkasındaki konglomera tepeleri ve Turgutlu Ovası rahatlıkla
izlenebiliyordu.
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
Gürlevik
Deresi’ne doğru…
Kızılçam
ormanları arasından kıvrıla kıvrıla kuzeye doğru dönen bir yolu takip ederek
iyice yükseldik. Vardığımız nokta, Bozdağların güneye doğru uzantıları
arasında yer alan bir derin vadi oldu. Gürlevik Deresi, güneydoğudan kuzeybatıya
doğru bu vadi boyunca ovadaki Akçapınar köyüne doğru akmaktaydı.
(MYC; Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
Dere yatağına
doğru kıvrıla kıvrıla inen bir orman yolunu takip ederek alçaldık. Vadiyi
çeviren karşı yamaçlar, muhtemelen geçen yaz tamamen yanmış ve çırılçıplak hale
gelmişti. Yangından arta kalan döküntüler hala sırtlarda yer yer
izlenebiliyordu. Derede yağışların yetersizliği nedeniyle fazla su yoktu, ama
yine de kayaların arasından yer yer küçük çavlanlar oluşturarak, ovaya doğru
akışını sürdürüyordu Gürlevik… Derenin kıyısında ve kayaların izin
verdiği bir yerde yemek molası verdik. Suyun ve kuşların dışında başka bir ses
yoktu ortalıkta. Bozdağlardan gelen su ise buz gibiydi. Aslında bu an
için yürümüştük sabahtan beri. İşte şimdi o anın içindeydik ve tekrarı asla
mümkün değildi.
(Mart 2025)
Gürlevik Deresi'nde suyun akışı
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(MYC; Mart 2025)
Gürlevik Deresi'nde...
(Mart 2025)
Gürlevik’ten
Akçapınar’a
Yemek molası sonrasında
dere yatağından ayrılarak batıya doğru ilerleyen bir toprak yolu takip ederek
yeniden yürümeye başladık. Gürlevik Deresi neredeyse Akçapınar köyünün
girişine dek hemen solumuzdaki derin yatağından usul usul akarak bize eşlik
etti. Kıyı boyunca dereden beslenen yemyeşil çayırlar, suyun dibinde hayat
bulmuş hayıt çalıları ve anemon kolonileri vardı. Yolun sağında ise, bir duvar
gibi yükselen dev kayalıklar içinde birkaç mağara oyuğu seçiliyordu. Bir süre
sonra Akçapınar köyünün ilk evleri göründü.
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
Gürlevik akıyor; Akçapınar'a doğru...
(Mart 2025)
(Mart 2025)
Akçapınar köyü, Çıkrıkçı'ya
göre oldukça ufak bir köy ve tam İzmir-Ankara asfaltı üzerinde yer
alıyor. Kıyısından ve köyün içine tam olarak girmeden, dönüş yolunda Çıkrıkçı'ya
yöneldik. Köy içinde Gürlevik Deresi’ni derme çatma bir demir köprüden
yeniden geçtik. Bir süre Ankara asfaltının kıyısından devam eden yürüyüşümüz
bağlar arasındaki bir toprak yoldan yeniden dağa ve Çıkrıkçı'ya yöneldi.
Köye vardığımızda Karacaali Deresi'nin içinden geçerek köye girdik. Saat
16.30'da İzmir'e hareket ettik. Gün içinde zaman zaman rüzgârlı bir
havada yürüsek de sıcaklık yürümek için ideal ve en yüksek 16 derece
civarındaydı.
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
Sonuç olarak
güzel bir gün geçirdik, ama İzmir'e döndüğümüzde; yine berbat bir
trafiğin içinde bulduk kendimizi. Bornova'dan Karşıyaka'ya, bu
keşmekeşin içinden sağ salim çıkarak 1,5 saatte ulaşabildik ancak. Bütün
pozitif enerjimizi ne yazık ki tüketmişti bu trafik...
(MYC; Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
(Mart 2025)
Dipnotlar:
(1)
Fotoğraflar,
belirtilenler dışında gezi sırasında İ.
Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC