29 Nisan 2025 Salı

TURGUTLU’DAN İÇERİLERE DOĞRU…


 ÇIKRIKÇI’DAN GÜRLEVİK’E; ORADAN DA AKÇAPINAR’A…
 
21 Mart 2025
İbrahim Fidanoğlu
 
Giriş
 
Bugün Turgutlu ile Salihli arasında ve Bozdağların Gediz Ovası’na doğru alçalırken depremselliklerle oluşmuş konglomera tepeliklerinin kuytularında yer alan Çıkrıkçı ile Akçapınar köyleri arasında bir daire çizdik. Yaklaşık 10.30'da başladığımız yürüyüşümüzü yemek molası da dahil olmak üzere saat 16.30'da tamamladık. Çoğunlukla zeytinlikler ve yakınlarda büyük bir yangın geçiren kızılçamların kıyısında yürüdük. Dere kenarlarında yaklaşık 14.2 km kadar süren yürüyüşümüz esnasında önce Çıkrıkçı yakınlarında Karacaali Deresi üzerinden tek kemerli güzel bir köprüden geçtik. Köprü kayrak taşlarla örülmüştü. Derede fazla olmasa da bir akışı sürdürebilecek ölçüde su vardı. Bozdağların uzantıları olan güneydeki tepeliklerden gelen dereler, bu yıl yağışların yetersizliği nedeniyle iyi beslenememişti. Üzerinde bir iki küçük çavlan ve büvetin bulunduğu Gürlevik Deresi'ne ise, Akçapınar köyüne doğru ulaştık. Bu derenin suyu daha fazla idi ve kendi tarihselliği içinde Akçapınar'a doğru oyduğu derin bir vadide akmaktaydı. Bu dere kıyısında suyun sesi eşliğinde yemeğimizi yedik. Bizim için hoş ve dinlendirici zamanlardı.

 
Çıkrıkçı köyü; güney yönünden bakış...
(Mart 2025)

Dağda yalnız bir ahlat ağacı; arka planda Turgutlu Ovası...
(Mart 2025)

Dağa Kaçtım gezginleri, Gürlevik kıyısında...
(MYC; Mart 2025)
 
Sabah vakti Çıkrıkçı’da…
 
Çıkrıkçı, Turgutlu’yu geçince, İzmir-Ankara karayolundan Bozdağlar dünyasına doğru saptıktan sonra, güneye doğru ilerleyen derin bir vadinin başlangıcında yer alıyor. Bu rotada Ayvacık, Güney ve Dağmarmara diğer önemli köylerden. Bu rota, Ödemiş'e yaklaşırken Zeytinova baraj gölünün güney sınırlarını dolaşarak Ödemiş-İzmir karayoluna bağlanıyor. Yıllar önce bu yol henüz toprak iken, Turgutlu-Ödemiş geçişini bu rotayı kullanarak, oldukça maceralı bir şekilde yapmıştık. Dağmarmara bu havalide köylerin merkezi konumunda... Çıkrıkçı da yaklaşık 900 kişinin yaşadığı ve 3 büyük camiinin bulunduğu oldukça büyük bir köy...
 
Çıkrıkçı sapağında...
(Mart 2025)

Merkez Camii'ne doğru...
(Mart 2025)

Çıkrıkçı sokaklarından birindeyiz. Köyün sokakları oldukça bakımlı ve temiz...
(Mart 2025)
 
Merkez Camii; köyün merkezinde...
(Mart 2025)

Sabah köyün merkezinde yer alan Merkez Camii yakınlarında yer alan bir kahvehanenin açık olduğunu ve çay içildiğini görünce 4 çay söyledik. İçerde sigara dumanı olduğu için dışarda kahveye ait sandalyelere oturduk. Biz çayları beklerken çaylar bir türlü gelmedi. İçeri girdim, baktım; masada dört çay duruyor. Niye getirmedin çayları diye sordum kahveciye. Adam ne dese beğenirsiniz; dışarı çay servisi yapmak Ramazan'da yasak dedi. Bu "konuksever" tutumu doğrusu garipsedik; çünkü kahvehanede başkalarının da o anda içtiği çayı isterken, bize herhangi bir uyarıda bulunulmamıştı.
 
Mola verdiğimiz kahvehanenin bulunduğu sokak
(Mart 2025)
 
Dağa Kaçtım gezginleri, güneşe karşı sabah çaylarını içerken...
(Mart 2025)
 
Kahvehaneden sonra; Çıkrıkça sokaklarından birinde...
(Mart 2025)
 
Kahvecinin bu çıkışına hiçbir yanıt vermedim. Çay tabaklarının kıyısındaki şekerleri birer birer masanın üstüne koydum. Sonra çayları tabaklarıyla birlikte dışarda oturduğumuz yere götürdüm. Oturduk ve çayları güneşe karşı ve temiz bir havada içtik. Çünkü içerisi sigara dumanından oturulacak gibi değildi. Çayı içtikten sonra da zaten hemen kalktık; ama Çıkrıkçı’nın bu "konukseverliği" unutulmazdı.

Köyün güney çıkışına doğru...
(Mart 2025)

Çıkrıkçı'dan Taşkemer Köprüsü'ne doğru, yol üstünde bir çeşme; ama suyu akmıyor.
(Mart 2025)

Güney doğuya doğru yürüyoruz. Sabah vakti...
(Mart 2025)

Karacaali Deresi üzerindeki Taşkemer Köprüsü'nden geçerken...
(Mart 2025)
 
Kahvehaneden ayrıldıktan sonra köyün sokaklarından geçerek güneydoğu yönündeki Karacaali Deresi’nin aktığı vadiye doğru yöneldik. Yörede Taşkemer Köprü olarak bilinen bu sanat yapısı, Osmanlı’nın son döneminden kalma ve yerel malzeme; kayrak taşlar kullanılarak inşa edilmiş bir kemer köprü özelliği taşıyor. İki yanından yaklaşık 30 santim yüksekliğinde korkulukları ile sınırlandırılmış köprünün üzeri de taşlarla kaplı durumda hala. Kemerin altından tabanına doğru bakıldığında, ince işçiliğiyle bir ustalık eseri olduğunu yolcusuna fısıldıyor bu köprü.
 
Karacaali Deresi
(Mart 2025)
 
Taşkemer Köprüsü
(Mart 2025)

Dağa Kaçtım gezginleri, Taş Kemer Köprüsü'nde...
(MYC; Mart 2025)
 
Taş Kemer Köprüsü'nün altından kemer örgüsüne bakış
(MYC; Mart 2025)

Taş Kemer Köprüsü'nün üzerindeki taş döşeme yol
(Mart 2025)
 
Karacaali Deresi’nde yağışların azlığına rağmen akışı sürdürebilecek düzeyde su vardı. Köprünün üstünden geçerken bir batı yönündeki konglomera tepeliklerine doğru baktık. Köprüyü geçtikten sonra karşı kıyıdaki bir sırta doğru yürümeye başladık. Gelincikler baş vermiş; kimisi çiçeklenmişti. Körpecik hardal filizleri gel topla beni der gibiydiler. Ve papatyalar; bembeyaz ve asil papatyalar, yeşil otların arasında rüzgârın uyarınca boyun eğmiş, bir o yana bir yana salınıp duruyorlardı.
 
Köprüyü geçtikten sonra karşı kıyıda...
(Mart 2025)

Anemonlar
(Mart 2025)

Bembeyaz papatya kolonileri
(Mart 2025)

Asil ve beyaz; papatyalar...
(Mart 2025)
 
Önümüzde gnays kayalıkların bulunduğu bir sırta doğru yürüdük. Yükseldikçe ardımızda Çıkrıkçı köyü ve daha batıda, doğanın aşındırmasına maruz kalmış; binlerce yıllık hikayelerin saklı olduğu konglomera tepelikler vardı. Pırnar meşeleri yol verdi bizlere; patikalar zeytinlikler içine doğru uzandı. Tepelere doğru seyirtmelerimiz, doğuya; kızılçam ormanlarına doğru savurdu bizi.
 
Karşıda konglomera tepelikleri
(Mart 2025)

Ve arkamızda Çıkrıkçı köyü...
(MYC; Mart 2025)

Bir sırtta rastladığımız gnays kayalar
(Mart 2025)

Pırnar meşeleri arasından geçtik.
(Mart 2025) 
 
Zeytinliklerin kıyısı boyunca epeyce yürüdük. Yol kıyısında öbekler halinde Hipokrates’in hastaları için şifa aradığı nebattan; sarı renkli çivit otları (isatis tinctoria) çıktı karşımıza. Teraslanmış zeytinliklerin yol kıyısından yükselen taş duvarlarının yanından geçtik usulca. Karşımızda doğudan yükselen ışığın seli; gümüşi rengi zeytin ağaçlarıyla kızılçamların yoğun yeşilinin sınır çizgisi, uzaktan seçilmekteydi.
 
Dağa Kaçtım gezginleri, zeytinlikler arasından yürüyor.
(Mart 2025)
 
Arkamızdaki konglomera tepeleri; kimbilir ne hikayeler saklı...
(Mart 2025)

Her yanımız zeytin ağacı...
(Mart 2025)

Tıbbi bitki; çivit otları (
isatis tinctoria)
(Mart 2025)

Bir zeytinliğin tahkimat duvarının yanından geçtik.
(Mart 2025)
 
Kızılçamlara doğru kır evlerinin yanından geçtik. Tarlalar gördük; yeni sürülmüştü. Çok aşağılarda Turgutlu Ovası ve nikel uğruna delik deşik edilmiş Çaldağ görünüyordu uzaktan. Yolun kıyısındaki ahlata aşılanmış bir armut ağacı yeni çiçeklenmişti besbelli; her yanı kar beyazı… Hemen yanında da bir ahlat vardı; o da bembeyaz çiçekler içindeydi. Sık çalılarla kaplı bir zorlu bir patikadan düzgün bir orman yoluna doğru tırmandık. Yolun kıyısındaki hardallar inanılmaz güzellikte ve tazeydiler. Toplamaya doyamadık. Yol düzleminden Çıkrıkçı köyü, arkasındaki konglomera tepeleri ve Turgutlu Ovası rahatlıkla izlenebiliyordu.
 
Çıkrıkçı köyü; uzaklarda kaldı artık. En arkada Çaldağ...
(Mart 2025)

Gezginin yalnızlığı ve Çaldağ...
(Mart 2025)

Ahlata aşılanmış bir armut ağacı; beyazlar içinde...
(Mart 2025)

Ahlat çiçekleri
(Mart 2025)

Dağa Kaçtım gezginleri, akmayan bir çeşme başında...
(Mart 2025)

Çıkrıkçı ve Turgutlu Ovası
(Mart 2025)
 
Gürlevik Deresi’ne doğru…
 
Kızılçam ormanları arasından kıvrıla kıvrıla kuzeye doğru dönen bir yolu takip ederek iyice yükseldik. Vardığımız nokta, Bozdağların güneye doğru uzantıları arasında yer alan bir derin vadi oldu. Gürlevik Deresi, güneydoğudan kuzeybatıya doğru bu vadi boyunca ovadaki Akçapınar köyüne doğru akmaktaydı.
 
Gezgin, bir yol ayrımında; ama yukarı daha yukarı...
(MYC; Mart 2025)
 
İki yanımız kızılçam ormanı...
(Mart 2025)
 
Ormanda yürüyoruz.
(Mart 2025)

Zeytinlikler ve kızılçamlar; dip dibe...
(Mart 2025)

Gürlevik'e doğru; karşı yamaçlar geçen yaz cehennemi yaşamışlar besbelli.
(Mart 2025)

Kıvrım kıvrım yollar; Bozdağların derinliklerine doğru...
(Mart 2025)
 
Dere yatağına doğru kıvrıla kıvrıla inen bir orman yolunu takip ederek alçaldık. Vadiyi çeviren karşı yamaçlar, muhtemelen geçen yaz tamamen yanmış ve çırılçıplak hale gelmişti. Yangından arta kalan döküntüler hala sırtlarda yer yer izlenebiliyordu. Derede yağışların yetersizliği nedeniyle fazla su yoktu, ama yine de kayaların arasından yer yer küçük çavlanlar oluşturarak, ovaya doğru akışını sürdürüyordu Gürlevik… Derenin kıyısında ve kayaların izin verdiği bir yerde yemek molası verdik. Suyun ve kuşların dışında başka bir ses yoktu ortalıkta. Bozdağlardan gelen su ise buz gibiydi. Aslında bu an için yürümüştük sabahtan beri. İşte şimdi o anın içindeydik ve tekrarı asla mümkün değildi.
 
Gürlevik Deresi
(Mart 2025)

Gürlevik Deresi'nde suyun akışı
(Mart 2025)

Dağa Kaçtım gezginleri, Gürlevik Deresi'nde...
(Mart 2025)

Gürlevik Deresi'nin çavlanlarına bir örnek
(MYC; Mart 2025)
 
Gürlevik Deresi'nde...
(Mart 2025)
 
Gürlevik’ten Akçapınar’a
 
Yemek molası sonrasında dere yatağından ayrılarak batıya doğru ilerleyen bir toprak yolu takip ederek yeniden yürümeye başladık. Gürlevik Deresi neredeyse Akçapınar köyünün girişine dek hemen solumuzdaki derin yatağından usul usul akarak bize eşlik etti. Kıyı boyunca dereden beslenen yemyeşil çayırlar, suyun dibinde hayat bulmuş hayıt çalıları ve anemon kolonileri vardı. Yolun sağında ise, bir duvar gibi yükselen dev kayalıklar içinde birkaç mağara oyuğu seçiliyordu. Bir süre sonra Akçapınar köyünün ilk evleri göründü.
 
Gürlevik Vadisi'nde kedi otları
(Mart 2025)

Akyıldızlar
(Mart 2025)

Akçapınar'a doğru yosun tutmuş akasya gövdeleri önündeyiz.
(Mart 2025)

Beyaz-lila karşımı bir renkte anemon
(Mart 2025)

Akçapınar yolunda Gürlevik dere yatağındayız.
(Mart 2025)
 
Gürlevik akıyor; Akçapınar'a doğru...
(Mart 2025)
 
Akçapınar köyü, Çıkrıkçı'ya göre oldukça ufak bir köy ve tam İzmir-Ankara asfaltı üzerinde yer alıyor. Kıyısından ve köyün içine tam olarak girmeden, dönüş yolunda Çıkrıkçı'ya yöneldik. Köy içinde Gürlevik Deresi’ni derme çatma bir demir köprüden yeniden geçtik. Bir süre Ankara asfaltının kıyısından devam eden yürüyüşümüz bağlar arasındaki bir toprak yoldan yeniden dağa ve Çıkrıkçı'ya yöneldi. Köye vardığımızda Karacaali Deresi'nin içinden geçerek köye girdik. Saat 16.30'da İzmir'e hareket ettik. Gün içinde zaman zaman rüzgârlı bir havada yürüsek de sıcaklık yürümek için ideal ve en yüksek 16 derece civarındaydı.
 
Gürlevik dere yatağından çıkarken; karşımızda kireç taşı kayalıklar
(Mart 2025)
 
Tepelere çiçeklerin ardından bakmak...
(Mart 2025)

Gürlevik Vadisi'nde pastoral çayırlar
(Mart 2025)
 
Mor anemonlar
(Mart 2025)

Gürlevik Vadisi
(Mart 2025)
 
Akçapınar göründü.
(Mart 2025)
 
Akçapınar köyüne girerken...
(Mart 2025)
 
Sonuç olarak güzel bir gün geçirdik, ama İzmir'e döndüğümüzde; yine berbat bir trafiğin içinde bulduk kendimizi. Bornova'dan Karşıyaka'ya, bu keşmekeşin içinden sağ salim çıkarak 1,5 saatte ulaşabildik ancak. Bütün pozitif enerjimizi ne yazık ki tüketmişti bu trafik...
 
Akçapınar'da Gürlevik Deresi'ni bu demir köprü üzerinden aştık.
(MYC; Mart 2025)
 
Akçapınar'dan Çıkrıkçı'ya...
(Mart 2025)
 
Akçapınar yakınlarında; yol kıyısında kirazlar çiçekteydi.
(Mart 2025)

Çıkrıkçı'ya bir kızılçam ormanından geçerek ulaştık.
(Mart 2025)
 
Çıkrıkçı'ya girerken...
(Mart 2025)
 
Dipnotlar:
(1)   Fotoğraflar, belirtilenler dışında gezi sırasında İ. Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
 
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder