YENİKÖY’DE;
BALABAN GÖLETİ ÇEVRESİNDE DOLAŞTIK.
30 Ocak 2025
İbrahim Fidanoğlu
Sabah vakti Yeniköy’de…
Bugün Menderes’in
Kuyucak köyünün eski yerleşiminden gelen 5 aile tarafından kurulan (1)
Yeniköy’den hareket ederek, köyün kuzeybatısındaki yemyeşil bir dünyada Balaban
Göleti çevresinde yürüdük. Sabahleyin 9 civarında Bornova’dan Menderes’e
doğru hareket ettik. Menderes-Gümüldür-Ahmetbeyli yolundan Yeniköy ve
Ürkmez yönüne döndük. Bir zamanlar ülkenin gözbebeği kuruluşlarından
olan Etibank’ın sahipliğindeki perlit işletmelerinin özelleştirme kapsamında
yeniden ayağa kaldırılması sonrasında, yeni sahipleri tarafından işletilen Pomza
Export Madencilik Sanayii ve Tic. A.Ş. Yeniköy Perlit Tesisleri’nin (2)
önünden geçtik. Özelleştirme öncesi buralar uzun süre viranelik halinde kaldı.
Lojmanlar ve diğer tesisler neredeyse yıkıntıya dönmüştü. Sonra toparlandı
anlaşılan. Tesis, şimdi harıl harıl çalışıyordu. Fabrika alanının hemen
yakınlarında ise, atış poligonları vardı. Yeniköy civarında yürürken çok
uzaklardan duyduğumuz atış sesleri hiç eksilmedi.
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(MYC; Şubat 2025)
Saat 10 gibi Yeniköy’e
girdik. Arabayı caminin yanındaki bir otoparka bıraktık. Hemen yürüme niyetiyle
kuzeye doğru açılan bir sokağın başına ilerledik. Sokağın girişinde bizi iki
köpek karşıladı. Bunlardan birinin başını okşayıp biraz ilgi gösterince, o
köpek hemen peşimize takıldı. Ama ne takılış; bütün güzergahı gün boyu birlikte
gezdik. Üzerine başka yol arkadaşları; başka köpekler daha geldi. Evlerin ve
bahçelerin yanından geçerken hırçın köpeklerin saldırısına göğüs gerdi; ısırdı,
ısırıldı; ortalık bağırış çağrış içinde “köpeklerin günü”ne döndü. Biz
de ona Can dedik; yemeğimizi ve sevgimizi paylaştık. Günü birlikte
geçirdik sonuç olarak.
(MYC; Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Yeniköy’den
Balaban Göleti’ne doğru…
Köyün kuzeybatı
çıkışındaki Alaca Tepesi’ne doğru peşimize takılan iki köpek ile
birlikte yürümeye başladık. Kahverengi köpek kısa süre sonra yanımızdan
ayrılarak yeniden yolun başına doğru gitti. Ama kırçıllı ve boz renkli diğeri,
bizimle yürümeye devam etti. Köyün sokakları arasından ilerlerken, avlulardaki
köpekler canhıraş havlamalarıyla bizim köpeğin geçişinden mutlu olmadıklarını
belli ettiler. Ama esas kapışma köyün çıkışından başlayıp Alaca Tepe’ye
doğru ilerleyen toprak yolun bir kavşakla nihayetlendiği yerde oldu. Köyün
çıkışında sağda solda çok sayıda kır evleri vardı. Bunlardan geniş avlulu bir
tanesinin önünden geçerken, avludan fırlayan bir siyah köpek ansızın bizim Can’a
dalıverdi. Ne olduğunu anlayamadık bile. Zavallı hayvancığın sağ kalçasına
dişlerini geçirdi; bizimki de ona yanıt verince, tam bir it dalaşına döndü
kavga. Neyse ki kısa sürede iki köpeğin dövüşü sona erdi ve siyah köpek
bizimkinin karşı saldırısı karşısında geri çekilerek geldiği yere döndü.
(Şubat 2025)
(MYC; Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Alaca Tepe’yi solumuzda
bırakarak, neredeyse bütün gün çevresinde dolaşacağımız Kızıl Geriş Tepesi’ne
doğru yöneldik. Kızıl Geriş Tepesi’nin her yanı tamamen kızılçamlarla
kaplıydı. Uzun süre önce batı, daha sonra da kuzey yönünde; tepenin etekleri
boyunca kıvrılan bir toprak yolda ilerledik. Zaman zaman yanımızdan ayrılarak
meraklı meraklı kızılçamların arasında gözden kaybolan Can adını
verdiğimiz yol arkadaşımız, sonra birden ağaçların arasından bizim nerede
olduğumuza bakarak hemen soluğu yanımızda alıyordu. Yine her zamanki gibi
ormanın içindeki kızılçamların arasına atılmış öbekler halinde inşaat ve
mobilya pislikleriyle karşılaştık. Bu güzelim doğaya karşı bu acımasız
davranışta bulunanları nasıl anacağımıza karar veremeden yürümeye devam ettik.
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Bu şekilde
ıssız ormanın içinde ilerlerken bir çoban çeşmesinin yanına kadar geldik. Çeşmenin
basit oluğundan su şırıl şırıl akıyordu. Bir süre orada eğlendik; sonra yeniden
yürümeye başladık. Biraz ilerleyince, Balaban Göleti’nin ormanın
derinliklerine doğru nüfuz eden ilk girintisi göründü. Daha önceden karşı
kıyıya doğru devam ettiğini düşündüğümüz toprak yolun bir kısmı sular altında
kalarak işlevini yitirmişti.
(MYC; Şubat 2025)
(MYC; Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Balaban
Göleti’nde…
Göletin batı
kıyısı boyunca ilerledikçe, yeşile boyanmış suyun üstüne yansıyan ve ormanın
aksiyle zenginleşmiş muhteşem manzara iyice ortaya çıktı. Göl yapaydı aslında,
ama gerçekten huzur dolu bir ortam yaratılmıştı tüm canlılar için… Batı
yönünden gelen Balaban Deresi’nin önü doğu yönünde bir bentle kesilerek,
bu bendin arkasında oldukça büyük bir göl havzası oluşturulmuştu. Gölet, hem şehre
hem de tarımsal alanlara su sağlamak amacıyla inşa edilmiş olmalıydı. Hafta
sonları gölün çevresini piknikçilerin doldurduğuna dair her yerde alametler
vardı.
Her yerde peşimiz sıra...
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(MYC; Şubat 2025)
Bu sırada Menderes
Belediyesi’nin bir kamyonetiyle çevreye atılmış her türlü pisliği ve atık
malzemeyi toplamakta olan belediye işçileriyle karşılaştık. Ormanın içindeki
inşaat artıklarından bahsettik onlara; sürekli çevreden bu tür atık malzemeleri
topladıklarını anlattılar ve onlar da bizim gibi “büyük insanlık”tan
yakındılar. Bir süre sohbet ettikten sonra yanlarından ayrıldık. Biraz ileride
kıyıda bir aile piknik yapıyordu. Ağaçların arasından küçük bir köpek daha
takıldı peşimize. Önce piknikçilerin köpeği sandık; ancak onların
kayıtsızlığına bakınca, çevreden bir yerlerden dolaşarak buralara geldiğini
anladık. O da başladı peşimizden gelmeye. Yeni gelen, eskisiyle kısa sürede
dost oldu ve birlikte peşimiz sıra yürümeye başladılar.
(MYC; Şubat 2025)
(MYC; Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Gölün karşı
kıyısında derme çatma bir iki kulübe vardı. Yürüdüğümüz toprak yol Kızıl
Geriş Tepesi’nin kuzey etekleri boyunca dolaşarak, çok ilerilerde yeniden
gölün doğu kıyısında Yeniköy’e giden bozuk asfaltla birleşiyordu. Bu
rotayı izlersek yolu oldukça uzatacak ve gereksiz yere zaman kaybedecektik.
(Şubat 2025)
Setin üstünden dökülen sular, önündeki bir havuzu dolduruyor. Oradan da kanalla gölete doğru akıyor.
(Şubat 2025)
(MYC; Şubat 2025)
Göletin batı
ucuna yaklaşırken, derenin önüne yapılan bir setle karşılaştık ve setin
önündeki havuzun kıyı duvarları üzerinden yürüyerek karşıya geçtik. Su oldukça
boldu ve setin üstünden havuza doğru dökülüyor, oradan da kanallar aracılığıyla
göle ulaşıyordu. Gölün su seviyesi de son yağmurlarla oldukça yükselmiş ve
yatağını iyice doldurmuştu.
(MYC; Şubat 2025)
(MYC; Şubat 2025)
Karşı kıyıya
ulaştığımızda yürüyebileceğimiz bir toprak yol yoktu artık. Bu nedenle daha
önceden yürüyüş gruplarının geçtiği patikalardan birini bularak, gölün zaman
zaman içerilere nüfuz etmesi nedeniyle geçişe izin vermeyen küçük girintili
kıyısından sırta doğru çıkarak uzaklaştık. Çalılar arasından ilerleyerek,
neredeyse kuzey kıyısının tam ortalarında bir yere geldik. Burada gölün bütün
güzelliğini uzaktan seyredebileceğimiz çalıların fazla sık olmadığı bir açık
alan vardı. Burası yemek molası için oldukça uygun bir yerdi.
(MYC; Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Köpekler de
sağa sola dağıldılar. Can biraz sonra geldi; tam gölün karşısına kuruldu.
Bizden daha çok vurgundu sanki manzaraya. Yemek molası sırasında elbette onlar
da aldı nasibini. Ama seçiciydiler. Her verdiğimizi yemediler. Mola sonrası yeniden
çalılar arasından ilerleyen patikayı takip ederek göletin bendine doğru
yürüdük.
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Göletteki su,
bendin kuzeyinde yer alan savaktan taşıp dere yatağına doğru akıyordu usul
usul. Bu bile göl seviyesinin doygunluk noktasına ulaştığının işaretiydi.
Savağın yanından biraz zorlu ve dik bir bayırdan Balaban Deresi’nin
bendin öbür tarafına doğru aktığı düzlüğe indik. Burada bazı hayvan damları ve
kulübeler vardı. Yanımızdaki köpekleri gören bu havalinin diğer köpekleri, hep
bir ağızdan bağırıp çağırmaya başladılar. Bu kakafoni içinde Fındık
ismini verdiğimiz bir küçük köpek daha katıldı bizim kafileye. Balaban
Deresi’nin üzerinden bir köprüyü aşarak geçtik asfalta doğru. Dere, Yeniköy
yönünde usul usul akıyordu.
Balaban Göleti'nin bendinin ötesinde akmaya devam eden Balaban Deresi
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Yeniden
Yeniköy’e doğru…
Artık Balaban
Göleti’nden ayrılmış, Kızıl Geriş Tepesi’nin güney etekleri boyunca
yürümeye başlamıştık. Yeniköy’e giden asfalt yoldan yürümemek için,
dağın etekleri boyunca bir sırta doğru tırmandık. Yolun hemen üst düzleminde ve
ona paralel ilerleyen bir su yolu vardı. Bir süre onun kıyısı boyunca yürüdük.
Ancak belli bir yerde önümüz orman sınırını belirleyen bir çitle kesildi.
Aşağıda ve yol kıyısı boyunca geniş avluları ile dikkat çeken kır evleri ve
bahçelerinde yine çok sayıda köpek vardı. Bunlara asfalt yoldan sırta doğru çıkan
başka köpekler de katıldı; başladı mı yine bir bağırış çağırış…
(MYC; Şubat 2025)
(MYC; Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Bizle beraber
yürümekte olan üç köpek, daha yukarılara doğru kaçıştılar. Biz de aşağıdan
gelen diğer köpekleri yanımızdan uzaklaştırmaya çalıştık bu arada. Epey bir
süre bu mücadelemiz sürdü. Yeniköy’ün köpeklerinden bir türlü
kurtulamıyorduk. Vay ki ne vay…
(MYC; Şubat 2025)
(MYC; Şubat 2025)
Kızılçamların
arasında kendimizi kaybetmeye çalışarak, bir süre bu şekilde ilerledik. Köpek
sesleri bizden uzaklaştı ve biz de selameti bir patikaya takip ederek, Yeniköy’e
doğru yönelen asfalt yola inmekte bulduk. Çünkü biraz ileride ve önümüze denk
gelen bir yönde bir sürünün çan sesleri geliyordu. Orada da köpek vardı
muhtemelen.
(MYC; Şubat 2025)
İndiğimiz
asfalt yol tatlı bir meyille bir sırta doğru ilerliyordu. Korkumuz sabahleyin
bir kavşakta bizim köpeğe saldıran siyah köpeğin evinin yakınlarına düşmekti.
Tam sırtın en yüksek yerine ulaştığımızda, beş köpekle karşılaştık. Hepsi
birden başladı havlamaya. Yavruydular daha ama havlamalarıyla başka köpekleri
davet ediyorlardı sanki yanlarına. Bütün korkumuz yanımızdaki köpeklerdi. Hızlı
bir şekilde yürüyerek bu vartayı da atlattık.
(MYC; Şubat 2025)
(MYC; Şubat 2025)
Köpeklerin günü...
(Şubat 2025)
Köyün
dışındaki ilk evler başlamış ve köye oldukça yaklaşmıştık. En sessiz sokakları
seçerek köyün merkezine doğru sızdık. Ama ne mümkün; kokularından geldiğimizi
anlıyorlardı. Neyse ki kafileye sonradan katılan iki küçük köpek köyün
girişinde bizden ayrılmışlardı. Geriye döndüler; yeniden geldikleri ormana
doğru…
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Biz yoldaşımız
Can ile yine baş başa kalmıştık. Bahçelerden gelen havlama sesleri
arasında Yeniköy-Ürkmez asfaltına çıktık nihayet. Köpek yorgun, biz
yorgun; kendimizi bir bakkala dar attık. Köpeğe iki somun alıp yedirdik. Bu
arada mahallenin başka köpekleri de geldi yanımıza. Onlar da aldı nasiplerini. Hepsi
çok açtı hayvancıkların.
(Şubat 2025)
Ama artık
bizim gitme zamanımız gelmişti; otoparka doğru yürürken sadık dost Can
da geldi peşimizden. Arabalara bindik; etrafında şöyle bir dolaştı hayvancık.
İçli içli baktı. Araba hareket etti; o da arkasından… Bu kadar kısa zamanda
arkadaş olmuştuk Can’la. Bir süre takip etti, biz hızlandık, o kaldı
gerilerde. Bir günlük dostluk yaşamıştık Yeniköy ormanlarında; Balaban
Göleti’nin çevresinde dolanırken. Ne mutlu bize, ne mutlu yürüyenlere…
Dipnotlar:
(3)
Fotoğraflar,
belirtilenler dışında gezi sırasında İ.
Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC