10 Ocak 2024 Çarşamba

BAYINDIR’DA; ZEYTİNLİKLER ARASINDA…

DEREKÖY’DEN KIZILOBA’YA
 
4 Ocak 2024
İbrahim Fidanoğlu
Giriş 
 
Bayındır, İzmir’in güneyinde dağda ve ovada verimli toprakları, nispeten korunmuş mimari dokusu ve dağların koynuna sokulmuş saklı köyleriyle her zaman öne çıkan şirin ve derinlikli bir kasabadır. Ilıcaları ile tanınmış Dereköy-Ergenli, Kızıloba ve karşısındaki dağda konumlanmış Sarıyurt çevresinde daha önceki yıllar birkaç kez dolaşmıştık(1). Bugün de yılın ilk yürüyüşü olarak ılıcaların bulunduğu Dereköy’den kuzeyindeki bir sırta vurarak bazen kızılçamların, bazen yoğun zeytinliklerin arasından geçerek Ilıca Vadisi’nin batı yakasına konumlanmış Kızıloba köyüne doğru yürüdük. Hava sıcaklığı 18-19 derece civarında idi ve yine bahardan kalma bir günde gerçekleştirdik yürüyüşümüzü. Yaklaşık 13 km.lik mesafeyi 4,5 saatte yürüdük. Dereköy’den Kızıloba’ya dek yaklaşık 640 metre yükseklik kazandık. Bizim yaşımızdaki yürüyüş ekibi için oldukça iyi bir performanstı doğrusu. Rotamız, iki köy arasında güneyden kuzeye doğru çizilmiş bir “ring” seferi gibiydi. Kızıloba’da yaklaşık 14 gibi öğle yemeğimizi köy kahvesinde çaylar eşliğinde yedikten sonra, hemen yeniden yola koyularak yürüyüşümüzü 17 civarında başladığımız yerde; Dereköy’ün Hisarlık yönündeki girişinde sonlandırdık. Günün kapanışı ise, Bayındır’ın Çerkez köyü Arıkbaşı’nda; çaylar eşliğinde haluj (bir tür çiğ börek) adı verilen Çerkez böreklerini tadarak sonlandı.
 
Dereköy
(Ocak 2024)

Kızıloba
(Ocak 2024)

Dereköy'den Kızıloba'ya; göz alabildiğine zeytinlikler ve mükemmel zeytin sekileri
(Ocak 2024)


Dereköy’den Kızıloba’ya…
 
Sabah 9.30’da Bornova yolcumuzu aldıktan sonra, Kemalpaşa’nın Ovacık Yaylası’na doğru yöneldik. Sabah ayazı vardı ortalıkta ve gök griydi. Kemalpaşa’dan bize katılacaklar ile Bağyurdu (19.yy.daki Parsa) üzerindeki yaklaşık 850 metre yükseklikteki Ovacık Yaylası’nda bulunan Halil’in kahvehanesinde buluşacaktık. Ovacık Yaylası’na ulaştığımızda saat 10.30 civarındaydı. Ekip tamamlandıktan ve yayla ürünü ceviz ve kestane alışverişleri gerçekleştirildikten sonra, sabah çaylarını Halil’in kahvehanesinde içtik.
 
Ovacık Yaylası; Halil'in kahvehanesi...
(Eylül 2019)
 
Ovacık kır lokantasının eski hali; sıcak yaz günlerinde yaylada bir konfor alanı...
(Eylül 2019)
 
Ovacık Yaylası; Halil'in kahvehanesi
(Eylül 2019)
 
Asırlık çınarların altındaki kır lokantası, işi büyütüp koskocaman bir bina inşaatına başlamıştı. İnşaat sıva aşamasındaydı. Daha önceleri küçük bir kulübe şeklinde ve daha çok çınarlar altındaki havuzun kıyısında; açık alanda hizmet veren lokanta, mekânı betona boğarak aklınca iş yapmıştı. Hem alan daralmış, hem de çınarların altındaki; yazın püfür püfür yayla havasıyla dolup taşan konfor alanı boğulup kalmıştı binaların arasında. Yazık dedik ve Hisarlık üzerinden Dereköy’e doğru gitmek üzere, Ovacık Yaylası’ndan ayrıldık.
 
Hisarlık köyü
(Mayıs 2010)
 
Dereköy'ün girişi
(Ocak 2024)
 
Dalları sokağa sarkan turunçlu-portakallı ev; Dereköy girişi
(Ocak 2024)
 
Hisarlık’ta kış mevsiminin sessizliği vardı. Köyün çeşme başındaki kahvehanesinde bile kapı önünde oturan birkaç köylüden başka kimsecikler yoktu ortalıkta. Virajlı yoldan kıvrıla kıvrıla inerek 11.30 gibi Dereköy’ün girişine ulaştık. Arabaları bıraktığımız yer, köyün Hisarlık yönünden girişinde bulunan caminin hemen karşısında; çınarların altındaki düzlüktü. Sokağa doğru sarkan turunç ağacının her yana saçılmış meyveleri nedense toplanmamıştı.
 
Ilıca Vadisi; önde Dereköy, arkada Ergenli...
(Ocak 2024)

Dereköy Ilıcaları
(Mayıs 2010)
 
Ilıca ya da Ergenli Deresi
(Mayıs 2010)
 
Dereköy ve köye adını veren dereyi atlayarak ulaşılan yakınındaki Ergenli köyü, Bizans döneminden kaldığı söylenen ılıcalara isimlerini birlikte vermişler. Bayındır Ilıcaları olarak da anılan kaplıcalar, Kızıloba ve Sarıyurt köylerinin yamaçlarında bulunduğu Ilıca Vadisi’nin ovaya kavuştuğu hat boyunca uzanan bir fayın izin verdiği sıcak su çıkışından besleniyor olmalı. Her iki köyün sınırını oluşturan dere yatağının Ergenli tarafında kalan ılıca; Ergenli Ilıcası, Dereköy tarafında yer alan ise Dereköy Ilıcası olarak anılıyor.
 
Ovacık Yaylası'nda Paşa Çeşmesi
(Ocak 2010)
 
Ovacık-Hisarlık-Dereköy yolu
(Ocak 2010)

Ovacık Paşa Çeşmesi
(Ocak 2010)

İlkçağ’da tarihi Kral Yolu üzerinde bulunan Dereköy, bugün iki farklı sırtta konumlanmış; yükseklerdeki Hisarlık ve Kızıloba ile Ergenli arasında bir geçiş rotası üzerinde yer alıyor. Başlangıcı Dereköy olan; hem Hisarlık, hem de Kızıloba yolu, sonunda Ovacık Yaylası’na oradan da Kemalpaşa ovasına dek ulaşıyor. Bu geçişlerin bugünkü konforlu haline ulaşmasında, elbette Cumhuriyetin erken dönemlerinde bir seferberlik anlayışı içinde sürdürülmüş olan bayındırlık faaliyetlerinin büyük rolü bulunmakta. Genç Cumhuriyet’in ilk İzmir valilerinden Kazım Dirik zamanında açılan her iki geçişin de Ovacık Yaylası’ndaki suyu gürül gürül akan Paşa Çeşmesi ile temsil edilmesi, en azından bu hatıraya saygıyı hak ediyor.
 
 
Dereköy'den Kızıloba'ya; ilk çıkış...
(Ocak 2024)
 
Gezginler, henüz yolun en başında...
(Ocak 2024)
 
Dereköy'den zeytinliklere doğru yürürken, suyu akmayan bir çeşmenin yanından geçtik.
(Ocak 2024)

Dereköy’ün girişindeki şimdi metruk haldeki çınarlı kahvenin hemen yanındaki sokaktan yukarıya doğru yürüdük. Sırta doğru ilerleyen yol, kimi yıkık dökük; yerel malzemeyle yapılmış eski köy evlerinin arasından ilerleyerek bir zeytinliğin dibinde sonlandı. Sokağa açılan kuytu köşelere sinmiş birkaç sepetli motor, bir traktör, bahçelerde narenciye ağaçları, bir akmayan çeşme ve sağımızdaki sırtta yıkıntılar arasında sessizliğe gömülmüş birkaç köy evinin kalıntıları dikkat çekmekteydi.
 
Dereköy'den Kızıloba'ya doğru; Dereköy'den çıkış...
(MYC; Ocak 2024)
 
Tırmandığımız zeytinlikliklere doğru yürürken sağmızdaki yamaçta yıkıntılar halinde iki eski Dereköy evi vardı.
(Ocak 2024)
 
Zeytinliklerle kaplı yamaca tırmanırken...
(Ocak 2024)
 
Zeytinlikler arasından tırmandığımız yamaçta yükseldikçe Dereköy'ün evleri ortaya çıktı.
(Ocak 2024)
 
Bundan sonra kuzeybatı yönünde zeytin ağaçlarının arasından sırta doğru tırmanmaya başladık. Tırmandığımız sırtta yer alan tüm zeytin ağaçlarının diplerinde emek ürünü; yerel kayrak taşlarla yapılmış muhteşem sekiler vardı. Uzaktan o kadar güzel görünüyorlardı ki; üst üste basamaklar halindeydiler sanki. Sırtta yükseldikçe, altımızdaki Dereköy’ün kırmızı renkli çatılarıyla belirginleşen köy evleri iyice ortaya çıktı. Güneydoğu yönünde tepelerin arasında kendini saklamış Ergenli’yi göğe yükselen dumanlarından hissediyorduk. Bir süre sonra zeytin sekileri arasından batıya doğru yönelen bir toprak yola ulaştık. Anlaşılan bir süre bu yolu takip edecektik.
 
Zeytin sekileri başladı.
(Ocak 2024)
 
Zeytin sekilerinin mimarisi
(Ocak 2024)
 
Dağa Kaçtım gezginleri, zeytin sekileri arasında...
(A. Çini; Ocak 2024)
 
Yolda sağımızdaki sırtta birbirinin üzerinde kayıyormuş hissini veren kahverengi-sarımsı renkte kayrak taş plakaları oldukça ilginçti. Sağımız solumuz; bütün sırtlar en yukarıdaki tepelere dek zeytinliklerle kaplıydı. Bir yandan da yamaçlarda insan eliyle yapılmış mükemmel sekilerin resmigeçidi vardı sanki. Burası bir zeytin dünyasıydı tamamen. Yol boyunca zeytinliklerinde çalışan köylülerle karşılaştık sürekli. Herkes ölmez ağacının bu bereketine ulaşma çabasındaydı besbelli.
 
Kızıloba'ya doğru giden toprak yola ulaştık.
(Ocak 2024)

Birbirinin üzerinde kaymış hissini veren kayaç tabakaları
(Ocak 2024)
 
Ilıca vadisindeki köylerden; Dereköy ve Ergenli...
(Ocak 2024)
 
Bir süre sonra yol kıvrılarak kuzeydoğuya doğru yöneldi. Belli ki Ilıca Vadisi’nin yukarılarına doğru ilerliyorduk. Yönümüzü Ilıca Vadisi’ne doğru çevirmiştik. Ergenli yönünde arka arkaya sıralanmış dağ sıralarının arkasında, sisler altında bir deniz hissini veren Küçük Menderes ovası izlenebiliyordu. Ergenli köyü, Ilıca Vadisi’nin güneydeki ağzında iyice belirgin durumdaydı. Sağ altımızda Ilıca Vadisi’ndeki Ergenli Barajı’nın inşaat alanı, Sarıyurt’a yönelen dağ yolu ve yamaçlarda; her yerde zeytinlikler vardı.
 
Dağa Kaçtım gezginleri, Kızıloba yolunda bir sekinin üzerinde...
(İzzet Berktaş; Ocak 2024)
 
Ilıca Vadisi ve Ergenli Barajı inşaatı
(Ocak 2024)
 
Kızılçamlar arasında; yürüyoruz.
(Ocak 2024)
 
Ağaç çilekleri çiçekte...
(Ocak 2024)
 
Dağa Kaçtım gezginleri, ağaç çileklerinin çiçeklerini fotoğraflama telaşındalar.
(Ocak 2024)
 
Bir süre sonra çevresi kızılçamlar, sandal ağaçları, ağaç çilekleri, yer yer zeytin ağaçlarıyla kaplı bir orman yolundan yürümeye başladık. Ağaç çileklerinin çiçekleri salkım salkım saçılmıştı dallara. Meyveleri de henüz geçmemişti çoğunda. Birkaç hafta önce Foça-Yeniköy sırtlarında rastladıklarımız kadar yoğun olmasa da, burada da ağaç çileklerinin tadına bakmak kısmet oldu yeniden.
 
Gezginler, Dereköy-Kızıloba yolunda ağaç çileği  tadımı sırasında...
(Ocak 2024)
 
Kızıla çalan renkteki gövdeleri ve kırmızı küçük meyveleriyle dikkat çeken sandal ağaçları
(Ocak 2024)

Bazen gök kararsa da, kızılçamlar içinden süzüldük geçtik.
(Ocak 2024)
 
Yürüdüğümüz sırt yemyeşildi. Kızılçamlar ve makiliklerin arasından kaybolup gittik derinlere doğru. Zaman zaman kararan göğün ardından güneş çıkardı başını. Ama gün boyu yağmur, Kızıloba’dan çıkarken üzerimize damlayan birkaç damladan ibaret kaldı. Ufka doğru arkada bıraktığımız Küçük Menderes ovası, ormanın izin verdiği ölçüde bir görünüp bir kayboluyordu.
 
Kızılçam ormanında...
(Ocak 2024)
 
Dağların ardında Küçük Menderes...
(Ocak 2024)
 
Dağa Kaçtım gezginleri, Kızıloba yolunda...
(Ocak 2024)
 
Sağda Ilıca Vadisi, Ergenli köyü ve arkada sisler içinde Küçük Menderes ovası
(Ocak 2024)
 
Zeytinlikleri birbirinden ayıran ve bayır aşağıya doğru kayrak taşlardan oluşturulmuş güzelim bahçe duvarları vardı. Taşın kahverengisi, zeytinin ve toprağın rengine ne kadar uymuştu. Yeşil ve kahverengi… Zeytinliklerin içindeki seki mimarisi, neredeyse Kızıloba’ya dek devam etti. Döne döne ilerlediğimiz orman yolunda bir süre sonra kızılçamların arasından Kızıloba’nın evleri göründü uzaktan. Hala yüksekteydik, ama artık köye iyice yaklaşmıştık. Bir süre sonra köyün güney yönündeki girişinde yer alan mezarlığına ulaştık.
 
Kızıloba yakınlarında...
(Ocak 2024)
 
Ağaç çileklerinin göz alıcı çiçekleri; yeniden...
(Ocak 2024)
 
Gezginler Kızıloba'ya yaklaşıyor.
(Ocak 2024)
 
Zeytinliklerin kayrak taşlarla örülmüş şirin duvarları uzanıyordu, yamaçlardan aşağıya...
(Ocak 2024)
 
Kızıloba ile ilgili olarak Tireli araştırmacı yazar; rahmetli A. Munis Armağan; Bayındır Belediyesi’nin kültür yayınları arasında çıkan Tarihin Gizemli Kenti Bayındır isimli kitabında şu bilgileri aktarıyor:
 
Malanda Yaylası’nın (bugünkü Alankıyı düzlemi-İF) eteklerinde Manastır ile birlikte bir Rum yerleşimi olan Kızılkilise, 1530 yılı Defter-i Hakani kaydında Kızıl adıyla görünmektedir. Daha sonra Kızıloba adını alan yerleşim, konumunun önemini yansıtan Gâvur Damları ile Latin kolonistlere ev sahipliği yaparak ticari yol ağının üzerinde yer aldığını göstermektedir. Araplı grubundan Işık Dede, Nur Dede ve Fatma Pınarı’nın yanı sıra, Olucak Yaylası, Sülmen Çeşmesi, Yanık Dağı, Kocabaş, Kılboz, Murtak, Ercek, Yelcikayası, Yürümler, Sekilik, Ömer Dere, Ulucak, Kırkpınar Yaylası, Arslan Kavak, Börtlengeç, Gelin Mezarlığı gibi üzerinde durulması gereken semtleriyle zenginleşmektedir.(2)
 
Kızılçamlar arasından Kızıloba göründü.
(Ocak 2024)
 
Bir yamaçtan Ilıca Vadisi'ne doğru bakıyordu Kızıloba...
(Ocak 2024)
  
Kızıloba'ya girerken...
(Ocak 2024)
 
Kızıloba köyünün Dereköy yönünden girişinde yer alan köyün mezarlığı; tatlı bir meyille Ilıca Vadisi'ne doğru alçalıyor zemin.
(Ocak 2024)
 
Kızıloba mezarlığının girişindeki bir ağacın gövdesindeki bu kovuk ilginç geldi bize.
(Ocak 2024)
 
Kızıloba, oldukça eski ve büyük bir köy… Bu durum, zaten tepeden inerken köyün genel görünüşünden ve sokak aralarındaki rastladığımız yorgun ve metruk köy evleriyle onların kırık dökük koca kapılarından anlaşılıyor. Köyde edindiğimiz bilgiye göre 900 civarı insan yaşıyor. Merkezde; köyün camisinin yakınlarında bir faal zeytinyağı fabrikası harıl harıl çalışmakta… İşlenen zeytinyağının mis gibi kokusu sokaktan geçen herkesi ele geçiriveriyor hemen. Köyün daha önceki yürüyüşlerde de uğradığımız kahvehanelerinden biri, zeytinyağı fabrikasının tam karşısına denk düşen merdivenli bir sekide yer alıyor. Öğle yemeği için biçilmiş kaftan bizim için burası. Hemen konuşlanıyoruz kahvenin avlusu diyebileceğimiz merdivenlerin kıyısına.
 
Kızıloba sokaklarının yorgun evleri arasında yürüyoruz.
(Ocak 2024)
 
Kırık dökük koca kapıların önünden geçtik. Kilitliydi kapılar.
(Ocak 2024)
 
Kızıloba köyü meydanı
(Ocak 2024)
 
Meydana bakan zeytinyağı fabrikası karşıda...
(Ocak 2024)
  
Yaklaşık yarım saatlik yemek ve dinlenme molası sonrası kahvehanede tanıştığımız Kızılobalı Nezihi Bey, uğradığımız birçok köyde olduğu gibi bizlere çay paralarını ödetmiyor. Bir geçiş yolu olan merdivenlerden inen çıkan köylülerle selamlaşıp kısa sohbetler yapıyoruz bu arada. Nezihi Bey ve güler yüzlü genç kahveci ile vedalaşıp yeniden koyuluyoruz dönüş yoluna.
 
 Bizlere çay paralarını dahi verdirmeyen Kızılobalı Nezihi Bey ile birlikte bir Kızıloba hatırası....
(İzzet Berktaş; Ocak 2024)

Kızıloba'ya veda ederken...
(Ocak 2024)

Köşesi yumuşatılmış bu evin kıyısından aşağı doğru bıraktık kendimizi.
(Ocak 2024)

Dönüş yolunda; bu da koca kapılara veda olsun.
(Ocak 2024)

Zeytinlikler arasında; Kızıloba'dan çıkarken...
(İzzet Berktaş; Ocak 2024)

Köyün içinden güneydoğuya doğru ilerlediğimiz bir sokağı takip ederek, her iki yanında bahçe duvarlarıyla çevrilmiş zeytinliklerin arasındaki bir yoldan aşağıya doğru indik. Köyün bir sokağın köşesine denk gelen evlerinden birinde, duvarın gelen geçen hayvanların çarpmaması için nasıl yumuşatılmış olduğuna tanıklık ettik. Bir süre sonra yeniden güneye doğru dönerek, yine zeytinlikler arasından ilerleyen bir patikaya ulaştık. Bu yol bizi altımızdaki Ovacık-Kızıloba-Dereköy asfaltına paralel şekilde ilerleyen bir üst düzlemden bir sel yatağına doğru taşıdı.
 
Dönüş yolunda; yine zeytinlikler arasında...
(Ocak 2024)

Ardımızda Kızıloba...
(İzzet Berktaş; Ocak 2024)

Bazen güneş vurdu üstümüze; aydınlattı yolumuzu.
(İzzet Berktaş; Ocak 2024)

Bazen indik, bazen tırmandık; ama hep zeytinlikler arasından...
(İzzet Berktaş; Ocak 2024)

Karşımızdaki yamaçta Sarıyurt, arkamızda zeytinliklerin ardında bıraktığımız Kızıloba; bir süre onların gölgesi vurdu yolumuza. Dağ taş zeytinliklerle kaplıydı. Bu her ne kadar bildiğimiz bir gerçek olsa da, bitmez tükenmez bu bereket dünyasının içinden geçerken, bunu görmek ve hissetmek bambaşka bir duyguydu. Yol boyunca suyu akmayan sessiz çeşmelerin yanından geçtik. Kim bilir bir zamanlar kimler içmişti suyundan?
 
Altımızda mükemmel zeytin sekileri, karşımızda kıvrım kıvrım Sarıyurt yolu...
(Ocak 2024)
 
Kızıloba asfaltına doğru alçalıyoruz. Karşıda Sarıyurt Yaylası...
(Ocak 2024)
 
En arkada Sarıyurt köyünün hayali...
(Ocak 2024)
 
Suskun kır çeşmelerinin yanından geçtik.
(Ocak 2024)
 
Yer yer zeytinlikler arasında rastladığımız yaşlı incir ağaçları, doğanın mimarı karıncaların bir kuleyi andıran muhteşem yuvaları, çiçek açmış bir ahlat ağacı, hayata merhaba demiş şemsiye gibi mantarlar ve uzaktan bizleri selamlayan iki gösterişli çam ağacı yol üstünde rastladığımız ayrıntılardandı. Bu şekilde Kızıloba-Dereköy asfaltına ulaştık. Tam bu noktada yanımızda taşıdığımız çaylar aklımıza geldi birden; yukarılardan Ergenli’yi seyrederek yudumladık çaylarımızı. Başka yükümüz kalmamıştı artık. Hepsini tüketmiştik.
 
Yerde mantarlar vardı.
(Ocak 2024)

ve doğanın mimarlarından; karınca yuvaları...
(Ocak 2024)
 
Ahlat ağacı çiçek açmıştı. Günlerden 4 Ocak'tı.
(Ocak 2024)
 
Ergenli'ye doğru bakış
(MYC; Ocak 2024)
 
Asfalt yoldan yaklaşık 500 metre yürüyüp yeniden zeytinlikler arasından ilerleyen uygun bir patikaya yöneldik. Dereköy’e az kalmıştı. Yemyeşil bir patikayı takip ederek bir süre sonra Dereköy’ün hemen üzerindeki restore edilmiş birkaç köy evinin arasından yola doğru inen bir sokağa ulaştık. Arabaları bıraktığımız yere çok yakındık. Sokağın köşesinde köylünün ortak olarak kullandığı beyaz badanalı bir fırın vardı. Hepimizin hafızalarında canlanan eski hatıralardı; ekşi mayalı, sıcacık ve mis gibi kokan köy ekmeklerinin fırından çıktığı an… Unutulmaz zamanlardı.
 
Dağa Kaçtım gezginleri, Dereköy yolunda...
(İzzet Berktaş; Ocak 2024)
 
Ekibin rotacısı; sürekli denetlemede...
(Ocak 2024)

Dereköy'e girerken güneş yeniden yüzünü gösterdi bize.
(Ocak 2024)

Dereköy'e girerken...
(Ocak 2024)

 Bir köy fırınının önündeyiz. Canlandı hatıralarımız...
(Ocak 2024)

14.30’da çıktığımız Kızıloba’dan yaklaşık 2 saatte Dereköy’e ulaşmıştık. Günün yürüyüşünü başladığımız noktada sonlandırmıştık. Günün kapanışı ise, Bayındır’ın Torbalı yolu üstündeki köylerinden biri olan Arıkbaşı’nda yorgunluk çayları eşliğinde Çerkez böreği halujlarla (bir tür çiğ börek) gerçekleşti. Bütün ekip, halinden memnun, keyif içinde doğada geçirmişti bugünü. Artık dönme zamanıydı. Torbalı-Kemalpaşa yoluyla İzmir’e doğru hareket ettik. İzmir’e girerken, yine bizi kahreden o berbat akşam trafiği bekliyordu sinsice. Dağlarda depoladığımız bütün pozitif enerjimizi yiyip bitirecek olan…
 
Bayındır'ın Çerkez köyü Arıkbaşı'nda "haluj"larla günün kapanışı
(Ocak 2024)
 
Dipnotlar:
(1)   Bayındır Ilıca Vadisi yürüyüşü için bkz. https://dagakactim.blogspot.com/2014/11/bayindir-ilica-vadisi.htm;Bayındır Sarıyurt Yaylası’nda yürüyüşü için bkz. https://dagakactim.blogspot.com/2019/12/bayindir-sariyurt-yaylasinda.html; Kemalpaşa Ovacık’tan Kızıloba’ya yürüyüşü için bkz. https://dagakactim.blogspot.com/2019/07/kemalpasa-ovaciktan-bayindir-kizilobaya.html; Kızıloba’daki Aslan Gavağı ya da Yoldan Çıkmak isimli yürüyüşümüz için bkz. https://dagakactim.blogspot.com/2023/10/aslan-gavagi-ya-da-yoldan-cikmak.html
(2)  A. Munis Armağan, Tarihin Gizemli Kenti Bayındır; Bayındır Belediyesi Kültür Yayınları, Şubat-2013; 2. Baskı; sayfa:32
(3)  Fotoğraflar, belirtilenler dışında gezi sırasında İ. Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
 
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC

2 yorum:

  1. Bayındır doğumluyum. Lise bitince ayrıldım yılda 3-5 kez uğrayabiliyorum. Ergenli ve ılıca bölgesini iyi bilirim Kızıloba köyüne 1 gece misafir oldum. Sabah kahvaltısını unutamam. Çok güzel anlatımınız ve fotoğraflar beni gençlik yıllarıma götürdü. Anılarım canlandı. Çok teşekkür ediyorum
    Sağlıcakla kalın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginize ve geri bildiriminize çok teşekkürler... Ne mutlu bize ki; sizleri gençlik yıllarınıza götürmüşüz. Tekrar teşekkürler. İlginizin devamlılığı dileğiyle...İF

      Sil