ANSIZCA’DAN
SPİL’E DOĞRU
04 Ocak 2019
İbrahim Fidanoğlu
Giriş
2019 yılının ilk
yürüyüşünü bugün gerçekleştirdik. İzmir-Kemalpaşa’da
Ansızca köyünün hemen yakınlarında
bulunan Ansızca Kanyonu’na 2017
yılının Aralık ayında uğramıştık(1).
Kanyonu, suyun en az olduğu bir zamanda; güneyden kuzeye doğru bir baştan bir
başa kat etmiş; daha sonra da onu, hemen kuzey çıkışına yakın bir noktadan; bir
tepsiyi andıran ve yörede Sakarkaya
adı verilen, kireç taşından dev bir kayalık düzleminin üstünden kuşbakışı
seyretmiştik. Bu kez Ansızca Kanyonu’nun
üstünde yer alan bu düzlemden başlayarak; önce kuzey doğuya; daha sonra batıya
ve güneye doğru kanyonun çevresinde geniş bir yay çizerek yaklaşık olarak 16 km
kadar yürüdük. Spil’e iyice
yanaştığımız anlarda bazen karla, bazen sulu sepken bir yağışla yüz yüze kalsak
da, yaklaşık 2-40C bir sıcaklıkta oldukça konforlu bir yürüyüş
yaptık. Soğuk havaya karşı hazırlıklıydık; son derece korunaklı bir şekilde
teçhiz olduğumuzdan, meteorolojik koşullardan etkilendiğimiz pek söylenemez.
Hele Spil’in eteklerinde bir yerde;
ince ince kar taneciklerinin giysilerimize çarparken çıkarttığı pıtır pıtır
seslerin eşliğinde içtiğimiz sıcacık çayların keyfi tartışılmazdı.
Ansızca'dan Spil'e doğru...
Ansızca'dan Spil'e doğru; 16 km.lik yürüyüşün rotası
(Google Earth'de çizilmiştir. Çizen: MYC)
Ansızca'dan Spil'e doğru; 16 km.lik yürüyüşün rotası
(Google Earth'de çizilmiştir. Çizen: MYC)
Yürüyüşün Hikâyesi
Bu kez şehir merkezinden
fazla uzakta olmayan bir hedef seçmiştik kendimize. Saat 9 gibi Bornova’dan
ayrıldık. Akşamdan beri durmamacasına, sağanak halinde yağan şiddetli yağmurdan
sabah eser yoktu. Pırıl pırıl, güneşli ve masmavi bir göğe uyanmıştık. Her ne
kadar hava, İzmir’de dahi çok soğuk olsa da güneşin varlığı yeterdi içimize
ısıtmaya.
Sabah yürümeye başlarken hava güneşliydi.
Kızılçamlar arasında...
Saat 9.30 gibi Ansızca köyüne ulaşmıştık bile. Köyün
içinden geçerek Ansızca Kanyonu’nun
tepesinde yer alan Sakarkaya’ya doğru
devam ettik. İnşaatı halen sürmekte olan büyük TIR garajının çevrede yarattığı
kargaşa, belirgin vaziyette rahatsız ediciydi. Bir de garajın işletmeye
alınması sonrasındaki araç trafiğini gözümüzde canlandırdık; manzara dehşet
vericiydi. Son derece verimli Kemalpaşa
Ovası’nın tam ortasına yeni bir “betondan
hayalet” kondurulmuştu besbelli. Kalkınmanın önünde hiç kimse duramazdı;
biz de öyle yaptık ve Sakarkaya’ya
doğru yolumuza devam ettik.
Ansızca'nın kiraz bahçeleri
Sakarkaya’nın kıyısından itibaren Ansızca köylülerinin kirazlıkları başladı. Bütün yüklerinden
kurtulmuş, çırılçıplak halde kendilerini yeni hayata hazırlayan bir halleri
vardı. Dallarının uçlarına doğru olgunlaşmaya durmuş tomurcuklar, içlerindeki
potansiyelin habercisiydiler. Kirazlıkların altından kanyona doğru kıvrılan
orman yoluna döndük.
Ansızca Kanyonu'nun başlarında kesim yapılan kızılçam gövdeleri
Yol boyunca kesim ürünü kızılçamlar
Kesim bölgesinde tohumluk olarak bırakılan tek kızılçam ağacı
Bir diğer yamaçtaki yalnız kızılçamlardan biri daha...
Kızılçamlarla kaplı
yamaçlarda büyük bir kesim ve gençleştirme hareketinin izleri vardı. Yola
dizilmiş çam kütükleri, kenarda kuzu gibi yatıyorlardı. Yanlarından geçerken
burnumuza çalan reçine kokusu bir yanda, diğer yanda sağ altımızdan akan
derenin sesi, terapi başlamıştı bile.
Toprak yola dökülmüş halde kızılçam gövdeleri
Çok ileride; Spil'in eteklerinde birer gökdelene benzettiğimiz karlı kavaklar
Ansızca Kanyonu'na doğru akan dere
Daha önceki doğa yürüyüşlerimizde
de tanıklık ettiğimiz bir durumdu; kesim yapılan ağaçlardan bir kaçı
kesilmeyerek bırakılıyordu. “Tohumluk” gibiydi sanki. Burada da benzer bir uygulama
vardı. Yürüdükçe ciğerlerimiz ve ayaklarımız açıldı. Doya doya çektik tertemiz
havayı içimize. Kuzey doğuya doğru yürüyorduk. Karşımızda kızılçamlarla kaplı
tepeler; en arkada; Pomak köyü Beşpınar’a
doğru uzanan en yüksek yamaçlarda yapraklarından sıyrılmış kavaklıklar, dün
gece yağan karla kaplanmış halleri ve uzaktan bütün aldatıcılığıyla; bir
“Gökdelenler Şehri”ni andırmaktaydılar.
Ansızca Deresi; kanyona doğru...
Çınar ağaçları arasından usul usul akıyordu dere.
Ansızca Deresi'ni aşarken...
Ansızca Deresi'nin başındayız.
(Fotoğraf: MYC)
Zaman zaman güneşi
gördük; zaman zaman tepemizde toplaştı kara bulutlar. Kıvrıla kıvrıla
yükseldikçe tepelere doğru yollar; incecik kar taneleri düşmeye başladı
üstümüze. Tanelerin çıkardığı seslerle yoldaşlık ederek ilerlerken, Ansızca Kanyonu’na can veren küçük
dereciklerin üstünden geçtik. Aralık ayından beri bereketli yağmurlar yağmaya
başladı buralara. Kuruyan dereler can buldu yavaş yavaş. Dileriz daha da besler
doğa toprağını; can verir, kan verir; bereket olur fışkırır yeniden.
Gezgin, Ansızca Kanyonu'nun başında...
Derenin güzelliği
Kızılçamlar içinde...
Sise doğru yürürken...
Sisli tepelerin ardında...
Yükseldikçe hava daha
soğudu, önce; artık solumuzda ve batıda kalan derin vadiden tepelere doğru
yükselen yoğun sis, bizim de önümüzü kesiverdi. Bir süre sonra yoğun bir nem
tabakasıyla çepeçevre sarılmış vaziyette ve neredeyse 5 metre ilerisini zorlukla
görür halde sisin içine girdik. O kadar güzel bir andı ki; bir yanda solumuzda
bir denizi andıran, ama biraz önce derin bir vadi olarak gördüğümüz bilinmez
bir dünya; koskoca bir doğanın içinde iki kişi, yapayalnız; sisin her şeyi sönümlediği
büyük bir sessizlik içinde durmaksızın yürüdük. Sanki bir ritüeldi; ruhları
temizleyen…
Gezgini tutamadık; kayalıklara tırmandı yine.
Sis çevirdi etrafımızı. Beşpınar'a giden yol...
Tepelerde kar alametleri
Beşpınar sapağında bir yalnız çeşme
Gezgin, suyun tadına bakarken...
(Fotoğraf: MYC)
Bir süre sonra, devam
edilse; yolcusunu Sütçüler köyünden Spil’e çıkan asfalt yola kavuşturacak
yol ayrımına ulaştık. Beşpınar köyü
de Spil yoluna çıktıktan sonra
Kemalpaşa yönünde biraz ilerideydi. Aklımızın bir köşesine bu geçişi, not
ederek kuzey batıya doğru yola devam ettik. Üç yol ağzında; suyu tatlı,
gösterişsiz basit bir kır çeşmesi vardı. Başlangıçtan buraya kadar yaklaşık 7,5
km kadar yürümüştük. Çeşmenin suyu oldukça tatlıydı. Ama buz gibiydi doğrusu.
Yine de içtim suyundan kana kana.
Deri Alanı Mevkii'ne doğru; karlı kavaklar...
Sisli vadi
Sisin ele geçirdiği bir kiraz bahçesi
Tırmanışın çoğu geride
kalmıştı. Buralarda kirazlıklar yeniden başlamıştı. Her birinin içinde mütevazı
birkaç kulübe de mevcuttu. Bunlar, anladığımız kadarıyla Beşpınar köyüne ait bahçeler olmalıydı. Deri Alanı Mevkii olarak adlandırılan, hafif eğimli, yayla
formatındaki bu civarda geniş kiraz bahçeleri ve kavaklıklar vardı. Uzaktan
gördüğümüz karla kaplı kavak ağaçları, daha yukarılarda kalmıştı ve artık görüş
alanımızın dışındaydılar. Bahçelerin altından devam eden yol, bir süre sonra
batıya doğru kıvrıldı. Açılan bahçelerin bittiği noktadan itibaren kızılçamlar
yeniden başladı.
Çam yapraklarının ucundaki estetik; süzülen su damlaları
Kızılçamların ardında Kemalpaşa Ovası
İnce ince kar yağarken, Spil'in eteklerinde gezginlerin çay keyfi
(Fotoğraf: MYC)
Kıvrıla kıvrıla bir
alçaldı, bir yükseldi topografya… Uzaktan çamların arasından Kemalpaşa Ovası’nı ve organize sanayi
bölgesinin fabrikalarının çatılarını zaman zaman seçebiliyorduk. Durmamacasına
yürümeye devam ettik; ta ki sıcak bir şeyler içme düşüncesi içimizde
canlanıncaya kadar… Kuytu bir virajda; kızılçamların altındaki iki kayanın üstüne
sığınarak, düzenimizi kurmak üzereydik ki; kar yeniden başladı. Çok ince
atıyordu, ama ne gam; o çay içilecekti. Biz de öyle yaptık. Bir termos çay,
doğanın kucağında nasıl bitti; anlamadık.
Kaya yosunları
Yosunlara yakından bakış...
Ansızca Kanyonu'nu besleyen küçük dereciklerden biri daha...
Çay molasını takiben,
yeniden yürümeye başladık. Kestirme olduğunu düşündüğümüz bir bayırdan aşağıya
doğru indik. Keskin bir virajla yeniden doğuya doğru döndük. Kızılçamların
içinde epey ilerledikten sonra yol güneye doğru kıvrıldı. Bir süre sonra da Ansızca’nın kiraz bahçeleri başladı. Kiraz
bahçelerinin arasında giderek yol daraldı ve tarla sınırlarını belirleyen tel
örgülerin önünde sonlandı birden. Yolu karıştırmış, patikadan çıkmıştık. Ancak
sorun değildi; topografya kendini belli ediyordu.
Çay molası sonrası kestirme diye indiğimiz dik orman yolu
Dönüş yolunda Ansızca sırtlarına doğru yürüyoruz.
Dün geceki yağmurlarla
iyice yumuşayan toprağa bata çıka ilerledik. Kiraz ağaçlarının arasından
geçerken çamurdan epeyce nasibimizi almıştık. Güneye doğru eğimli arazinin alt
kotlarında; biraz altımızda toprak yolu fark ettik. Çamurlaşmış toprakla
boğuşarak yola doğru ilerledik. Ayakkabıların altındaki çamur kütlesi giderek
artsa da, bir süre sonra sürülmüş kiraz bahçesinden dışarı attık kendimizi.
Kendini Kemalpaşa Ovası’na doğru
konumlamış bir başka kiraz bahçesinin içindeki taraçalı bir bağ evinin yanından
geçtik. Baharda buraları benzersizdi şüphesiz. Yürüyüşün başlangıcından beri
yaklaşık 5,5 saat geçmişti. Ne bir insan, ne bir canlı; kimseyle
karşılaşmamıştık. Hayret verici bir şeydi. Doğanın bağrında ve ıssızlığın
ortasında; çay molasıyla birlikte 6 saati bulan bir birliktelik... Ne eşsiz bir
zamandı paylaşılan.
Ansızca Kanyonu'nun doğusunda yer alan tepeler
Ansızca Kanyonu'nun üst düzlemi
Ansızca köyünün ilk evleri görüldü uzaktan. Şimdi köy
kahvehanesinde yorgunluk çaylarının eşliğinde, gecikmiş bir öğlen yemeği vardı
gündemimizde. Arabayla kısa sürede ulaştık köy merkezine. Caminin yanındaki
kahvehanelerden birindeki kuytu masalardan birine ilişiverdik hemen. Sıkı yürümüş,
bayağı yorulmuştuk. Ama değmişti doğrusu. Geçen yılın düşük performansının
acısını çıkarmıştık bir anlamda.
Ahlatlara sarmış ökse otları
(Fotoğraf: MYC)
Gelecek haftaların
kabaca planları yapıldı yemek sırasında. Çaylar gitti geldi yine ve gün
noktalandı Ansızca’da. Hava akşamki
yağmura hazırlanır gibiydi. Sabah güne saat 9 gibi oldukça geç başlamış olsak
da; Spil’in eteklerinde 16 km kadar yürümüş ve gecikmiş öğle yemeğiyle birlikte
gündemimizi saat 16.30’da tamamlamıştık. Bundan sonra tek yapılacak şey
kalmıştı geriye; şükretmek ve yönümüzü İzmir’e çevirmek…
Dipnotlar:
(1) Ansızca Kanyonu yürüyüşü için bkz. https://dagakactim.blogspot.com/2017/12/sehrin-kiyisinda-ansizca-kanyonunda.html
(2) Fotoğraflar, belirtilenler
dışında İ. Fidanoğlu tarafından
çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC
Görseller harika.
YanıtlaSilBeniim gibi kanyon düüşkünü olanlar için de eziyet. Orada olmak vardı dedirttiğinden.
Spil Dağı Milli Parkı'nı hala göremedim.
Ankara yolu oradan geçer, içine girmez haliyle.
Bir de manyatik alan meselesi var o dağda...
İlginize teşekkürler... Esas Ansızca Kanyonu'nun içinden geçen defa geçmiştik. Bu kez Ansızca Kanyonu'nun üst düzleminden başlayarak onu besleyen dereecikler boyunca Spil'in eteklerinde yürüdük. Bu sözünü ettiğiniz enerji meselesi ise ayrı bir uzmanlık konusu; böyle bir destinasyon Bozdağlar üzerinde Subatan Yaylası'nda bulunmaktadır. Yazı listemizden bu bölge ile ilgili yazıya ulaşabilirsiniz. İlginizin devamlılığı dileğiyle... İF
Sil