27 Nisan 2015 Pazartesi

PEŞREFLİ KALESİ’NDE BAHAR



PEŞREFLİ'DEN OSMANCIK'A

27 Mart 2015
İbrahim Fidanoğlu

Giriş

Peşrefli(1), Tire-Ödemiş yolu üzerinde; Aydın Dağları’nın Batı yamaçlarındaki Karakaya’nın eteklerinde yer alan ve Türklerin Anadolu’ya göçlerinin sona erdiği Tire havalisinde bu göçün şifrelerini saklayan özel bir yerleşimdir. En az 700 yıllık bir kara servinin altında yatan Pir Veli’nin varlığı bile bu köyün Anadolu’ya Türklerin yerleşmesi sürecinde ne değerli bilgileri sakladığının bir delili gibidir.(2) Defalarca ziyaret ettiğimiz, geçmişte de birçok yürüyüşümüze başlangıç teşkil eden bu köyün yakınlarında Gökçen Kasabası’na doğru yönelmiş iki küçük tepe yer alır. Bu tepeler, çevrede Peşrefli’nin Küçük Kalesi ve Büyük Kalesi olarak bilinir. Bu tepelerde İlkçağ yerleşimlerinin izleri diyebileceğimiz ana kayaya kazınmış basamaklarla çıkılan belki de bir sunak alanı, duvar temelleri, çok miktarda kiremit döküntüleri, mağara girişleri görülmektedir.

 Kale'den Peşrefli Köyü'nün görünüşü

Peşrefli sırtlarında papatya tarlaları

Peşrefli’nin hemen arkasında Gökçen’e doğru uzanan bu tepelerin sırtlarında uyanan baharın coşkusu da işin cabasıdır aslında. Çeşit çeşit orkideler, kekikler, sarmaşıklar, anemonlar, bembeyaz papatya tarlaları, çiçekleri ve meyveleriyle aynı ağacın dallarını paylaşan bademler daha neler neler; orkide katliamları, fırtına düzeyinde esen ve gezginleri uçurmaya niyetli sert bir rüzgâr ve Osmancık Köyü’ndeki alabalık çiftliğinde bizi bekleyen alabalık ziyafetinin düşleri gibi…

 Peşrefli orkideleri

 Anemonlar

 Peşrefli Kalesi'nin bulunduğu tepe

Peşrefli’den Kalelere doğru

Sabah Tire’de Hasan Hoca’nın Datça’da davetlerde ikram edilen Küllürçe çörekleriyle yaptığımız kahvaltı sonrasında Ödemiş yönüne doğru hareket ettik. Peşrefli yol ayrımından köye doğru saptık. Köye varmadan yol üstünde Peşrefli’nin tarihi mezarlığının hemen yakınında uygun bir yere aracımızı park ettik ve bahçeler arasındaki yolları takip ederek tepelere doğru yürümeye başladık. Yağmurlarla coşan otlar, diz boyu olmuştu. Havada sert bir rüzgâr ve yağmura gebe bulutlu bir hal vardı. İki tepenin arasındaki vadide yer alan zeytinlikler arasından yukarı doğru tırmanan toprak yol, bizi Peşrefli Kalesi’nin bulunduğu büyük tepeye adım adım yaklaştırdı.

Gezginler, Peşrefli Kalesi yolunda...

Peşrefli Kalesi'ne çıkarken solumuzda bıraktığımız Küçük Kale Tepesi

Zambaklar hazırlıkta...

Yürüyüş rotası
(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)

Tepeye doğru zeytin sekilerini birer birer aştık. Ama önümüzde uzanan arazide toprak delik deşikti. Toprakta bir domuzun verdiği tahribatı andıran küçük çukurlar vardı ve hepsinin yanında da yolunmuş orkidelerden kalanlar… Kimisinin tüm yumruları yok olmuş, kimisinin ise bazıları alınmıştı. Bu durum, bize bölgedeki orkidelerin salep ve dondurma için uğradıkları kıyımı hatırlattı. Anlaşılan yakında bu yörede yaygın olarak bulunan orkideleri alçaklarda bulmak imkânsız hale gelecekti; daha sonraları da daha yükseklerdekiler… Böylece bir gün gelecek; Güme Dağı’nın yamaçlarındaki orkidelerin kökünü tümden kurutacaktık.

Orkide katliamları

 Delik deşik edilmiş toprak ve telef edilmiş orkideler

Yaklaşık 300 metrelik tepenin üst düzlemine doğru Peşrefli yönünden gelen bir patika yolla karşılaştık. Yolun hemen altındaki yamaçlarda zeytinlikler yerini makilik alanlara bırakmıştı. Çalıların diplerine saklanmış sarmaşıklar ve kekik ocakları canlanmıştı bile. Sarmaşıkların körpe filizleri akşama güzel bir yemek demekti. Bir kısmımız sarmaşıklar, kalanlar ise kekiklerle ilgilendi.

 Peşrefli orkidelerine bir örnek daha...

 Şu güzelliğe kıyılır mı? Bu da başka bir tür Peşrefli orkidesi

 Son defa; Peşrefli orkidelerine 4.örnek...


Tepeye yakın patikayı takiben, güneye doğru döndüğümüzde üst düzlemin kenar çizgisi boyunca izlenebilen temel izlerini fark ettik. Bu izler, büyük olasılıkla Peşrefli Kalesi'nin dış kalesinin sur duvarlarından günümüze kalanlardı. Tepede sık makilikler arasında ise, çok anlamlı olmasa da; yerleşimi ele veren taş yığıntıları mevcuttu. Aşağı yukarı tüm tepeyi dolaştık. Amacımız tepede güney doğu yönünde olduğunu daha önceden öğrendiğimiz bir mağara girişine ulaşmaktı. Şiddetli rüzgâr altında uzun uğraşılardan sonra, tepenin güney doğuya bakan yönünde kireçtaşı kayalıkların dibinde aşağılara doğru giderek daralan bir karanlık çukura ulaştık. Mağaranın ağzı, zaman içinde taşlarla kapanmıştı. Bu durumda içine girmek mümkün değildi. Bir süre mağaranın ağzının altındaki sekide tepenin arka yüzündeki köyleri ve altımızdaki düzlüğü seyrettik.

Peşrefli Kalesi; güneydoğu surlarının temel izleri

Gezginler, Peşrefli Kalesi'nin sur duvarlarının temellerini inceliyor.

Peşrefli Kalesi'nde bulunan çömlek parçalarına örnekler

Tepedeki mağaranın ağzı

  Mağara yakınlarında Yenişehir ve Osmancık Vadilerini seyrettik.

Tepede Peşrefli Kalesi’nden çok fazla bir iz bulamamıştık. Birkaç temel izi, toprak kaplardan günümüze ulaşan birkaç kırık çömlek parçası, yapı malzemesi olduğu anlaşılan tepedeki yığınlar ve bir mağara girişi… Küçük Kale’de yıllar önce gördüğümüz ana kaya üstüne kazınmış basamaklar ve büyük bir çukur, o gün bize daha anlamlı gelmişti. Belki bir sunak alanını temsil ediyordu gördüklerimiz. Tepelerin eteklerinde yer alan düzlüklerde bulunan mimari parçalar ise daha dikkat çekiciydi. Bunların bazıları bugün Peşrefli Köyü’nün eski evlerinin duvarlarına gömülmüş birer nazarlık gibiydiler.

 Peşrefli Küçük Kale'de ana kayaya kazınmış basamaklar
(Kasım 2007-İF) 

 Peşrefli Küçük Kale'de insan suretinde bir kaya
(Kasım 2007-İF)

Tepeden Peşrefli’ye yönelen patikayı takip ederek indik. Bir süre sonra patika zeytinlikler arasında son buldu. Zeytinliklerin içinden geçerek köyün mezarlığına ulaşmak zor olmadı. Köyün mezarlığı Osmanlı döneminden kalma mezar taşları yönünden oldukça zengindi. Birkaçını fotoğrafladıktan sonra Osmancık Köyü’ne gitmek üzere arabamızın bulunduğu noktaya ulaştık.

 Peşrefli Mezarlığı

Peşrefli Mezarlığı; özgün bir mezar taşı

Bir örnek daha...

Peşrefli Mezarlığı; Peşrefli'den Galiçya'ya ve Yemen'e-bir hüzünlü hikaye saklıdır derinlerde...

Peşrefli Kalesi'nde badem ağacı; çiçeği ve meyvesi bir arada...

  Peşrefli Kalesi'nde rüzgara karşı durduk.

Osmancık Köyü, Tire-Ödemiş yolundan güney doğuya doğru dere yataklarıyla ayrılan vadilerden birisi olan Eğridere Vadisi’nin yan kolu üzerinde yer alıyor. Eski bir yerleşim olan Osmancık’ta bir süt toplama merkezi ve alabalık çiftliği bulunuyor. Burada hemen havuzdan alınan balık, taze taze kızgın yağda kızartılarak önünüze salata eşliğinde geliyor. Balık, o kadar güzel bir şekilde kızarıyor ki, kılçık ayıklama derdi bile kalmıyor. Biz de Osmancık’ta çıtır çıtır kızarmış alabalıkları, biraz sert esen bir rüzgârın eşliğinde de olsa kameriyenin altında yeme fırsatını bulduk.

 Osmancık Vadisi

Osmancık Alabalık Tesisleri

Günün son durağı ise, iki yıl önce Hasan Hoca ile birlikte tırmandığımız Osmancık Köyü’nün karşısında yer alan Yenişehir Köyü’nün üzerindeki Koyuncular Yaylası(3) oldu. Vaktin epey ilerlemiş olması nedeniyle arabayla çıktığımız yaylada; birkaç yayla evi ve çiftlikle birlikte yol sonlandı. Buradan öteye araba ile devam etmek imkânsızdı. Bu noktaya ulaşmadan önce ise Mendegüme yönüne gittiğini daha önceden öğrendiğimiz toprak yol sapağını tespit ettik. Bu sapak bizim için iyi bir yürüyüş rotası olabilirdi. Dağarcığımıza kaydettik.

 Gökçen kavşağında beyaz gelincik

Daha yakından beyaz gelinciğe bakış

Dipnotlar:
(2)      Pir Veli Beşe ile ilgili olarak bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2014/03/pir-veli-bese-icin-pesrefliden.html
(4)      Fotoğraflar, belirtilenler dışında gezi anında A. Aydemir tarafından çekilmiştir.


Yazan: İbrahim Fidanoğlu 
Düzenleyen: M.YC



Bumerang - Yazarkafe

Bumerang - Yazarkafe
Bumerang - Yazarkafe



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder