8 Aralık 2024 Pazar

FOÇA-KOCA MEHMETLER KÖYÜ CİVARINDA ESKİ SUYOLLARI, ÇEŞMELER VE GERİZLERİN PEŞİNDE…


 
20 Kasım 2024
İbrahim Fidanoğlu
 
Bugün Foça coğrafyasında Şap Dağı’nın arka yüzünde; Koca Mehmetler köyü civarında dolaştık. Ortaçağdan kalma suyollarının, çeşmelerin, antik taş ocaklarının ve dağdan düzlüğe inen dev kayaların içinde oyuntular oluşturmuş küçük dereciklerin peşinden gittik sırtlarda, vadilerde.
 
Koca Mehmetler'den doğu yönünde bakış
(Kasım 2024)
 
Dağa Kaçtım gezginleri, Koca Mehmetler civarında binlerce yıllık su akışının devamlılığının volkanik kayaları nasıl şekillendirdiğini inceliyor.
(Kasım 2024)
 
Orman içinde rastladığımız bir Foça Tüfü parçası; pembe zemin üzerindeki kuş ayağını andıran izler ilgimizi çekti. Sanki fosil ayak izi gibi...
(Kasım 2024)


 
Yakın zamanlarda köyün girişindeki yerleşim yeri civarında ve doğaya olumsuz etkileri bulunan taş ocaklarına karşı çevreci direnişlerle akla gelen Koca Mehmetler köyüne Yeni Bağarası üzerinden ulaştık. Sabah 10.30 gibi Foça’dan gelen arkadaşlarla Yeni Bağarası muhtarlığının hemen yanındaki kahvehanede buluştuk. Sabah çaylarını kahvehanede yudumladıktan sonra, saat 11 gibi Koca Mehmetler’e, taş ocaklarının yakınlarındaki büyük sitenin önünden geçerek usulca girdik. Kır evi mi, yazlık site mi; nasıl tanımlayabileceğimizi bilemediğimiz bu onlarca ev, güneye doğru alçalan bir tepenin yamacına serpilmişti. Kimisinde halen inşa faaliyetlerinin sürdüğü bu dizi dizi evlerin hemen yakınlarında ise, taş ocakları yer almaktaydı. Ama bir sessizlik hâkimdi taş ocaklarında. Herhalde faaliyet bu aralar durmuştu. Bilemedik.
 
Koca Mehmetler köyünün alt sokağı
(Kasım 2024)
 
Koca Mehmetler köyünün alt ve üst sokağını birbirine bağlayan yokuş
(Kasım 2024)
 
Koca Mehmetler'in beyaz badanalı köy çeşmesi
(Kasım 2024)
 
Köyün alt sokağından ovaya paralel ilerleyen bir yolu takip ederek, kuzey çıkışındaki Foça Belediyesi’nin bir tesisinin de bulunduğu alçak bir tepeliğe doğru yöneldik. Arabaları buradaki uygun alana park ederek yürümeye başladık. Güneyde Bağarası ve Balabantepe, kuzeyde ise Yeni Foça’nın sırtındaki Şap Dağı arasında bir yerdeydik. Karşımızdaki vadiye doğruya indik. Vadinin sırtları gevenler, kesmik çalıları, pırnar meşeleri ile kaplıydı. Sırttaki makiliklerin arasından iki domuz sıvıştı gitti.
 
Yürüyüşün başlangıcı; Koca Mehmetler köyünden çıkış...
(Kasım 2024)
 
Gevenlerle kaplı sırttan köye ilk bakış; gezginler yürüyor.
(Kasım 2024)
 
Dağa Kaçtım gezginleri, Koca Mehmetler çıkışında...
(Kasım 2024)
 
Bugün Eski Foça’nın sırtlarından ve Yeni Foça’nın hemen arkasından başlayarak; kuzeyde Kızıldağ, kuzeydoğuda Şap Dağı, doğuda Yeniköy önlerindeki tepelikler, güneyde ise Bağarası’nın çevresine serpilmiş birkaç tepelik alanın arasında kalan oldukça geniş bir çöküntü alanı jeologlarca Foça Kalderası olarak anılıyor.(1) Bu volkan ağzı ve çevresindeki yüzeyde görülebilecek volkanizma ürünleriyle bugünkü yürüyüşümüz esnasında sıkça karşılaştık. Jeologlar, yörede Foça Taşı olarak adlandırılan ve yüzeyde beyaz, sarı, pembe renkli örneklerle karakterize edilen volkanizma ürünü bu yapı taşına Foça Tüfü adını veriyorlar. Foça tüfünün çıkış merkezini ise, konumunu yukarıda tanımlamaya çalıştığımız Foça Kalderası oluşturuyor. Kırmızı, kahve, siyah renkli, yer yer yamaç molozu veya alüvyal yelpaze çökelleri şeklinde düzensiz, kötü boylanmalı, volkanik parçalardan oluşan çakıltaşları, tüf(2), aglomera(3) bazalt(4), andezit(5) ve bunların çakıl ve bloklarından oluşan birim, Yenifoça formasyonu olarak adlandırılmış.(1)
 
Ufalanmış Foça tüfüyle kaplı (aglomera) zeminde gezginler tırmanışta; arkada Foça Kalderası'nın bir bölümü...
(Kasım 2024)
 
Foça Kalderası'nın konumu ve harita üzerinde işaretlenmiş yaklaşık sınırları
Dağa Kaçtım gezginleri, yürüyüş esnasında rastladıkları volkanizma ürünü muhtelif kayaç parçalarıyla oluşturulmuş bir açık ağılda...
(Kasım 2024)
 
Beyaz-sarı renkteki bu Foça tüfü, Mordoğan, Foça, Aliağa ve Çandarlı gibi geniş bir coğrafyada yayılım gösteriyor. Jeologların aktarımına göre; Foça tüfünden elde edilmiş kesin bir bulgu olmamakla birlikte, bu oluşumların Erken-Orta Miyosen’de(6) oluştuğu düşünülüyor.(1)
 
Dağa Kaçtım gezginleri aglomera kaplı sırta tırmanıyor.
(Kasım 2024)
 
Gezginler, makilikler arasında; domuzların peşinde...
(Kasım 2024)

İlk çeşme yakınlarından (doğu yönünden) Koca Mehmetler köyüne doğru bakış
(Kasım 2024)
 
Köyden ayrıldıktan sonra makilikler ve ufalanmış tüf malzemeyle (aglomera) kaplı bir sırttan Kozbeyli’nin arkasındaki sırtlara doğru tırmanmaya başladık. Geven örtüsü ve pırnar meşeleri sırta hâkimdi. Çevremizde sağa sola saçılmış halde gördüğümüz bordoya çalan andezit ve siyah renkteki bazalt kaya parçacıkları yürüdüğümüz coğrafyadaki volkanizma ürünü oluşumlara işaret etmekteydi.
 
Dağa Kaçtım gezginleri, makilikler arasından doğuya doğru yürüyor.
(MYC; Kasım 2024)
 
Hayvanlar için iptidai bir kır çeşmesi; beton yalak içinde...
(Kasım 2024)
 
Çeşme ve arkada Koca Mehmetler köyü
(Kasım 2024)

Uzaklarda Şap Dağı'nın çıplak zirvesi ve kızılçamlarla kaplı önümüzdeki sırtlar
(Kasım 2024)

Doğuya doğru devam eden yürüyüşümüz, kızılçam örtüsünün yer yer başladığı bir alanda, beton bir yalakla temsil edilen bir çeşmenin başına taşıdı bizi. Kuzeydeki sırtlarda yoğun kızılçamlar ve en yukarılarda ise rüzgârgüllerinin pervaneleri vardı. Sanıyorum; bu tepenin ardında Kozbeyli bulunmaktaydı.
 
Antik suyoluna ait toprak künklerin parçalarına örnekler
(Kasım 2024)
 
Tüf kayalara oyulmuş suyolunun parçaları
(Kasım 2024)

Suyoluna ait bir başka künk parçası
(Kasım 2024)
 
Yalağın biraz yukarısında ve kuzey yönünde; pişirilmiş topraktan kırık künk ve kanal şeklinde içleri oyulmuş taştan suyolu parçalarına rastladık. Bunların Ortaçağ’dan; belki de Bizans Döneminden günümüze kalmış olabileceğini dair kanaatler vardı. Biraz daha tırmanınca suyolunun doğuya doğru yay çizdiğini ve ilerideki genişçe açılmış bir kanalın ucunda bulunan ve küçük bir dehlizi andıran bir gerize doğru yöneldiğini gördük. Zamanımızda da kullanılan bu eski su kaynağından çekilen bir plastik hortumla; su, aşağıda gördüğümüz beton yalağa kadar taşınıyordu.
 
Su kaynağına giden kanal
(Kasım 2024)

Su kaynağının girişi
(Kasım 2024)
 
Kaynağın girişinde yer alan kaya ağzı ve içindeki su
(Kasım 2024)

Su kaynağına giden kanalın sol kenarında yer alan tahkimat duvarının bir parçası
(Kasım 2024)
 
Kocamehmetler köyünün suyu, çevrede nam salmış, içimi oldukça güzel bir su olarak biliniyor. Hatta dağdaki farklı kaynaklardan çekilen su, hem bu köydeki, hem de Yeni ve Eski Bağarası’ndaki çeşmeleri besliyor. Foça’da sayfiyeleri bulunan yazlıkçılar da sıcak yaz günlerinde Foça civarındaki bu kaynaklar tarafından beslenen çeşmelerden sularını dolduruyorlar. Özellikle Bağarası, Koca Mehmetler ve dağın öte yüzündeki Kozbeyli çeşmeleri, bu konuda Foça havalisinde oldukça tanınmış durumda.
 
Kızılçam ormanında aşağıdaki çeşmeye doğru ilerleyen mavi renkli su borusu
(Kasım 2024)
 
Volkanizma ürünü kayalar arasında; ısıl gerilmelerle parçalanırken...
(Kasım 2024)

Gezginler, kızılçamlar arasında...
(Kasım 2024)

Gerizin yanından ayrıldıktan sonra kızılçamlar içinden yürüyerek, dağdan aşağıdaki düzlüğe doğru yönelen bir dere yatağına doğru ilerledik. Aslında su olsaydı, dere yatağının görünümü daha da cazip hale gelecekti. Ama yine de binlerce yıldır suyun kayayı aşındıran devamlılığıyla; volkanizma ürünü dev gibi kaya kütlelerinin üzerinde taşıdığı oyuntular ve yuvarlaklıklarıyla almış olduğu şekiller, gerçekten hayranlık uyandıracak düzeydeydi.
 
Dere yatağı
(Kasım 2024)

Volkanik kayaçlarda suyun devamlılığının izleri
(Kasım 2024)
 
Dere yatağının binlerce yıllık öyküsü bu oyuntularda saklı...
(Kasım 2024)
 
Dağa Kaçtım gezginleri, susuz derenin başında...
(Coşkun Dilme; Kasım 2024)
 
Dere yatağını doğudan batıya doğru geçerek, yine kızılçamların içinden bir başka sırta doğru tırmandık. Kızılçam ormanı içinde yer yer bodur ardıçlar dikkatimizi çekti. Aşağılarda, çok uzaklarda; Ege Denizi’nin bulutların ardına saklanmış hayali vardı. Bağarası’nın tepeliklerini ve onun önündeki belki de Foça Kalderası’nın bir bölümünü oluşturan çöküntü alanını görmekteydik.
 
Dere yatağının yakınlarından Foça Kalderası'na ve Ege Denizi'nin hayaline bakarken...
(Kasım 2024)

Kızılçam ormanında yer yer bodur ardıçlar da vardı.
(Kasım 2024)
 
Arazide rastladığımız bir açık ağıl
(MYC; Kasım 2024)
  
Ağıl civarında gezginler tartışıyor.
(Coşkun Dilme; Kasım 2024)
 
Kızılçamlar arasından ilerleyerek yine bir küçük dere yatağına ve insan eliyle açıldığı belli olan bir su kanalına ulaştık. Burası bugün gördüğümüz ikinci su kaynağı idi. Yine benzer şekilde; tabakalar halinde kütleleşmiş bir kayalığın dibinde açılmış olan su kaynağı, halen faaldi ve üzeri pislenmesin diye derme çatma çinko örtülerle kapatılmıştı. Sızıntı halinde aşağıdaki düzlüğe doğru yönelen su, kanal boyunca ilerlemekteydi. Biz kanalı aşarak yeniden kızılçamlarla kaplı ve batı yönündeki bir sırta doğru tırmandık. Zemini sanki insan eliyle yapılmış gibi iri taşlarla döşeliydi. Bir süre bu patikayı takip ederek, kuzeye doğru kıvrıldık.
 
Dağda rastladığımız ikinci su kaynağımız; sistem aynı...
(Kasım 2024)

Kaynağın yakından görünüşü; üstü çinko levhalarla örtülmüş.
(Coşkun Dilme; Kasım 2024)

Kaynaktan sonra; düzlüğe doğru...
(Kasım 2024)

Kaynağı atladıktan sonra yeniden kızılçamların arasına daldık.
(Kasım 2024)

Kızılçamlar ve makilikler arasında oldukça iri kaya kütleleriyle fark edilen çok eski bir taş ocağı vardı yukarılarda. Ağır ağır o yöne doğru tırmandık. Taş ocağının çevresi taşların düzensizce üst üste konmasıyla oluşturulmuş bir duvarla çevriliydi. Sanki burası aynı zamanda bir ağıl işlevi görmekteydi. Taş avlunun içine girdiğimizde, bizi; ana kayanın zaman içinde taş alınarak altı oyulmuş olan ocağı karşıladı.
 
Kızılçamlar arasındaki patika; sanki bir döşeme...
(Kasım 2024)

Antik taş ocağına doğru...
(Kasım 2024)
 
Taş ocağının önündeki ağılı andıran taşlarla çevrilmiş avlu
(Kasım 2024)
 
Taş ocağında yekpare dev kaya kütlesi
(Kasım 2024)
 
Tüf kayalıklarının üzerinde patlatma delikleri vardı. İlkçağ’dan beri kullanılan bu teknikle koskoca kaya kütleleri ufalanarak, kesme taş ve yapı malzemesi haline dönüştürülmekteydi. Kayanın üzerinde gördüğümüz iri delikler de bu amaç için açılmış olmalıydı. Dev kayanın parçalanması sonrası elde edilen malzeme, ihtiyaç duyulan büyüklüklerde kesme taş haline dönüştürülmekteydi.
 
Taş ocağına doğu yönünden bakış
(Kasım 2024)
 
Kayayı parçalamak için çok eski zamanlardan beri kullanılan teknik; murçla açılan patlatma delikleri
(Kasım 2024)
 
Bulunduğumuz nokta, hem çevreye hâkim, hem de rüzgârdan azade korunaklı bir yerdi. Yanımızda getirdiğimiz kumanyalarımızı burada yedik. Yaklaşık yarım saatlik bir mola sonrasında yavaş yavaş Koca Mehmetler’e doğru dönüş yoluna vasıl olduk.
 
Koca Mehmetler'e dönerken...
(MYC; Kasım 2024)
 
Koca Mehmetler köyüne bakan bir sırttaki birkaç kır evi ve zeytinliklerin arasından geçerek köye yöneldik. Hava oldukça kapamıştı, ama yağmuru yemeden köyün merkezine ulaşmıştık. Yine kimsecikler yoktu ortalıkta; belki yağmur baskısı ve sert rüzgârdı bunlara sebep. Köyün içinde biraz oyalandıktan sonra, sabah geldiğimiz yöndeki Yeni Bağarası köyüne doğru hareket ettik.
 
Yeni Bağarası köy kahvehanesinde çaylar ve Nazım Bey'in elinden çıkmış nefis ayva tatlıları eşliğindeki günün kapanışı
(MYC; Kasım 2024)
 
Son durağımız ise, sabah buluşma noktamız olan Yeni Bağarası’ndaki köy kahvehanesi oldu. Foça’dan Nazım Bey’in elinden çıkmış nefis kaymaklı ayva tatlıları günün sürpriziydi. Çayların eşliğinde pek güzel oldu kapanış. Kısa bir yürüyüş olmuştu, ama yeni dostlarla yürümek, keyifliydi doğrusu. Günü; akşama doğru, Yeni Bağarası’nda sonlandırdık. İzmir yolcularının gitme zamanıydı artık. Foçalı dostlarla vedalaşarak İzmir yoluna koyulduk.

Dipnotlar:
(1)   Batı Anadolu’da yeni bir kaldera; Foça Kalderası; Mustafa Dönmez, Ali Ekber Akçay ve Ahmet Türkecan; Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü Jeoloji Etüt Dairesi; Doğal Kaynaklar ve Ekonomi Bülteni (2017)-24; sayfa:13-20; bkz. https://www.mta.gov.tr/dosyalar/images/dogalkaynaklar/makaleler/542/tr_20221026102425_542_4_724c376b.pdf
(2)  Tüf: Bir volkanik patlama sonucu ortaya çıkan volkanik küllerden oluşan kaya türüdür.(3)  Aglomera: Şekilsiz, yuvarlaklaşmamış, ve birbirlerine sıcaklık sebebiyle kaynaşmış iri parçalardan oluşan volkanik tüf
(4)  Bazalt: Volkanik bir kayaç türüdür; siyah renkte ve kesif yığınlar halindedir. Doğada kütle, damar ve akıntı halinde bulunur. Başlıca özelliklerinden birisi, altıgen prizmalar biçiminde, büyük sütunlar meydana getirmesidir. Bu sütunlar, mağma akıntılarının soğuyup büzülmesinden ileri gelmiştir. Bunun en güzel örneklerinden biri Sinop-Boyabat’taki bazalt sütunlarıdır. 
(5)  Andezit: Bir kayaç türü olan andezit volkanik hareketlere bağlı olarak tersiyer ve kuvaterner dönemde yer kabuğunun derinlerinde yer alan magmanın yeryüzüne çıkması sonucu ani soğumasıyla oluşan bir tür sert kaya türüdür. Bu volkanik kayacın farklı renklerde ve dokularda örnekleri vardır. Gri, pembe ve kırmızı renklerde andezit türlerine rastlanmaktadır. 
(6)  Erken-Orta Miyosen: Zamanımızdan yaklaşık 23,3 milyon yıl öncesi ile 12,3 milyon yıl öncesi arasındaki jeolojik zaman dilimi
(7)   Fotoğraflar, belirtilenler dışında gezi sırasında İ. Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
 
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC

4 yorum:

  1. Her zamanki gibi harika bir yazi. Hosuma gitti. Yaninizda olamadigim icin uzuldum. Kutlarim. Orta sayfalara gelirken Yeiköy diyr bir isim geciyor. Alacali yakinindaki Yeniköy mu oradi. Selam ve sevgilerle...ayrica arayacagim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol İsmet ağabey... Yeniköy, Bağarası'na yakın konumda; Gerenköy ile Kozbeyli arasında yer alan ve Derici Yörükleri tarafından kurulmuş olan Foça'nın şirin bir köyü. Çok temiz ve düzenlidir.İF

      Sil
  2. Geziniz ile gezmiş gibi hissettim kendimi, teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginize teşekkürler... Size bu duyguyu yaşatabildiysek ne mutlu bize...İF

      Sil