6 Ocak 2023 Cuma

ÇINARDİBİ CİVARINDA…

05 Ocak 2023 
İbrahim Fidanoğlu
Giriş 
 
Yeni yılın ilk yürüyüşünü daha önceleri de uğradığımız Pomak(1) köyü Çınardibi (ya da Kavakalanı) çevresinde gerçekleştirdik. Uzun sürmüş bir pandemi engeli karşısında zaman zaman kesintiye uğrayan yürüyüşlerimize yeniden başlayabilmek doğrusu keyifliydi. Bugün Foça’dan eski dostumuz Coşkun Ağabey’in rehberliğinde yürüdük Çınardibi sırtlarında. Kendisi, Bayındır’ın Çıplak köyünde düşlediği bir çocukluk hayalini, yaklaşık 4 yıldır Çınardibi’nde oluşturduğu yeni mekânında gerçekleştirmiş görünüyor. Çınardibi’nde bugün yaklaşık 4,5 saat kadar geçirdik. Yürüdüğümüz güzergâh, Çınardibi’nin kuzeybatı yönüne düşen tepelerin çevresindeydi. Dağın ardında ise, daha önce sıkça yürüdüğümüz Torbalı-Kemalpaşa geçişine hâkim konumdaki Karakızlar, Cumalı, Yeşilköy, Karaot, Gökyaka ve Dereköy köyleri yer almaktaydı. Biz bugün bu dağın doğu yüzünde yürüdük. 
 
Çınardibi'nden Karlık'a doğru; gezginlerin selamı var.
(MYC; Ocak 2023)
 
Karlık yolundan Torbalı yönünde vadilere bakış
(Ocak 2023)
 
Çınardibi'nde; kahvelerin birinde, Coşkun Ağabey'i beklerken, güneşe karşı çay keyfi yapıyoruz.
 (İzzet Berktaş; Ocak 2023)

 
 
Yürüyüşün hikâyesi 
 
Bugün epeydir İzmir’i teslim alan yüksek basınç alanının etkisi altında yürüdük. Evet; hava güzeldi, sıcaklık yaklaşık 10-12 derece civarındaydı. Ama yüksek basınç alanının egemenliğindeki atmosferde mevcut yoğun sis, görüş mesafesini olumsuz yönde etkiledi. Yaklaşık 700-850 metre yüksekliklerde dolaşırken; Torbalı yönüne doğru alçalan topografyada, hâkim noktalarda olmamıza rağmen, kaliteli görüntü elde etmemiz pek mümkün olmadı. 
 
Dağa Kaçtım ekibi, Çınardibi, kahveler önünde...
(İzzet Berktaş; Ocak 2023)

Rüzgar güllerine doğru; kızılçamlar arasında...
(Ocak 2023)

İlk rüzgar gülü göründü.
 (Ocak 2023)


 
Saat 11 gibi ulaştığımız Çınardibi’nin Kahveler Mevkii’nde, Coşkun Ağabey ile buluştuk. Köye girişteki suyu tatlı Çınardibi çeşmesinin yanından, kuzeybatı yönünde karşımızdaki tepede kurulu rüzgâr güllerine doğru yürümeye başladık. Bir süre İzmir Büyük Şehir Belediyesi tarafından yapılan ve tepedeki rüzgâr güllerine doğru tırmanan tali asfalt yolu takip ettik. Yolun iki tarafında şehir kaçkınlarının kimi duvarlarla, kimi ise tel çitlerle çevrili, bahçeler içinde kır evleri mevcuttu. Sağdan soldan haberimizi alan bahçelerdeki köpekler, canhıraş sesleriyle havlamaya başladılar. Yanlarından geçip gittik. 
 
İlk rüzgar gülünün bulunduğu düzlem
(Ocak 2023)
 
Ardımızda Çınardibi; giderek bizden uzaklaşıyor.
(Ocak 2023)
   
Evler ve bahçeler nihayete erince, yolun iki yanında kızılçamlar ve yer yer meşe ağaçlarıyla kaplı orman başladı. Ormanın içinden devam eden yol, bizi tepedeki rüzgâr enerji santrallerinden ilkine ulaştırdı. Dev gibi gövdesinin üzerinde konumlanmış jeneratör ve onu tahrik eden üç kanatlı dev pervaneler bir canavar gibi dibimizde yükseliyordu. Bulunduğumuz noktadan eski Marmariç(2) köyüne doğru uzanan sırtta bir dizi pervane daha yer almaktaydı. Rüzgâr güllerini birbirine bağlayan toprak yolları kullanarak yürüyüşümüzü sürdürdük.
 
Yol çatısında meşelerin kardeşliği
(Ocak 2023)
 
 
Batıda Torbalı vadileri, önümüzde tepeler...
(Ocak 2023)
 
Aşağımızda traşlanmış bir sırt vardı; gençleştirme yapılmıştı galiba.
(MYC; Ocak 2023)
 
İlk rüzgâr gülünü ardımızda bıraktıktan biraz sonra, sırtın öte yana devrildiği noktaya ulaştık. Toprak yol, burada birkaç sapağa evrildi. Bunlardan bir tanesi, kuzeybatı yönünde Mahmut Dağı ve uzantılarının eteklerine serpilmiş Cumalı, Yeşilköy ve Gökyaka sırtlarına doğru yöneliyordu. Biz ise; tam yol çatısında, ışığın önünü kesmiş iki meşe ağacının dibinden güneybatı yönünde diğer rüzgar güllerinin öbekleştiği bir başka tepeye doğru yöneldik. 
 
Batı yönünde sırt sırta vermiş tepeler; en arkada Nif Dağı...
 (Ocak 2023)

Ardımızda bıraktığımız rüzgar gülleri; en arkadaki sivri, Mahmut Dağı...
(Ocak 2023)

Arka planda Mahmut Dağı
(Ocak 2023)

 
Atmosferik koşullar, görüş mesafesi açısından uygun değildi. Sis olmasa, batı yönünde Torbalı’ya doğru alçalan topografyada Helvacı, Dirmil, Karakuyu ve Torbalı’ya dek uzanan yerleşimleri tespit etmek hiç de zor olmasa gerekti. Aşağılarda bir sırtın tümü, gençleştirme kesimi nedeniyle çırılçıplak kalmıştı. Biraz ilerleyince kesim yapacak orman müteahhitleri için, kesilecek ağaçları işaretleyen ormancılara rastladık. Ayaküstü yaptığımız sohbette ormancılar, kesim işleminin ömrünü tamamlayan ağaçların işaretlenmesiyle başladığını, bu amaçla her gün ormanın belli bölgelerini dolaşıp kesilecek ağaçları işaretlediklerini anlattılar. Ağaçları kesilen ormanlık arazilerin daha sonra ya yukarıdan tohum saçımı, ya da ağaçların fidan şeklinde dikilmesi yoluyla yeniden ağaçlandırıldığını aktardılar. Onlarla vedalaşıp yanlarından ayrıldık. Önümüzde tırmanmamız gereken ve yaklaşık 776 metre yükseklikteki Akçam Tepesi'ne ulaşan sert bir rampa vardı; onun ardında da uğranılacak diğer rüzgâr gülleri… 
 
Dağa Kaçtım gezginleri; Karlık yolunda...
(Aybey Çini; Ocak 2023)
 
Önde Dağa Kaçtım gezginleri, arkada Mahmut Sivrisi...
 (İzzet Berktaş; Ocak 2023)

 
Pervaneler önümüzde...
(MYC; Ocak 2023)
 
Sırtın en yüksek noktasındaki yaklaşık 850 metre yüksekliğindeki Karlık Tepesi'ne ulaştığımızda, çevredeki topografya bütün ihtişamı ile ortaya çıktı. Arkamızda heybetli Mahmut Dağı(3), güneybatı yönünde böbreklere iyi gelen şifalı suyu ile tanınmış Dağteke köyü, güneydoğu yönünde ise, günümüzde ekolojik tarımla öne çıkan eski Marmariç yerleşimi yer alıyordu. Doğuya doğru ise; sırt sırta vermiş, geçmiş zamanın ayak bastığımız tepeleri; Ören üstünde yükselen Kartaltepe(4), Ovacık yaylasından tırmandığımız Dededağ(5) ve en arkada Bozdağ’ın hayali uzanmaktaydı. 
 
Gezginler, Karlık yolunda yemek molasında...
(İzzet Berktaş; Ocak 2023)

Dağa Kaçtım ekibi yürüyor.
(İzzet Berktaş; Ocak 2023)

Çınardibi yakınlarında bir ağacın gövdesinde yosunların güzelliği
(Ocak 2023)

 
Tepeden toprak yolu takip ederek, doğu yönüne doğru kıvrıldık. Kızılçamlardan oluşan orman örtüsü her yönü kaplamıştı. Yürürken gölgeler oldukça soğuk olduğundan, yemek molası için güneşin sıcaklığını hissedebileceğimiz bir yer kolladık. Karlık Yangın Kulesi’ne yaklaşırken, son rüzgâr gülünün bulunduğu tepelik açık alan, buna uygun bir düzlem idi. Burada yemek molası verdik. Yaklaşık 1 saate yakın bir zamanda hem sırt çantamızda getirdiğimiz yiyecekleri hep birlikte paylaştık; hem de doğanın kucağında olmanın keyfini dost sohbetiyle zenginleştirdik. Hepimizin uzun süredir özlediği bir andı. Hele ki; yemek boyunca bir ağaç kovuğunun altındaki küçük bir oyuğa yuvalanmış; küçücük bir kertenkelenin, zaman zaman bulunduğu delikten başını dışarı uzatarak, meraklı meraklı bize bakışı yok mu; onunki bambaşka bir can yoldaşlığıydı. Öylesine aklımızda kaldı işte. 
 
İleride Karlık Yangın Kulesi; gezginler yaklaşıyor.
(MYC; Ocak 2023)
 
Karlık Yangın Kulesi
(MYC; Ocak 2023)
 
Yemek molası sonrası yolumuza devam ettik. Aşağı yukarı 850 metrelerdeydik. Biraz ileride, üç katlı yapısı ve en tepede gözetleme terası ile oldukça iyi durumdaki Karlık Yangın Kulesi’ne ulaştık. Kuleyi iki yanından yalayarak devam eden toprak yol, kuleden sonra yeniden birleşiyordu. Bir süre yangın kulesinin yanında oyalandıktan sonra, bayır aşağıya inmeye başladık.
 
İnişin başlangıcındayız. Aşağılarda Çınardibi...
(Ocak 2023)
 
Karlık'tan Çınardibi'ne doğru...
(Ocak 2023)
 
Karlık-Çınardibi inişi
 (MYC; Ocak 2023)

 
İniş kolay oldu. Kısa sürede Armutlu-Bayındır asfaltına çıkıverdik. Çınardibi köyünün yakınlarındaydık. Coşkun Ağabey, bu noktadan sonra bizi Çınardibi’nin pembe domatesi ile meşhur Dernekli yönünden girişine doğru yürüttü. Onun amacı, bize yine bir konukseverlik örneği sergilemekti. Bir süre sonra sıra sıra çiftlik evlerini geçerek, Coşkun Ağabey’in Çınardibi’ndeki göz alıcı ve oldukça bakımlı yaşam mekânına geldik. Verandada bize ikram edilen sıcak çayların eşliğinde sürdürülen sohbet, günün değerlendirmesi ve Çınardibi’nin son yıllarda yaşadığı sosyal dönüşüm üzerineydi. Her yerde olduğu gibi orası da artık köylükten çıkmış, sürekli birbirine eklenen yeni yapılarla; neredeyse bu Pomak yerleşimi, orijinal çekirdeğinden giderek uzaklaşarak bir kasaba görünümüne ulaşmıştı. İyi mi olmuştu mu; yoksa kötü mü? Onu değerlendirmek, herhalde köylünün ortak aklına kalmaktadır. 
 
Coşkun Ağabey'in verandasında...
(İzzet Berktaş; Ocak 2023)
 
Verandada çay eşliğinde günün kapanışı
(Aybey Çini; Ocak 2023)
 
  
Dağa Kaçtım ekibi, Coşkun Ağabey'in Çınardibi'ndeki mekanının önünde...
(Coşkun Dilme; Ocak 2023)
 
Gün, akşama doğru dönmekteydi. Yollar bizi beklerdi. Coşkun Ağabey’e bize göstermiş olduğu konukseverliği nedeniyle teşekkür ederek Çınardibi’nden ayrıldık ve Armutlu’ya doğru yola çıktık. Yukarı Kızılca sapağında ilk yolcularımızı indirdikten sonra, yönümüzü İzmir’e doğru çevirdik ve yaşanmış bütün güzel anlara şükrederek günü sonlandırdık. 

Dipnotlar: 
(1)   Armutlu Vadisi’nde yer alan Pomak köyleri hakkında bkz. https://dagakactim.blogspot.com/2016/12/kemalpasa-yigitler-vadisinde-pomak.html 
(5)  Ovacık yaylası ve Dededağa hakkında bkz. https://dagakactim.blogspot.com/2012/11/kemalpasa-ovacik-yaylasi-dededag.html 
(6)    Fotoğraflar, belirtilenler dışında İ. Fidanoğlu tarafından çekilmiştir. 
 
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC 

4 yorum:

  1. ‘Dağa Kaçtım’ı tanımaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Sizlerle ’Dağa kaçıp’ yürümenin keyfini çıkardım. Doğada birlikte yürüyüp, sonrasında yazıya dökülmüş halini okumak ayrı bir keyif. Ellerinize, ayaklarınıza sağlık. Çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geri bildiriminiz için teşekkürler. Biz de sizle birlikte yürümekten keyif aldık. İF

      Sil
  2. Harika bir anlatım. Coşkun Bey’le arkadaşlık etmiş ve onun oradaki evini ziyaret etmiş biri olarak okurken çok zevk aldım. İyi ki paylaşmışsınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginize teşekkürler... Devamlılığı dileğiyle...İF

      Sil