15 Ocak 2016
İbrahim Fidanoğlu
Bugünkü hedefimiz, Güzelbahçe’nin bir mahallesi konumuna indirgenen
Yelki köyünün batıdaki düzlüklerini denizden ayıran, yaklaşık 310 metre
yükseltideki Kocadağ kütlesinin güneydoğuya bakan yamaçlarında yer alan İnkaya
Mağarası’na ulaşmak… Bu amaçla sabah erken saatlerde Urla yönüne doğru hareket
ettik. Hava, yakın zamanlarda yağan yağmurlar sonrasında oldukça açık ve
sıcaklık yaklaşık 16 derece civarındaydı. Güzelbahçe üzerinden önce Seferhisar
yol ayrımına, daha sonra da Yelki köyüne ulaştık. Yelki artık, Seferihisar
yoluna kadar inen modern çizgili yapıları ve korunaklı siteler içinde yer alan lüks
villalarıyla köyden öte; şehrin hemen yamacında yer alan başka bir kimliğe
bürünmüş gibiydi.
Yelki'den İnkaya Mağarası'nın yer aldığı Kocadağ'a bakış
Yelki’ye varınca, Seferihisar yönünde; yolun sağında yer alan Shell
akaryakıt istasyonunun hemen yanındaki bir dar yoldan altımızdaki dere yatağına
doğru saptık. Yürüyüş öncesi değerlendirmelerimize göre mağara tam karşımızda
yer alan Kocadağ’ın kireç taşı kayalıkları üzerinde olmalıydı. Son yağışlarla
beslenen ve Çamlı yönünden gelen küçük dereyi geçtikten sonra, bahçeler
arasındaki toprak yoldan ilerledik. Yüzlerce yıllık yaşlı zeytin ağaçlarının da
bulunduğu bir düzlükte arabayı park ederek toprak bir yoldan Kocadağ yönünde
yürümeye başladık.
Kocadağ'a doğru Yelki'nin görünüşü
Kimi derme çatma, kimi oldukça korunaklı bir şekilde yapılmış birkaç çiftliğin
yanından geçtik. Hepsinde köpek vardı ve bağlı değillerdi. Güzergâhtaki köpek
baskısını mağarayı ziyaret etmek isteyen gezginler için önemli bir parametre
olarak belirtmeliyiz.
Kocadağ sırtlarından İzmir Körfezi, Güzelbahçe ve Çatalkaya'ya bakış
Zaman zaman, Ovacık yönünden bölgeye sarkan kızılçam korusunun içine giren
toprak yolun çevresinde Kocadağ’ın eteklerine doğru makilik alanlar yoğunluk
kazandı. Pırnar meşeleri, sakız çalıları, Girit ladenleri, dağ çilekleri ve
sandal ağaçları bu maki dokusunun önemli bileşenleriydi.
İnkaya Mağarası'nın yer aldığı Kocadağ'ın kireç taşı kayalıkları
Kocadağ’a yaklaştığımız bir noktada bir dere yatağını aşarak, dağa
tırmanan ve oldukça dik seyreden yaklaşık 200 metrelik bir toprak yola girdik.
Yol 60 dereceyi aşkın bir eğimle sonlandığı bir noktada, çalılar arasından ilerleyen
bir patikaya dönüşerek, mağaranın bulunduğu kireç taşı kayalıklara doğru
yükselmeye başladı. Bazen kayaların bir basamak gibi ilerlemeyi kolaylaştırdığı
noktalarda soluklanarak, arkamızda bıraktığımız Yelki köyünün ve İzmir Körfezi’nin
manzarasını seyrettik. Zaten biraz sonra İnkaya Mağarası’nın; kayalığın dibinde
yer alan ağzı göründü. Girişten yaklaşık 7-8 metre aşağıda yer alan mağaranın ana
galerisi, yaklaşık 500 metrekareye yakın bir alana sahipti. Hafif bir eğimle
aşağı doğru alçalan mağaranın solunda ve sağında başka odacıklara açılan
boşluklar bulunmaktaydı. Mağara, oluşumları açısında zengin olmasa da; tavanında
oluşumunu tamamlamış sarkıtlar, kenarlarda iki adet sütun ve yine kenarlara
yakın bölgelerde dikitler dikkat çekmekteydi.
İnkaya Mağarası'nın ana galerisi
İnkaya Mağarası'nın girişi
Mağaranın giriş galerisinde aşağıya bir perde gibi inen sarkıt oluşumları
Mağara içindeki oluşumlara örnekler
Kuru bir mağara özelliği gösteren İnkaya Mağarası, bu anlamda aktif bir
oluşum belirtisi göstermiyor. Binlerce yıllık insanlık tarihinde; bölgede
barınma olanakları açısından kullanılma olasılığı yüksek olan mağaranın bu
durumu, arkeolojik sit alanı olarak kayıt altına alındığı 1993 yılından sonraki
yüzey araştırmalarında bulunan toprak kaplar ve insan iskeletleriyle de tespit
edilmiş durumda. Biz de tırmanışımız sırasında özellikle mağaranın girişine
yakın bölgede ve mağaranın içinde çömlek kırıklarına rastladık.
İnkaya Mağarası'nın ana galerisinin tavanındaki renkli yumru oluşumlar
Mağara Araştırma Derneği tarafından 1994 yılında yapılan araştırmalara
göre mağaranın 188 metre uzunluğunda ve 34 metre derinliğinde olduğu, duvarlarında
yer alan nişler, mağarada bulunan ve adak kapları olduğu düşünülen çömlek
parçalarından hareketle mağaranın İlkçağ’da kült amaçlı olarak kullanılmış
olabileceği belirtiliyor.(1)
Mağaranın alçalan zemininde sola doğru açılan odacığın başlangıcı
Mağaranın 1993’de kayıt altına alınması ise, Urla-Limantepe kazılarını
yürüten Prof. Hayat Erkanal sayesinde gerçekleşmiş. Her ne kadar mağara, bugün
bir arkeolojik SİT alanı olarak tescil edilmiş olsa da korumadan azade bir
durumda Kocadağ’ın eteklerinde kaderine doğru ilerliyor.
Mağaranın dışarı doğru açılan ağzının içeriden görünüşü
Mağaranın içini dolaştıktan sonra yeniden aynı yolu takip ederek aşağıya
indik. Kocadağ’ın eteklerindeki zeytinlikte bir kepçe çalışmaktaydı. Kepçenin
tarlaya ulaştığı toprak yoldaki palet izlerini takip ederek Ovacık yönüne doğru
yürüdük. Uzun süre kızılçamlar içinden devam eden yürüyüşümüz, Ovacık köyünün
alt düzlemindeki sitelere doğru ilerleyen asfalt yola kadar sürdü. Biraz ilerde
Ovacık sırtları ve Urla İskelesi uzaktan görünüyordu. Asfalt yola ulaştığımız bu
noktadan itibaren dönüşe geçtik.
Ovacık'a doğru orman içinden yürüdüğümüz yol
Ovacık yolu
Ovacık'dan dönüş yolunda geçtiğimiz düzlüklerden biri
Yelki zeytinlikleri
Yelki'nin ev sahibi
Baharın habercisi mi?
Bu kez farklı patikalardan ve orman içindeki küçük düzlüklere uğrayarak,
yeniden Kocadağ’ın güney yüzündeki Yelki bölgesine ulaştık. Toplamda yaklaşık
10 km kadar yürümüş, oldukça dik bir konumdaki İnkaya Mağarası’na tırmanmıştık.
Günü Yelki merkezindeki Aşağı Yelki
Camisi’nin de yer aldığı köy meydanında; bir kahvehanede sonlandırdık. Hava
yarınki yağmura hazırlanmaktaydı. İyice kararmış ve yükünü tutmuştu.
Aşağı Yelki köy meydanı
Yelki'de meydana bakan bakımlı evlerden biri
Meydana bakan evlerden bir diğeri
Yukarı Yelki yolunda Süleyman Efendi'nin mezarı
Yukarı Yelki Camisi
Yelki köyüne; Yelki Deresi boyunca bakış
Son olarak Çatalkaya’dan gelen suları toplayan Yelki Deresi boyunca
köyün yukarısına doğru yürüdük. Yukarı Yelki’de yaşlı servilerin dibinde
yatmakta olan ve “Tekke Dedesi ismi ile
maruf Süleyman Efendi”nin mezarı ile hemen biraz üstündeki tarihi Yukarı Yelki Camisi dikkatimizi çeken
noktalar oldu. Köyün aşağı ve yukarı kesiminde eli yüzü düzgün ve günümüzde
meraklıları tarafından onarılarak yaşatılan birkaç eski ev de mevcuttu. Sonuç
olarak, Yelki Deresi boyunca; selle beraber sürüklenmiş köyün pislikleri
sayılmazsa, meydana yakın bölgelerindeki mekânlara bakarak Yelki’yi Seferihisar
yolunda sevimli bir hafta sonu uğrak yeri olarak kabul edebiliriz.
Günün sonu; Sahil Evleri'nde Körfez'e karşı...
Dipnotlar
(1) İnkaya Mağarası ile ilgili olarak bkz. http://www.tayproject.org/Magara.fm$Retrieve?MagaraNo=1318&html=cave_detail_t.html&layout=web
(2) Fotoğraflar, yürüyüş sırasında Aydın Aydemir tarafından çekilmiştir.
Yazan : İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: M.YC
Düzenleyen: M.YC
Tekke Dedesi'nin fotoğrafını çekerken tam arkanızda kalan köy Babaanneme aittir ve çocukluğum o evde geçmiştir. İnkaya Mağarası ve Yelki Köyü'nü tanıtma amaçlı güzel bir yazı olmuş. Yelkililer adına teşekkür ederim.
YanıtlaSilMetin YALÇIN
Sayın Metin Yalçın;
SilDeğer bildiğiniz ve takdir ettiğiniz için biz, size teşekkür ederiz. Bloğumuza göstermiş olduğunuz ilginizin sürekli olmasını dileriz. İF
Çok güzel bir anlatım gerçekten
YanıtlaSilverdiğiniz bilgiler için teşekkürler...
YanıtlaSilÇok güzel bir anlatım.Emeğinize, ayağınıza sağlık. Haftada bir bizde İnkaya mağarası yolunda yürüyüş yapıyoruz.
YanıtlaSilİlginize ve geri bildiriminize teşekkür ederiz. İF
Silödevim için fotoğraf lazımdı. teşekkürler...
YanıtlaSil