NARLIDERE’NİN
DERİNLİKLERİNDE; ALTIN VADİ’DEYDİK.
14 Şubat 2025
İbrahim Fidanoğlu
Narlıdere’de
sabah
Bugün İzmir’in
hemen hemen içinde diyebileceğimiz bir coğrafyada; Kızıldağ’ın
eteklerindeki Narlıdere’de, bir vadinin derinliklerinde dolaştık. Yine
peşimize takılan ve Dost adını verdiğimiz bir sokak köpeği yoldaşımız
oldu dağlarda bize. Narlıdere’nin neredeyse 250 yıllık çekirdeği; Tahtacı
Alevi Türkmenlerinin kurduğu Yukarıköy’ün biraz daha yukarılarındaki
Altın Vadi’nin girişine ulaştığımızda saat 10.30 civarıydı.
(Ağustos 2024)
Dağa Kaçtım gezginleri, Narlıdere-Altın Vadi'de; yürüyüşün başlangıcında...
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Yukarıköy
Yukarıköy, 2023 yılında
İzmir Valiliği ve İzmir Büyük Şehir Belediyesi’nin ortak çabasıyla restore
edilerek yaşayan bir kültür mekanına dönüştürülmüş. Bugün yüksek ve prestijli
apartmanların arasında kalmış bulunan Narlıdere’nin çekirdeği
konumundaki Yukarıköy’e; Yanyatır Ocağı’na mensup Hızır Dede’nin
önderliğindeki Tahtacı Türkmenleri, köyün girişindeki tanıtım levhasında
yer alan bilgilere göre 1800’li yılların başında yerleştirilmişler. 1874
yılında ise, bugün kültür evi olarak restore edilmiş olan Yukarıköy Cemevi
inşa edilmiş. Binayı, adı bugüne erişemeyen bir Rum ustanın yaptığı söyleniyor.
Yine açıklama panosundan öğrendiğimize göre; Tahtacı Türkmenlerinin iki
önemli ocağından birisi Yukarıköy’de yer alan Yanbatır Ocağı, diğeri
ise Aydın’da Reşadiye’de bulunan Emiroğulları Ocağı’dır.
(Ağustos 2024)
(Ağustos 2024)
(Ağustos 2024)
(Ağustos 2024)
(Ağustos 2024)
Bugün Narlıdere
Kültür Evi olarak düzenlenmiş olan Yanyatır Ocağı’nın eski cem
evinin tanıtım panosundan edindiğimiz bilgilere göre bundan yaklaşık 200 yıl
kadar önce Kızıldağ’ın eteklerinde konargöçer hayatlarını sürdüren Tahtacı
Türkmenleri, Narlıdere’ye 16 çadırlık obalarıyla inerek, yüzlerce
yıllık Doğu’dan Batı’ya doğru yönelen göçlerini burada sonlandırırlar. 1874
yılında Tahtacı Türkmenlerinin o günkü önderleri konumundaki Hızır Dede’nin
öncülüğünde, diğer Türkmen obalarının da iş birliği ve yardımlarıyla cem evi
inşa edilir. Bugün cem evinin arka avlusunda anıtsal servilerin altında
dedelerin mezarlarına ait olduğunu düşündüğümüz; mermerden sanatkârane mezar
taşları yer alıyor.
(Ağustos 2024)
(Ağustos 2024)
(Ağustos 2024)
(Ağustos 2024)
Cem evinin içi
bir etnografya müzesi özeniyle düzenlenmiş. Üst katta cem törenlerinde görev alan
12 hizmetlinin tanımlanıp canlandırıldığı cem mekânı kurgulanmış. Yan odalarının
birinde ise, ölümden sonraki yaşama duyulan inancın gereği olarak, bir tabutun
içinde yorgana sarılıp özel eşyaları yanına bırakılmış bir kadınla temsil
edilen hakka yürüme geleneğinin canlandırıldığı bir sahne yer alıyor. Duvarlarda
Narlıdere-Yukarıköy’de yaşamış Tahtacı Türkmenlerinin
hayatından kesitlerin bulunduğu fotoğraflar, eski "dede"lerin hikayeleri, cem
dönen Türkmenlerin canlandırmaları, mutfak eşyaları ve Tahtacı Türkmenlerini
simgeleyen; karşılıklı testereyle odun kesen kadınlı-erkekli çiftlerin canlandırmaları
bulunmakta.
(Ağustos 2024)
(Ağustos 2024)
(Ağustos 2024)
(Ağustos 2024)
(Ağustos 2024)
Yukarıköy’den
Altın Vadi’ye doğru…
Altın Vadi’nin
girişindeki yüksek yamaçlarını işgal etmiş kule gibi apartmanlar ve birbirini
ezer gibi görünen vadiye ve denize nazır teras evler tam da rahmetli annemin “eşya”nın
yüksek konumunu anlatmak için dediği gibi “kazık tepesi”nde bir
yerlerdeydi. Efendiler, yandan körfeze bakacaklardı ya; sat anasını güzelim
doğanın. İşte daha vadinin girişinde şallak mallak olduk inanın. Sonra vadinin
derinliklerine doğru ilerlerken, bu kez de ev gibimsiler, kara çapulcuların
atık malzemeleri ve inanılmaz moloz pislikleriyle müşerref olduk. Arabayı
derhal Ali Onbaşı Deresi’nin kıyısındaki Park Orman Tesisleri’nin
yakınlarına bırakıp, kaçarcasına derhal kendimizi dağlara dar attık.
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Ali Onbaşı
Deresi boyunca; Kızıldağ’ın eteklerinde…
Park Orman
Tesisleri kapalıydı. Tel örgülerle çevrilmiş arazisi içinden bir köpeğin
havlama seslerini duyuyorduk derin derin. Daha sonra kırçıl tüylü bir sokak
köpeği ortaya çıkarak belli etti kendini. Yolun kıyısındaki tel örgülerin
yanına kadar geldi köpek. Açtı hayvancık ve sürekli kuyruğunu sallıyordu.
Çağırdık yanımıza ve sonunda tel örgünün alt taraflarında bir delik bularak
attı kendini yola. Arkadaşlardan biri dağda rastlarız umuduyla evden yanında
getirdiği köpeğin seveceği bir miktar yiyeceği önüne koydu. O kadar açtı ki;
bir anda hepsini bir çırpıda yedi bitirdi. O anda dost olduk köpekle ve adını Dost
koyduk onun. Yürüyüş boyunca da yoldaşımız oldu bu gariban sokak köpeği. Ona
verdiğimiz ise, sadece biraz yemek ve sınırsız sevgi idi.
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Sabah vakti, hava
oldukça soğuktu. Ama Ali Onbaşı Deresi’nin aktığı vadinin iki yamacında
bademler açmıştı bir kere. Bu meydan okuma benzersizdi her zamanki gibi. Ali
Onbaşı vadisini çepeçevre dolaşan bir yolu takip ederek kızılçam ağaçlarıyla
kaplı bir ormanın içine doğru yürümeye başladık. Biz önden, köpek arkamızdan
uzun süre bu tempoda yürümeyi sürdürdük. Sağımızdaki vadide yer alan kısmi
düzlüklerde kavak ve badem ağaçları vardı. Bademler yine çiçekleriyle
bembeyazdı ve göz alıcıydılar. Kuzeyden güneye doğru tatlı bir kavis ile
döndüğümüz bir virajın kıyısında henüz yapraklanmamış ama patlamaya hazır incir
ağaçları vardı. Büyük ihtimalle bardacıktı bunlar.
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Vadinin
çevresi boyunca dağın eteklerinden dolaşan yürüdüğümüz yol, oldukça
konforluydu. Yamaçlarda meşe ve makiliklerden oluşan örtü aşağılara dek
uzanmaktaydı. Yol düzleminden dağın yükseklerine doğru tırmanan kızılçamlar ise,
yamaçlarda yemyeşil bir görüntü sunmaktaydı. Güney yönünde dağdan küçük
çavlanlar oluşturarak akan suyun sesini duyduk önce. İri kayaların arasından
köpüre köpüre akan Ali Onbaşı Deresi’nin suları, yolun üzerindeki bir
köprünün altından asırlık çınar ağaçlarının yer aldığı vadinin aşağılarına
doğru akıyordu.
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Çağıldaya çağıldaya Kızıldağ'dan geliyordu dere.
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Ali Onbaşı Deresi'nin yolun üst bölümünde kayaların arasından akan bölümü
(Şubat 2025)
Ali Onbaşı
Deresi kıyısında yemek molasında…
Yürüyüşün
başlangıcında verdiğimiz bir avuç kemik uğruna taa Park Orman Tesisleri’nden
beri peşimizden ayrılmayan yoldaşımız Dost, yemek molası verdiğimiz dere
kıyısındaki ulu çınarlarla kaplı konfor alanında yine yanımızdaki yiyeceklerden
ve Cezzar’ın etli tarhanasından nasibini aldı. Suyun akan sesi eşliğinde
yemeğimizi yedik. Oturduğumuz dere kıyısında su, çağıldaya çağıldaya hemen
dibimizden Altın Vadi’ye doğru akıyordu. Bu huzurun tarifi imkansızdı.
Çevremizde yerdeki kuru çınar yaprakları arasından çok miktarda yabani dağ
sümbülleri fışkırmıştı.
(Şubat 2025)
Artık çınarlar altında; aşağılara doğru uzanan mesirelikteyiz. Hemen yanı başımızdan Ali Onbaşı Deresi akıyor.
(Şubat 2025)
Ali Onbaşı Deresi başında; yemek molasında...
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(MYC; Şubat 2025)
Yukarıdan
gelerek çınarların arasından çağıl çağıl aşağılara doğru akan derenin suyu
hepimizi mest etmişti; Dost ismini verdiğimiz köpeği bile. Uzun bir süre suyun
akışına kaptırdık kendimizi. Doğanın kucağında sadece biz, çınarlar ve
durmaksızın akan Ali Onbaşı Deresi’nin akan suyunun sesi vardı. Bundan
daha güzel bir armağan olabilir miydi insanoğlu için? Ama ne yazık ki
çevremizde bu mesireliğe dolu gelip, boşlarını ardında kayıtsızca bırakarak
giden piknikçi zatlar vardı; onlara ne demek gerekirdi. Biz insanımsı ismini
verdik. Henüz tekâmül evresindeydiler; insan olamamışlardı daha.
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Çınarlar
altındaki mola yerinde neredeyse 1 saate yakın oyalanmış, sessizliğin ortasında
doğanın keyfini doya doya çıkarmıştık. Artık yürüme zamanıydı. Ali Onbaşı
Deresi’nin aktığı vadinin önce güney, daha sonra da batı yamaçları boyunca
dolandık. Güneyden batıya döndüğümüz noktada Ali Onbaşı Deresi’ne doğru
yönelen bir sel yatağını geçtik ama burada su yoktu. Yürüdükçe vadi tabanından
yükseldik. Bir süre kıvrım kıvrım ilerleyen toprak orman yolunu takip ettik.
Bazen kızılçamların arasından Altın Vadi’nin girişindeki blok
apartmanlar ve körfezin hayali bir görünüp bir kayboluyordu uzaklardan.
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Altın Vadi’ye
dönerken…
Aşağılardaki
bir düzlükte arı kovanları vardı. Vadinin yamaçları boyunca kolayca ufalanan
kayaç tabakaları ise, topografyanın jeolojisi hakkında bize bilgiler
sunmaktaydı. Katmanlar halinde birbirinin üzerine yığılmış hissini veren kayaç
tabakalarında en ilginç özellik, bu tabakaların yaprak yaprak birbirinden
ayrılıp ufalanıyor olmasındaydı. Daha çok Armutlu Vadisi ve Bayındır civarında
rastladığımız bu kayaç tabakaları halk arasında kayrak taş olarak
adlandırılmaktaydı.
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Uzun süre Ali
Onbaşı Deresi’nin aktığı vadinin batı yamaçları boyunca yürüdük. Burası
sanki kapalı bir havza gibiydi. Vadinin sadece Ali Onbaşı Deresi’nin
aktığı kuzey yönündeki girişinin dışında bütün etrafı Kızıldağ’ın
uzantıları olan tepelerle çevrilmişti. Yalıtılmış gibiydi ortam. Zaman zaman
dağ çileklerinin ve sandal ağaçlarının bulunduğu yamaçların altından geçtik.
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Altın Vadi’ye oldukça
yükseklerden bakıyorduk. Vadinin girişindeki apartmanlara ve teras evlere
oldukça yaklaşmıştık. Ama başladığımız yere dönebilmek için yılan gibi kıvrıla
kıvrıla güneye doğru yönelen bir bayırı inmek durumundaydık. Bu noktada bir üç
yol ağzına geldik; yolun devam eden bölümü Narlıdere’ye yönelirken, bizi
Altın Vadi’ye ve Ali Onbaşı Deresi’nin aktığı vadi tabanına
ulaştıracak olan diğer bölümü ise, bu rotadan ayrılarak geriye doğru
kıvrılıyordu.
(Şubat 2025)
(MYC; Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Dost, yürümekten
yorulmamıştı. Bazen hızlı hızlı önden gidip gözden kayboluyor, sonra ilerilerde
bir yerde bizi bekliyordu. Bu şekilde dere yatağının tabanından vadinin
derinliklerine doğru ilerleyen bozuk asfalt yola indik. Vadiye ilk girişimizde
gördüğümüz derme çatma evlerin yanından bir daha geçtik. Dere kıyısındaki
bahçelerde köpekler vardı. Bizden önce Dost’un kokusunu aldılar; üç dört
tane iri köpek yola kadar çıktılar. Bunu gören ve kendisine
saldırabileceklerine hisseden gariban köpek Dost, tornistan geri döndü
ve hemen köpeklerin bulunduğu bölgeden uzaklaşarak, bir anda kızılçamlarla
kaplı vadinin yamaçlarında gözden kaybolup gitti. Dost’a bir veda bile
edememiştik. Ne yazık ki, biz de o sıralar yola havlayarak fırlayan köpekleri
savuşturmakla meşguldük.
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
(Şubat 2025)
Birkaç virajı
döndükten sonra, Park Orman Tesisleri ve onun kıyısına bıraktığımız
arabamız göründü. Bu sırada Ali Onbaşı Deresi’nin önünün bir setle
kesilmesi suretiyle elde edilmiş bir küçük gölete rastladık. Büyük olasılıkla
bahçeleri sulamak amacıyla yapılmıştı. Göletin üzerine vurmuş ağaçların yeşili,
oldukça hoş bir yansıma oluşturmuştu.
(Şubat 2025)
Günün sonuna
gelmiştik; Saat 10.30 gibi başladığımız yürüyüşü 15’e doğru Park Orman
Tesisleri’nde bitirmiştik. 4,5 saatlik süreye yaklaşık 1 saatlik Ali
Onbaşı Deresi kıyısında verdiğimiz yemek molası da dahildi. Toplamda 12 km
kadar yürümüş ve gün boyu kızılçamlar içinde; şehrin neredeyse dibinde yer alan
bir vadinin çevresini, sevginin ve azığının peşindeki bir sokak köpeğinin
yoldaşlığında dolaşıp durmuştuk. Şimdi İzmir’e dönme ve o berbat Cuma
trafiğine girme zamanıydı.
Dipnotlar:
(1)
Fotoğraflar,
belirtilenler dışında gezi sırasında İ.
Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu