İRİS GÖLÜ’NDEN CAMİ BOĞAZI DERESİ BOYUNCA
24 Nisan 2015
İbrahim Fidanoğlu
Giriş
Yine bahar ve yine Karaburun Yarımadası… Karaburun, kendine özgü bitki
örtüsünün bu mevsimde yeniden canlanışı ile bir başka güzel olur. Nergisler,
sümbüller geçmiştir, ama kayısı çiçekleri, arkasından katırtırnakları, irisler,
gevenlerin sapsarı çiçekleriyle tostoparlak görüntüleri, tabii ki anemonlar,
papatyalar ve diğerleri; bu mevsimde sırasıyla birbirini izler doğanın o
heyecan verici devinimi içinde… Yazın kuruyan derecikler hala akmaktadır;
Akdağ’dan denize doğru alçalan bir dizi vadi boyunca yarımadanın batısındaki
büklere doğru akışını sürdürürler usulca. Kimisi birbirine karışır; daha da
büyür zamanla ve Denizgiren’den yada Kara Reis önlerinden; belki de kuzeye
doğru daha da dikleşerek denize ulaşan derin vadilerden Badem Bükü’ne, Hamza
Bükü’ne doğru denize kavuşurlar.
Meli'den Kara Reis önlerine doğru
Bu heyecan verici coğrafyada dolaşmak kadar biz doğa dostu gezginler
için keyif verici ne olabilir? Her yıl yaptığımız gibi; bu bahar da Karaburun
Yarımadası bize güzelliğini ve sürprizlerini hazırlamıştır; emekle elde edilen
bilgi ve gezme kültürü bunun armağanı gibidir en sonunda…
Kara Reis Çiftliği-İris Gölü-Meli-Cami Boğazı Vadileri rotası-Toplam 18 km
(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)
(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)
Bugün Karaburun Yarımadası’nın Gerence Körfezi’ne bakan yüzündeki Kara
Reis Çiftliği’nin üst düzleminde yer alan İris Gölü, Cami Boğazı Deresi
Vadileri ve Meli Köyü civarında dolaştık. Sabah 10.30’da İris Gölü’nün
kıyısında başlayan doğadaki dolaşmalarımız, toplamda 18 km.lik bir yürüyüşe
karşılık geldi ve saat 17.30 gibi yine İris Gölü’nün yakınlarında; şimdi bir
barajın projelendirildiği Cami Boğazı Deresi’nin ana ekseninde yer alan vadinin
yamaçlarında sona erdi.
İris Gölü'nde bir bahar sabahı
Sabah Balıklıova’ya indiğimizde hava biraz serindi; ama biz yine de
denizin hemen kıyıcığında; suların üstündeki bir iskelede çay ve simitle
mütevazı kahvaltımızı yaptık. Sabahın sessizliği ve denizin usulca kıpırtısı,
martıların çığlık sesleriyle bölündü zaman zaman. Yandaki restoranın
verandasında bir adam, bir leğen dolusu ekmeği parçalayarak suya doğru
fırlattı; bir anda ördeklerin ekmeğe üşüşüşleri ve ekmeğin ortadan aniden
kayboluşu… Sonra birkaç balıkçı motoru pata pat sesleriyle açıldılar körfeze
doğru. Arka arkaya içtiğimiz çaylar, sabah serinliğinde içimizi ısıttı bir
yandan. Yeniden yola çıkma zamanıydı; Eski Balıklıova Köyü üzerinden Gerence
Körfezi’ne, yani yarımadanın batı yüzüne doğru.
Dağa Kaçtım Ekibi İris Gölü kıyısında...
İris Gölü