1 Şubat
2012
İbrahim Fidanoğlu
Antik kaynaklarda Sardes’i Ephesos’a bağlayan ve
Büyükkale’ye doğru Aydın Dağları üzerinde Kral Yolu’na hâkim bir mevkide yer
alan bir kaleden söz edilmektedir. Lidya artık tarih sahnesinden çekilmiştir;
Pers İmparatoru Cyrus
yada Kyros, Anadolu’yu ele
geçirdikten sonra İran’daki yönetim merkezine uzaklığı ve fethedilen
toprakların tek ve merkezi bir elden yönetilemeyecek kadar geniş olması
nedeniyle yönetim erkini satrap olarak adlandırılan bölgesel valiler eliyle
kullanıyordu. Bu amaçla Anadolu’nun önemli bölgelerine satrap valiler atandı.
Anadolu’nun yönetim merkezi Lidyalılar sonrasında Sardes olarak kaldı ve burada
Lidya Satraplığı tesis edildi. Tire’de bu satraplık sınırları içinde yer
alıyordu. Bu satraplardan biri de adına sikke bastıran Gamersos isimli bir komutandı.
Gamersos sikkesi (M.Ö. 4 yy.)
Bugün en değerli sikkeler içinde yer alan
Gamersos sikkesinin M.Ö. 400 – 380 yılları arasında bir döneme ait olduğu
sanılmaktadır. Sikkenin bir yüzünde Gamersos’in portresi yer almaktadır. Kısa,
düzgün taranmış saçlı ve başının arkasına doğru uzanan ince bir saç örgüsüne
sahip, oldukça genç bir insan başı resmedilmiş durumdadır. Sağ kulağında bir
küpe ve boynunda bir kolye bulunmaktadır. Arka yüzünde ayakta ve dik vaziyette
Zeus Tanrı sağ elinde asası ve sol elinde bir kartal tutmaktadır. Hemen
asasının solunda bir yıldız ve sağında ise , ΓΑΜΕΡΣΟΥ (Gamersos yada Gamerses)
ifadesi yer almaktadır.
Yörükler Mevkisinde çalılar arasında
mezarlar
Tire’den Selçuk yönüne doğru eski
Kral Yolu’nu takiben ilerlerken Yörükler
Mevkii isimli küçük bir yönlendirme tabelası görürsünüz. Eğer bu levhadan
sola saparsanız, giderek yükselen dar bir asfalt yol, en sonunda Dibekçiler
yaylasından göçerek buraları kendilerine mesken tutmuş Yörüklerin dağa yayılmış
evlerine ulaştırır sizi. Meraklı ve sorgulayan gözleriniz varsa yol kenarında,
sanki dağda kurulmuş çok eski bir yerleşimin nekropolü izlenimini veren, şimdi
sık ve hırçın Akdeniz çalılıkları arasında gizlenmiş yaklaşık M.Ö. 5–4.yy.a tarihlenebilecek tonozlu
mezar yapıları ve daha aşağıda düzlük bir alanda kayalara oyulmuş mezarlarla
karşılaşırsınız. Bu tam da Yörükler
Gediği ismi ile adreslenen ve Pers
Satrapı Gamersos’un Aydın Dağları üzerinde olduğu söylenen Pers Kalesi ile
ilgili anlatımları akla getirmektedir. Bir Gamersos sikkesi üzerinde Aydın
Dağları’nın her iki yakasını resmeden bir monogramdan söz edilmektedir. Bir
yandan Ortaklar’a ve daha ilerde Meandros
(Büyük Menderes) Ovasına doğru bir
görüş açısına sahip bu müstahkem mevki, diğer yakada Sardes’den Ephesos’a doğru
uzanan Kral yolunu ve Kaystros (Küçük
Menderes) Ovasını kontrol
edebilmektedir.
İşte; tam da Yörükler Mevkisi’nin
üstüne rastlayan bir konumda Tire’de Fesat
Tepesi yada Ballıkaya diye
bilinen yükselti üzerinde bugün böyle bir kale oluşumunun kalıntıları
bulunmaktadır. Yakın zamana kadar buradan kaçak kazılar sonucunda defineciler
tarafından çıkarılan bakır Gamersos paraları, bu alanın Gamersos’un kalesi olma
ihtimalini güçlendirmektedir. 1116 metre yüksekliğindeki zirvesinde; Aydın
Dağları’nın her iki yakasında yer alan ve İlkçağ uygarlıkların serpilip
geliştiği yaşam alanları olan Büyük Menderes ve Küçük Menderes Ovalarını
kontrol edebilecek bir stratejik konuma sahip tepe, askeri amaçlı böyle bir
savunma ve gözetleme kalesi kurmak için ideal bir yer olmalıdır.
Tepeye Çayırlı köyünün arka alanında
yer alan ve Tire’den Ortaköy ve Yemişçiler köylerinin bulunduğu vadiye ulaşımı
sağlayan Tire – Kaplan yolu ile ulaşılır. Çukurköy’ü arkada bırakarak dağın
arka yüzüne dönüldüğünde kuzey rüzgârlarına kapalı bir havzaya ve Büyük
Menderes Ovası’na hâkim düzlük bir alana gelinir. Hisarlık ve Kaplan köyleri kuzey doğu yönünde ve çok aşağılarda kalmıştır. Tam aşağıda asfalt yol
kıvrılarak vadide yer alan Ortaköy ve Yemişçiler’e doğru iner. Burada arabadan
inilerek patikalardan güney batı yönüne doğru ilerlenir. Asfalttan itibaren
yaklaşık 1,5 saatlik bir yürüyüşle Fesattepe’nin zirvesine ulaşılabilir.
Tepenin yamaçlarında Torbalı yönüne
uzanan düzlük alan, yapı taşı niteliğinde döküntü malzeme ile doludur. Yaklaşık
600’lik bir eğimle tırmanılan dağın doğu ve güney-doğu yamaçları
vadiye doğru dik birer uçurumla sonlanır. Güney yamacında yaklaşık 100 metrelik
bir uçurum güneye doğru uzanan ve bir gemi pruvası şeklinde düz bir alanla
sonlanır. Bu alanın üzeri tamamıyla moloz döküntüsü ile doludur. Batı yamacı
tatlı bir meyille Torbalı yönüne doğru alçalır.
Küçük Menderes Ovası’na stratejik
bakış
Tepenin kuzeye bakan yüzünde zirveye
doğru kale duvarlarının temellerine ait kesme taştan bloklar düzensiz bir
şekilde eteklere doğru saçılmış durumda karşımıza çıkmaktadır. Zirvenin kuzey
yamacında doğrusal temel izi düzgün bir şekilde doğudan batıya doğru uzanır.
Kuzey terasında kale temellerinin yüzeyde yükselen iki sırası zaman zaman
seçilmektedir. Tam zirvede bu yalçın mekânda su ihtiyacını karşılamak amacıyla
güney batı yönünde büyük bir sarnıç yer alır.
Tepedeki sarnıç
Zirvedeki ana yapının temelleri
Zirvede ana kayanın hemen yanında ve
tam ortada konumlanmış, zaman zaman izlenebilen iki basamaklı ve dikdörtgen
planlı bir yapının temelleri dikkati çekmektedir. Bu yapının zirvenin en yüksek
noktasına konumlanmış bir tapınak yapısı olma ihtimali gözden uzak
tutulmamalıdır. Zirvedeki düzlük alanda yapıların büyük bir çökme sonucu
karmakarışık hale gelmiş döküntüleri öbekler halinde etrafa saçılmış
durumdadır. Bu arada, zirvedeki düzlük alanda çok sayıda defineci çukuru da
hemen dikkat çekmektedir. Zirvenin güney ve güney doğusunu dolaşan patika yol
bulunmaktadır. Tüm yıkıntı alanında ağırlıkla çatı kaplaması olarak kullanılmış
tuğla kiremitlerine ve zaman zaman çömlek küp kırıklarına rastlanmaktadır.
Dağda dolaşan keçilerin ve
definecilerin yatağı haline gelmiş Gamersos Kalesi’nin yer aldığı bu tepenin
yamaçlarında yapayalnız ardıç ve ahlat ağaçları, dikenler ve eflatun renkli
çiğdemler sessizce geçmişin sırlarını rüzgara fısıldamaktadır. Bu kadar
stratejik bir mevkide kurulmuş, Lidya Satraplığına doğrudan bağlı bu kaleyi
bize göre daha aşağı kodlardaki Yörükler Mevkisi ve Manastır alanında yer alan
yerleşimler ve nekropol alanı ile birlikte değerlendirmek, M.Ö. 5-4.yy.a
tarihlenebilecek ve Pers Satraplıklarının egemenlik dönemini aydınlatabilecek
bilginin ortaya çıkarılması açısından büyük önem taşımaktadır.
Yazan:
İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder