SANCAKLI’DAN
YAMANLAR’A…
14 Nisan 2023
İbrahim Fidanoğlu
Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey suyun sesinden anlayan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi.
Faruk Nafiz Çamlıbel
Giriş
Yamanlar’da bahar başkadır. Mevsimlerin çoğunda; uzaktan bakınca
sahip olduğu boz renkli görünüşü ile pek de çekici gelmez ilk bakışta. Ama
içine girip; derin vadilerinde ve yamaçlarında dolaşırken, hele bir de
mevsimlerden baharsa; o zaman saklı dünyasını açar size Yamanlar… Şırıldayan küçük derecikler, dağ başlarında yalnız çoban
çeşmeleri, yamaçlarda sevimli zeytin sekileri, yeni hayata merhaba diyen
nebatın çiçeklerle dışa vuran coşkusu; hepsi oradadır, sizi bekler.
(Nisan 2023)
Biz de bugün Yamanlar Dağı’nın bu saklı dünyasında
dolaştık. Daha önceleri defalarca bu volkanik kütlenin farklı rotalarında
yürümemize rağmen, yine de heyecan vericiydi günümüz. Bugünkü rotamız Yamanlar Dağı’ndaki Sancaklı Yörüklerinin yerleştiği iki köy arasındaydı; Sancaklı’dan Yamanlar köyüne doğru… Her ne kadar Yamanlar köyüne dek yürümesek de, onun hemen altındaki dere
yatağına ve derin vadiye ulaştık. Öğle yemeğimizi Yamanlar-Sancaklı arasındaki dağ yoluna hakim bir kayalığın
altında, yeni yapılmış bir çeşmenin başında yedik. Toplamda 8,5 km kadar
yürüdük. Hava güneşli ve çok güzeldi; sıcaklık ise, yaklaşık 20-22 derece
civarındaydı.
(Nisan 2021)
(Nisan 2023)
(Nisan 2023)
Yamanlar Dağı
Volkanik bir yükselti olan Yamanlar
Dağı’nın krater ağzı, deniz tarafından bakanlar için zirveye göre merkezden
oldukça kaçıktır. Sıra dışı bir şekilde zirvede olması beklenen volkanın
konisi, Yamanlar Dağı’nda doğu-batı
doğrultulu ve Karşıyaka’ya doğru
alçalan, hilal formundaki bir sırtta yer alır. Bundan dolayı da aslında bir
heyelan gölü olan Karagöl, çoğunlukla
yanlış olarak; Yamanlar Dağı’nın
krater ağzı olarak bilinir.
Laka köyü ile Doğançay arasındaki eksenin üzerinde bir yerde; Yamanlar volkanik kütlesinin krater çukuru; önde lav akıntıları, üzerindeki antenlerle ayrışan Karatepe ise onların çok gerisinde...
(Ekim 2011)
“Zirvenin
Karşıyaka’ya bakan yamaçlarında, çukur sahanın ortasında aşınmadan kısmen
kurtulmuş volkanik tüflerden tepeler görülür. Zirve ve dağın yüksek kısımları
ile güney ve batı yamaçlarında renkleri kırmızımsı, sarımsı kahverengi,
kahverengimsi-gri andezit ve trahit lavlardan oluşan yuvarlak sırtlı tepeler
körfeze doğru inerler. Karşıyaka’nın hemen kuzeyindeki Küçük Yamanlar Tepesi ile
doğusundaki Bayraklı Tepeleri arasındaki kayalık sırtlar doğrudan denize inerek
(Naldöken sırtları ya da Rumların adlandırışıyla Petrota) Bornova Ovası’na
karadan geçişi zorlaştırırlar. Karşıyaka Düzlüğü, zaman içinde kısmen Gediz
Irmağı’nın ve daha çok Yamanlar Dağı’nın güney yamaçlarındaki volkan konisini
aşındıran derelerin (Laka, Naldöken ve Bostanlı dereleri gibi) taşıdıkları ile
oluşmuştur.”(1)
(Ocak 2011)
İlkçağ’da Smyrna’nın ileri
karakolları durumundaki kale ve gözetleme noktalarını barındıran Yamanlar Dağı, bu anlamda kuzeyden
gelebilecek tehlikelere karşı da bir set niteliğindedir. Doğançay üstündeki Aşağı
Mormonda ve Yukarı Mormonda(2), Bayraklı sırtlarında Akropolis Kalesi ya da Büyük Kale(3), Örnekköy Mezarlığı yakınlarındaki Mezarlıkkale, daha arkada ve
yukarılarda; şimdiki Sancaklı Yörüklerinin Sancaklı
köyü yakınlarındaki Adatepe ya da Sancaklı Kalesi(4) ile Yamanlar
Dağı’nın kuzeye bakan yüzünde bir kartal yuvasını andıran Gökkaya’daki Melanpagos(5)
yerleşimleri bunların en önemlileridir.
Mormonda'dan kalan izler; Doğançay'ın üzerindeki Ekingediği Mevkii'ndeyiz. Körfez'e karşı, tam 8 yıl önce...
(Nisan 2015)
(Nisan 2015)
Türkmenlerin bölgeye gelişiyle; aşağıda Alurca ya da bugünkü adıyla Doğançay,
dağın yukarılarında ise, Yamanlar ve Sancaklı köyleri dağdaki yaşamın bugüne
uzanan temsilcileri gibidirler. 70’li yıllara kadar Karşıyaka’da Alaybey’deki
İtfaiye’nin önünde atlarının sırtına
vurdukları tahtadan sandıklar içinde sattıkları domatesin tadını bugün kim
hatırlayabilir acaba? Ya da Doğançay
Türkmenlerinin Karşıyaka İstasyonu
önünde sepetler içinde sattıkları ballı incirlerin tadını… Birçok şey gibi ne o
domates sandıklarından, ne de o incir sepetlerinden bir haber almak mümkün
değil artık. Onlar da yerel tarihimizin tozlu raflarında yerlerini aldılar
çoktandır.
(Nisan 2014)
(Nisan 2014)
(Aralık 2013)
(Aralık 2013)
Sancaklı’dan Yamanlar’a
Sabah Bornova’dan gelen diğer arkadaşlarla Karşıyaka’da buluşup Örnekköy üzerinden Sancaklı köyüne doğru yöneldik. Neredeyse tamamen dolmuş ve gömüye
kapalı durumdaki Doğançay Mezarlığı’nın
yeni genişleme alanları üzerinden Sancaklı’ya
doğru ilerleyen yolu takip ederek kısa sürede Sancaklı köyüne ulaştık. Sabah mahmurluğunun üzerine çökmüş olduğu Sancaklı köyünün içinden geçen yol, bir
alt yapı çalışması nedeniyle bozuktu ve henüz
çalışmalar bitmemişti. Sancaklı Kalesi’nin bulunduğu düzleme doğru tırmanan köyün içindeki bozuk yolu geçerek köyün hemen üst düzlemindeki anıt pırnar meşelerin bulunduğu kayalıklara ulaştık. Köyün çıkışında yeni mezarlığın yanından kuzeybatıya doğru devam eden toprak yolu dönüşe bırakarak, daha önceleri birkaç kez yürüdüğümüz Sancaklı Kalesi’nin bulunduğu tepenin hemen sağından; eski Sancaklı Mezarlığı’na doğru ilerleyen toprak orman yoluna girdik. Arabayı mezarlığa gelmeden, yeni yapraklanmakta olan muhteşem bir meşe ağacının yanındaki düzlüğe bırakarak solumuzda yer alan vadiye doğru yürümeye başladık.
çalışmalar bitmemişti. Sancaklı Kalesi’nin bulunduğu düzleme doğru tırmanan köyün içindeki bozuk yolu geçerek köyün hemen üst düzlemindeki anıt pırnar meşelerin bulunduğu kayalıklara ulaştık. Köyün çıkışında yeni mezarlığın yanından kuzeybatıya doğru devam eden toprak yolu dönüşe bırakarak, daha önceleri birkaç kez yürüdüğümüz Sancaklı Kalesi’nin bulunduğu tepenin hemen sağından; eski Sancaklı Mezarlığı’na doğru ilerleyen toprak orman yoluna girdik. Arabayı mezarlığa gelmeden, yeni yapraklanmakta olan muhteşem bir meşe ağacının yanındaki düzlüğe bırakarak solumuzda yer alan vadiye doğru yürümeye başladık.
(Nisan 2023)
(Nisan 2023)
Kızılçamlarla kaplı vadi
yamaçlarında çam polenlerinin sarıya boyadığı toz tabakaları, rüzgârla
havalandıkça zaman zaman ortalık dumanlansa da, daha önce de geçtiğimiz şirin
bir patikadan küçük şelalenin altındaki bir dere yatağına doğru inmeye
başladık. Biraz sonra bir çoban çeşmesine ve Körfez’e hâkim konumdaki; on binlerce yıl önceki volkanik
faaliyetlerin ürünü yekpare bir kaya kütlesine ulaştık.
(Nisan 2023)
Ardımızda Sivrikaya; sanatoryum enkazına doğru...
(Nisan 2023)
(Nisan 2023)
(MYC; Nisan 2023)
Bir gözetleme noktasını
andıran dev kayalığın üstüne çıktığımızda, önümüzde aralanan bir boğazdan; Karşıyaka’nın ötesinde, şimdi
depremselliğin baskısı altında kıvranan Mavişehir
dünyasına ve onun ilerisinde bütün bunlardan azade puslu maviliklerle Kızıldağ’ın (İzmirli Çatalkaya diye bilir) siluetine dek her
yeri görebiliyorduk. Gün boyunca Körfez’in
bu görüntüsü yüksek seyir teraslarından eşlik etti hep bize. Göğe yükselen
çirkin apartmanlara ve puslu,-polenli bir görüş kalitesine rağmen yine de
güzeldi Körfez manzaralarımız.
Ardımızda ise, Cumhuriyet döneminde yapıp daha sonra da çürüttüğümüz verem
sanatoryumunun altında ve kızılçam denizinin tam ortasında yer alan Sivrikaya durmaktaydı.
(Nisan 2023)
(Nisan 2023)
Vadinin dibine doğru
inmeye devam ettik. Çevremizde bir dizi meşe ağacı, tatlı meyille dere yatağına
doğru alçalan güzel bir yamaçta; çiçekleri ve yeni nesil yemyeşil yapraklarıyla
yoğun kızılçam örtüsü içinde kendilerine yaşam alanı açmış gibiydiler. Bir süre
sonra bu seneki yetersiz yağmurlardan yeterince beslenemese de, yine de bütün
güzelliğiyle o güzelim dere yatağına ulaştık. Daha önceki yürüyüşlerimizde
birkaç kez uğradığımız küçük şelale, daha yukarılarda olmalıydı. Şelalenin
uzaktan gelen sesi, ayağımızın dibinden akmakta olan küçük dereciğin
şırıltısına karışıyordu.
(Nisan 2023)
Yamanlar'da akıyordu derecik aşağılara doğru...
(Nisan 2023)
Dereyi geçip yolumuza
devam ettik. Yamanlar köyü yönünde
bir tırmandık, bir indik. Yamaçlarda sıra sıra çiriş otları, akyıldızlar, papatyalar, sapsarı
çiçekleriyle hindibalar, bazen katırtırnakları, yer yer gelincikler, bembeyaz
çiçekleriyle ahlat ağaçları ve çamların polen yüklü tomurcukları eşlik etti
bize sürekli. Yürürken önümüze çıkan ve dizi dizi taşlarla tahkim edilmiş
zeytin sekileri, doğayla uyumlu bir görüntü içinde; çilekeş dağ köylüsünün
emeklerini yansıtan sanat yapıları gibiydiler.
(Nisan 2023)
(Nisan 2023)
Volkanik malzemenin
ufalanmasıyla oluşmuş eğimli patikalardaki tuzaklar, zaman zaman ben de dâhil
olmak üzere ekibin üç üyesinin yumuşak inişlerine ve toprakla temasına neden
oldu. Neyse ki; sonuç üzücü değildi hiçbirinde. Bir yamaca daha tırmanırken,
kızılçamların altında rastladık o güzelim çoban çeşmesine.
(Nisan 2023)
(Nisan 2023)
(Nisan 2023)
Andezit taşlardan
yamacın kavisine uygun şekilde örülmüş yalağının içine, yukarılardan bir
hortumla taşınıp getirilen Yamanlar’ın
buz gibi soğuk suyu usul usul dökülmekteydi. Suyun üstünü kaplayan yemyeşil
yosunlar dahi ne kadar güzeldi. Güneş artık iyice tepemizdeydi ve yosunlu su
pırıl pırıl parlamaktaydı. Hortumdan akan sudan içtik. Bu yapayalnız çoban
çeşmesinin başında karatavukların, isketelerin sesini dinledik bir süre. Daha
sonra tepenin ardına doğru kıvrılan bir patikayı takip ederek yukarıya doğru
tırmandık. Çoban çeşmesi artık yine yalnızdı; yapayalnızdı.
"Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi?"
(Nisan 2023)
(Nisan 2023)
Önümüzde bir ahlat ağacı
çiçeğe boğulmuştu sanki. Bembeyazdı üzeri. Zaman zaman sanki bizi izleyen Sivrikaya’yı gördük ardımızda.
Kızılçamların arasından göğe yükselen bir kule gibiydi Sivrikaya. Aşağılardaki vadilerden güneybatı yönünde Sancaklı’dan Yamanlar yönüne doğru ilerleyen toprak şoseyi, yükseldikçe daha iyi
gözlemleyebiliyorduk. Yürüdüğümüz sırtı aşınca, Örnekköy’den Karagöl’e
doğru giden asfalt yol ile Sancaklı
şosesinin kuzey yönündeki bölümü göründü. Amacımız dönüş yolumuz olan Sancaklı şosesine bir şekilde ulaşmaktı.
Ama aştığımız tepenin ardı oldukça dik ve kayalıktı. Zeytinlikler arasından
usul usul bıraktık kendimiz aşağıya.
(Nisan 2023)
(Nisan 2023)
(Nisan 2023)
(Nisan 2023)
Neredeyse vadinin dibine
kadar inmiştik. Sancaklı-Yamanlar
şosesi, hemen altımızdaydı. Biz ise, yemek molası verdiğimiz zeytinliğe ve
kıyısındaki kalıpları bile sökülmemiş yepyeni bir çeşmenin yakınlarına
soframızı kurduk. Çevreden topladığımız irice taşlarla tahkim ettiğimiz kalıp
tahtalarından biri masamız olmuştu. Tepeleri ine çıka epeyce yorulmuştuk.
Yaklaşık saat 10.30’dan beri 3 saattir yürüyorduk. Şimdi yemek ve dinlenme
zamanıydı.
(MYC; Nisan 2023)
(MYC; Nisan 2023)
Saat 14.30 gibi yeniden
yürüyüşe başladık. Bulunduğumuz zeytinlikten şoseye iniverdik hemen. Burası
bizim için dönüş noktasıydı artık. Toprak yolu takip ederek hep doğuya, bazen
de güney doğuya doğru Sancaklı köyü
yönünde yürümeye başladık. Bir süre sonra dağ başında bir teraslama
faaliyetinin sürdüğü ve büyük bir iş makinesinin çalıştığı bir inşaat alanına
geldik. Kepçe, bir kayanın dibini kazarak su çıkarmaya uğraşıyordu. Yolun hemen
altında yavaş yavaş kendini belli etmeye başlayan bir yapı vardı. “Ya sabır”
çekip devam ettik yürümeye. Dağın başında ne yapıyorlardı acaba?
(Nisan 2023)
(Nisan 2023)
Sancaklı’ya doğru Fethiye Şen adına, 2020 yılında yapılmış bir
çeşmenin yanından geçtik. Tertemiz, kireç badanalı gövdesi ve şırıl şırıl
akmakta olan suyuyla aklımızda yer etti bu çeşme de. Sancaklı’ya yaklaşırken önce bir köpek havlaması uyardı bizi, daha
sonra küçük bir sürü ile karşılaştık. Koyun-keçi karışık bir sürüydü. Sürünün
sahibi Sancaklı köyünden İlyas
ağabey, belli ki yalnızlıktan canı sıkılmış; bizimle sohbete başladı. Belinden
rahatsız olduğu için otomobili ile buraya kadar gelmiş; arabasını park edip
sürüye kumanda etmeye çalışıyordu. Herkes de olduğu gibi onda da eskiye bir
özlem vardı; eski Sancaklı Mezarlığı
yakınlarındaki tarlasına eşiyle birlikte köyden çıkıp yürüyerek nasıl
gittiğini, tarlaya bamya, börülce diktiğini, hiçbir işten kaçmadığını, eskiden
sayısı 1000’e varan küçükbaş hayvanları olduğunu, bunları bu dağlarda eşiyle
birlikte çekip çevirebildiklerini, ama şimdi çocuklarının evdeki inekleri bile
sağmak istemediklerini anlattı. Tarım ölmüştü; tembeldi köylü çünkü ona göre.
Her şey köye dışarıdan geliyordu. Herkesin gözü, şehirde sigortalı bir işte
çalışmaktı artık. Mutluydu; ama umutlu değildi gelecekten. Veda edip ayrıldık
yanından.
(MYC; Nisan 2023)
Sancaklı yolunda İlyas ağabeyin sürüsüyle karşılaştık. Koyunların bir kısmı bir zeytin ağacının gölgesine sığınmışlardı.
(Nisan 2023)
(Nisan 2023)
Sancaklı köyüne doğru son tepeyi aştık. Köyün ilk evleri
görünmüştü uzaktan. Köye ulaşmıştık, ama daha arabayı bıraktığımız yere kadar
yürüyecektik köyden sonra. Sancaklı
Kalesi’nin altından dolaşarak kısa sürede sabah yanına arabayı bıraktığımız
anıt meşe ağacına ulaştık. Meşe ağacına duyduğumuz hayranlığı, altında
yaptığımız sohbetle taçlandırdık. Hem günün değerlendirmesi, hem de
yorgunluğunun atılması anlamına geliyordu bu meşe altı sohbeti.
(MYC; Nisan 2023)
(İzzet Berktaş; Nisan 2023)
Sancaklı’dan saat 17 gibi ayrıldık. Doğançay köyünde bir dut ağacının dibindeki sekide konumlanmış;
köyün yukarıdaki kahvehanesinde içtiğimiz çaylarla günü sonlandırdık bir
anlamda. Bugün tam anlamıyla avarelik yapmıştık Yamanlar vadilerinde. Canımız
nereye isterse, o yöne gitmiş, kuşların sesine yoldaşlık etmiş, çoban
çeşmelerinde ve ıssız dereciklerde akan suyun sesini dinleyip, yeni hayata
merhaba demiş her türlü nebattan hatır sormuştuk yine. Ne mutlu ki; bu hafta da
yapabilmiştik bunları. Hem de “mutlu son” ile beraber…
Dipnotlar
(1) Ersin Döğer, İzmir’in Smyrna’sı, İletişim Yayınları,
1.Baskı-2006; sayfa:16
(2) Doğançay ve Mormonda ile
ilgili bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2015/05/mormondadan-dogancaya.html
(3) Büyük Kale için bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2013/12/normal-0-21-false-false-false-tr-x-none.html
(4) Sancaklı Kalesi için
bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2012/02/aiol-bolgesinde-kalelerin-izinde.html
(5) Melanpagos ve Gökkaya
için bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2014/04/eski-emiralem-koyu-yamanlar-gokkaya.html
(6) Fotoğraflar, yazıda
belirtilenler dışında İ.Fidanoğlu tarafından
çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC
Harika bir “gezi bilgilendirmesi”. Keyifle şahit oldum gezinize.
YanıtlaSil